Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/643 E. 2021/360 K. 21.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/643 Esas
KARAR NO: 2021/360
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ: 21/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP VE DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı —– ortaklarından olduğunu,—–sayılı sayılı —– tescil edilen —– —- diğer ortaklarının davalı — olduğunu, işbu şirketin fiiliyatta —— işletmiş olduğunu,— ayından bu yana herhangi bir fiili faaliyeti olmadığını, davalı tarafından şirket envanteri ve hesaplarının boşaltıldığını, müvekkilleri —– %25 ve —- %25 oranında pay sahibi olduğunu, şüphelinin ise %20 oranında işbu şirkete pay sahibi olduğunu, taraflarca kararlaştırıldığı üzere şirketin temsilini çift imza ile gerçekleştirilmesinde mutabık kalındığını,—— şirketin ortak ve birlikte temsilcileri konumuna atandığını,—– tarihli temliknameler ile alacaklarının müvekkil —– devrettiğini, alınan karar üzerine davalı —– şirket adına yapacağı işlem ve tasarruflarda müşterek imza ile işlem ve tasarrufta bulunması gerektiğini, buna rağmen bir kısım işlem ve tasarruflarda tek başına bulunmak ve bunlardan dolayı şirkete ve ortaklarına bilgi vermemek suretiyle ortakları zarara uğrattığının tespit edildiğini, ——- vadeli çekin müvekkili tarafından fark edilmesi üzerine işbu durumun gün yüzüne çıktığını, işbu çekin önce davalının kayınbiraderi —– tarafından ciro edildiğini, akabinde —– adına yalnızca —-. tarafından cirolanarak bankaya ibraz edildiğini, bunun üzerine —— numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu,——– sayılı dosya ile——- suçundan dolayı kamu davası açıldığını, işbu davada yapılan yargılama neticesinde ——tarihinde verilen karar uyarınca “hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için taraflar arasında hizmet sözleşmesinin bulunması gerektiği, sanığın şirket ortaklarından biri olduğu ve ortaklar arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin hukuki mahiyette olduğu ve böylece suçun unsurlarının oluşmadığı..” gerekçesi ile şüpheli ——- beraatına karar verildiğini, işbu yargılama neticesinde alınan bilirkişi raporunda davalının tek başına yetkisiz olarak yapmış olduğu işlemlerin tespitinin yapıldığını, bu işlemler neticesinde ——– nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, iş bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, —— yılının son yönetim kurulu toplantısında şirket adına imza yetkisinin münferiden —– iken, yönetim kurulu başkan yardımcısının —– ile müşterek imza ile temsili hususunda karar varıldığını, —– nezdinde bulunan —— numaralı şirket hesabından münferit imza ile şüpheli tarafından —— tarihleri arasında ve yine şirkete ait olarak kullanılan——- numaralı hesapta yapılan tek imzalı işlemler göz önüne alındığında davalının kendi teklifi ile hayata geçirilen çift imzalı temsil yönündeki yönetim kurulu kararına aykırı davrandığını, şirketin —- sonra dönemde tasfiye aşamasına girdiğini, davalının hissesini devretmek sureti ile ortadan kaybolduğunu, şirketin bu işlemler nedeniyle —- —- fazla zarara uğradığını, işbu zararların tazmini için ——- numaralı dosya kapsamında arabuluculuk kanun yoluna başvurulduğunu, yapılan görüşmelerde uzlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle davalı yandan alacaklarına karşılık —– tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesin özetle; davacı tarafın huzurdaki talebini —— bedelli ve belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, HMK 107. maddesinde belirsiz alacak davasının hangi hallerde açılacağı düzenlendiğini, davanın açıldığı tarihte davacının alacağının miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirlemesinin kendisiniden beklenememesi veya imkansız olması yahut karşı tarafın (davalının) verdiği bilgi veya inceleme neticesinde ancak alacağın miktarının ve değerinin tam ve kesin olarak hesaplayacağı bir durum söz konusu ise belirsiz alacak davası açılabileceğini, davacının davalı müvekkilin ortağı olup —– ortağı ve yetkilisi olduğunu, müvekkilinin —- yılında ortaklıktan ayrıldığını, ortaklıkla ilgili elinde hiçbir belge, bilgi bulunmadığını, davacının somut olaydaki iddiasını banka, işyeri, ——- defterlerini dayandırdığını, tüm bu bilgiler baştan beri davacının elinde olduğunu, şirket yetkilisi olan ve kanıt olarak sunduğu tüm bilgi ve belgelerin elinde olan davacının ileri sürdüğü alacağın miktarını tam ve kesin olarak belirleyecek durumda olduğunu, dolayısı ile davanın açıldığı an itibarı ile iddia olunan alacak miktarı davacı tarafından tam ve kesin olarak belirlenebilecek durumda olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası açmasında davacının hukuki yararı olmadığını, davacının şirket ortağı sıfatı ile bu davayı açtığını, davacı, dilekçesinde ortaya çıktığını iddia ettiği zararın, şirket malvarlığına değil, kendisine ödenmesini talep ettiğini, davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu üzere ——tasfiye edildiğini, bu durumda öncelikle şirketin ihyasının gerçekleştirilmesi sonrasında ise şayet bir alacak var ise şirkete ödenmesi talebini içeren bir dava açılması gerektiğini, bu davanın da hakları zarar gören veya işlemlerin yapıldığı dönemde müvekkil dışındaki ortaklar tarafından birlikte açılması gerektiğini, işbu davanın bu koşulları sağlamadığından ve bahse konu koşulların sonradan tamamlanması mümkün olmadığından husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından da münferit imza ile işlemler yapıldığını, bu durumun davacı tarafında bilgisi dahilinde olmasına rağmen aradan yıllar geçtikten sonra hem müvekkil hemde ——- çalışanları aleyhine şikayette bulunduğunu, —- için yürütülen soruşturma tefrik edilerek,——– Numaralı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, Kararda ayrıca davacının şikayetinde bir delil elde edilemediği ve —— tarafından yapılan inceleme sonucunda şirketin her iki ortağınında münferiden işlem yapmaları nedeniyle işlemlerden haberdar olabileceği kanaati nedeni ile şube görevlilerinin suistimale yönelik bir işlemi tespit edilmediği sonucuna varıldığı, müvekkil aleyhine yapılan şikayete ilişkin yürütülen yargılama da ise müvekkilin beraatine karar verildiğini, davacının istinaf talebinin esastan reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu nedenlerle işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından, deliller toplanılmış, ilgili karar ve belgeler celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizce açılan işbu davanın davalı tarafından müvekkilinin —ortaklık payına sahip oldukları —- üzerinden yetkisi olmaksızın , kendi hesabına para geçirmek, envanteri boşaltmak ve şirket ile birlikte ortakları zarara uğratmaktan dolayı dava dışı — sıfatıyla davalının şirkete ve ortaklarına verdiği zararın 6102 Sayılı TTK’nın 553 ve devamı maddeleri gereğince davalı ortaktan tazmini için şimdilik —— üzerinden HMK 107. Maddesi gereğince belirsiz alacak davası niteliğinde tazminat (sorumluluğa dayalı) talebine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından celp ve incelenen ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden davacı ve davalı —— belirtildiği gibi, dava dışı şirketin temsili davacı—– birlikte imzaları ile şirketi temsil ve ilzam edecekleri karara bağlanmıştır.
Davacı tarafından dava açılırken dava dışı ——– tarafından, davalıdan talep edilecek tazminat hissesini ve yine dava dışı——— tarafından —– tarihli temlikname ile tazminat hak ve talep yetkilerinin davacıya temlik edildiği ancak temliknamelerin bilahare sunulacağı bildirilmiştir.
Ancak mahkememizce — tarihinde ön inceleme duruşması yapılmış ve varsa eksik delillerin sunulması için — hafta süre verilmiş, davalı yanın husumet ve zaman aşımı itirazlarının heyetçe değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen süre içerisinde , davacı yanın dava dilekçesinde bahsini ettiği temliknameleri dosyaya sunmadığı ve temlik hukuki işlemini belgelendirmediği, son celse temliknameleri ve diğer delilleri sunacağını beyan etmiş ise de davalı vekilinin işbu temliknamelerin sunulmasına muvafakat etmemesi sebebiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 194 ,94 ve 140/5 maddeleri gereğince verilen süreler içerisinde sunulmayan delillerin sunulması için süre verilmesi veya celp edilmesi mümkün olmadığından mahkememizce delilleri sunulması için süre verilmesine ilişkin istem —— günlü duruşmada reddedilmiştir.
Mahkememizce davalı yanın dosyaya süresinde sundukları cevap dilekçesinde husumet ve zaman aşımı itirazları mevcut olup, öncelikle husumet itirazını incelenip karara bağlanması ve reddi halinde zaman aşımı itirazının incelenebileceği, husumet itirazının 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve e maddeleri ile 53. Maddesi gereğince, resen 6100 sayılı HMK’nın 115 maddesi gereğince incelenip karara bağlanması gerektiğine ilişkin düzenlemeleri içermektedir.
Davacının şirket ortağı sıfatıyla, şirketin oluşan zararlarının tazmini talep ettiği, ancak bu zarardan oluşan tazminatın davalı ortaktan alınarak kendisine ödenmesini talep etmiştir.
Bir ortağın diğer ortak aleyhine dava açması için genel kurulun bu yönde aldığı karara ihtiyaç bulunduğu gibi, şirket zararlarının ortak tarafından ancak şirkete ödenmesi talep edilebilir.
Davacının açtığı işbu davada, 6102 sayılı TTK’nın 555. Maddesi gereğince, davanın niteliği gereği sorumluluk davasına konu alacağın şirkete ödenmesi talep edilebileceği halde, dava dilekçesinde tazminatın kendisine ödenmesini talep ettiği ve sorumluluk davası açması için genel kuruldan yetki almadığı, bu nedenle aktif husumet, davacı olabilme hakkı yönünden davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davacı, şirket ve diğer ortaklardan tazminat talep etme hakkını temlik aldığını beyan etmiş ise de, diğer ortakların kendilerine ait olmayan, şirkete ait olan tazminat istemini temlik etme hakkı bulunmadığı gibi, şirketin ve ortağın usulüne uygun olarak alınmış bir kararı ile tazminat hakkını temlik ettiğine ilişkin bir delil de dosyaya sunulmadığından, davacının açtığı davanın aktif husumet yönünden reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının açtığı davanın, 6102 sayılı TTK’nın 555. Maddesi gereğince, davanın niteliği gereği sorumluluk davasına konu alacağın şirkete ödenmesi talep edilebileceği halde davacının tazminatın kendilerine ödenmesini talep ettiği ve sorumluluk davası açması için genel kuruldan yetki almadığından aktif husumet yönünden REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı olan olan 59,30-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye İrat KAYDINA,
3-Yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatırana İADESİNE,
5-Kamu düzeni ve yasanın aradığı mütekabiliyet kayıtlarına ilişkin dava ön şartları gerçekleşmediğinden davanın usul yönünden red edilmiş olması nedeniyle davalı yararına taktir olunan 4.080- TL ücreti vekaletin davacı taraftan alınarak DAVALI TARAFA VERİLMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde—— ilgili —- istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/04/2021