Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/60 E. 2022/117 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/60 Esas
KARAR NO: 2022/117
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/01/2020
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı firmanın —- ilişkisine bağlı olarak davalıya fuar alanında yer kiraladığını ve kiralanan söz konusu alanın bedelinin müvekkili olan davacı şirkete ödenmediğini, davacı şirketin — dayalı alacağının tahsil için —- sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini ancak davalının itiraz etmesi nedeni ile icra takibinin durduğunu, söz konusu itiraz üzerine taraflarınca dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak davalı tarafın görüşmeye katılmaması nedeniyle anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek icra takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı taraf cevap dilekçesi sunmadığından; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların HMK. m.128/1 uyarınca davalı tarafça inkâr edildiği varsayılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
—- sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Arabuluculuk son tutanak aslı dosya içerisinde mübrezdir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir — yıllarına ait— formları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
— tarihli yszı cevabı dosya arasına alınmıştır.
6100 sayılı HMK Madde 222-(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
–Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
—-Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64—– Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında;— tarihli yazı cevabında davalının — yılından itibaren bilanço esasına göre defter tuttuğu beliritldiğinden tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
–tarihli ön inceleme duruşması — numaralı ara kararı ile; Tarafların — yıllarına ait ticari defterleri üzerinde — bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği bilirkişi tarafından rapor tanzim edilerek dosyaya sunulmuştur. —– tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle; ”..taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi akdedildiği, davacı şirket tarafından —- yılına ait yevmiye defterinin ibraz edildiği, ibraz edilen bu defterin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı ve TTK ve VUK’a göre uygun oldukları, sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davacı yanca keşide edilen satış faturasının —- ile davalı tarafından beyan edildiği, davalı yanca söz konusu borca karşılık — ödeme gerçekleştirildiği ve bu ödemenin davalı tarihi olan — tarihinde davalıdan — alacaklı olduğu, takip tarihine kadar davacı tarafından keşide edilen faturadan haberdar olan davalı adına—- faiz hesaplanabileceği,..” belirtilmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin — Tarihli dilekçesi ile rapora karşı beyan ve itirazlarını sunmuş olduğu, davalı tarafından rapora karşı beyan dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin — celsesinde davalı adresinin — olduğu ve ticari defterlerinin incelenemediği anlaşılmış ve davalı yönünden — istinabe yazılarak uyuşmazlığa konu ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
İstinabe Mahkemesince görevlendirilen— tarafından tanzim edilen —tarihli rapor Mahkememize gönderilmiştir. Bilirkişi raporunda özetle; — Taraflar arasında sözleşme ile — ilişkin hizmet alımı/satımına ilişkin ticari ilişki kurulduğu, davalının ticari defterlerinin açılış/kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kayıtlarının usulüne uygun olduğu, birbirlerini doğruladığı, 6100 Sayılı HMK m.22/2.maddesine göre — defterlerinin kendi lehine davalarda delil vasfına haiz olabileceği, davalının ticari defterlerine göre davalıya takip tarihi itibariyle — borçlu olarak kayıt yer aldığı, yerel Mahkeme bilirkişi raporunda davalının dava konusu faturayı —— beyan ettiği tespiti yapılmış ise de bu tespitin hatalı olduğu ve davalının bağlı —- dava konusu faturayı beyan etmediğinin tespit edildiği, davalının — tarihinde iştirak firma kanalı ile ödediği —–firmasına ait ödeme dekontu bulunmadığı, iştiraki firmaları banka hesabından gönderildiği, dosya kapsamında dekont bulunmadığı, sözleşmede belirtilen ödeme planının bulunmadığı ve ödeme vadesi ile sözleşme faiz oranının uygulanabilirliği tespit edilemediğinden dolayı davacı vekilinin takip talebinde ticari avans üzerinden talepte bulunduğundan takip tarihinden itibaren temerrüt faizi hesap edilebileceği…” belirtilmiştir.
İstinabe Mahkemesi aracılığı ile tanzim ettirilen bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilince bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesi sunulduğu, davalı tarafından herhangi bir beyan/ itiraz dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizin — tarihli celsesi — nolu ara kararı ile HMK m.222 kapsamında taraf ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile miktar yönünden örtüşmediği anlaşılmış ve davacı vekiline bu hususta beyanda bulunmak üzere —– haftalık süre verilmiş ve davacı vekili tarafından bu hususta —— tarihli dilekçe ile beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin— nolu ara kararı ile; Davacı defterleri Mahkememiz yargı alanında incelendiği, davalı defterlerinin istinabe yolu ile incelendiği görülmekle; yapıldığı savunulan — ödemenin de seçenekli olarak değerlendirildiği, iki raporu birleştiren taraflar ticari defterlerine göre alacak ve borç durumunun net şekilde tespiti bakımından ek rapor alınması için dosyanın — tevdiine karar verilmiştir.
Dosyanın ek rapor tanzim edilmek üzere tevdi edildiği — tarafından sunulan — tarihli ek raporda özetle;——– akdedildiği, Davacı şirket tarafından —- yevmiye defteri ibraz edildiği, ibraz edilen bu defterin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı ve TTK ve VUK’a göre uygun oldukları, sahibi lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davacı ve davalı yanca keşide edilen satış faturasının– ile taraflarca beyan edildiği, davalı yanca söz konusu borca karşılık –ödeme gerçekleştirildiği, takip tarihi olan — tarihinde davacının davalıdan — alacaklı olduğu, terditli olarak yapılan hesaplamada ;a) sözleşme tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için — faiz talep edebileceği, taleple bağlılık ilkesine göre bu rakamın en fazla — olabileceği, b) takip tarihine kadar davacı tarafından keşide edilen faturadan haberdar olan davalı adına fatura tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için — faiz hesaplanabileceği,…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen ek raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilince bilirkişi raporuna karşı — tarihli beyan dilekçesi sunulduğu, davalı tarafından herhangi bir beyan/ itiraz dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
— sayılı takip dosyası incelendiğinde; Davacı tarafından —– üzerinden davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından süresi içinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca, faize ve faiz oranına itiraz ederek takibi durdurduğu, huzurdaki davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı incelendiğinde; Taraflar arasındaki sözleşmede yetki şartının bulunduğu ve yetkili icra müdürlüğünün —- ve icra müdürlükleri olarak taraflarca kararlaştırıldığı, davalı tarafından HMK 6. Madde kapsamında icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edildiği ve ancak yetkili icra müdürlüğünün gösterilmediği, bu haliyle yetki itirazının usulüne uygun dile getirilmediği anlaşılmakla, Mahkememizin —- tarihli celsesinde icra dairesinin yetkisine yönelik davalı itirazının reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamından; İcra takibine konu faturalarının taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve yine —- taraflarca beyan edildiği, davalı tarafından itiraz edilmeksizin ticari defterine kaydedildiği anlaşılan ve resmi kuruma yapmış olduğu beyanının basiretli tacir olma yükümlülüğü gereği kendisini bağlayacaği ve faturaya konu hizmetin/malın davalıya teslim edildiğinin kabulünün gerektiği, davalı ticari defterlerinde — tarihinde iştirak firma kanalı —- ödeme yapıldığı yönünde kayıt bulunmakla birlikte dosya kapsamında bu yönde bir ödeme dekontu bulunmadığı, takip tarihi itibariyle borç miktarının — olduğu ve takip tarihine kadar geçen süre için —-edebileceğinin alınan bilirkişi raporuyla tespit edildiği görülmekle faiz talebi yönünden taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)Davalının —–dosyasındaki takibe yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si tutarında olan 1.231-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 420,44-TL harçtan peşin alınan 95,76-TL harcın mahsubu ile bakiye 324,68-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 157,96-TL harç ve 1.948,70-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 2.106,66‬-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı HMK.m.341/2 uyarınca miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 08/03/2022