Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/560 E. 2020/253 K. 15.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/560 Esas
KARAR NO: 2020/253
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 03/01/2020
KARAR TARİHİ: 15/07/2020
——-Tüketici Mahkemesi’nin ——sayılı dava dosyasında ——- tarihinde görevsizlik kararı vermiş olduğu, dava dosyasının Mahkememize tevzi edildiği görülmekle dosya incelendi:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA /TALEP :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———- bulunan konutun davacı şirket tarafından ————— sigortalandığı ———- tarafından kiracı olarak ikamet edilen konutta ——– günü mutfakta kurulu ——- marka ankastre ocağın elektrik tesisatında kısa devre sonucu başlayan yangın sonucunda maddi hasar meydana geldiğini, yapılan ekspertiz sonucunda ——- maddi hasar meydana geldiği tespit edildiği, bedelin davacı tarafından ödendiğini, davalı üretici firmanın zararın oluşumunda %100 kusurlu olduğundan ödenen bedelin rücu edilmesi amacı ile ——– İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazının üzerine takibin durduğunu, davalının —— İcra Müdürlüğü ——- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, —- kaza tarihi olan —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine, davalı aleyhine kötü niyetli itiraz nedeniyle borcun %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde davaya konusu uyuşmazlıkla ilgili olduğu belirtilen ——- marka ankastre üretimi, bakımı satışı ile müvekkili şirket ——– ilgisi bulunmadığı, iş bu nedenle huzurdaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davacı tarafından ————— İcra Müdürlüğü ——— Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, müvekkili şirketin takibe, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi ile takip durdurulduğu, iş bu davanın usul ve esasa aykırı olması nedeniyle reddi gerektiği, zamanaşımı itirazların kabulü ile davanın reddine, davanın ———– ihbarına, alacak miktarı likit olmadığından şartları oluşmayan icra inkar tazminatının reddine, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun icra takibi nedeniyle % 20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
GEREKÇE:———Tüketici Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6502 sayılı Kanun’un 3/1 maddesine göre;
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ifade etmektedir.
Dosyada mübrez ——— konutunu davacı ——- sigorta ettiren dava dışı sigortalı————– Davacı ——– sigortalısının konutunda meydana gelen hasarı sigortaladığı, devamında meydana gelen yangın sebebiyle davacı ——– dava dışı sigortalı ——-hasar tazminatını ödediği, ödenen işbu hasar bedelinin rücûen tazmini için huzurdaki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğinde bulunan ve ——– hitaben yazılmış —– tarihli, dava dışı ——- dilekçesinde; bahsi geçen konutta kiracı olarak oturduğunu, eve taşındığında yangının çıkmasına neden olduğu belirtilen ocağın evde mevcut olduğunu, sadece ——– bulaşık makinesinin kendisine ait olduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Eldeki davada, dava dışı sigortalı ——— mülkiyetindeki ankastre ocaktan kaynaklanan yangın neticesinde, sigorta şirketince dava dışı sigortalıya ödenen hasar tazminatının davalıdan rücûen tahsili talep edilmektedir.
[——– davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. ————– sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.————
Rücûen tazminat davasında davacı ——sigortalısının ——— haklarına halef olur ve rücûen tazminat davasında işbu dava dışı sigortalının yerine geçer. Bu durumda; eldeki davada davacının ——- olduğu düşünülmeli ve buna görev tanımı yapılmalıdır. TTK’da düzenlenen ve sigorta şirketinin açtığı rücûen tazminat davasının temel mantığı bu eksendedir. Buradan hareketle; davacı ——- dava dışı sigortalı ——– yerine geçerek huzurdaki davayı açtığı kabul edilip, görev sorunu bu minvalde çözülmelidir.
Sigortalı dava dışı —— tacir olduğu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davalı—————– ticaret şirketi olup tacir sıfatını haizdir. Bu durumda, sigortalı dava dışı ——– tacir olmayan kişi, ortadaki yangın haksız fiil, davalı şirket de tacirdir.
Dava dışı —– tacir olmayan kişidir, ancak davalı şirket tacirdir denilerek ticari davadan bahsedilemez. Nispi ticari davadan bahsedebilmek için dava dışı ——– da tacir olması ve uyuşmazlığın sigortalı ———davalı———-ticari işletmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Somut olayda bu şart gerçekleşmiş değildir. Elde nispi ticari dava yoktur.
Ayrıca; sigorta poliçesi var, TTK madde 4/1 kapsamında mutlak ticari davadır gerekçesi, rücûen tazminat davalarında geçerli değildir. Şayet, dava dışı sigortalı ———- tarafından, sigorta şirketine işbu dava açılsaydı bu gerekçe geçerli olacaktı. Bu sebeple huzurda mutlak bir ticari dava da yoktur.
Dava dışı sigortalı ———- ankastre ocak satın alması bir tüketici işlemidir. Satıcı davalı şirkettir. Bu durumda; 6502 sayılı Kanun’un 3/1-l maddesi uyarınca elde bir tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Eğer ki dava dışı sigortalı ——— sigortalı olmasa idi; bir tüketici olarak, tüketici işlemi neticesinde davalı şirketten satın aldığı ankastre ocağın ayıplı-kusurlu olarak yangına sebebiyet vermesi nedenine dayalı olarak, zararının tazminini Tüketici Hakem Heyetinde/ Tüketici Mahkemesinde dermeyan edecekti. Aynı hukuk mantığı, davacı——-dava dışı —— yerine geçerek——– açtığı işbu rücûen tazminat davasında da geçerlidir. Açıklanan nedenlerle uyuşmazlık Tüketici Mahkemesinde görülmelidir.
Sonuç itibariyle eldeki uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, ——— Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ———– —- MAHKEMESİ’NİN GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Kararın kesinleşmesini müteakip MERCİ TAYİNİ İÇİN DOSYANIN —————– GÖNDERİLMESİNE,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ————– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı 15/07/2020