Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/553 E. 2021/46 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/553 Esas
KARAR NO : 2021/46

DAVA : Alacak (Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2020
KARAR TARİHİ : 21/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——- bölümden———yapılması hususunda anlaştıklarını, yüklenici davacının ——- karşılığında %50 arsa sahipleri, %50 yüklenicinin olması— paylaşım yapılacağını, hissedarlardan—- Üsküdar—– Noterliğinin ————– arsa payı karşılıklı satış vaadi sözleşmesini akdettiklerini—- tarihinde Üsküdar—– Noterliğinin ———yevmiye numaralı işlemi ile diğer hissedarlardan … ile de sözleşmenin imzalandığını ancak diğer hissedar …—-anlaşmalarına aykırı olarak sözleşmeyi imzalamaktan imtina ettiğini ancak …’ın sözleşmeyi imzalamamasına rağmen davacı yüklenicinin anlaşmaya uygun bir şekilde söz konusu inşaatı yapıp tamamladığını, taraflar arasında akdedilen—- tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmeleri kapsamında inşaat işi için müvekkilince yapılan ödeme tutarlarının davalılarca sözleşmeye aykırı davranılarak işin dava dışı bir şirkete verilmesi sebebi ile ödeme tarihlerinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … davacı taraflarla hiçbir zaman sözleşme imzalamadığını, şifahi anlaşma yapmadığını gayrimenkul— tarihinde tüm maliklerin imzaladığını Üsküdar —. Noterliğinin—-yevmiye nolu düzenlenme şeklinde tanzim edilen kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile —- olduğunu, firma ile devam eden ve davacı ile bir takım sözleşme imza ettiği tarihte — sözleşme varken mükerreren sözleşme imzalanmasının hukuka uygun olmadığını, davalının iddiaları gerçeklikten ve hukuki mesnetten uzak, usul ve yasaya aykırı ve hukuki yarardan yoksun olup reddinin gerektiğini, öncelikle usule ilişkin itirazlarının devam eden aşamada terditli olarak esasa ilişkin itirazlarınında dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ederiz.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davanın, alacak( Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası olduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Sonuç itibariyle; davanın kat —- sözleşmesinden kaynaklı alacak-tazminat davası olduğu, davalıların tacir olduklarına dair herhangi bir bilgi, belge ve iddianın bulunmadığı, açılan davanın ticari dava olmadığı, işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİ ile GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya İstanbul Anadolu Nöbetçi ——– Mahkemesinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Karar kesinleştikten sonra ve istek halinde HMK 20. Maddesi gereğince iki haftalık süre içinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi — Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde HMK 20 maddesi gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
6-Kararın talep halinde taraflara tebliğe çıkarılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı