Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/450 E. 2022/297 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/450 Esas
KARAR NO: 2022/297
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2020
KARAR TARİHİ : 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacı ile davalı arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak son işlem tarihi —- olan cari bir alacak kaydının oluştuğunu, bu cari alacak kaydına göre davacının davalı taraftan —- alacaklı bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine —— dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, cari alacak kayıtları ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda anlaşılacağı üzere davacının davalı taraftan —— alacaklı olduğunun sabit olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, arabuluculuk sürecinden sonra davalı tarafça yapılan görüşmeler neticesinde davalı tarafın söz konusu icra takibinden dolayı borçlu olduğunu kabul ettiğini ve bu borcu taksitler halinde ödemeyi taahhüt ettiğini, bunun üzerine davalı tarafça —- açıklamaları —–ödeme yapıldığını ancak başkaca bir ödeme yapılmadığını, yapılan ödemelerden de anlaşılacağı üzere borçlu tarafın borcunu kabul ettiğini ileri sürerek davalı borçlunun —– vaki itirazın iptali ile icra takibinden sonra yapılan ödemelerin öncelikle TBK m.100 kapsamında mahsubuna, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, takibin şimdilik ——kısmı yönünden devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olarak yapılmış olması nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından ——- sayılı dosya ile müvekkili olan davalı aleyhine takip başlatıldığını, süresi içerisinde icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına, yetkiye ve tüm ferilere itiraz edilerek, takibin durdurulmasına karar verildiğini, taraflar arasında ticari bir ilişki mevcut olmakla birlikte davacı tarafın cari hesaplara ilişkin mutabakat çağrılarına olumlu cevap vermek yerine, huzurdaki davaya konu olan icra dosyası ile müvekkili olan davalı aleyhine icra takibine başladığını, davalının alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcu olmadığını düşünmesi sebebiyle haklı olarak itiraz ettiğini, davacı tarafından arabuluculuk yoluna gidildiğini, ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı tarafından davacı tarafın eski ortağı/iş arkadaşına yapılan ödemelerin ısrarla dile getirilmesi üzerine yapılan mutabakatla ödenmesi gereken —–müvekkili olan davalı tarafından iki taksit olarak ödendiğini ve başkaca bir borcu kalmadığını ancak, davacı tarafın mutabık kalınan bedel haricinde, bilgisi dahilinde ——-isimli eski iş arkadaşına yapılan ödemeleri de davalıdan talep ettiğini, davacı tarafın haksız ve mesnetsiz iddialarla huzurdaki davayı açmış olmasına rağmen, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an müvekkili olan davalının borçlu olduğu düşünülse dahi, davacının şimdilik ——kısmı yönünden takibin devamına talebinin usule aykırı olduğunu savunarak itirazın kabulü ile haksız açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibine yönelik davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
— sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir ——- celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
—- cevabi yazısı dosya içerisinde mübrezdir.
6100 sayılı HMK Madde 222-(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —–Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)——- Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
—- tarihli ön inceleme duruşması —- numaralı ara kararı ile; Tarafların —- yılına ait ticari defterleri üzerinde —– bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, dosyanın tevdi edildiği —- tarafından sunulan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle;—- takip alacaklısının icra takip tarihi — itibariyle talep edebileceği toplam alacağının; asıl alacak —- olmak üzere toplam —- olarak hesaplandığı, davacı takip alacaklısının ise icra takibine toplam — üzerinden —- geçmiş bulunduğu, davacının dava tarihi — itibariyle toplam alacağının ise —- olarak hesaplandığı, Takip talebi ve dava dilekçesinde talep edildiği üzere, davalı takip borçlusunun takip tarihinden sonra yaptığı ödemelerin TBK m.100 kapsamında öncelikle faiz alacağına mahsup edilmesi halinde, davacının takip tarihi itibariyle toplam alacağının——–, dava tarihi itibariyle ise tamamı asıl alacak olmak üzere —- olarak hesaplandığı, davalı takip borçlusunun takipte talep edilen tutarın tamamına itirazda bulunduğu …” belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince bilirkişi raporuna karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçeleri dosya içerisinde mübrezdir.
Mahkememizin —— tarihli celsesinde; davalı şirketin adresinde bizzat inceleme yapılmak, davalı tarafın itirazlarının tartışılıp değerlendirilerek ek rapor tanzim edilmek üzere dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii edilmesine karar verilmiş ve bilirkişi tarafından tanzim edilen ek rapor Mahkememize sunulmuştur. —- tarihli ek raporda özetle; ”…Kök ve bu Ek Rapor safahatında ayrıntılarıyla incelenip değerlendirildiği üzere; Davacı takip alacaklısının icra takip tarihi —-itibariyle talep edebileceği toplam alacağının; asıl alacak ——-olmak üzere toplam —- olarak hesaplandığı, davacı takip alacaklısının ise icra takibine toplam —- üzerinden —- geçmiş bulunduğu, Davacının dava tarihi —- itibariyle toplam alacağının ise —— olarak hesaplandığı, Takip talebi ve dava dilekçesinde talep edildiği üzere, davalı takip borçlusunun takip tarihinden sonra yaptığı ödemelerin TBK m. 100 kapsamında öncelikle faiz alacağına mahsup edilmesi halinde, davacının takip tarihi itibariyle toplam alacağının —–, dava tarihi itibariyle ise tamamı asıl alacak olmak üzere —— olarak hesaplandığı, Davalı takip borçlusunun takipte talep edilen tutarın tamamına itirazda bulunduğu, tarafların hukuki değerlendirme gerektiren, iddia, savunma ve delillerinin takdirinin —– Yönetmeliğine istinaden Sayın Mahkemeye ait olduğu…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi ek raporunun taraf vekillerine tebliğ edildiği, taraf vekillerince rapora karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
—- incelendiğinde; Davacı tarafından — asıl alacak, —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —–üzerinden davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından süresi içinde borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğu, huzurdaki davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu sabit olup, yapılan bilirkişi incelemesiyle davacı tarafa ait —–yılına ilişkin ticari defterlerin usulüne uygun olduğu ve davacı lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafından —- ilgili vergi dairesine takibe konu fatura bedelinin — tutarı olan —- bildirilmiş olduğunun tespit edildiği, davalı tarafından resmi kuruma yapılmış olan beyanının kendisini bağlayacağı ve takibe konu mal/hizmetin davalıya teslim edildiğinin kabul edilmesi gerektiği gibi dosya kapsamında teslimin gerçekleşmediğine yönelik savunmada da bulunulmadığı, davalı tarafından “davacının bilgisi dahilinde —— isimli eski iş arkadaşına yapılan ödemelerin de talep ettiği” yönünde savunmada bulunulmuşsa da savunmayı destekleyen somut bir delilin dosyaya sunulmadığı, bu kapsamda yapılan değerlendirmede ve mahkememizce re’sen seçilen bilirkişi tarafından tanzim edilen rapor dikkate alındığında davacının takip tarihinde ——- faturadan kaynaklanan alacağının bulunduğu, davacının takip talebinde de asıl alacak miktarını bu miktar üzerinden göstermiş olduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda TTK 1530 madde gereğince işlemiş faiz hesabı yapılmışsa da takip talebinde davacı tarafından TTK 1530. Madde uygulanması yönünde bir talepte bulunulmadığı gibi gerek somut olay özellikleri ve gerekse dosya tarafları yönünden TTK 1530. Madde şartlarının bulunmadığı ve davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya kapsamında delil bulunmadığınndan takipten önce işlemiş faiz talebinin hukuken yerinde olmadığı, davacının takip tarihi itibariyle —–faturadan kaynaklanan asıl alacağı bulunmakla birlikte icra takibinden sonra ve ancak dava tarihinden önce toplam —- takip borçlusu tarafından ödendiği, —- tarihli celsede davacı vekilince yapılan ödemenin öncelikle takipten önce işlemiş faiz alacağından ve icra vekalet ücreti, masraf gibi) fer’ilerden mahsup edilerek bulunan miktarın harca esas değer olarak gösterilerek davanın açıldığının beyan edildiği, davanın —- üzerinden harçlandırılarak açılmış olduğu, —— icra takibinden sonra ve ancak davadan önce yapılan ödemelerin asıl alacaktan mahsup edilmesi gerektiği yönündeki içtihadları dikkate alındığında davacının takip tarihinde bulunduğu tespit edilen — asıl alacaktan icra takibinden sonra ve fakat dava tarihinden önce ödenen—- mahsubuyla — asıl alacak hesap edildiği, —- üzerinden harçlandırılan davada —- asıl alacağın mahsubu sonrasında hesap edilen —- Mahkememizce reddine karar verilen işlemiş faiz —- mahsup edildiğinde ise hesap edilen ——-davadan önce ödenmiş olması nedeniyle bu miktar yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, faturaya dayalı alacağın likit ve belirlenebilir olduğu dikkate alınarak davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği ve yasal koşulları bulunmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ İLE ,
2-)Davalının —– Esas sayılı takibe yaptığı itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin ——- asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
-Takipten sonra değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına,
-Asıl alacak yönünden davada harçlandırılan miktar dikkate alınarak, fazlaya ilişkin 4.783,36-TL’nin dava açılmadan önce ödendiği anlaşıldığından bu miktar yönünden dava açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından reddine,
-Takipten önce işlemiş faiz alacağına yönelik talebin koşulları oluşmadığından reddine,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si tutarında olan 1.808,53-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 617,70-TL harçtan, peşin alınan 139,24-TL’nin mahsubu ile bakiye 478,46 -TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6A-)Davayı kabul – ret oranına göre; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden 699,60-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6B-)Davayı kabul – ret oranına göre; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden 620,40-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-)Davanın kabul edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler 13/1-2 maddeleri uyarınca 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Davanın ret edilen miktarı yönünden; Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler 13/1-2 maddeleri uyarınca 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-)Davacı tarafça yatırılan 201,40-TL harç ve 818,00-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 1.019,4‬0-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak toplam 540,28-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-)Davalı tarafça yatırılan 7,80-TL vekalet harcından kabul- ret oranına tekabül eden 3,66-TL yargılama giderlerinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
11-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/05/2022