Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/410 E. 2023/560 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/410 Esas
KARAR NO: 2023/560
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/03/2020
KARAR TARİHİ: 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 12.12.2014 tarihli “Devir-Temlik-Taahhüt-İbra Sözleşmesi” ve “12.12.2014 tarihli Devir-Temlik-Taahhüt-İbra Sözleşmesi’nin Tadiline ve Uygulanmasına İlişkin Ek Protokol” imzalandığını, Ek Protokolün 3.2.maddesi ile davalı şirketin müvekkili davacı şirkete olan borcunun 24998 055,68 TL’lik kısmının Protokol ekindeki listede yer alan ——- adet bağımsız bölümün tapuda müvekkili şirket adına devri ile karşılanacağının kararlaştırıldığını, 3. 5. maddede ise bu listede yer alan bağımsız bölümlerin en geç 30.08.2017 tarihine kadar satılamaması durumunda satılamayan bağımsız bölümlerin listede belirtilen satış bedellerine % 12 eklenmek suretiyle davalı şirket tarafından en geç 15 gün içinde satın alınacağı, bu bağımsız bölümlerin satın alınmasına ilişkin tüm harç ve giderlerin de davacı şirkete ait olacağının belirtildiğini, protokollere uygun olarak —— adet bağımsız bölümün davalı şirket tarafından müvekkili şirkete devrinin 11.08.2016 tarihinde gerçekleştiğini, protokoldeki bu açık yükümlülüklere ve bu yükümlüklerin çeşitli defalar davalıya yazılı olarak hatırlatılmasına ve ——- Noterliğinin 15.09.2017 tarih ve ——- yevmiye numaralı ve 20,07.2018 tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarnamelerine ve müvekkili şirketin bağımsız bölümleri devretmeye hazır olduğunu beyan etmesine rağmen bu bağımsız bölümler, 30.08.2017 tarihinde satış bedellerine %12 eklenmek suretiyle davalı şirket tarafından müvekkil şirketten geri alınmadığını, davalı şirketin protokolden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkil şirket söz konusu bağımsız bölümleri satmak için çaba gösterdiğini. ——– bağımsız bölümden ——– çeşitli tarihlerde ve davalı şirketin bilgisi dahilinde sözleşmelerde davalının ödemekle yükümlü olduğu belirtilen Satış Bedeli + %12’lik satış bedelinden daha düşük bir bedelle, üstelik tapu satış harçlarını da kendisi ödemek zorunda kalarak ancak satabildiğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirketten bağımsız bölümlerin geri alınmaması nedeniyle müvekkili şirket mülkiyetinde kalan bağımsız bölümler nedeniyle yüksek tutarlarda bağımsız bölümlere isabet eden aidatları da ödemek zorunda kaldığını, davalı firmaya keşide edilen ——- Noterliğinin 20.09.2019 tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili şirkete ödenmesinin ihtaren bildirildiğini, davalı şirket ihtarı tebliğ almasına rağmen hiçbir şekilde herhangi bir beyanda bulunmadığından ——- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine başladıkları tarih itibariyle 6.703.248,00 TL. borcu bulunduğunu, davalı şirket başlatılan takibe hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız, kötü niyetli yasal dayanaktan yoksun itiraz ettiğinden takibin durduğundan yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyetli bir şekilde takibe itiraz eden davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Davalı vekilinin 01.07.2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 12.12.2014 tarihli “Devir-Temlik-Taahhüt-İbra Sözleşmesi” ve 12.12.2014 tarihli“Devir-Temlik-Taahhüt-İbra Sözleşmesi’nin Tadiline ve Uygulamasına İlişkin Ek Protokol” imzalandığını, davalı —— Şirketi’nin söz konusu 12.12.2014 tarihli protokolünün 3.2 ve 3.5 maddelerine aykırı davrandığını, bu aykırılıktan kaynaklı müvekkil şirketin davacıya 6.703.248,00 TL. borcu olduğu iddiası ile davacı tarafından ——– Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından öne sürülen hususların gerçeklikten uzak ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, öncelikle dilekçede yer alan tüm aleyhe hususlara itiraz ettiğini, işbu asılsız ve dayanaksız davanın reddini talep ettiğini, davaya dayanak yapılan ve taraflar arasında akdedilmiş 12.12.2014 tarihli devir sözleşmesi ve ek protokolün kesin hükümsüz olduğunu, söz konusu sözleşmeler incelendiğinde, Devir Sözleşmesinin 2.maddesinde sözleşmenin konusu olan ——- Merkezi’nin ——- bağımsız bölüm satın alması ve başkaca konuların düzenlendiğini, —— Merkezi’nin ——- ——– m2 büyüklüğündeki bağımsız bölümleri satın alacağını, satılamamış bağımsız bölümlerin ise ——– ———– tarafından satın alınacağının düzenlendiğini, taraflar arasında imzalanan devir sözleşmesinin ve ek protokolün “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” olduğunu, taşınmaz satiş vaadi sözleşmelerinin TBK m.237 gereğince resmi şekle tabi bulunduğunu, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmadığını, bu düzenlemenin emredici nitelikte olup kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak akdedilen devir sözleşmesi ve ek protokolün geçersiz olduğunu, bu hususun Sayın Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınması ve uyuşmazlığa sebep olan sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kanunun geçerlilik şartı olarak öngördüğü bir hukuki işlemin zorunlu şekil koşuluna uyulmadan yapılamasının o sözleşmeyi geçersiz kıldığını, biçimine uygun düzenlenmeyen bir sözleşmeye dayanılarak da o sözleşmenin ifası istenemeyeceğinden karşı tarafın iyiniyetli olup olmamasının da bir önemi olmadığını, taraflar arasında akdedilen “Hisse Karşılığı İnşaat Yapımı ve Ek Tadil Sözleşmesi” resmi şekilde yapıldığından bu sözleşmeleri değiştiren veya ortadan kaldıran sözleşmelerin de resmi şekle tabi olduğunu, davacının asli edim yükümlülüklerini talep etmeden yan edimleri talep edemeyeceğini, davacının müvekkilden % 12 ek bedel talebinin hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, davacı tarafından temerrüt faizi ve aidat ve tapu harç bedellerinin müvekkilden talep edilemeyeceğini, davacının ihtiyati tedbir talebi tamamen hukuka aykırı olup davacı tarafında sunulan hesap tablosuna itiraz edildiğini, yukarıda açıkladığımız ve yargılama safahatı neticesinde de sabit olacak sebepler ile her türlü dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacının haksız icra takibi nedeniyle %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Taraflarca dosyaya sunulan 27/07/2023 tarihli sulh ve ibra protokolü başlıklı belge ile aynı tarihli ortak imzalanmış yazılı dilekçeye göre taraflarca anlaşmaya varıldığı, sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesin herhangi bir vekalet ücret alacağı taleplerinin olmadığı, yargılama giderlerinin ise davacı tarafa yüklenmesi talebinde bulundukları görülmüş, yapılan incelemede sulh ve ibra protokolü başlıklı belgenin usulüne uygun olduğu tespit edilmiştir.Taraf vekilleri 13/09/2023 tarihli duruşmada da protokole uygun olarak taleplerini yinelemişlerdir.Sulh görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. (HMK 313/1)Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasaruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.(HMK 313/2)Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dahil edilebilir.(HMK 313/3) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.(HMK313/4)Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.(HMK315/1)Vekilin sulh olabilmesi için vekaletnamede buna ilişkin özel yetki bulunması gerekir.(HMK 74/1.md)Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh mahkemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.(Harçlar Kanunu 22/1.md).Anlaşmazlık, sulh nedeniyle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur.(AAÜT 6.md)Sulh olunmuş olmasından dolayı tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden genel kurallardan farklı uygulamayı gerektiren kendi aleyhlerinde bir beyanı olduğu takdirde bu beyana göre işlem yapılmalıdır. Taraf vekillerinin sulh olduklarını, yargılama gideri ve vekalet ücretleri taleplerinin olmadıklarını beyan ettiği görülmekle, talepleri gibi HMK 315/1.2.cümle gereğince dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere;
1-Taraflarca sunulan 27/07/2023 tarihli sulh protokolü ve HMK 315/1 md gereğince karar verilmesine yer olmadığına,
2-Talep edilmediğinden taraf vekilleri lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesine yer olmadığına,
3-Sulh protokolü gereğince yargılama masraflarının davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 80.958,48 TL harçtan mahsubu ile artan 80.778,58 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/09/2023