Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/385 E. 2021/209 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/385 Esas
KARAR NO : 2021/209
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2020
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı şirketin —– gelen transit eşyasının —– çıkana dek geçecek sürede zayi olması veya serbest dolaşıma girmesi halinde devletin gümrük vergisi ve cezalarına ilişkin haklarını teminat altına alacak bir sistem kurduğunu, iş bu kapsamda davalı şirkete pek çok kez hizmet verdiğini, bu hizmet karşılığında davalı şirkete faturalar düzenlendiğini, cari hesap olarak çalışıldığını ancak davalının cari hesap bakiyesini ödemediğini, borçları bakımdan davalı şirket ile elektronik posta üzerinden pek çok kez yazışmalar yapıldığını, davalı şirketin sürekli olarak ödemeler yapacağını belirttiğini ancak ödemenin yapılmadığını, bunun üzerine ——– esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı tarafın iş bu dava dosyasına cevap dilekçesi sunmadı ve duruşmalara katılmadığı görüldü.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Mahkememizce taraf şirketlerin defterlerinin incelenmesi için mahkemede defter inceleme günü verildiği, buna ilişkin ara kararın taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı şirketin defter inceleme gününe katılmadığı, defterlerini ibraz etmediği ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığı görüldü.
——— tarihli bilirkişi raporunda sonuç kısmında özetle:
Davacı şirket tarafından ibraz edilen ——- yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığını, defter kayıtlarının birbirini doğruladığını, nizam bakımından şirket defterlerinin uygun olduğunu, davalı tarafından inceleme günü ticari defterlerinin ibraz etmediğinden dolayı davalı defterleri üzerinde inceleme yapılamadığını, tarafların tacir olduğunu, aralarında ticari ilişki olduğunu, taraflar arasında yapılan elektronik posta yazışmalarının da bu ilişkiyi teyit ettiğini, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu faturaları tarafların——– bildirdiğini ve davalının ilgili faturalara itiraz etmediğini,
davacı şirketin ticari defter ve dayanaklarına göre davacı tarafın davalı tarafa—- tarihi açılış bakiyesi olarak—- yılında toplam—–fatura düzenlediği, karşılığında davalı şirketin davacı şirkete toplam —— ödeme yaptığı, neticesinde takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten kaydi —— alacaklı olduğunu, davacının davalıyı temerrüte düşürdüğüne ilişkin elektronik posta yazışmalarının olduğunu, başka bir belgenin olmadığını, işlenmiş faizin talep edilebilir yönünde olması halinde elektronik posta yazışmalarındaki tarih dikkate alınarak işlemiş faizin ——- hesaplanabileceğini, davacı şirketin davalı şirketten takip sonrası talep edebileceği faiz miktarının tutarının infaz aşamasında İcra dairesince hesap edilebileceğini rapor etmiştir.
Bilirkişi raporunun taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği görüldü.
Davacı vekilinin duruşmadaki beyanlarında özetle: Davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı tarafın duruşmalara hiç katılmadığı görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle,——— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın İptali Davasının Süre Yönünden İncelenmesi;
İtirazın iptali istemine konu——— sayılı takip dosyasının incelenmesinde;—- tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından ——- tarihli itiraz dilekçesinde Borca ve yetkiye itiraz edildiği, İCRA DAİRESİ dosyayı yetkili icra dairesine göndermiş ve yetkili ——– esasa kayıt edilmiş, yetikili icra dairesi tarafından yeniden ödeme emri tebliğ edilmiş, —- tarihinde tebliğ alınan ödeme emrine davalı tarafından —-tarihinde borca itiraz edilmiş, itirazın icra dairesi tarafından davacı-alacaklıya tebliğ edilmediği , huzurdaki davanın —— tarihinde ve davacı alacaklının itirazı en geç bu tarihte öğrenmiş sayıldığının kabulü ile davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davaya Konu Fatura Alacaklarının Tesbiti Yönünden İnceleme;
Somut olayda ;Davacı taraf davaya konu hizmeti yerine getirdiğini ve davalı ile aralarında cari alacaklarının bulunduğunu iddia etmiş , Davalı taraf davaya cevap vermediği anlaşılmaktadır. Faturanın içeriğindeki mal ve hizmet tesliminin ve cari alacaklarının tesbitinin ispat yükü davacı üzerinde olduğu görülmektedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve belirlenen inceleme gününde defterlerin incelenmek üzere hazır edilmesi istenmiş ve taraflara ihtaratlı kesin süre verilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davacı taraf defterlerini süresi içinde sunmuş olmasına rağmen davalı taraf kesin süre içinde defterlerini sunmamıştır. Taraflara ait vergi kayıtları celp edilmiş ——– dosya arasına alınmıştır. Dosya Mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı Tarafın defterlerine göre ; Davacı şirketin davalı taraftan — tarihi açılış bakiyesi olarak — alacaklı olduğu, — yılında toplam —fatura düzenlediği, karşılığında davalı şirketin davacı şirkete toplam —– ödeme yaptığı , Tarafların —- beyanlarının aynı olduğu , davacının davalı adına düzenlemiş olduğu tüm faturaları ———–bildirdiği, davalının ilgili faturalara itiraz etmediği ve iade fatura düzenlemediği, tarafların tacir olduğu ve taraflar arasında yer alan ticari ilişkinin bu itibarla var olduğu, dosya arasına sunulan elektronik posta yazışmalarının da bu ilişkiyi ispat nitelikte olduğu ve neticeten takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten kaydi —– alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. İşlemiş faize yönelik taraflar arasında —- tarihli e-mail yazışması esas alınmış , temerrüt başlangıcı olarak —- tarihi esas alınmıştır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( HMK ) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir ( HMK 222/1 ). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir ( HMK 219/2 ).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri —— belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki——— kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ———-
Eldeki davada davalı yanın kayıtlarını sunmadığı görülmüş olmakla ;Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü ile usulüne uygun hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının —– sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin — asıl alacak ve —- işlemiş faiz olmak üzere toplam —— alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın ——- %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 4.083-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harç ile tamamlama harcı olarak yatan 754,70TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 3.273,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 788,00TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL harç, başvuru harcı 54,40-TL, tamamlama harcı 754,70-TL ve vekalet harcı 7,80-TL toplam yapılan harcama olarak 1.659,30-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.568,72-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/03/2021