Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/375 E. 2021/766 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/375
ESAS NO : 2020/375 Esas
KARAR NO: 2021/766
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2020
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilimiz,—– davalılardan doğan hak ve alacakları temlik almıştır. —- müşterek-müteselsil kefili konumunda olan borçluların —- tarihli ——– nolu ihtarnamesi mucibince doğan alacak haklarının tahsili için —– sayılı dosyası ile icra takibi yapılmış, itiraz üzerine dava konusu olay doğmuştur. Davalılar borcu ödediklerine ve sona erdiğine ilişkin delil sunmamışlar, sadece borçları bulunmadığını beyan etmişlerdir. —- sürecinde de anlaşma sağlanamamış iş bu dava açılmıştır. İtirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, haksız itiraz nedeniyle icra inkar tazminatına, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle;Müvekkil şirket —–dosyası ile iflas erteleme başvurusunda bulunulmuş ve bu dosyadan ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Tedbir kararı —- tarihinde kadar varlığını korumuştur. Ayrıca —– sayılı dosyası ile konkordato talep edilmiş ve —- aylık mühlet kararı verilmiş ve mühletin —– tarihine kadar ertelenmesine karar verilmiştir. İşbu tedbir kararı gereğince icra takibi yapılamayacak tedbirden sonra başlatılmış takipler de talep halinde iptal edilebilecektir. Davacı yanın başlatmış olduğu takip —-tarihinde başlatılmış olup, davanın dava şartı yönünden reddi gerekmektedir. Kefil sıfatına haiz olan davalılar yönünden kefalet ilişkisi geçerli bir şekilde kurulmamıştır. Müvekkillerin dava dışı —- ve temlik alan davacıya borcu bulunmamaktadır. Davaya konu sözleşme genel işlem koşulları içermekte olup, müvekkillerin sözleşmenin içeriğini belirleme ve bu sözleşmelere müdahale etme imkanına sahip olmadığı izahtan varestedir. Alacak likit olmadığından müvekkiller aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekmektedir. Davanın usulden ve esastan reddine, davacı aleyhine ,%20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından verilen —— yıllık azami ihtiyari —- süresinin aşıldığı, ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir, denmektedir. Davalılar vekili her ne kadar iflas erteleme davası nedeniyle koruma altında olduklarını belirtmiş ise de söz konusu koruma kararı sadece —– yönünden mevcuttur. Diğer davalılar yönünden hukuki koruma bulunmamaktadır. Davalıların imzaladığı sözleşme—- yılına ait olup, tüm şekil şartlarına tabidir. —- tamamını geçersiz kılmaz. Davalılar kredi kullanmak suretiyle sözleşme şartları mucibince işlem yapmış ve bu işlem yaparken itirazda bulunulmamıştır. Kredi sözleşmesinde kullanılan anapara, işletilen faiz ve masraflar aleni ve açık olup, alacağın likit olmadığı iddiası haksız ve mesnetsizdir, şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Davalılar vekili tarafından verilen —- tarihinde kadar varlığını korumuştur. İcra takibi ise —- başlatıldığından davanın usulden reddi gerekir. Geçerli bir kefalet ilişkisi de olmadığından müvekkillerin borcu bulunmamaktadır. —- bakımından şekil şartı hükmüne uygunluğunun tespit edilmesi gerekir.—– olduğu dönemde akdedilmiş kredi sözleşmesinin kanuna uygun hale getirilmesi gerekirken bu yapılmadığından bu sözleşmeden bahisle alacak talebinde bulunulabilmesi mümkün değildir. Sözleşme hükümlerinin önceden birden fazla sayıda sözleşme kurmak amacıyla tek taraflı olarak hazırlanmış olması o hükümlerin genel işlem koşul sayılmaları için gerekli ve yeterlidir. Alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekmektedir, şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunda;
1) Dava dışı temlik veren banka ile davalı asıl borçlu —– imzalandığı, bu sözleşmeye istinaden temlik veren dava dışı bankanın hesap özeti ekstre kayıtlarına göre, temlik veren dava dışı banka tarafından davalı asıl borçlu —— kullandırıldığı,Diğer davalılar —-limit dahilinde müşterek borçlu ve —-sıfatıyla imzaladıkları,—– ait olmak üzere davalı kefillerin kefaletlerinin—–hükmüne göre geçerlilik şartlarını taşıdığı kanaatine varıldığı,
2) Davalı asıl borçlu —- olduğu kredi borçlarını temlik veren bankaya ödememesi üzerine temlik veren bankanın davalı asıl borçlu ile davalı kefillerine—- itibariyle bankamızdan kullanmış olduğunuz — alacağın — içinde ödenmesi, takibe geçildiği takdirde kredi hesapları için —faizi talebiyle yasal yollara başvurulacağı, İhtarında bulunduğu,
İhtarnamenin davalı asıl borçlu—– tarihlerinde tebliğ edildiğinin ilgili noter şerhinden anlaşıldığı,
Davalı asıl borçlu ile kefillerinin ihtarnameye itiraz etmedikleri,
3) Temlik veren dava dışı bankanın — tarihli ihtarnamesi ekindeki hesap
özeti ekstre kayıtlarına göre, davalı asıl borçlu—– borçlu olduğunun tespit edildiği,
Temlik alan davacının—- tarihli ihtarnameyi ve kredi sözleşmesini takibe dayanak yaparak davalılar hakkında ihtarname ve ekindeki kredi ekstrelerinde belirtilen toplam —- tarihinde icra takibi başlattığı,
Temlik alan davacı —- ihtamame tarihinden sonra davalı asıl borçluya yeni krediler açmak ve kullandırmak suretiyle ihtarnameye ve takibe konu — tutarlı kredileri kapattığının görüldüğü, Şöyle ki;
Temlik veren bankanın ekstre izleme raporlarına göre, ihtarnameye ve takibe konu —– tarihinde ödendiği, geri kalan faizli bakiyesinin ise temlik eden banka tarafından davalı asıl borçluya —– ay vadeli taksitli kredi ile kapatılarak tasfiye edildiği,
Davalı asıl borçlunun— vadeli taksitli krediyi ödememesi üzerine de, temlik veren bankanın davalı asıl borçluya — bedelli —– kullandırdığı ve kullandırdığı bu kredi ile de —- tutarlı kredinin faizli bakiyesini kapattığı, temlik veren banka tarafından davalı asıl borçluya — tarihinde kullandırılan — — davalılar tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığından, temlik alan davacının davalı kredi asıl borçlusu davalı —- takip tarihi itibariyle alacağının —- takip tarihi itibariyle hasıl olduğu kanaatine varıldığı,
Diğer davalı kefiller ——dahilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarından tahsilde tekerrür olmamak üzere borcun tamamından sorumlu oldukları kanaatine varıldığı,
4)—–hesaplandığı,
Davacı, takip talebinden de görüleceği üzere takip talebinde davalı asıl borçlu ile kefillerinden işlemiş faiz talebinde bulunmadığı, — oranında avans faizi talebinde bulunduğundan davacının davalı asıl borçlu ile davalı kefillerinden —- takip tarihi itibariyle — alacağının, tahsilde tekerrür olmamak üzere taleple bağlı olarak — olarak belirlendiği, — takip tarihinden itibaren taleple bağlı olarak —oranlarda avans faizi talebinde bulunulabileceği kanaatine varıldığı,
5) Davalı asıl borçlu — tarihi itibariyle borcu — –olarak belirlenmekle birlikte, davalı asıl borçlu — sayılı dosyası ile —davası açtığı ve bu dosya kapsamında — tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, ihtiyati tedbir kararının ise ilgili Mahkeme tarafından — tarihi itibariyle kaldırıldığı,
Yine davalı asıl borçlu —- sayılı dosyası— davası açtığı, bu dosyadan —- tarihine kadar geçici mühlet kararının verilmiş olunduğu görülmekte olunup, bu kapsamda davalı asıl borçlu —- alan davacı tarafından icra takibinde bulunulup bulunulmayacağı hususundaki değerlendirmenin münhasıran Yüce Mahkemenizin takdirlerinde bulunduğu, ” hususlarının rapor edildiği görüldü.
Somut Olayda ; Dava hukuki niteliği itibariyle,—- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini—– sağlamak amacı ile açılır.
Davacının davadışı 3. kişiden temlik aldığı davalıların 3. kişi ile aralarında imzalanan ——- kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptalinin gerekip gerekmediği, icra inkar tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, davalılar yönünden başlatılan icra takibinin geçerli bir takip olup olmadığı yani özel dava şartının bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dışı —- imzalanmış, bu sözleşmeye istinaden dava dışı bankanın kredi hesap özeti ekstre kayıtlarına göre dava dışı banka tarafından davalı asıl borçlu—-kullandırılmıştır. Diğer davalılar—–limit dahilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır.
Davacı —— dava dışı bankadan davalılardan olan banka alacağını temlik aldığı dosya arasında yer alan temlik sözleşmesinden anlaşılmaktadır.
Davalılar ile imza altına alınan— olduğu , sözleşme tarihi itibariyle yürülükte bulunan —–şartlarını taşıdığı anlaşılmaktadır.
Davalı asıl borçlu —- kullanmış olduğu kredi borçlarını temlik veren bankaya ödememesi üzerine temlik veren banka davalı asıl borçlu ve davalı kefillere—–nolu ihtarnamesini keşide ihtarda bulunmuştur. İhtarnamenin davalı asıl borçlu ve davalı kefillere tebliğ edildiği ilgili noter şerhinden anlaşılmaktadır.
Temlik veren bankanın —– göre ihtarnameye ve takibe konu— tutarındaki kredinin —kısmı davalı asıl borçlu tarafından — tarihinde ödendiği, geri kalan faizli bakiyesinin ise temlik eden banka tarafından davalı asıl borçluya —- vadeli taksitli kredi ile kapatılarak tasfiye edildiği , davalının bu krediyi de ödememesi üzerine temlik veren banka tarafından davalı asıl borçluya —- bedelli —– açtığı ve bir önceki kredinin faizli kısmını kapattığı, davalı tarafından rotatif kredi için de bankaya bir ödeme yapılmadığı, anlaşıldığından davalı kredi asıl borçlunun —asıl borcu bulunduğu, davacının nihayetinde taleple bağlı kalınarak — alacaklı olduğu, temerrüt tarihinin de—– tarihi olduğu kanaatine varıldığı anlaşılmaktadır. Zira davadışı bankanın en son yenilenen rotatif kredi için davalılara kat ihtarı çekmediği, davalıların en geç takip tarihi ile temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır.
Davalı asıl borçlu —— iki şirket aleyhinde açılan takiplerin durdurulmasına, yeni takip ve haciz yapılmamasına ilişkin tedbir kararı verildiği, bu tedbir kararının —- tarihinde mahkemece kaldırıldığı görülmektedir. Davalılar aleyhine davaya konu borç nedeni ile —- sayılı dosyası ile takibe girişildiği, takibin tedbir kararının geçerli olduğu dönemde başlatıldığı , bu nedenle davalılar asıl borçlu—– aleyhine yapılan icra takibinin geçerli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Diğer davalı kefiller —— asıl borçlunun iflasına karar verildiği ve tedbir kararı verildiği, geçerli bir takibin bulunmadığı yönündeki savunmalarının olduğu görülmekle birlikte; tedbir kararının sadece borçluya başlatılacak takipler hakkında sonuç doğuracağı, iflas erteleme talebinde bulunmuş olan borçlunun kefillerinin iflas erteleme sürecindeki tedbir kararından yararlanamayacağı, alacaklıların adi ve müteselsil kefillere karşı başlamış olan takiplere devam edebilecekleri ve yeni takipte de bulunabilecekleri kabul edildiği, müteselsil kefalet —- şeklinde düzenlenmiş olup hükme göre alacaklı, borçluya başvurmadan ve taşınmaz rehnini paraya çevirmeden önce alacaklıya başvurabileceği, ancak bu yetkinin kullanılabilmesi için somut olayda borçlunun ifada gecikmesi üzerine ona yöneltilmiş ve sonuçsuz kalmış bir ihtarın varlığının şart olduğu, borçlunun ödeme güçlüğüne düşmesi hallerinde de yine ifada gecikme arandığı, hükme göre, borçlu eğer ödeme güçlüğü içine düşerse borçlunun ifada gecikmiş olması şartıyla ayrıca borçlu ihtar edilmeksizin müteselsil kefile başvurulabileceği, Mahkemenin dava dışı borçlunun iflas erteleme sürecinde olmasını ödeme güçlüğüne düşme olarak Mahkememizce benimsenmiş, alacaklının borçluyu ihtar göndermeden müteselsil kefile başvurabileceği Mahkememizce kabul edilmiştir.Sonuç olarak , iflas erteleme süreci içerisinde asıl borçlu aleyhine getirilen takip yasağı; yalnızca asıl borçlu için geçerli olup iflas ertelemeye muvafakat etmemiş olmak kaydıyla alacaklı tarafından doğrudan kefillere başvurulması mümkün olup kefiller aleyhine icra takibi başlatılmasında hukuken herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar müteselsil kefillerin itirazlarına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Neticeten; davanın davalılar —-uyarınca bu davalılar yönünden geçerli bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından usulden reddine, davalılar—- yönünden davanın kabulü ile — dosyasında yapılan itirazın iptali ile bu davalılar yönünden —- asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağa —– oranlarda avans faizi ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla devamına karar vermek gerekmiştir.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit—- olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir —-
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
2-Davanın davalılar —– yönünden İİK 179., İİK 67 maddeleri uyarınca bu davalılar yönünden geçerli bir icra takibi bulunmadığı anlaşıldığından USULDEN REDDİNE,
3-Davalılar — yönünden davanın KABULÜ İLE;—– sayılı icra dosyasında yapılan itirazın iptali ile bu davalılar yönünden — asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağa —- değişen oranlarda avans faizi ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla devamına,
4-Asıl Alacak tutarı olan — %20 si oranında icra inkar tazminatının davalılar —- alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde alınması gerekli —–harcın davalılar —–tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalılar —- alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacılar tarafından yapılan peşin harç 1.516,63-TL, başvuru harcı 54,40TL, vekalet harcı 7,80TL ile dosya tebligat gideri, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere 1090,50-TL toplam 2.669,33- TL yargılama giderinin davalılar —- tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 15.879,56-TL vekalet ücretinin davalılar—– alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/11/2021