Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/345 E. 2022/629 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/345 Esas
KARAR NO : 2022/629

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 19/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile dava dışı——— imzalanan ———— kredi kullandırıldığını, davalı —— ödenmemesi nedeniyle ——–ihtarnamesinin keşide edilerek ——– borcun ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen borçluların, müvekkiline olan borçlarını ödememeleri üzerine —- Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının aleyhine başlatılan icra takibindeki borca ve icra dairesinin yetkisine, sair hususlara itiraz ettiğini, yapılan bu itiraz neticesinde takibin durduğunu, davalının itirazının takibin gecikmesine yönelik olduğunu, davalı/borçlunun——— bulunmasından bahisle yapmış olduğı yetki itirazının sözleşmenin 5. maddesindeki yetkili mahkeme düzenlemesinden dolayı hatalı olduğunu, bu nedenlerle davanın kabülü ile müvekkilinin faiz ve ferileri ile birlikte alacağının tahsili talebinin sağlanmasını teminen kabülüne,—- ile başlatılan icra takibine vaki tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalının %20‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı ———- davacı ————– arasında imzalanan sözleşmeye dayanılarak kredi kullandırıldığını, müvekkilinin her ne kadar bu sözleşmeye — kefil olsa da müvekkili hakkında haksız ve yersiz———–takibi yapıldığını, müvekkilinin alacaklıya karşı hiçbir borcunun bulunmadığını ve yetkiye dair yapmış olduğu itirazları sonucunda takibin durdurulduğunu, kredi sözleşmesinin 5.2. maddesinde yapılan yetki düzenlemesinin HMK’nun 17. Maddesinin tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında geçerli olduğunu, müvekkili gerçek kişi olduğundan sözleşmenin yetki maddesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin ikamet adresi ödeme emrinin tebliğ edildiği —- dava konusu kredi sözleşmesinde ve dava dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere ———– işlemi gerçekleştiren ve sözleşmenin tarafı olan şubenin de————– taraflar arasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda—– Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili hakkında ilamsız takiplerde haciz yolu ile başlatılmış icra takibinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin, alacaklı görülen bankaya böyle bir borcunun bulunmadığını, aynı borca ilişkin dava dışı —— dosyasında——– işlemlerinin devam ettiğini, dava konusu borca ilişkin olarak——–gösterildiğini,————takip dosyasında hazırlanan —- tarihli ödeme emrinde asıl alacağın —— olarak gösterildiğini, —- takip dosyasında hazırlanan —- tarihli ödeme emrinde asıl alacağın—–olarak gösterildiğini, dava dilekçesinde ise alacak miktarı ———-, bu durumun çelişki yarattığını, fahiş miktarda alacak talep edildiğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrine dayanak ——————- ihtarnamesinin müvekkiline usülüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, tebliğ evrakının üzerine usülüne uygun şerh yazılmadığını, bu şekilde usulsüz tebliğe dayanarak müvekkili hakkında muacceliyet şartı da oluşmadan icra takibine geçilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin alacaklı görünen tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, davacı bankanın takibe koymuş olduğu alacağa ilişkin olarak uygulamış olduğu %57 oranlı temerrüt faizine de itiraz ettiklerini, ipotek belgelerinde faiz oranının % 36 olarak belirlendiğini ancak müvekkiline tebliğ edilen icra emrinde %57 oranında fahiş miktarda faiz talep edilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine, davacı kötü niyetle hareket ettiğinden asıl alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME:
Dava; kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Dosyamız arasına gönderilen ————dosyasının incelenmesinde; alacaklının —-, borçlunun———— arasında işlemiş %57 oranında temerrüt faizi ——, ihtiyati haciz vekalet ücreti —- üzere — takip başlatıldığı, ödeme emrinin—- tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun——tarihinde borca itiraz ettiği——— esas sayılı tensip tutanağı ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan —– —Sözleşmesi’nin incelenmesinde; banka ile dava dışı —– arasında ————-, sözleşmenin ——– tarihinde imzalandığı,—————– üzerinde —– imzasının bulunduğu, kefalet sözleşmesinde —- ve imzasının, —— imzasının bulunduğu ve kefalete izin verdiği görülmüştür.
Dava şartı olan — dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce hesaplama için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 22.11.2021 tarihli asıl ve itiraz üzerine —-tarihli ek rapor dosyaya sunulmuş, bilirkişi raporları dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu “Madde 7- (1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez. (2) Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur” şeklindedir.
Borç aslının ödenmediği hususunun kefile ihtar edilmesi zorunludur. Dosyada kefil takip borçlusunun borcun ihtaren bildirilmiş olmakla TTK’nun 7. madde hükümleri çerçevesinde temerrüt faizi uygulanması gerekmektedir.
Takip ve dava konusu ticari kredilere uygulanan akdi faiz oranının bildirimi tespit edilememiş ise de temerrüt faiz oranı ihtarnamede açıkça % 39 olarak bildirilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen birden fazla sözleşmede temerrüt faizini düzenleyen maddeler olup bunların bazısında akdi faiz oranından %100 fazlası şeklinde belirlemeler de bulunmakla birlikte huzurdaki davada temerrüt faiz oranının ihtarnamede bildirilen % 39 oranından uygulanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyaya sunulan —- tarihli bilirkişi raporunda; Davacı —-tarafından dava dışı —– arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında kredi kullandırdığı ve bu sözleşmelerde davalı ——- tutarında kefalet imzası bulunması nedeniyle borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı bankanın dava dışı borçluya kullandırdığı krediyi tahsil etmediğini, davacı banka tarafından dava dışı borçluya kullandırılan krediden kaynaklanan alacak tutarlarının ödenmesi talebiyle davalı kefil aleyhinde — tarihinde başlattığı icra takibine konu hesaplanan alacak tutarlarının;———- masraf ve vekalet ücretleri olmak üzere toplam — olarak hesaplandığını, davacı; her ne kadar —– yönünde —- talep etmişse de yapılan hesaplamada ana paranın —-olduğu, temerrüt faizi yönünden —– etmişse de —-, vekalet ücreti yönünden ——- talep edilmişse de ——— olduğu, masrafın davacı talebi gibi —- olmak üzere toplam ödenecek miktarın ————— olduğu bildirilmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden alınan ek raporda; Davac—–tarafından dava dışı ——— imzalanan sözleşmeler kapsamında kredi kullandırdığı ve bu sözleşmelerde davalı —tutarında kefalet imzası bulunması nedeniyle borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğunu, davacı bankanın dava dışı borçluya kullandırdığı krediyi tahsil etmediğini, bu yöndeki kök rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığını, asıl rapordan farklı olarak 2. seçenek hesaplamasında %57 faiz oranının kabulü halinde %57 faiz oranıyla yapılan hesaplamada ana paranın— olduğu, temerrüt faizi yönünden %57 faiz oranıyla yapılan — yönünden %57 faiz oranıyla yapılan hesaplamada ——– vekalet ücreti yönünden 485,00 TL talep edilmişse de hem %39 hem de %57 faiz oranıyla yapılan hesaplamada — olduğu, masrafın davacı talebi gibi 2.492,78 TL olmak üzere, %57 faiz oranıyla yapılan hesaplamada toplam 984.198,01 TL olabiliceği bildirilmiş, mahkememizce her iki rapor incelenerek yapılan değerlendirme sonucunda asıl rapordaki hesaplamanın ve uygulanan faiz oranının dosya kapsamına ve yerleşik Yargıtay uygulamasına uygun olduğu değerlendirilmiş ve hükme bu raporun esas alınmıştır.
Davalı —-mahkememize sunmuş olduğu—- dilekçesinde; ———– feragat ettiğini, takip konusu borcu takip talebinde yazılı asıl alacak, faiz ve ferileri ile birlikte aynen kabul ettiğini, dava ile ilgili yargılama gideri, tazminat, —–hak ve alacak talebi bulunmadığını, istinaf, temyiz ve karar düzeltme haklarından feragat ettiğini beyan etmiş ise de dilekçe ekinde dosyaya sunulan ——karar sayılı ilamının incelenmesinde; kısıtlının —– olduğu, ———- olarak atanmasına karar verildiği, fakat davadan feragat ettiğini belirten—– feragate izin kararı aldığına dair dosyaya herhangi bir belge veya karar sunulmadığı bu nedenle vasi tarafından yapılan feragatin geçerli olmadığı değerlendirilmiş ve davaya devam edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı itibariyle sonuç olarak; takibin ayrıntıları aşağıda gösterildiği üzere —– üzerinden devamına olacak şekilde davanın kısmen kabulüne, alacağın likit ve bilinebilir olması nedeniyle asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
——- esas sayılı dosyasında davalı tarafça takibe yapılan itirazın İPTALİNE,
Takibin; —–ana para,
—– temerrüt faizi,
————–
——–masraf,
—– vekalet ücreti,
toplamı ——-üzerinden takibin devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
— asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken —-harcın peşin alınan 15.379,47 TL harçtan mahsubu ile kalan 44.776,19 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —- arabuluculuk ücretinin davanın kabul red oranına göre belirlenen — davalıdan tahsili, 29,17 TL ücretin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-Davanın kabul kısmı yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—uyarınca hesap ve takdir edilen —– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davanın red kısmı yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—— hesap ve takdir edilen— vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 15.379,47 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ile 6.161,00 TL dosya masrafının davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak harçlar bu orana katılmaksızın toplam 21.458,71 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 2.500,00 TL dosya masrafının davanın kabul ve ret oranı dikkate alınara toplam 55,25 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara ödenmesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı