Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/332 E. 2022/138 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/332
KARAR NO: 2022/138
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
HARCA ESAS DEĞER : 520.000,00-TL
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde;Davacı müvekkil —– yevmiye numaralı kararı ile onaylandığını,——— tescil ve ilan edildiğini, —-olduğunu, dava konusu olan sözleşmenin —— önceki yönetimi ile davalılar arasında —– tarihinde imzalandığını, —– başlıklı sözleşmenin konusunun; davalını maliki olduğu, ———- alımını içerdiğini, —– yapılabilmesinin —— alacağı bir karar ile mümkün olduğunu, arsa alımında izlenecek usulü, arsanın yerini, arsanın azami fiyatını belirleme yetkisinin yalnıza genel kurula ait olduğunu, ancak genel kurulda arsa alımına ilişkin herhangi bir karar alınmadığını, arsa alımının tapuya şerh verdirilecek bir noter satış vaadi sözleşmesi ile yapılmasının şart olduğunu fakat bu şarta da uyulmadığını, dava konusu —-açıkça aykırı olduğunu, baştan itibaren geçersiz olduğunu,— kişiliğini bağlamadığını, —- denetim seçimi yapılıp değiştiğini, yeni —- yaptığı incelemede eski ——-zarara uğrattığının tespit edildiğini, bu nedenlerle imzalanan sözleşme kapsamında davalıya toplamda ödenen —- ödeme tarihleri itibariyle işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline,sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğuna ilişkin talepleri mahkemece kabul edilmez ise, sözleşmenin hile/aldatma sebebiyle irade sakatlığına uğradığının ve geçersizliğinin tesptine, davalıya ödenen —– ödeme tarihleri itibariyle işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı —- tarihli oturuma gelerek;———işinde işçi olarak çalıştığını, dava konusu —yapmadığını, sadece —-bulunan bu şirkete ve şirket sahibi —- kendi adına işlem yapmak adına vekalet verdiğini, ancak —– adına işlem yapması için vermediğini, kendisinin çalışan olduğu için kendisinden rica ettiği için vekaleti verdiğini, herhangi bir ücret almadığını, bu vekaleti alanın kendi adına işlem yapacağını bilmediğini, kendisinin — yıldır onun yanında olmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından tarafların delil listesinde gösterdikleri tüm deliller celp ve incelenmiş, dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava, davacı —günlü sözleşme gereğince davalıya ödediği iddia ettiği — ödemenin dayanağı olan sözleşmenin hükümsüzlüğünün tespiti ile hükümsüz sözleşme gereğince ödenen —-temerrüt faizi ile birlikte tahsiline ilişkindir.
Davacı —davalı —- altında imzalanan adı yazılı sözleşme ile karşılıklı irade beyanlarına yer verilmiştir. —- arasında yapılan işbu sözleşmenin konusu Satıcının maliki olduğu ve adına tescilli, tapunun—- tekabül eden hissesinin —- satışının Satıcı tarafından vaad ve taahhüdü ile bu vaad ve taahhüdü kabulünden ibarettir” şeklindeki hükmünden hareketle TBK m. 19 hükmü doğrultusunda tarafların kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın ortak ve gerçek iradeleri esas alındığında taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan ve TBK m. 12 TBK m.237, TMK m.706, Tapu Kanunu m.26, Noterlik Kanunu m.89 hükümleri doğrultusunda geçerliliği resmi şekil şartına uygun olarak yapılmasına bağlı olan—— adi yazılı şekilde imzalanmıştır.
Tüzel kişiliği sıfatını haiz Kooperatifler, anasözleşmesinde yazılı amaca ulaşma konusunda organları ile organize olmuş ve bu yapılaşması ile ortaklarından bağımsız bir varlığa sahip hak süjesi hukuki varlıklardır. Bu tüzel kişiliğin Medeni Haklan kullanma yani fiil ehliyeti konusunda kendine has özellikle —- ilkesine tabidir. Bu genel prensip Kooperatifler için Kooperatifler Kanunu m.6/son “Kooperatifin faaliyeti; kooperatifin amact ve çalışma konusuyla sınırlıdır” şeklindeki hükmü doğrultusunda amacı ve çalışma konusu Medeni haklan kullanma ehliyetinin sınırını oluşturmaktadır. ——–ilkesi kaldırılmış olsa da ——– için karşımızda emredici nitelikte getirilen bu düzenleme karşısında faaliyet esasında sınırlılık anlamı taşıyan bu ilkenin varlığı önem taşımaktadır.
Bu sonuçla ——kişiliğinin yetkili organları —– prensibine aykırı olarak işlem tesis edecek olurlar ise—-genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır” şeklindeki hükmü gereğince yetkisiz temsil —- hükümleri uyarınca işlemleri gerçekleştirmiş olurlar. Bir diğer yönüyle —- kazanç paylaşma amacı güden ortaklıklardan farklı olarak faaliyetlerinde —düzenlenmiş sözleşme özgürlüğünün birçok açıdan kısıtlandığı da görülecektir. —— bazı hükümlerle tüzel kişiliğin fiil ehliyetini kullanan organı —- bakımından genel hükümlere bağlı sözleşme yapma yetkisini sınırlandırdığı gibi —- konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir” şeklindeki hükmü ile de —– tarafından ortaklarına taşınmaz mülkiyeti konusu —- bölüm mülkiyeti devri borcunu ise —- düzenlenen geçerlilik şekline tabi olmamakla; Anasözleşmelerinin bu yönde hüküm taşımaları sonucu ferdileşmeye esas olacak şekilde gerçekleştirmekle yükümlü kılınmıştır.
Diğer taraftan —–ortaklarına taşınmaz mülkiyeti konusunda bağımsız bölüm devrinin yapılarak ferdileşme işlemlerinin — tamamlanabilmesi tüzel kişilik mülkiyetine konu edilecek bir arazinin — edinimi zorunlu kılar. —-kişiliğin yetkili organı —- bu konudaki fiil ehliyetinin kullanılması açısından sınırlandınlmamıştı ye dolayısıyla bu süreç içerisinde basiretsiz —- eğitimsiz yöneticilerden oluşması, — ticarethane haline getiren hukuk aymazı davranışları, —- tüzel kişiliğinin amaçlan doğrultusunda arazi edinimlerinde örtülü kazanca yol açan muvazaalı işlemleri—– tedbir almaya itmiş ve—- somut uyuşmazlık açısından da önem arz eden değişikliklere gidilmiştir. Hemen aynen alıntı ile aktaracak olursak; —- alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulun niteliğini verine ve azami fiyatını. satılacak gayrimenkulun aseari fiyatım belirlemek.” şeklindeki ve de—- alınması kararlaştırılan eavrimenkullerin alımının, tapu devri veya tapuya serh verdirilecek bir satış vaadi sözleşmesi ile yapılması şarttır” şeklindeki emredici hükümler ile —– uyumlu olduğu görülmektedir.
Her ne kadar —– yedek hukuk kuralının aksine sözleşme özgürlüğüne getirebilecek hükümler konusunda serbesti tanımışsa da uygulamada büyük bir yoğunluk ile — hazırlanan bu —-kullanıldığını, buna göre davada taraf teşkil eden —- yevmiye sayılı kararı ile onaylanmış ve ticaret siciline tescil ve ilan edilmiş —- —- ile —– mülkiyeti edinilecek arazinin kazanılmasında ve bu konuda yapılacak işlemler konusunda takdir yetkisine yer olmayan —-alınacak bağlı yetki ile yükümlü kılındığı açıktır.
Mahkememizce, davacı—— davalı arasında —–altında imzalanan adı yazılı sözleşme gereğince davalıya ödediğini iddia ettiği—–sözleşme gereğince davalıya aslen veya vekaleten yaptığı ödeme miktarının tespiti, davacı —– yaptığı sözleşme gereğince, davalıya yaptığı ödeme karşılığında hizmet alıp almadığının belirlenmesi, davacı —–,tarafından yapılan sözleşme, kooperatifler kanunun emredici hükümlerine aykırı olup olmadığının tespiti davacı kooperatifin davalıdan sebepsiz zenginleşme veya herhangi bir sebeple talep konusu alacağın istirdatını talep etme koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi, varsa temerrüt tarihinin belirlenmesi için dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir.
——- tarihli raporunda özetle;
“Dosya içeriğinde—- müzekkere sonrası gelen evraklar incelendiğinde; —— ortağın vekaleten olmak üzere — ortağın hazır bulunduğu toplantıda alınan —- numaralı kararın;—- kuruluş amacının gerçekleşmesi için—– dahilince arsa/arazi alımı/kiralanması ile ——- kuruluşları —- tarihli——– arazi alınması yapılacak masraflar içinde dahil olmak koşulu ile tarla vasıflı arazinin altnması plan yaptırılıp ——– çıkarılması, sanayi imarının alınması ilgili bakanlığa onaylatılması arazinin mevcut şekli ile tapuda —– adına tescil ettirilmesi konusu görüşüldü. Daha önce ortaklara gönderilen gündem maddesi tutanaklara aynı şekli ile geçeceği beyan edildi. Katılanların oybirliği ile —- yetki verildi “şeklindeki alınan karar ile —- arazi alımına ilişkin nitelik ve azami —fiyatı belirlendiği görülmektedir.
Karar metninde geçen asgari ve azami fiyata dayalı bir irdeleme yapılacak olursa arsa alımına dayalı olarak —tarihinde yapılan sözleşme ile dürüstlük kuralına aykırı davranışları perdeleme amacı taşıdığı görüşündeyiz. Şöyle ki; — taşınmaz edinilmesine ilişkin —–uyarınca varlığı zorunlu olan —- azami fiyat belirlenmesi gerekliliğidir.—– kooperatifin malvarlığındaki taşınmazların satışı için getirilmiş asgari fiyat belirlenmesi ise bu konudaki eksik bilgi ile arsa alımına ilişkin karara da eklendiğini görmekteyiz. Ayrıca bir diğer yanlışlık ise asgari ve azami tabirlerinin de karıştırılmış olduğudur.
Bu konudaki yanlışlığın düzeltilmesi esasen bir zorunluluk olmamakla birlikte arazi alımı için de asgari fiyatın belirlenmesine bir anlam yüklemek gerekseydi; —– aldığı bu karar ile kooperatifin amacı doğrultusunda belirlenen bu asgari bedelin altında bir arsa alımının arzu edilmediği anlamı taşıyacaktı. Eş deyiş ile dürüstlük kuralı ve basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü altında bulunan —– metrekaresi— daha düşük bir arsa alımını engelleme yolunda alınmış bir karar sayılmakla — —- daha düşük bir arsa alımına ilişkin yapılan sözleşmede yetkisiz temsil ettiği yolunda bir sonuca varılması gerekecekti. Ancak uygulamada bilindiği üzere —hazırlık üzere irade genel kurula ait olmakla birlikte karar metin taslakları ise— — hazırlanmakta olup; —bu konuda ayrıca düzenleme yapılmamaktadır. Dolayısıyla —- hatalı çıkması sonucunun —- ait olduğu söylenebilecekse de somut uyuşmazlıktaki maddi vakıalar göz önüne alındığında — anılan —- icrasını aşağıdaki kurgu ile gerçekleştirdiğini görüyoruz.
Bu noktada davacı —sunduğu ve —- lisanslı özel bir kuruluş tarafından hazırlanan raporda dava konusu taşınmazların da içerisinde yer aldığı, taşınmazların metrekare fiyatının —-aşağıda detaylı olarak izah edeceğimiz nedenler ve bu hususlara da dayalı olarak —-amacına uygun olarak hareket etmediği anlaşılmaktadır. Bu yönde — lisanslı ekspertizlerin akredite kuruluşlar olarak hazırladığı raporların takdiri delil olma yolunda konusundaki değerlendirmeler —- ait olmak üzere—işlemlerinin — dürüstlük kuralına aykırı davranışlarına karine teşkil ettiği düşüncesindeyiz.
Anılan——- konu olmayan arsaların da alınabileceği —- planlarına konu edilerek—-alınabileceği, bu konudaki gerekli iş ve işlemlerin Kooperatif tüzel kişiliği tarafından yerine getireceği yolunda alınmış kararların —– amacına ilişkin kriterlere uygunluğuna şüphe düşürdüğü açıktır. Şöyle ki; TMK m.731/’in —-şeklindeki hükmüne tabi olarak hem somut olayda dava konusu adi yazılı sözleşmeye konu —— karara konu taşınmazlar açısından —- hükümleri yürürlüktedir. Andığımız ilgili mevzuatın hükümleri karşısında tarım arazilerinin imara açılması bir —– altından kalkamayacağı güçlükler arz eder. Kaldı ki —- edinilecek olan tarım arazisi vasıflı taşınmaza ilişkin andığımız mevzuattan kaynaklanan güçlükler aşılabilse dahi —–yapılması konusunda —–mercilerinin re’sen hareket edeceği ilkesi göz ardı edilmemelidir.
Huzurda görülmekte olan davada yargılama makamı açısından itiraz niteliği ile gözetilecek olan olgu, Kooperatifler Kanununun emredici hükümlerine aykırılık oluşturan ve bu hükümlerle uyumlu TBK m. 12, TMK m.706, TBK m.237, Tapu Kanunu 26. Noterlik Kanunu 60,89 hükümleri uyarınca taşınmaz satışı sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesi geçerlilik şartı olmakla taraflar arasındaki —— tarihli Sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmakla TBK m.27 hükmünce emredici hukuk kurallarına aykırılık ile kesin hükümsüz olduğudur. Bu mutlak ve şekle aykırılığın dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu yönündeki —- olgular ile en ufak bir benzerliği bulunmamakla; —– sorumluluğunu doğuran bu hukuka aykın davranışı ile bu raporun konusu olmayan cezai sorumlulukları bir yana bırakılacak olursa; —– yönetim için gereken titizliği gösterir ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda bütün gayretini sarf eder” şeklindeki ve TMK m. 5’in atfı ile TBK m.506/II “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür” şeklindeki hükümleri gereği ——amacına uygun olarak hareket etme ve kooperatif işlerini yürütürken üyelerinin menfaatleri doğrultusunda sadakat ve özenle sürdürme yükümlülüğü altında oldukları açıktır. —-özen yükümlülüğü olarak ifade edilmesi daha doğru bir tabir olmakla — vurgulanan “titizlik” kavramı uyarınca sorumluluğu huzurda görülmekte olan davanın konusu olmamakla ve fakat ayrıca dosya içeriğine davacı tarafça takdiri delil kapsamında sunulan raporlar da incelendiğinde —– süreç boyunca huzurda görülmekte olan uyuşmazlıkta olduğu gibi üçüncü kişilerle de benzer sözleşmeler imzalamış olduğunun da gözden kaçırılmaması gerektiğini düşünmekteyiz.
İki tarafa borç yükleyen nitelikteki adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi geçerlilik şekline uygun olarak resmi şekilde düzenlenmemiş olmakla veya Noterde yapılmış olsaydı dahi şerh edilmemekle —- alınması kararlaştırılan gayrimen küllerin alımının, tapu devri veya tapuya serh verdirilecek bir satış vaadi sözleşmesi ile yapılması şarttır” şeklindeki emredici düzenlemesine de aykırılık oluşturan boyutuyla taşınmazların mülkiyetinin de—- gelen müzekkerede görüldüğü üzere el değiştirdiği gerçeği karşısında dosya içeriğine sunulan dekontlardan anlaşıldığı üzere davacı Kooperatif tarafından davalıya —- olduğu borç kaynaklan açısından belli olmuştur.
— dava tarihine kadar faiz hesabının toplam —–olarak hesaplandığı,
Davalının malvarlığının pasifinde sebepsiz zenginleşme alacağı yaratan anılan miktarlar,—— aktifinde yer almakla davalının bu yönde TBK m.77 vd. sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iade borcu altında olduğu, davacı —– tarafından ödenen miktarlar geçerlilik şekline uygun olarak yapılmayan bir sözleşmeye dayalı olarak verilmiş olsa da hukuki sebebin baştan geçersiz olması halinde de davalının TBK m.77/II’nin “Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan —– sebebe dayanması durumunda doğmuş olur” şeklindeki “geçerli olmayan sebebe dayanma ——-hükmü uyarınca —–ödenen bedelleri iade ile yükümlü olacağı,
Bu konuda davacı taraf da aralıklı ödenen her bir bedelin ödendiği tarihten itibarep işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Huzurda görülmekte olan dava açısından tüm maddi olgular, iddia ve savlar değerlendirildiğinde davacı talebini haklı kılan yönü ile her bir bedelin ödendiği tarihten İtibaren TBK m. 120 hükmünden hareket ile işleyecek temerrüt faizi 3095 sayılı Kanunun 2 inci maddesinin “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştınlmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur” şeklindeki hükmü uyarınca adi işlerde uygulanacak şuan yürürlükte bulunan temerrüt faizi oranından —–tahsiline karar verilmesi gerektiği,
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçerlilik şekline uygun yapılmayarak kanunun emredici hükümlerine aykırılık ile TBK m.27 hükmü doğrultusunda kesin hükümsüz olduğu satıcı davalı için de geçerli olup; tapu kayıtlarından anlaşıldığı üzere tarım arazisi vasfındaki taşınmazların mülkiyetlerini —- tarihinde üçüncü kişilere devretmesi ve fakat Kooperatif yönetimi tarafından ödemelerin ——tarihinden itibaren belirli aralıklarla yapılması gibi olgular TMK m.3’ün “Kanunun iyi niye (e hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz” şeklindeki hükmü ile birlikte değerlendirildiğinde takdir hakkına bağlı olarak beklenen özen araştırmasını yapan Mahkemenin artık davalının kendisine ödenen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesi yolunda bildirimin —- getirilip getirilmediği konusunda araştırma yapması gerekmemekle; davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda temerrüt anının sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği tarih olduğu kanaatindeyiz. Bu sonuçla belirsiz aralıklı olarak dekont tarihlerinde yapılan ödemelerle davalının banka hesabına aktarılan havalelerin aynı anda malvarlığına —-girdiği andan itibaren her bir ödeme için ayrı ayrı temerrüt faizi taahhuk ettirilmesi gerekecektir.
Son olarak andığımız hukuki nedenler neticesinde davacı tarafın terditli talep ——- öne sürmekle; asli talebinin tüm hukuki sonuçlan ile sözleşmenin TBK m.27 hükmünce kesin hükümsüzlük olgusuna dayandığı, bu hususun Hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken itiraz niteliği oluşturduğu görülmekle yerinde asli talebinin yerinde olduğu görüşündeyiz. Dolaysısıyla feri talebin incelenmesine yer olmadığı açık olup bir an için Mahkemece aksi yönde bir ara kararı ile feri talebin incelenmesine geçilecek olsa dahi irade bozukluğu hallerinden olan aldatma —– koşullarının somut olayda oluşmadığı kanaatinde olduğumuzu da belirtmek isteriz” şeklinde rapor etmişlerdir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Dava konusu sözleşmenin —-günlü sözleşmenin, Kooperatifler Kanunun 59. Maddesi ile ana sözleşmenin 44 ve 58. Maddeleri gereğince yönetim kurulunun görevini kooperatiflerin amaçları, ortakların menfaati ve genel kurul tarafından belirlenecek esaslara göre, uygun arsa bulmak, satın almak, arsa ile ilgili işlemleri yapmak, ——– yaptırmak ile sınırlıdır. Ana sözleşmenin 58. Maddesi gereğince arsa alımında takip edilecek usul ve alınacak arsanın niteliği, yeri ve azami fiyatı —-tarafından belirlenmesi zorunludur. — taşınmaz alımı için ——– azami fiyatın belirlenmesi, satış için de asgari satış bedelinin belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. —–arsa için masraflar dahil olmak üzere ve tarla vasıflı arazinin sonrasında planlarının yapılması ve imarın alınması ile ilgili yetki verildiği görülmektedir.
Kooperatifin amacının, ortaklarını konut sahibi yapmak olduğu tartışmasızdır. TMK.nın 731 . Maddesi gereğince, —-şeklindeki düzenlemeler karşısında dava konusu adi yazılı sözleşme ile, —- karşısında tarım arazilerinin imara açılması bir ——– altından kalkamayacağı güçlükler arz ettiği tartışmasızdır. Dava konusu yetki ile alınan taşınmazın malik tarafından kooperatife devri halinde dahi, satın alınmak istenilen taşınmazın kooperatifin amacı ile bağdaşmadığı anlaşılmaktadır.
Kooperatifler Kanunun emredici hükümlerine aykırılık oluşturulan ve bu hükümlerle uyumlu bulunan TBK.nın 12, TMK 706, TBK 237. Ve Tapu Kanunun 26. Maddesi ile Noterlik Kanunun 60 ve 89. Maddeleri uyarınca taşınmaz satış sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesi geçerlilik şartı olmakla birlikte, taraflar arasındaki —– günlü sözleşmenin adi şekilde yapılmış bulunması karşısında TBK.nın 27. Maddesinde düzenlenen kesin hükümsüzlük maddesinde, açıkça kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu belirtilmiştir.
—–şeklindeki düzenleme ile —- gereğince vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekalet verenin haklı menfaatlerini göstererek sadakat ve özenle yürütmekte yükümlüdür.
Dava konusu olayda, davacı —— sözleşmenin yapıldığı —- günlü sözleşme iki tarafa borç yüklediği halde davalı yanın edimlerinin ifası için satış vadi sözleşmesinin geçerlilik şartının resmi şekilde düzenlenmiş olması gerekirken—- —– olan davacı——- yetkilerinin sınırlarını düzenleyen —- —- alınması kararlaştırılan gayrimenkullerinin alımının, tapu devri veya tapuya şerh verilecek satış vadi sözleşmesiyle yapılması şarttır” emredici düzenlemelere aykırılık oluşturmakta olup, yapılan adi sözleşme davacı kooperatif için bir hak doğurmadığı gibi davalı yükleniciye yapılması kararlaştırılan hizmet bedeli veya komisyonun ödenmesinin de gerekmediği halde, Mahkememizce alınan raporun—-gösterilen tarihlerde toplam —- ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, dava konusu sözleşmede belirtilen taşınmazın davacı —- adına tapuda devredilmediği —–gelen yazıdan anlaşılmakta olup, taşınmazın el değiştirerek adi satış sözleşmesinin davalı yan tarafından ifasının gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davalının davacı —– tahsil ettiği —- ücretin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince TBK 77. Maddesi gereğince davalı tarafından davacı kooperatife ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte iadesi gerektiği, TBK 77/2, 117. Maddeleri ile, taraflar arasındaki sözleşmenin tüm hukuki sonuçları ile TBK 27. Maddesi gereğince kesin olarak hükümsüz olması nedeniyle Mahkememizce benimsenmiş olup, aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ ile,
Dava konusu taraflar arasındaki —–tarihinde yapılan SÖZLEŞMENİN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNÜN TESPİTİNE,
2-Davalının dava konusu sözleşme gereği üstlendiği edimi ifa etmediği gibi geçersiz sözleşmeye dayalı davalıya davacı kooperatif tarafından yapılan ödemelerin;
a—– ödeme tarihinden itibaren,
b—-ödeme tarihinden itibaren,
c—– ödeme tarihinden itibaren ,
d—–ödeme tarihinden itibaren,
İşleyecek yasal faizleri ile birlikte—– davalıdan tahsili ile davacı —- VERİLMESİNE,
2-Karar ve ilâm harcı olan 35.521,20-TL harçtan peşin alınan 8.880,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 26.640,90-TL harcın DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 8.880,30-TL peşin nisbi harç+ 54,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 9.089,60-TL harcın DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA VERİLMESİNE,
3-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan 6.000,00-TL bilirkişi ücreti, 209,30-TL posta,tebligat masrafı olmak üzere toplam 6.209,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 43.050,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden itibaren, 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince resen davacının bildireceği hesaba İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde——- ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2022