Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/313 E. 2021/536 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/313 Esas
KARAR NO: 2021/536
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Taraflar arasında ticari alım satım ilişkisi olup davalıya farklı tarihlerde toplam — ürün satılarak fatura düzenlenmiş, — ödenmiştir. Ödemelerden sonra bakiye müvekkil alacağı — tarafından ödenmemiş —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı şirket tarafından icra takibine itiraz edilmiş ve takip durmuştur. İtirazın iptali ile takibin devamına, dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir ve bu beyanlarını duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle;
Davacı ile müvekkil arasındaki anlaşma davacı tarafça haksız şekilde ihlal edilmiş, müvekkile ayıplı hizmet verilmiştir. Alacak likit değildir ve takip dayanağı faturalar müvekkile tebliğ edilmemiş, cari hesap mutabakatı sağlanamamış, alacak muaccel olmamıştır. Yapılan ödemeler davacı tarafça tekrar talep edilmekte ve mahsup edilmemektedir. Müvekkil şirket davacıdan belli tarihlerde —– malzemeleri almış ve bu ürünleri ticari ilişki içinde olduğu kurumların asansör ve elektrik üretim panolarının yapımında kullanmış, ekte sunulan makine mühendisi tarafından alınan raporlarda da görüleceği üzere davacı ayıplı ifada bulunmuş ve zarara uğramış, edimlerini davacının ayıplı ifası nedeniyle yerine getirememiş, zarara uğramıştır. Müvekkil—–ile yaptığı sözleşme çerçevesinde edimlerini davacının ayıplı ifası nedeniyle yerine getirememiş, zarara uğramıştır. Ayıplı ifanın müvekkile müşterileri tarafından bildirilmesi sonucunda müvekkil ödeme yapmayı durdurmuş, bu nedenle müvekkil de alacaklarını alamamıştır. Davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talebinde bulunduğu görüldü.
Davacı vekilinin beyan dilekçesinde özetle; Davalı tarafından ödemelere ilişkin belge ve delil sunulmamış olup, alacak likittir.—– ilgili rapor ve Mahkemeye sunulan faturalar incelendiğinde, müvekkil şirketin davalıya vermiş olduğu ürünlerle bilirkişi raporunda kullanılan ürünlerin farklı olduğu görülecektir. Davalı şirket yetkilisi ürünleri görerek almış olup, rapor ürünlerin ayıplı olduğunu kanıtlayacak bir rapor değildir. Faturalar davalı şirket yetkilisine whatsapp üzerinden gönderilmiş bazıları da ürünlerin alındığı gün elden teslim edilmiştir. İki şirketin ticari defterleri incelendiğinde davalının borçlu olduğu ortaya çıkacaktır. Davalı şirket——ayıplı olarak sunmuş olduğu hizmeti tarafımıza yıkmaya çalışmaktadır, şeklinde beyanda bulunduğu görüldü.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi heyeti ayrıntılı raporunda;
1)Taraf beyanlarına, davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarına ve—–a göre, taraflar arasında yazılı olmasa da sözlü bir sözleşmenin bulunduğu, taraflar arasında cari hesap ilişkisinin olduğu,
Davacının davalı adına —- bedelli fatura düzenlediği, bu faturaların tamamının davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında kayıtlı olduğu,
Davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında davacının davalıdan — takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisi içinde —- alacaklı gözüktüğü,
Davacının cari hesap ilişkisi içinde —- tutarındaki alacağını oluşturan davacının davalı adına düzenlediği — —– bedelli faturaların teslim alan kısmında isim ve imzaların bulunduğu, diğer faturaların teslim alan kısımlarında isim ve imzanın yer almadığı, teslim alan kısımlarının boş olduğu,
Sonuç olarak, davacının cari hesap ilişkisi içinde — tutarındaki alacağını oluşturan davacının davalı adına düzenlediği — bedelli faturadan —bedelli fatura ile —– bedelli faturalara konu ürünlerin davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin ispatlandığı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 15 adette toplam —– bedelli fatura konusu ürünün davacı tarafından davalıya tesliminin ispatlanamadığı,
2)Sayın Mahkemeniz tarafından davalıdan ticari defter ve kayıtlarını sunması ve incelenmek üzere ibrazı istenmiş olup, davalının incelememize katılmadığı yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, dava dosyasına da herhangi bir ticari defter sunmadığı, incelemenin davacı kayıtları ile sınırlı olarak yapıldığı,
3)Davacı tarafından davalı adına düzenlenen —- adette toplam —- bedelli fatura konusu ürünün davacı tarafından davalıya teslimi davacı tarafından ispatlanamamakla birlikte;
a)Davacının akdi ilişkiyi inkar etmediği, icra itiraz dilekçesinde takip alacaklısına iddia edildiği gibi bir borcunun bulunmadığı, ödeme emrine fatura eklenmediği, alacağın likit olmadığı beyanlarında bulunduğu, davaya cevap dilekçesinde de ayıplı hizmet verildiği, yapılan ödemelerin mahsup edilmediği, takip dayanağı faturaların tebliğ edilmediği, cari hesap mutabakatı olmadığı, ödeme emrinde talep edilen alacağın henüz muaccel olmadığı, beyanlarında bulunduğu,
b)— yılı içinde davacının davalı adına ——- bedelli fatura düzenlediği, davalı tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine — adette —– bedelli fatura bulunduğu, Ba formunda faturalar —-belirtildiğinden fatura bazında tespitte bulunulamadığı,
c)Taraflar arasından akdi ilişkinin bulunmasının, davacının — tutarındaki cari hesap alacağını oluşturan — adette toplam —- bedelli faturanın tamamının davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında kayıtlı olmasının, davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında davacının davalıdan cari hesap ilişkisi içinde — takip tarihi itibariyle —- alacaklı gözükmesinin, davacının taraf ticari defter ve kayıtlarına dayanmasının, davalının da ticari defter ibrazından kaçınmasının, incelemenin davacı defterleri ile sınırlı olarak yapılmasının HMK. 219, 220. ve 222. Maddeleri uyarınca değerlendirilmesinin münhasıran Yüce Mahkemenizin takdirlerinde bulunduğu,
Yukarıdaki hususların birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacının iddiasını ispat etmiş olduğunun kabulü halinde; davacının davalıdan —- takip tarihi itibariyle cari hesap ilişkisi içinde — alacaklı olacağı,
4)Davacının davalıya keşide etmiş olduğu temerrüt ihtarnamesi bulunmadığı, 6102 no.lu TTK.’ nun 1530. Maddesi uyarınca davalının fatura tarihlerinden itibaren 30 günlük süre sonunda temerrüde düştüğü, bu kapsamda yapılan hesaplamalar sonucunda;
5)Davacı — davalı — faturaya dayalı cari hesap ilişkisi içinde— takip tarihi itibariyle tespitlerimiz gibi —asıl alacak ve taleple bağlı olarak — işlemiş faiz olmak üzere toplam —– alacaklı olduğu,
Takip talebinden — yasal faizi talebinde bulunulduğundan, — asıl alacak tutarına — takip tarihinden itibaren —- değişen oranlarda yasal faiz talep edilebileceği,
6)Davacı satıcı —- inceleme bölümünde belirlenen tazminatı talep edebileceği hususlarına ilişkin rapor düzenlenmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Davaya konu uyuşmazlığın tespiti; Taraflar arasında yer alan ticari ilişki uyarınca davacının davalıya elektrik pano ve malzemelerinden oluşan ürünler satışı yapıp teslim ettiği, davalıya teslimi yapılan ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliği, davalının ürün bedelini ödeyip ödemediği, ürünlerin bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazların iptalinin gerekip gerekmediği, icra inkar tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, — sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —– tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya usulüne uygun tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından —-tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf davalı ile aralarında bir takım elektrik tesisat ürünlerinin satışına yönelik sözlü olarak anlaşma yapıldığı , dosyaya sunulan ——— mesajlarında da bu hususun doğrulandığı, davacının satışı yapılan ve teslim edilen ürünlerin ücretini alamadığını ,davalının satılan ürünlerin ayıplı olduğunu ve teslim edilmediğini ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Davalıya satılan ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin ve davacıya ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin delillerini sunmak üzere kesin süre verilmiş ancak davalı kesin süre içerisinde ayıp iddiasına ilişkin delillerini mahkememize sunmamış bu yöndeki iddialarını ispat edememiştir.
İnceleme gününde davacı taraf ticari defter ve kayıtlarını sunmuş davalı taraf verilen ihtara ve kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlarını sunmamıştır.
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri taraflar yönünden yargılamaya esas olacaktır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulu bilgi ve belgeler, bilirkişi incelemesine davacı tarafından ibraz olunan faturalar ve ilgili belgeler, dosyada yer alan ——bilirkişi raporu dosya kapsamıyla birlikte kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; davacı ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının ara karara ve tebligata rağmen ticari defterlerini Mahkememize ibraz etmediği, hâlböyleyken davalının HMK. m.222/3 uyarınca davacının kayıtlarını kabul etmiş sayıldığı, —bilirkişi tarafından yapılan tespit ve hesaplamaya göre Davacı — faturaya dayalı cari hesap ilişkisi içinde— asıl alacak ve taleple bağlı olarak — işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacaklı olduğu, İcra takibinin — üzerinden talep edildiği ancak asıl alacağın —– olduğu belirlendiğinden davanın KISMEN KABULÜNE karar vermek gerekmiş, —– takip dosyasında takibe yapılan itirazın iptaline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
-Davalının — sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, —işlemiş faiz olmak üzere takibin toplam —- asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Fazlaya yönelik talebinin reddine,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 3.717,48-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 657,31-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.060,17-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.516,50- TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 1.516,42- TL sini ve davacı tarafça dava açılışta peşin olarak yatırılan 657,31- TL harç, başvuru harcı 54,40-TL, ihtiyati haciz harcı 89,60-TL ve vekalet harcı 7,80 gideri toplamı 809,11 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul-red oranına göre belirlenen 7.870,70- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul-red oranına göre belirlenen 3,02- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/06/2021