Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/296 E. 2020/143 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/296
KARAR NO: 2020/143
DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ: 03/02/2020
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesinde;———- yırtarak imha ettiğine inandırdığı ve çöp mahallinden toplatılan beş parçadan oluşan belge; müşteki …’ın rızası hilafına boş kağıda “okudum” yazdırılarak imzalatılan belge aslının üst bölümü doldurulmadan önceki halinin tarayıcı ———– kullanılarak bilgisayara aktarılmasını müteakip mürekkep püskürtmeli renkli bir yazıcıdan yada renkli fotokopi de çekebilen mürekkep püskürtmeli renkli bir yazıcıdan elde edilmiş belgenin parçaları olduğunu, üst bölümü düzenlenmek suretiyle kambiyo senedi haline yani resmi belge haline getirilip sahtecilik yapıldığını, icra dosyası alacaklı vekili ——- — kesinleşen takip dosyasındaki alacağı tahsil amacıyla ——– yaşındaki davacı borçlunun üçüncü şahıslar aleyhine açmış olduğu dava dosyaları, bu dosyalar için ihtiyati tedbir kararı alabilmek için yatırmış olduğu teminatlar, banka teminat mektupları, harçlar üzerine haciz konulması amacıyla ilk etapta girişimde bulunmuş olması ——– birlikte hareket ettiğini, yardım ettiğini gösterdiğini, bu nedenler ile — ——- Sor. No.lu dosyası ile yapmış oldukları savcılık müracaatının devam ettiğini, müşteki —- tüm ihtiyaçları diğer müşteki oğlu ——- karşılandığını, icra dosyasından müvekkilinin banka hesaplarına ve malik olduğu tapu kayıtlarına haciz konulmak suretiyle icra dosyası olarak alacak garanti altına alındığını ileri sürerek öncelikle —– tarihli —— konularında uzman———— —- —–İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas no.lu dosyasından müvekkilinin banka hesaplarına ve malik olduğu tapu kayıtlarına haciz konulmak suretiyle icra dosyası olarak alacağın —— alınmış olması sebepleri ile teminatsız olarak icra takibinin tedbiren durdurulmasına, tazminat talebi hakkımız saklı kalmak üzere davanın kabulü ile müvekkilinin —— tanzim tarihli ve ———— tutarındaki takip dayanağı belge ile borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce dava konusu uyuşmazlığın TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi gereği arabuluculuğa tabi olduğu değerlendirilek ——— tarihli ara kararı ile davacıya arabuluculuk son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmiş, davacı tarafından kendisine verilen kesin süre içinde arabuluculuk tutanağının mahkememize sunulmamış olduğu görülmüştür.
Bu aşamada dava dilekçesi 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği davalı tarafa tebliğe çıkarılmamış, buna rağmen davalı tarafça dosyaya cevap dilekçesi ve vekaletname ibraz edilmiş, davacı vekili ayrıca sunduğu dilekçesi ile ara kararından rücu edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce iddia ve dosya içeriğinin değerlendirilmesinde:”Davacının ——— tanzim tarihli ve ———— tutarındaki takip dayanağı belge ile borçlu olmadığının tespitine” ilişkindir.
DAVANIN VE ZORUNLU ARABULUCULUĞA İLİŞKİN DAVA ŞARTININ BULUNUP BULUNMADIĞININ TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı kanun’un 20. maddesiyle ttk’ye eklenen 5/a maddesi uyarınca, “(1) bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu’ nun 18/a maddesi uyarınca, “(1) ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının istemi bir miktar paranın davalıya ödenmesinin engellenmesine ilişkindir.
TTK’nin 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Şöyle ki, menfi tespite konu olan asıl uyuşmazlığın temeli bir miktar para alacağına ilişkin anlaşmazlığa dayanmaktadır. 6102 Sayılı TTK”nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi de arabuluculuğa tabi ticari davaların bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bu davaların türü itibariyle arabuluculuğa gidilmesi zorunludur.
——–uyuşmazlık çözüm yöntemleri içerisinde en fazla kullanılan sistemlerden birisi olan arabuluculuk, ülkemizde de —— —- ayından itibaren başarı ile uygulanmaktadır. Bunu gören kanun koyucu, ülkemizde de bu alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemini geliştirmek amacıyla bir seçim yaparak bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak ve tazminat davalarında da arabuluculuk sistemini zorunlu kılmıştır. Bilindiği üzere Mahkemelerin görevi Kanunla belirlenir. Kanun koyucu konusu bir miktar para alacağı olan davalarında zorunlu arabulucuk çözüm yöntemine başvurmayı zorunlu kılmıştır. Bu durumda tüm kurumlar gibi Mahkemelerin de hukuki değerlendirme yaparken——– iradesine uygun hareket etmeleri gereklidir. Bu nedenle kanun koyucu menfi tespit davalarını zorunlu arabuluculuk çözüm yöntemleri içinden çıkarmadığı sürece bu tür uyuşmazlıklarda dava açmadan önce zorunlu arabulucuya başvurmak zorunludur.
İşbu dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ye eklenen 5/A ve HMK’nin 114/2. Madde1eri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair 115. madde düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
HMK.nun 30. Maddesine göre Hakim lüzumsuz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
HMK.nun 138. madde ile öncelikle dava şartları ile ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davacının varsa kısa sürede hakkına ulaşması için duruşma açılmaksızın TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi, HMK’nin 114/(2) ve 115. Maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, bu aşamada yasal düzenleme gereği davalı tarafa tebligat çıkarılmamış, buna rağmen davalı tarafça dosyaya vekaletname ve cevap dilekçesi sunulmuş olmasına rağmen davalı yararına vekalet ücretine karar verilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın, TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi, HMK’nin 114/(2) ve 115. Maddeleri uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmasına ilişkin dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar yasasına göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 68.079,46 TL harçtan mahsubu ile, fazla alınan 68.025,06 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Gider avansından artın kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.12/03/2020