Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/274 E. 2020/460 K. 17.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/274 Esas
KARAR NO : 2020/460

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali İtirazın davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/06/2017 tarihinde müvekkili olan şirket nezdinde Kasko Sigortası Poliçesi kapsamında sigortalı —— plakalı araç arasında trafik kazası gerçekleştiğini, olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında tespit edildiği üzere — plakalı aracın kaza sonrasında olay yerini terk ettiğini, gerçekleşen trafik kazası neticesinde müvekkili olan davacı şirket nezdinde kasko sigortası kapsamında sigortalı olan —- tarihinde toplam 1.077-TL hasar tazminatı ödendiğini, yapılan bu ödeme ile müvekkili olan şirketin sigortalısının haklarına halef olduğunu, söz konusu ödenen tazminatın tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu —-Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Olaya ilişkin tutulan ve davanın esasını teşkil eden trafik kazası tespit tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğini, davacı yanca iddia olunan kazanın ne şekilde olmuş olabileceğinin taraflafınca bilinmediğini, taraflara atfedilen kusur oranlarını kabul etmediklerini, davaya konu kazara karıştığı ileri sürülen —– plakalı araç hakkında mali sorumluluk sigorta poliçesi mevcut olduğunu, sigorta poliçesi muhatabının—— olduğunu, davacı şirketin müvekkili olan davalı şirkete başvuru yapıp yapmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, müvekkili olan davalı yönünden haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı … şirketinin rücûen tazminat istemi kapsamında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Eldeki davada, meydana gelen trafik kazası neticesinde sigorta şirketince dava dışı kişiye (sigortalıya) ödenen hasar tazminatının davalıdan rücûen tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep edilmektedir. Diğer bir deyişle davacı … şirketi sigortalısına ödediği hasar bedelini sigortalısının haklarına halef olarak rücûen tarafına ödenmesini talep etmektedir.
[“… Davacı … şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun ——– sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.”][Yargıtay —-
Dosyada mübrez ————-/ Genişletilmiş Kasko Poliçesinden ——– aracını sigortaladığı, işbu aracın kazaya karşıması neticesinde oluşan hasar tazminatının dava dışı sigortalıya ödendiğinden bahisle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Rücûen tazminat davasında davacı … şirketi, sigortalısının haklarına halef olur ve rücûen tazminat davasında anılan dava dışı sigortalının yerine geçer. Bu durumda; eldeki davada davacının —- olduğu düşünülmeli ve buna görev tanımı yapılmalıdır. TTK.’da düzenlenen ve sigorta şirketinin açtığı rücûen tazminat davasının temel mantığı bu eksendedir. Buradan hareketle; davacı … şirketinin, dava dışı sigortalı —– yerine geçerek huzurdaki davayı açtığı kabul edilip, görev sorunu bu minvalde çözülmelidir.
Huzurdaki rücûen tazminat davasında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması için; dava dışı sigortalı —– tacir olması ve uyuşmazlığın ise dava dışı sigortalı —– ticari işletmesinden kaynaklanması gerekmektedir. Dava dışı sigortalının tacir olduğu, ticari işletme işlettiği dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Dava dışı — olmadığına, ticari işletme işletmediğine ve uyuşmazlık ticari işletmesinden kaynaklanmadığına göre; somut olay nispi ticari davaya konu olmayacaktır.
Eldeki davada; sigorta hukuku – Türk Ticaret Kanunu hükümleri değil, haksız fiil hükümleri tatbik edilmelidir. Bu açıdan değerlendirme yapıldığında mutlak bir ticari davadan bahsetmek mümkün değildir. Haksız fiil hükümleri çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılama yapılması gerekmektedir.
Sonuç itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya İstanbul Anadolu —– Mahkemelerinin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.