Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/252 E. 2020/497 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/252 Esas
KARAR NO : 2020/497

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile davacı şirket arasında—– “Taşınmaz Satılması Hakkında Gayrimenkul Danışmanlık Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşme süresi boyunca davalı ile davacı şirket arasında danışmanlık hizmeti kapsamında bir takım ticari işler yapıldığını ve hizmet bedellerinin davacı şirket tarafından eksiksiz şekilde ödendiğini, davacı şirketin davalı ile yapılan sözleşmenin yürürlük süresi bitince;——-kapsamındaki taşınmazlarının satış ve pazarlanması amacıyla bu kez dava ——— mahiyette ——— sözleşmesi imzalandığını, davalı yanca sözleşmede— olarak belirlenen geçerlilik süresinden sonra—kapsamındaki—- taşınmazın satış işleminden kaynaklı danışmanlık bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, davacı şirket finans sorumlusunun davalı şirketle geçmişte yaşanan sorunsuz ilişki ve devam eden cari hesap kapsamında olmak üzere, —- dairenin de satılmış olması nedeniyle, davalı yanın “…acil ödeme…” talebini iyiniyetli olarak değerlendirdiğini ve davalı yanın talep etmiş olduğu — tarihinde davalı hesabına sehven ödediğini,—- taşınmazın dava dışı ——–danışmanlığı kapsamında satıldığını ve davalıya sehven ödeme yapıldığını fark eden şirket yetkilisi tarafından derhal sehven yapılan ödemenin iadesinin talep edildiğini, ancak davalı yanın ödemeyi iade etmediği gibi;——- fatura düzenleyerek müvekkili olan davacı şirkete gönderdiğini, davaya konu edilen fatura bedelinin davalı yana sehven ödendiğini, müvekkili olan davacı şirket tarafından talep edilmiş olmasına rağmen, sehven yapılan ödemenin davalı yanca iade edilmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul Anadolu — İcra Dairesi’nin— Esas sayılı dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği takip konusu alacağın %20 si tutarında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı firma ile—-imzalandığını, İşbu sözleşmeye göre müvekkili olan davalı şirketin—- satmaya yetkili olduğu taşınmazların satışını gerçekleştirmek için vereceği tanıtım, pazarlama aracılık hizmeti ve bunlar karşılığında müşteri tarafından ödenecek bedel taraflarca anlaşılarak kararlaştırıldığını,—- firma ortaklı olduğunu ve——- ortakları olduklarını, müvekkili olan davalının sözleşme gereği satıştan sonra yarı bedel olan 650.000TL üzerimden komisyona hak kazandığını, bu daire için alıcıdan kapora Ağustos ayının ortalarında alındığını, sözleşme gereği de faturalandırma aşamasının tapu işlemlerinin bitiminden sonra gerçekleştiğini, davacı her ne kadar —— sözleşme yaptığından bahsetmiş ise de müvekkili olan davalı ve dava dışı — ayrı tüzel kişilikler olup, davacının bu şirket ile arasındaki ilişkiyi sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca müvekkiline karşı ileri sürmesi borçlar hukukunun genel prensiplerine aykırı olduğunu, davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı ve davalı tarafa ait 2019-2020 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları üzerinde Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) bilirkişiye inceleme yaptırılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri taraflar yönünden delil niteliği taşımaktadır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce tarafların (tacir olan davacı ve tacir olan davalının) 2019 ve 2020 yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, —— tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; .. Taraflara ait 2019 ve 2020 yılları ticari defterlerinin açılış tasdikleri ile 2019 yılı yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yasal süreleri içinde yapıldığı, davalının düzenlediği ihtilaf konusu 15.045-TL bedelli fatura ile kayıtlarının sözleşme şartlarına uygun olarak yapıldığının kabul görmesi halinde davacının davalıdan alacağının bulunmadığı, davalının düzenlediği ihtilaf konusu 15.045-TL bedelli fatura ile kayıtlarının sözleşme şartlarına uygun olmadığının kabul görmesi haline davacının davalıdan 15.045-TL alacaklı olduğu … belirtilmiştir.
07/05/2019 tarihinde davacı ile davalı şirket arasında “Taşınmaz Satılması Hakkında Gayrimenkul Danışmanlık Sözleşmesi” düzenlendiği, sözleşmenin 6 numaralı Yetki Belgesi Süresi başlıklı maddesinde, sözlemenin geçerlilik süresi taraflarca “işbu yetki belgesinin süresi, taraflarca imzalandığı tarihten itibaren 30.08.2019 tarihine kadardır” şeklinde belirlendiği görülmektedir. Anılan sözleşmenin belirli süre için geçerli olduğu, sözleşmenin sona erme tarihinin 30/08/2019 tarihi olduğu, bu tarihten sonra sözleşmenin yenilendiğine dair tacirler arasında bir hukuki işlemin gerçekleşmediği, şayet sözleşmenin yenilendiğine dair taraflar arasında bir hukuki işlem gerçekleşmiş olsa dahi dosya içeriğine göre bu hususun sabit olmadığı, sözleşmenin sona erdiği tarihten sonra davacı tarafça davalıya 15.045-TL ödeme yapıldığı, işbu ödemenin sözleşme kapsamında yapılan bir ödeme olmadığı, davacının yapılan bu ödemeyi davalıdan iadesini talep ettiği, davalının 15.045-TL’yi iade etmediği, davalının ödeme iadesi yerine davacıya 15.045-TL’lik fatura keşide ettiği, bu faturanın sözleşme süresi dahilinde düzenlenmiş bir fatura olmadığı, sözleşme kapsamında tanzim edilmeyen işbu faturanın davalıyı alacaklı hale getirmeyeceği, genel olarak faturanın borcun ifasına ilişkin bir belge olduğu, sözleşme son erdikten sonra keşide edilen anılan faturanın davacının ticari defterlerinde yer almadığı, davalının keşide ettiği bu fatura kapsamında davacıya nasıl bir mal veya hizmet sattığını ispat etmesi gerektiği, davalının 15.045-TL’lik faturaya konu olan ve davacıya yapıldığı savunulan mal ve hizmet satışını ispat edemediği, davalının bu yönüyle Türk Borçlar Kanunu madde 77 ve devamı çerçevesinde sebepsiz zenginleştiği, davacının sözleşme kapsamında olmayan ve davalıya ödediği 15.045-TL’yi geri isteyebileceği, tüm dosya içeriği kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; davalının sebepsiz zenginleştiği sonuç ve kanaatine varıldığından, davacının davasının kabulüne, icra dosyasında davalı-borçlunun yaptığı itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davacının, davalıdan alacağı bulunduğu, işbu alacağın likit (bilinebilir) -muayyen- mahiyette olduğu gözetilerek; İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak (15.045-TL) üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış, davanın tarafı olan tacirler arasındaki ticari ilişkinin ticari iş niteliğinde olduğu gerçeği karşısında takibin ticari faiziyle devamına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)İstanbul Anadolu —. İcra Dairesinin — Esas sayılı takip dosyasında takibe yapılan itirazın İPTALİNE, duran takibin 15.045-TL üzerinden ticari faiziyle DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan 15.045-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk —- uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 1.027,73-TL harçtan peşin alınan 181,71-TL harcın mahsubu ile bakiye 846,02-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan —- Genel Hükümler madde 13/1 ve —–. uyarınca 4.080-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 243,91-TL harç ve 676,50-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 920,41-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.