Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/240 E. 2020/565 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/271 Esas
KARAR NO : 2021/142

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
İstanbul Anadolu ——-İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, davacı müvekkili şirketin davalıya ———- nakliyesi ve depolaması talepleri doğrultusunda hizmet verdiğini, ve takip konusu faturalar kapsamında üstlendiği nakliye ve depolama hizmetlerini tam zamanında ve taahhüt ettiği şekilde yerine getirdiğini ve 2 adet fatura düzenlendiğini, faturalar davalıya tebliğ edilerek müvekkilin cari hesabında kayıt altına alınmış borcun ödenmemiş İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğünün ——– esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekilinin ——–tarihli cevap dilekçesinde özetle: Yetkili icra müdürlüğünün davalı müvekkillinin adresinin bulunduğu ———— olduğunu, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davacı tarafından takip konusu faturalarla ilgili olarak mal teslimi ve hizmet ifasının yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesini, takip tutarının %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
————————- tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacının davalı adına düzenlediği takip ———-bedelli——- ücret faturalarının davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında kayıtlı olduğunu, davacı ticari defter ve cari hesap kayıtlarında davacının davalıdan ——– gözüktüğünü, davalının defterlerini inceleme için ibraz etmediğini, takip dayanağı faturalar —— hariçi ——tutarın altında olduğundan taraflara ait —– formlarının gözükmediğini, davacının davalı adına düzenlediği takip dayanağı —– bedelli faturaların fotokopisi üzerinden yapılan incelemelerde düzenlenen faturaların kara ve —– ilişkin —– bedelleri ile ilgili olarak tanzim edildiğini, faturaların alacaklısının ———-, faturaların borçlusunun ise davalı ————–olduğunu, faturaların bedelinin ödenmemiş açık fatura ( —- ilişkin) olarak düzenlendiğini, takip dayanağı faturaların davacı tarafından davalıya gönderildiğine ve tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığını ve —————bedelli kara taşıma ——— ——- taşınmak üzere teslim alındığını, taşındığını ve teslim edildiğini gösterir—– belgelerinin, taşıma belgelerinin davalıya —- verildiğine ilişkin belgelerin dava dosyasında bulunmadığını, ———-ile aktarma belgesi ibraz edilmiş olduğunu, bu belgeler ————- yapıldığını göstermekle birlikte bu belgelerin taşınanların davalıya teslim edilmiş olunduğunu ispata yeterli olmadığı, davacının davalıya ——- verdiğini teslim tesellüm ve —- gibi somut belgelerle ispatlayamadığı, ———— davalıya teslim edildiğini somut belgelerler kanıtlayamadığı, bu konudaki ispat yükünün faturaları düzenleyen davacıya ait olduğunu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen takibe dayanak ——— bedelli faturaların davacı tarafından davalıya tebliğ edildiği ve faturalara konu kara ve ———— davacı tarafından davalıya verilmiş olduğu davacı tarafından somut belgelerle usulüne uygun olarak ispatlanamamış olmakla birlikte, davacı tarafından davalı adına düzenlenen takip dayanağı ———alacaklı gözükmesinin davalının da ticari defter ve kaydı ibrazından kaçınmasının, incelemenin davacı defterleri ile sınırlı olarak yapılmasının HMK 219,220. Ve 222. Maddeleri uyarınca değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde bulunduğunu, bu kapsamda davacının iddiasını ispat etmiş olduğunun kabulü halinde ————–alacaklarına 15/11/2018 tarih tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü gereğince —– ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faiz oranı üzerinden faiz talep edilebileceğini rapor etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle, İstanbul Anadolu ——–. İcra Müdürlüğünün ——Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde ——- takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın İptali Davasının Süre Yönünden İncelenmesi;
İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 15/11/2018 tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından 26/11/2018 tarihli itiraz dilekçesinde Borca ve yetkiye itiraz edildiği, itirazın icra dairesi tarafından davacı-alacaklıya tebliğ edilmediği , huzurdaki davanın 31/01/2020 tarihinde ve davacı alacaklının itirazı en geç bu tarihte öğrenmiş sayıldığının kabulü ile davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İtirazın İptali Davasının İcra Dairesinin Yetkisi Yönünden İncelenmesi;
Davacı şirketin yerleşim ———- olması, uyuşmazlığın bir para borcuna ilişkin olması, Para borçlarının ise alacaklının yerleşim yerinde ifasına dair 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. Maddesi ve İcra dairesinin yetkisine ilişkin İİK 50. Maddesinin göndermesi ile HMK 6, HMK 10 maddeleri uyarınca takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olduğu anlaşıldığından yetki itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya Konu Fatura Alacaklarının Tesbiti Yönünden İnceleme;
Somut olayda ;Davacı taraf davaya konu hizmeti yerine getirdiğini, Davalı taraf fatura içeriğindeki mal ve hizmetin davacı tarafından teslim edilmediğini ileri sürmektedir. Faturanın içeriğindeki mal ve hizmet tesliminin ispat yükü davacı üzerinde olduğu görülmektedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve belirlenen inceleme gününde defterlerin incelenmek üzere hazır edilmesi istenmiş ve taraflara ihtaratlı kesin süre verilmiştir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davacı taraf defterlerini süresi içinde sunmuş olmasına rağmen davalı taraf kesin süre içinde defterlerini sunmamıştır.Davacı Tarafın defterlerinin incelenmesinde; Davacının davalı adına düzenlediği takip dayanağı————bedelli kara navlun ücret faturası ile ———- bedelli ——- ücret faturalarının davacının delil vasfı taşıyan ticari defter ve cari hesap kayıtlarında kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( HMK ) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir ( HMK 222/1 ). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir ( HMK 219/2 ).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki ( ticari defterlerindeki ) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. (İstanbul Bam —. Hukuk Dairesinin —- Karar — tarihli kararı aynı yöndedir.)
Eldeki davada davalı yanın kayıtlarını sunmadığı görülmüş olmakla ;Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü ile usulüne uygun hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının İstanbul Anadolu —– İcra Müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin —– asıl alacak ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağa takip tarihi 15.11.2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü gereğince —– yıl vadeli mevduat hesabına ödedikleri en yüksek faiz oranı uygulanarak devamına,
-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde alınması gerekli 659,03-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 77,06TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 581,97-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 929,50-TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 77,06-TL harç, başvuru harcı 54,40-TL ve vekalet harcı 7,80-TL toplam toplam yapılan harcama olarak 1.068,76-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—— esaslara göre belirlenen 4080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.