Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/206 E. 2021/112 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/206 Esas
KARAR NO : 2021/112

DAVA : İtirazın İptali (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 09/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı borçlu —— tahsili için İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından 16/06/2019 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edildiğini, davalı ile müvekkili şirketin malzeme kiralama ile ilgili anlaşmaya vararak—- tarihinde —– tarihinde iş makinesi kiralama sözleşmesi başlıklı sözleşmelerin imzalandığını, işbu sözleşmelerin 3. maddesine göre kiracının talebi ve ihtiyacına göre e-posta,—– süresinin uzatabileceğinin taraflarca imza altına alındığını, imzalanan sözleşmelerin 5. maddesinin f bendi uyarınca makineler geri alınırken üzerinde herhangi bir boya, harç, dış darbeden ve kullanıcı hatalarından kaynaklanan her türlü hasarların masrafları kiralayan tarafından kiracıya fatura edileceğini, makinede meydana gelen zararları kiracı gidermez ise kiraya veren tarafından zarar ve hasarın giderileceği ve bedelinin kiracıya rücû edilerek fatura edileceğini, tarafların bu durumu kabul ederek imza altına alındığını, sözleşmenin 4. maddesinde makine ve teçhizatların kullanım yerine nakliyesi için ödenecek nakliye giderlerinin kiracıya ait olacağının kararlaştırıldığını, faturalara ve cari hesaba ilişkin olarak davalı şirketin borcunun 147.359,09-TL olduğunu dermeyan etmiş, asıl alacağın %20’si tutarında icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin —- kiralama sözleşmesine göre herhangi bir borcunun bulunmadığını, borcu bulunmamasına rağmen İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğünün — Esas sayılı dosyasıyla müvekkile icra takibi başlatıldığını, icra takibine dair ödeme emrinin tebliğ edildiğini, işbu takibe süresi içerisinde itiraz edildiğini, faturalar ile bahsi geçen makinelerin ilişkilendirilemeyeceğini, bu sebeple faturaların mevcut olmaması nedeniyle kötü niyetli şekilde açılan işbu dava ile davacı şirketin sebepsiz zenginleşme yoluna gittiğini beyan ederek, davanın reddini ve davacı tarafın %20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK.’nun 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK.’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK.’da yeterli görülmüştür.
Kira sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Kira sözleşmesi mülkiyet hakkından bağımsız olup kiracı ve kiralayan arasında geçerlidir. Uyuşmazlığın dosyaya sureti sunulan “İş Makinesi Kiralama Sözleşmesinden” kaynaklandığı, iş makinesinin kiralanmasından kaynaklı oluştuğu belirtilen maddi zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacının tutunduğu kira sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, kira sözleşmesi geçerli ve mer’i ise tarafların hak, alacak ve borçları, mecurun kiracıdayken hasar görüp görmediği, maddi tazminat ödenmesinin gerekip gerekmediği, maddi tazminat ödenecekse miktarı ve sebepsiz zenginleşme olgusunun sabit olup olmadığı, kira hukuku ilke ve kuralları çerçevesinde yapılacak yargılama neticesinde netlik kazanacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 4- (1) gereğince, Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görmekle görevlidir.
Hâlböyleyken; eldeki davanın kira ilişkisinden kaynaklandığı açıktır. Kira ilişkisinden kaynaklanan alacak, tazminat ve sebepsiz zenginleşme davalarının görevli Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle kira ilişkisinden kaynaklanan işbu davada Mahkememiz görevsizdir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 4/1-a gereğince Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya —- Sulh Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli—Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.