Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/20 E. 2021/72 K. 29.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/20 Esas
KARAR NO : 2021/72
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2020
KARAR TARİHİ : 29/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı ile davalı şirket arasında—— arasında yapılan ticaret doğrultusunda taraflara ait ticari defterler incelendiğinde de anlaşılacağı üzere davalı tarafın toplamda —- borcu kaldığını, borcun ödenmemesi nedeni ile davalı aleyhine ———- dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu dermeyan etmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiği takip konusu alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça icra takibine konu edilen alacakların haksız olduğunu, müvekkiline satılan ürünlerin ayıplı olduğunu, dava konusu alacağın likit bir alacak olmadığını ve cari hesap alacağına dayandırıldığını ve varlığının yargılamayı gerektirmekte olduğunu, icra takibine yapılan itirazlarının haklı olduğunu savunmuş, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
——- sayılı dosyası celp edilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir ——- celp edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ——— Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1): ———— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri taraflar yönünden yargılamaya esas olacaktır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların —– yılına ait ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş,——- tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; —– ve davalı yasal defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, yasal defterlerde kazıntı ve çizintiye rastlanmadığı bu nedenle lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı yasal defterlerinde davalı şirketin —- hesabında takip edildiği, takip tarihi olan —- tarihinde davacı yasal defterlerinde davalının — borçlu olduğu, davacı yasal defterlerinde davacı şirketin — numaralı satıcılar hesabında takip edildiğini, takip tarihi olan — tarihinde davalı yasal defterlerinde davacının — alacaklı olduğu, tarafların takip tarihinde mutabık oldukları, ihtilafın davalı yanca verilen hizmetin ayıplı olduğu yönünde olduğu, davacı yan her ne kadar takipte —– faiz talep etmiş ise de; dava dosyası içerisinde davacı yanca davalının temerrüde düşürülmediği görüldüğünden faiz talep edemeyeceği, sonuç olarak ; Davacı ve davalı yasal defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, yasal defterlerde kazıntı ve çizintiye rastlanmadığı bu nedenle lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, tarafların takip tarihinde mutabık oldukları ve davalının davacıya ——- borçlu olduğu, davalı yanca dava dosyasına tercümesi eklenen ayıp ihbarının davacı şirkete ” sözlü” olarak iletildiği belirtilmiş ise de ne zaman iletildiği bilinmediğinden yasa gereği süresinde bildirim yapıldığının ispata muhtaç olduğu, davacı yanca takip tarihinde—— faiz talep edilmiş ise de davalıyı temerrüde düşürmediği görüldüğünden faiz talep edemeyeceği…” belirtilmiştir.
Türk Ticaret Kanunu madde 21- (1) :”Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.”
(2): “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
TTK. madde 23- (1): “Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
Dosyaya sunulu bilgi ve belgeler, celp edilen———, bilirkişi incelemesine sunulan tarafların ticari defter ve kayıtları, mübrez bilirkişi raporu dosya kapsamı ile birlikte kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, dosyada onaylı tercüme evraklarından anlaşıldığı üzere davalı tarafın davacının verdiği hizmetin ayıplı olduğunu savunduğu, ayıplı ifa sebebiyle davalının borcu bulunmadığını ileri sürdüğü ve fakat dosya içeriğine göre ayıp ihbarının Türk Ticaret Kanunu’nun 18/3 maddesinde hüküm altına alındığı üzere tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar ve ihtarların noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı, somut olayda TTK. m. 18/3 sayılan yolllardan biri kullanılarak davalı tarafından davacının temerrüde düşürülmediği, varsa ayıp ihbarının anılan yöntemle yapılmadığı, bu yönüyle davalının usûlüne uygun yol ve yöntemle davacıyı temerrüde düşürmediği, davalının ayıp ihbarının ispata muhtaç olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. TTKm m.23/1 maddesinde düzenlendiği şekliyle davalının mal/ hizmet ayıplı ise dahi ayıp ihbarını usûlüne uygun yapmadığı, bu durumda TTK. m. 23/1 ve Türk Borçlar Kanunu m. 223/2 uyarınca davalının mal/ hizmeti olduğu gibi kabul ettiği, aksinin davalı tarafça ispatı gerektiği, dosya kapsamına göre aksinin davalı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından; tarafların ticari defter ve kayıtlarında mutabık oldukları, defterlerin birbirini doğruladığı, her iki tacirin ticari defterine göre davacının——- asıl alacaklı olduğu, icra takibi öncesi dönem için de davacının davalıyı temerrüde düşürmediği, bu durumda davacının icra takibi öncesi için faiz talep edemeyeceği kanaatine varıldığından, davacının icra takibi öncesi döneme ilişkin faiz talebi karşılanmamıştır.
Davacı, davalıdan ——– alacaklıdır. Taraflar tacir olduğundan aradaki ticari iş sebebiyle davacının ticari faiz talep edebileceği gözetilerek; davanın kısmen kabulü – kısmen reddi ile icra takibinin —-üzerinden ticari faiziyle devamına karar verilmiştir.
Öte yandan, alacak——olduğundan; davacının icra inkar tazminatı talebi dikkate alınarak; İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarıca asıl alacak olan —– üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜNE – KISMEN REDDİNE
2-)————– sayılı takip dosyasında takibe yapılan itirazın İPTALİNE, duran takibin ——-üzerinden ticari faiziyle DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan ——– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-A)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 163,70-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-B)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 1.156,30-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 3.554,51-TL harçtan peşin alınan 717,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.837,08-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davanın kabul edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. uyarınca 7.564,55-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davanın reddedilen miktarı yönünden; Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1-2 ve A.A.Ü.T. uyarınca 4.080-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-)Davacı tarafça yatırılan 779,63-TL harç ve 600-TL bilirkişi ücreti, 43,50-TL posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 1.423,13-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak; toplam 1.246,64-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/01/2021