Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/181 E. 2022/815 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/181 Esas
KARAR NO : 2022/815
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 21/01/2020
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı—— krediler kullandırıldığını, davalı borçlunun da işbu kredilere şirket yetkilisi olarak müteselsil kefil olduğunu, müvekkilinin taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre edimini ifa ettiğini, ancak karşılığını alamadığını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından asıl borçlu ve müteselsil kefilin hesabının kat edildiğini, tüm borçların muaccel hale geldiğini, borcun ödenmemesi üzerine, dava dışı asıl borçlu—— esas sayılı dosyasında menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, davalı borçlu hakkında ise aynı icra dairesinin —— sayılı dosyasından haciz yoluyla ilamsız icra takibine gidildiğini, davalı müşterek borçlu tarafından borç ödenmediği gibi, müvekkili kuruma karşı herhangi bir borcunun olmadığını beyanla borcun tamamına, faizine ve ferilerine itiraz ettiğini, bu davaya konu icra dosyası, rehin dosyası ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla açıldığından, rehin dosyasından rehinli araçların satışları yapıldıktan ve dosya borcundan düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden itirazın iptalinin talep edildiğini, takip tarihi itibariyle müvekkili kurumun alacağının asıl alacak, faiz ve ferileri ile birlikte—–olduğunu, rehin dosyasından araç satışından — ödeme alındığını, ilamsız icra dosyasındaki takip talebinde de belirtildiği üzere, rehin dosyası, tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile açıldığından, —– ödemenin bu dava açılırken TBK 100. madde gereğince ferilerden, kalan miktarın da asıl alacaktan düşülerek harca esas değerin hesaplandığını ve takibe bu miktar üzerinden devam edilmesinin talep olunduğunu ve buna göre müvekkili kurumun dava tarihi itibariyle —- alacağının bulunduğunu, davalı borçlunun borca itiraz etmiş olmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davalının müvekkili şirketten kullanılan krediye kefil olduğunu ve kredi kullanıcısının borçlarını geri ödemediğini, bu durumun hesap hareketleri ve itiraz edilmeyen hesap kat ihtarı ile sabit bulunduğunu, sözleşmede kefilin temerrüde düşmesi durumunda uygulanacak faiz oranının açık olarak belirtildiğini ve davalının temerrüt faizini ödemeyi peşinen kabul ettiğini,—— uygulamaları ve kararlarının, 6098 Sayılı TBK’nun 88. ve 120.maddeleri ve hükümlerinin ticari işlerde ve dolayısıya dava konusu olayda uygulanamayacağı yönünde bulunduğunu, davalı borçlunun itirazı nedeniyle icra takibinin durduğunu, bu nedenle bu davanın açıldığını, müvekkilinin davalıdan alacağının likit olduğunu, likit bir alacak için ise icra inkar tazminatına hükmedilmesinin gerektiğini, açıklanan nedenlere, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, davalı borçlunun————olmak üzere toplam —– üzerinden iptaline, asıl alacak-1’e takip tarihinden itibaren işlemiş —– takibin devamını, asıl alacak-2’ye takip tarihinden itibaren —— üzerinden takibin devamını, asıl alacakların %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, söz konusu davanın ikame edilmesi sebebiyle sarf edilen tüm yargılama giderleri ve hak edilen vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı borçlu —- taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesini üst limit sınırı olmak üzere müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olsa da, iş bu beyanların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesine ek olarak sunduğu ve mahkeme dosyasında da mübrez —– sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu döneminde taraflarca akdedildiğini, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 583.maddesi uyarınca, sözleşmeler bakımından şekil şartı hükmüne uygunluğunun tespitinin gerektiğini, bu hükmün uygulama alanı bulmasının sadece 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun yürürlükte bulunduğu sırada akdedilen sözleşmeler bakımından değil, mülga 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte bulunduğu dönemde akdedilmiş tüm sözleşmeler bakımından da mümkün olduğunu, ——- yürürlük tarihli 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda kefalet hükümlerinin kamu düzenine ilişkin olduğunu, TBK Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2.maddesine göre, kamu düzenine ilişkin kuralların gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağının sabit olduğunu, Yargıtay kararlarının da bu yönde bulunduğunu, dava konusu sözleşmelere bakıldığında, davalı müvekkilinin müteselsil kefil sıfatına haiz olduğunu, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi belirtilmediğinden ve kefalete ilişkin hükümlerin de kamu düzenine ilişkin olmasından dolayı bu sözleşmelerin geçersiz bulunduğunu, dolayısıyla geçersiz bu sözleşmelerden dolayı müvekkilinin sorumlu olmadığını, geçersiz bu sözleşmelerin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde —— sayılı dosyası ile takibe konulup bu sözleşmelerle davacı yan tarafından hak iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davalı müvekkilinin aleyhine takibe konu sözleşmelere yönelik hiçbir borcunun bulunmadığını, takibe konu edilen tüm sözleşmeleri ve sözleşmelerde yazılı borcu ve ferileri kesinlikle kabul etmediklerini, bu nedenle itirazlarının haklı olduğunu, huzurdaki davaya ve —— sayılı dosyasına konu sözleşmelerin önceden ve çok sayıda sözleşme/ilişkilerinde kullanılmak üzere hazırlanmış olması, karşı tarafla müzakere edilmeksizin tek taraflı olarak belirlenmesi, genel işlem koşulunun unsurları olarak karşılarına çıktığını, sözleşme hükümlerinin, önceden, birden fazla sayıda sözleşme kurmak amacıyla, tek taraflı olarak hazırlanmış olması, o hükümlerinin önceden, birden fazla sayıda sözleşme kurmak amacıyla, tek taraflı olarak hazırlanmış olması, o hükümlerin genel işlem koşulu sayılmaları için gerekli ve yeterli bulunduğunu, genel işlem koşullarını içeren sözleşmelerin matbu—— olduğunu, davaya konu sözleşmelerin de genel işlem koşullarını içeren sözleşmeler olduğunu ve bu nedenle davalı müvekkilinin de sözleşmelerin içeriğini belirleme ve bu sözleşmelere müdahale etme imkanına sahip olmadığının açık bulunduğunu, davaya konu sözleşmelerin genel işlem koşullarını içermesinden dolayı matbu sözleşmelerde yer alan faiz oranı ve delil sözleşmesi ve sözleşmelerin diğer maddelerine davalı şirket tarafından özgürce müdahale edilmesinin mümkün bulunmadığını, işbu sözleşmelerde davacı ——– davalı müvekkili arasında sözleşmeler akdedilirken genel işlem koşullarının doğuracağı olumsuz sonuçlar hakkında açıkça bilgi verilmesinin, bunun akabinde bu koşulların değiştirilebileceğinin samimi ve etkili olarak bildirilmesinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde sözleşmelerden uygulanacak faize ve bankanın defter ve kayıtlarının geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olduğuna ilişkin alıntı yaptığı maddelerin işbu matbu sözleşmelerin maddeleri olmasından dolayı taraflarca ne denli müzakere edildiğinin şüpheli bulunduğunu, işbu sözleşmelerin bu maddeleri başta olmak üzere diğer maddelerin olumlu ve olumsuz sonuçları hakkında müvekkiline yeterli bilginin verilmediğini, davalı müvekkilinin şirket adına 420’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönünde davacı yanın talebini kabul etmemekle birlikte işbu talebin reddini talep ettiklerini, geçersiz sözleşmelere dayanılarak başlatılmış takibe dayanılarak tazminat talep edilmesini kabul etmediklerini, açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili aleyhine takip başlatan davacı aleyhine 920’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kefalete dayalı itirazın iptali davasıdır.
Dava şartı olan Hukuk Uyuşmazlık Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı’nın dosyaya sunulduğu, başvurucunun —–, karşı tarafın —– olduğu, tarafların anlaşmaya varamadığının tutanak altına alındığı görülmüştür.
Dosyaya gönderilen—– sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının —- borçlunun ——- olduğu, icra takibine borçlu vekili tarafından —– tarihinde itiraz edildiği, icra takibinin durdurulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yargılama sırasında bilirkişi heyetinden ——kayıt tarihli ek raporlar alınmış, raporlar denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Dosyaya sunulan—-tarihli bilirkişi raporunda; Davacı —-, davalı sözleşme kefili—- hakkında, —– üzerinden ilamsız icra takibine geçtiği, takipte borcun nedeninin —–olarak belirtildiği, ancak takip borçlusu vekilinin, dosyaya —- tarihinde sunduğu dilekçeyle; yetkiye, borca, faize, faiz oranına ve her türlü fer’ilere itiraz ettiği ve takibi durdurduğu, huzurdaki davanın bu takibe yapılan itirazın iptaline yönelik bulunduğu, davacının, takip tarihi itibariyle davalı sözleşme borçlusundan talep edebileceği toplam alacağının —- olarak hesaplandığı, davacının ise icra takibine toplam —- üzerinden geçtiği, raporun açıklama kısmında dökümü yapılan toplam —, dava dışı asıl kredi borçlusu ——- dosyasından yapılan tahsilatlar olduğu,
Dosyaya sunulan —- tarihli bilirkişi ek raporunda; davacının kök rapora yönelik beyan ve itirazları kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının dava tarihi —- itibariyle talep edebileceği toplam alacağın, takip tarihinden sonra, dava tarihinden önce yapılan tahsilatlar —– TBK 100. Madde hükmü dikkate alınmak suretiyle yapılan hesaplamaya göre —– olarak hesaplandığı,
Tarafların itirazları doğrultusunda dosyaya sunulan —– kayıt tarihli bilirkişi 2. ek raporda; kök rapor ve 1. ek rapor doğrultusundaki beyanların aynen tekrar edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin incelenmesinde; taraflar arasındaki kredi ilişkisi uyuşmazlık döneminde çok sayıda ve farklı tarihlerde imzalanan sözleşmeler olduğu, bu sözleşmelerin ——- düzenlendiği, sözleşmelerde;——- ——– oranı, kredi tahsis ücreti, kredi tahsis ücreti —— yapılacağı kanallar ve hesap numarası (kredinin kullandırılması, kredi borçlusunun yükümlülükleri, kredinin geri ödenmesi,———-, kişisel verilerin edinilmesi, işlenmesi ve paylaşılmasına ilişkin açık rıza metni, —–gibi taraflar arasındaki ilişkileri düzenleyen tüm ayrıntılara yer verildiği, söz konusu sözleşmelerin asıl kredi borçlusunun dava dışı —– sözleşme müteselsil kefilinin ise davalı—— olduğu görülmektedir.
Tüm dosya kapsamına göre; dava dışı —-arasında ticari amaçlı —— düzenlendiği, sözleşmeler kapsamında davacı tarafça sözleşmenin diğer borçlu şirkete krediler kullandırıldığı, davanın da bu kredilerin müteselsil kefili olarak sözleşmeleri imzaladığı, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı şirketin —- tarihinde kredi hesaplarını katettiği ve bu tarih itibariyle davacı şirketin—–alacağının bulunduğu, bu alacağın tahsiline yönelik davalı kefile ihtarnameler gönderildiği, borcun ödenmemesi üzerine davacının davalıya yönelik —– üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, yapılan hesaplamaya göre davacının takip tarihi itibariyle davalı sözleşme borçlusundan talep edebileceği toplam alacağın ise —- hesaplandığı, yine kök raporda yer alan —- dava dışı asıl kredi borçlusu —-icra dosyasına dava açılmadan önce ödendiği, bu durumda davacının dava tarihi itibariyle takipten sonra dava tarihinden önce yapılan —– alacağının bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilerek, alacağın likit ve hesaplanabilir olması nedeniyle asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş fakat kısa kararda —– üzerinden devamına” yazıldığı, kısa kararda yapılan bu hatanın değiştirilmesi mümkün olmamış ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE ;
—— sayılı dosyasında davalı tarafça takibe yapılan itirazın Reddine,
1.Alacak —–
2. Alacak — olmak üzere takibin toplam —–üzerinden devamına,
1.Alacak —- alacağı takip tarihinden itibaren yıllık —–
2. Alacak —— alacağı takip tarihinden itibaren yıllık —- işletilmesine,
2-Toplam 3.928.213,49-TL alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gereken 268.336,26 TL harcın peşin alınan 46.193,37 TL peşin harçtan mahsubu ile kalan 222.142,89 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre 1.295,58 TL’sinin davalıdan, 24,42 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettiğinden davanın kabul kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davacı vekili için tayin olunan 266.564,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın red edilen kısmının davacının takip tarihinden sonra yapmış olduğu tahsilatlara e Davalı kendisini vekille temsil ettiğinden davanın red kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı vekili için tayin olunan 11.841,40 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 46.193,37 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 6.319,00 dosya masrafı olmak üzere davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak harçlar bu orana katılmaksızın toplam 52.449,87 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, ile davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2022