Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/100 E. 2023/247 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/100 Esas
KARAR NO : 2023/247

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/01/2020
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —– müvekkili olan davacı ile ticari ilişki içerisine girerek tıbbi malzeme aldığını, bu satın alımlardan kaynaklanan borcu ise ödemediğini, dosyası üzerinden icra takibine konu edilen uyuşmazlık konusu bakiye alacak, müvekkil şirketin davalı yana kestiği 04/01/2018 tarih ve—–sıra nolu, 11.01.2018 tarih ve —— sıra nolu, 24.01.2018 tarih ve—– sıra nolu, 26.01 2018 tarih ve——- sıra nolu, 29.01.2018 tarih ve ——sıra nolu, 09.02.2018 tarih ve—— sıra nolu, 26 03.2019 tarih ve —-sıra nolu, 04.04.2018 tarih ve —– sıra nolu, 09.04.2018 tarih ve—–sıra nolu, 40.04.2018 tarih ve —— sıra nolu, 25.04.2018 tarih ve —— sıra nolu, 02.05.2018 tarih ve—– sıra nolu, 17.05.2018 tarih ve —–sıra nolu, 24.05.2018 tarih ve —–sıra nolu, 30.05.2018 tarih ve —-sıra nolu, 12.06.2018 tarih ve —–sıra nolu, 02.07.2018 tarih ve —- sıra nolu, 08 07.2018 tarih ve —– sıra nolu, 06.07.2018 tarih ve —– sıra nolu, 09.08.2018 tarih ve —- sıra nolu, 29.08.2018 tarih ve —- sıra nolu, 05.10.2018 tarih ve —– sıra nolu, 08.10.2018 tarih ve —-sıra nolu, 10.10.2018 tarih ve —-sıra nolu, 15.10.2018 tarih ve —- sıra nolu,11.12.2018 tarih ve —– sıra nolu ve 20. 12.2018 tarih ve——sıra nolu faturaların keşide edildiğini, davalı yanın kendisine kesilen hiçbir faturaya itiraz etmediğini, Davalı yanın davacı tarafından kesilerek kendisine teslim edilen faturaların bedellerini vadesinde ödemediğini, davalı yanın , davacı şirkete bugüne kadar yaptığı ödemelerin ise, 21.01.2019, 25.01.2019, 29.03.2019, 13.05.2019, 21.06.2019, 24.07.2019, 09.08.2019, 23.08.2019, 05.09.2019, 20.09.2019 tarihli kısmi ödemeler olduğunu, davalı yana kesilen faturaların düzenlenme ve vade süreleri ile davalı yanın davacıya yapmış olduğu kısmi ödemelerin tarihleri karşılaştırıldığında, faturaların zamanında ödenmediği ve davalı yanın işbu davanın açılış tarihine kadar biriken borcunu kapatmamış olduğunun ortaya çıkacağını, davalı yanın , davacı şirkete olan borcunu hiç ödememek, en iyi ihtimalle öteleyebilmek için, başlatılan icra takibine itirazda bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davacı şirketin , davalı yan uhdesinde bulunan, 2018 yılının başından bu yana birikmiş olan bakiye alacağını tahsil etmek için hiçbir yasal yola başvurmayarak iyi niyetini fazlasıyla ortaya koyduğunu, davalı şirketin kurucusu ve temsilcisi olan —– ile e-posta ve —– uygulaması üzerinden yapılan görüşmeler olduğunu, söz konusu görüşmelerin kapsadıkları zaman zarfına bakıldığında bunların 2019 yılı Mart ayında buyana sürdüğünü, davalının hem bakiye borcu için alacaklıyla görüşmekte hem de kısmi ödemeler yaparak borcunu ikrar ettiğini, davalının başlatılan icra takibine davacıya hiçbir borcu olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek—– İcra Müdürlüğü’nün —— sayılı icra takip dosyası üzerinden hakkında başlatılmış olan takibe kötü niyetle yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazının iptaline ve takibin 183.186,86 TL ana para ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden devamına, Davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet/icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davalı şirket tarafından davacıdan medikal ürünler sipariş verildiği iddia edilen sipariş konusu ürünlerin davacı şirketçe davalıya gönderilmediğini, taraflar arasındaki husumetin söz konusu ürünlerin teslim edilmemesinden kaynaklandığını, davalının teslimi yapılan ürünlerin bedelini ödediğini ancak teslim edilmeyen ürünler sebebiyle ödeme yapmayacağını bildirdiğini, davacı tarafın, davalının iyi niyetinden yararlanıp teslim etmediği ürünlere ilişkinde fatura kesip davalıya yolladığını, davalının söz konusu ürünlerin gönderileceğine güvenerek söz konusu faturalara itiraz etmediğini, söz konusu ürünleri davalı şirkete teslim edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, davalı tarafından yapılan ödemelerin dosyaya bildirilmediğini, icra dosyasına bildirilmediğini, haksız olarak, ödenen bedellerin tekrardan talep edildiğini, takip öncesi işlemiş faize itirazları olduğunu savunarak davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.—–. İcra müdürlüğünün——Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir 2018 ve 2019 yıllarına ait BA -BS formları celp edilmiştir.6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle: 22/7/2020 – 7251 sayılı Kanun md. 23) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.6102 sayılı TTK Madde 64-(1)(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 11/12/2020 tarihli celse ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Yeminli Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş, bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Yeminli Mali Müşavir bilirkişi —–tarafından düzenlenen raporda özetle;”… Davalı şirketin 2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerinin noter açılış ve kapanış tasdikleri yasal süresi içerisinde yapılmıştır. 2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerin tümü birbirleriyle uyumlu olup, yasal defterlerindeki kayıtlar ile dayanağı belgeler birbirini teyit etmektedir. 2016-2019 yıllarına ait yasal defterlerinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 64 ve müteakip hükümlerine göre; yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmış olması ile belirli kanuni şartları taşıdığı sabit olmakla, ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin delil olma ve İspat kuvvetine sahip bulunduğu, Dosyada bulunan BA-BS formları yönünden yapılan incelemede; Davacı tarafından davalıya toplam kdv’siz 248.406TL’lik fatura kesilmiş burun 1 tanesi 5.000.- TL’nin altında kaldığı için alınmadığı, Davacı şirketin davalı adına düzenlediği 246.269 TL’lik faturaların, davalı tarafından—–Vergi Dairesinden gönderilen 2018 yılı BA formuna —-. Sıra numarasıyla kaydedildiğinin tespit edildiği, Davacı şirketin davalı adına düzenlediği 246.269TL’lik faturaların, davacı tarafından —– Vergi Dairesinden gönderilen 2018 yılı BS$ formuna —– Sıra numarasıyla kâydedildiğinin tespit edildiği, Davacının davalı adına düzenlediği faturaların davalı tarafından tamamının kayıtlara alındığı, malın teslimi ile ilgili davacı tarafından irsaliye düzenlendiği, irsaliyelerde davacının malı teslim ettiğine dair imzasının bulunduğu, davalının teslim aldığına dair imzasının bulunmadığı, malların kargo ile gönderildiği beyan edildiğinden teslim edildiğine dair kargo teslim belgelerinin de talebe rağmen ibraz edilmediği, davacının malı teslim ettiğine dair kargo teslim tutanaklarının mahkemeye ibraz etmesi gerektiği, gerçek durumun o zaman ortaya çıkacağı kanaatinde olduğumu bildirir ve davalının nezdindeki davacının cari hesap ekstresine göre; 10.12.2019 tarih itibariyle sıfır bakiye verdiği, başka bir ifade ile davalı nezdinde davacının cari hesap ekstresi incelemesinde davacı ile davalı arasında borç-alacak bulunmadığının tespit edildiği, Davalının cevap dilekçesinde; “mahkemenize söz konusu ödeme dekontları sunulacaktır” ifadesi bulunmasına rağmen, ödeme dekontları talebimize rağmen ibraz edilmediği…” belirtilmiştir.Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur. Mahkememiz dosyası, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmak üzere talimat yolu ile —— Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiş , talimat Mahkemesi aracılığı ile bilirkişi Prof Dr.—— tarafından düzenlenen raporda özetle;”…dava konusu uyuşmazlığa HMK m. 218/1 ve m. 278/4 uyarınca yerinde inceleme yetkisi ile yapılan tespitlerin tablo halinde gösterildiği şekilde tespit edildiği…” belirtilmiştir.Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekilince rapora karşı beyan dilekçesi sunulmuştur.Mahkememizin 01/03/2022 tarihli celse ara kararı ile Talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda takip tarihi itibariyle alacak borç durumunun tespitinin yapılmadığı, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı netice itibariyle iddia ve savunma doğrultusunda takip tarihi ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı olacak şekilde var ise alacak-borç durumunun incelemesi ve tespitinin yapılması için dosya yeniden talimat mahkemesine gönderilmiş ve ek rapor tanzimine karar verilmiştir. Talimat Mahkemesi aracılığı ile Prof. Dr.—— tarafından tanzim edilen 21/06/2022 tarihli ek raporda özetle;”…Davacının ticari defterlerinin TTK ve VUK kapsamında usulüne uygun olarak tutulmakta ve delil olarak kullanılabilecek nitelikte olduğu, Davacının ticari defter kayıtlarına göre, davacı ile davalı arasındaki ticari faaliyetlerin —–Alıcılar” hesabının takip edildiği, davacı kayıtlarına göre takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 207.416,39 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu …” belirtilmiştir.TAnzim edilen ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiştir.
Mahkememizin 13/12/2022 tarihli celsesinde Davalı defterlerinin Mahkememizde , Davacı defterlerinin ise —– Mahkemelerinde talimat yolu ile incelendiği anlaşılmakla; birleştirici rapor almak üzere dosyamıza rapor sunan bilirkişiye dosyanın tevdii ile ek rapor tanzim edilmesinin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi —– tarafından düzenlenen 28/12/2022 tarihli ek raporda özetle;”… Davacının ticari defterlerinin TTK ve VUK kapsamında usulüne uygun olarak tutulmakta ve delil olarak kullanılabilecek nitelikte olduğu, Davacının ticari defter kayıtlarına göre, davacı ile davalı arasındaki ticari faaliyetlerin —–hesabının —–alt hesabında takip edildiği, davacı kayıtlarına göre takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 207.416,39TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu …” belirtilmiştir.
Tanzim edilen ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
İddia, savunma, alınan bilirkişi raporları, sunulu deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı tarafından satım ilişkisine dayalı olarak bakiye alacağın konu edildiği icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalı tarafından sözleşmesel ilişkinin inkar edilmeyip satıma konu emtiaların teslim edilmediği yönünde savunmada bulunulduğu,
Mahkememizce 6100 sayılı HMK 222. Madde ihtarı ile taraflara ticari defter ve kayıtlarını sunmak üzere kesin süre verildiği, yapılan bilirkişi incelmesi ile; Taraflara ait ticari defterlerinin usulüne uyun şekilde tutulduğunun ve ilgilisi lehine delil niteliği bulunduğunun anlaşıldığı, İcra takibine konu faturalarda “teslim eden” imzası bulunup, “teslim alan” imzalarının bulunmadığı, takip konusu tüm faturaların davalı tarafından itiraza uğramadan ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve taraflarca Ba-Bs formu ile vergi dairesine bildiriminin yapıldığı, davalı taraf ticari defterlerinde borç görünmemekle birlikte ödeme belgesi bulunmadığı, davacı taraf ticari defter ve kayıtlarında 207.416,39-TL alacaklı bulunduğunun bildirildiği, alınan raporların denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkememizce benimsendiği, bu kapsamda sunulu ambar/kargo tesellüm fişleri, davalı tarafından yapılan kısmi ödeme ve itiraza uğramayan faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması ve vergi dairesine bildirilmesi karşısında davalı tarafından faturaya konu malın alındığının kabul edilmesi gerektiği, usulüne uygun şekilde tutulduğu anlaşılan ticari defterler dikkate alındığında davacı taraf ticari defterlerinin kendisi lehine delil niteliği bulunduğu, davalı ticari kayıtlarında her ne kadar borç bakiyesi “0” görünmekte ise de somut ödeme belgesi bulunmadığı, bilirkişi incelemesi ile tespit edilen alacak miktarı daha fazla olmakla birlikte huzurdaki davanın 183.186,86-TL üzerinden harçlandırıldığı ve harca esas değer yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, dosya kapsamında aksi yönde başkaca bir delil bulunmadığı, bununla birlikte her ne kadar dava dilekçesinde takipten sonraya ilişkin “avans faizi” işletilmesi talep edilmiş ise de icra takibinde “yasal faiz” işletilmesi talep edildiğinden takiple sıkı bağlılık gereği takipten sonra yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın harca esas değer dikkate alınarak KABULÜNE,
2-)Davalının —- İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı takibe yaptığı itirazın İPTALİ ile takibin 183.186,86-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si tutarında olan 36.637,00 -TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 12.513,49-TL harçtan peşin alınan 1.961,55-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.551,96-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 28.478,03-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-)Davacı tarafça yatırılan 2.023,75-TL harç ve 4.619,10-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere, toplam 6.642,85‬-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —– Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.