Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/927 E. 2021/305 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/927 Esas
KARAR NO: 2021/305
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2019
KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket makine satışına karşılık dava dışı çek keşidecisi — firmasından —- çeki ve başkaca çekleri teslim aldığını, bahse konu çeklerin kaybolduğunu, dava konusu —-tarafından —– sayılı dosyası İle icra takibine konu edilerek icra takibi başlatıldığını, fakat müvekkili şirketin ne davalı —- herhangi bir ticari ilişkisi mevcut olmadığını, davalı —- yetkilisi olduğunu, diğer davalı —– yakın akrabası olduğunu, davalılar çeki kötü niyetli olarak ele geçirildiğini ve kendi aralarında ciro silsilesi oluşturarak müvekkilin yasal defîlerini engellemeye çalıştıklarını, müvekkili şirket —– dosyası ile çek iptal davası açtıklarını, çekler hakkında ödemeden men yasağı konulduğunu, dava konusu çek davalı —– tarafından bankaya ibraz edildiğini, banka tarafından ödemeden men yasağı çekin arkasına şerh düşüldüğünü, davalı şirketin ödemeden men yasağı olmasına rağmen kötü niyetli olarak müvekkil hakkında icra takibi başlattıklarını, davalı şirket yetkili hamil olmayıp kötü niyetli olduğunu, dava sonuçlanıncaya kadar takibin tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile ———- bedelli çeke ilişkin müvekkilin davalılara borçlu olmadığının tespitine, çekin istirdadı ile müvekkile verilmesine, davalıların %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, icra dosyasına ödeme yapılması halinde ödenen bedellerin davalılardan alınıp müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı —– cevap dilekçesinde özetle: Davacı bir başka davada çekin kaybolduğunu öne sürerek iptalini talep etmişse de çekin kaybolmadığı ve çekin bankaya ibraz editdiği anlaşıldığından diğer davanın da reddine karar verilmesi gerektiğini, ödemeden men yasağının kaldırılacağının ortada olduğunu, ödemeden yasaklanan çekin icra takibine konu edilmesini engelleyen bir düzenleme mevcut olmadığını, çekin arka yüzünde davacının kaşesinin ve cirosunun olduğu görüldüğünü, basiretli bir tacirin devretmeyeceği çeki cirolaması hayatın gerçeklerine aykırı olduğunu, davacı şirket ciro silsilesinde kendisinden sonra gelen ciranta —- ilişkisi bulunmadığını ile sürmüşse de bu savunma şahsi defi olup davalı müvekkil şirkete yöneltilmesi mümkün olmadığını, şahsi definin muhatabı ancak davalı — olabileceğini, davalı ——–müvekkil şirketin yetkilisi olduğunu, davaya konu çekin diğer davalı —- şirkete olan sermaye taahhüdüne istinaden müvekkile devredildiğini, davalı ciranta —- davalı müvekkil şirket arasındaki alacak ilişkisi geçerli ve hukuki sebebe dayanmadığını, davalı müvekkil şirketin davaya konu çeki elinde bulundurmasının haklı nedeni bulunmadığını, davacının şahsi defi niteliğinde olan hukuki ilişki yokluğunda savunmasının iyi niyetli üçüncü kişi müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili geçerli ve hukuki bir nedene dayanarak çeki elinde bulundurması nedeniyle davanın müvekkil şirket açısından reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı—– cevap dilekçesinde özetle; Çekin arka yüzünde davacının cirosunun olduğu görüldüğünü, çekin devredildiğine karine teşkil ettiğini, müvekkilin dava konusu çeki diğer davalı — şahsi alacağına istinaden almış ve yetkilisi olduğu davalı——- olan sermaye borcuna karşılık olarak bu şirkete devrettiğini, müvekkil çeki geçerli hukuki ilişkiye istinaden teslim aldığını, teslim ettiğini, davacı —- ya borcu olmadığına dair iddiası kişisel defi olduğundan davalı müvekkile karşı ileri sürülmesi mümkün olamayacağını, müvekkil bu çeki davacıdan değil diğer davalı —- olan alacağı için bu davalıdan aldığını, davacı ticari ilişkisi bulunmadığı iddiasını ancak—- yöneltebileceğini, müvekkilin davacı şirketle ilişkisi bulunmadığını, davanın müvekkil şirket açısından reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı —- dilekçesinde özetle; çekin arkasında davacının cirosunun bulunması çekin davacı tarafından ödeme aracı olarak kullanıldığını, üçüncü şahsa devredildiğini gösterir, dava konusu çek tarafımca—- karşılığı alındığını, ancak bu şahsın çeki cirolamadığını,—– tarafıma teslim ettiğini, çeki borcuna karşılık diğer davalı —- verdiğini, davacı şirketle ilişkisi bulunmadığını, tarafların ticari ilişki içinde çeki devraldığını ve devrettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda —–ayrıntılı raporunda;
1) Davacının ticari defter kayıtlarının delil vasfı taşıdığı,
2) Dava dışı — keşideci —– davacı —- emrine davaya konu —-çekini düzenlediği, çekin arkasında davacı çek lehtarı —- cirosunun bulunduğu, ciro silsilesinin sırasıyla davacı —— daha sonrasında okunmayacak derecede karalanarak iptal edilmiş bir cironun bulunduğu, daha sonraki cirantaların ise davalı —davalı —-olduğu, davalılardan —- dava konusu çekin son hamili olduğu, davaya konu çekin son hamil davalı —- tarafından tahsil edilmek üzere—– tarihinde bankaya ibraz — davaya konu çekin arkasında——sayılı ödeme yasağının şerhi bulunduğundan dava konusu çeke işlem yapılmadığı, dava konusu çek son hamil davalt ——–tarafından dayanak yapılarak —- tarihinde dava dışı çek keşidecisi —- davalı cirantalar —– üzerinden İcra takibi başlatıldığı,
Huzurdaki —- tarihli davada —- ciranta elan davacının dava konusu çeki kaybettiğini ——davalılara borçlu olmadığının tespitini ve çekin istirdadını talep ettiği,
3)Davacı ticari defter kayıtlarının incelenmesinde, davacı ile dava konusu çek keşidecisi dava dtşı —- arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacı ticari defter kayıtlarına göre — tarihinde dava dışı —- davacıya —–ve bu çeklerin davacı ticari defter kayıtlarına kaydedildiği, buna karşılık da davacının çek keşidecisi dava dışı —— bedelli satış faturasını düzenleyerek davacı ticari defter kayıtlarına kaydedildiği,
Davacı ticari defter —– dava konusu çekin kayıtlı olmadığı, davacı ticari defter kayıtlarında kayıtlı olan — adette toplam — çekler içinde de dava konusu —— bedelli çekin kayıtlı bulunduğu, davacı tarafından dava konusu çekin numarasının davacı ticari defter kayıtlarına — yerine sehven —-ile kaydedilmiş olunduğuna ilişkin olarak belge ibrazında bulunulmadığı,
Davacı ticari defter kayıtları üzerinden sürdürülen incelemelerde davacının, dava konusu çekte kendisinden sonraki ciranta olan davalı —– herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmış olunup, davacıdan sonraki ciranta davalı —– davaya cevap dilekçesinde davacıyla ilişkisinin bulunmadığını, dava konusu çeki dava dışı —-isimli şahıstan mermer karşılığı aldığını, bu çekin bu kişi tarafından ciro edilmediğini beyan ettiği, dava konusu çekin üzerinde dava dışı —isminin ve cirosunun bulunmadığının görüldüğü, ticari defter ibrazı olmadığından davalı— dava dışı — isimli şahıs arasındaki ticari ilişki olup olmadığının tespit edilemediği,
Davacı ticari defter kayıtlarında davacının dava dışı—- isimli şahısla ve diğer davalı cirantalar — dava konusu son çek hamili —- ilişkisine rastlanamadığı,
4)Dava konusu çekte davacıdan sonraki ciranta olan davalı — dava konusu çeki dava dışı —– şahıstan —- aldığını, ancak dava konusu çeki bu şahsın ciro etmediğini, dava konusu çeki kendisinden sonraki ciranta olan davalı—- şahsi borcuna karşılık verdiğini, davalı——davaya cevap dilekçesinde dava konusu çeki davalı —- alacağına karşılık aldığını ve dava konusu çeki yetkilisi olduğu son hamil diğer davalı——– sermaye borcuna karşılık devrettiğini beyan ettiği, dava dosyasındaki —-göre, davalı ciranta — dava konusu çekin son hamili olan diğer davalı —- ortağı olduğu, dava konusu çekin son hamili davalı —- sermaye artışına gittiği,
Davaya konu çekin son hamil davalı— tarafından tahsil edilmek üzere — tarihinde bankaya ibraz edildiği, davaya konu çekin arkasında —–ödeme yasağının şerhi bulunduğundan çeke işlem yapılmadığı,
Dava konusu çekin son hamil davalı—- tarafından dayanak yapılarak—dosyası ile — tarihinde dava dışı çek keşidecisi —— çek bedeli üzerinden icra takibi başlatıldığı, takip alacaklısı son hamil davalı —- tarafından takip alacaklısı son hamil davalı —- yetkilisi ve tek ortağı ve takip borçlusu olan davalı ciranta– ile diğer davalı ciranta ve takip borçlusu — haciz işlemi yapılmadığı, çek lehtarı ciranta takip borçlusu olan davacı ile takip borçlusu olan dava konusu çekin dava dışı keşidecisine haciz işlemi uygulandığı,
Dava konusu çekin son hamili ve takip alacaklısı olan davalı —- yetkilisi ve tek ortağı olan diğer davalı ciranta ve takip borçlusu —kız kardeşi diğer davalı ciranta ve takip borçlusu —- tarihi itibariyle eşi olup, davalı ciranta ve takip borçlusu —- diğer davah ciranta ve takip borçlusu —- akrabalık ilişkisi olduğunun dava dosyasındaki — anlaşıldığı, dava dosyasındaki —-de davalı ciranta ve takip borçlusu — diğer davalı ciranta ve takip borçlusu —– arasında aynı iş yerlerinde çalıştıklarının belirlendiği,
Dava konusu çekin son hamili olan davalı —- ——ticari defter ve kayıtlarını sunması ve incelenmek üzere ibrazı istenmiş olup, davalının incelememize katılmadığı, yerinde inceleme talebinde bulunmadığı, dava dosyasına da herhangi bir ticari defter kaydı ve belge sunmadığı, incelemenin davacı kayıtları ile sınırlı olarak yapıldığı,
5)Diğer taraftan kambiyo taahhüdü mücerret olup, kambiyo senedinin tanzimi için bir alt hukuki ilişkinin varlığına gerek bulunmadığı, somut olayda kıymetli evrakın mücerretliği ilkesini devre dışı bırakacak tek ihtimalin çekin bile bile borçlu zararına, kötü niyetle veya ağır kusurlu olarak hamil tarafından iktisap edilmesi hali olup, bu durumun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği,
Davaya konu çekin davalılardan son hamil—- tarihinde bankaya ibraz edildiği, davaya konu çekin arkasında —-sayılı ödeme yasağının şerhi bulunduğundan çeke işlem yapılmadığı, davalı son hamil— dava konusu çeki —- ödeme yasağı tarihi itibariyle veya daha önceki bir tarihte —- anlaşılmakta olunup, bu durumda davalı son hamil—- dava konusu çeke ödeme yasağı konduğunu bilmesi mümkün olmadığından, davalı son hamil —– dava konusu çeke ödeme yasağı konduğunu bilerek kötü niyetli alınması halinden bahsetmek mümkün bulunmamakta olup, ödeme yasağının da takibe engel teşkil etmediği,
6)Yukarıda yapılan açıklamalar ve —-hükümleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu çekin son hamili davalı —– dava konusu çeki iktisap ederken kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğuna ilişkin olarak dava dosyasında somut belge bulunmaması, davalı son hamil —– yönünden dava konusu çekte ciro silsilesi yönünden kopukluk olmaması, davalı ———– firmasının düzgün bir ciro zinciri ile dava konusu çeki iktisap etmesi hususları gözetildiğinde, takdir ve değerlendirmesi münhasıran — ait olmak üzere, dava konusu çekin son hamili davalı —- dava konusu çekin meşru hamili sıfatını kazandığı sonucuna varılabileceği, bu kapsamda davacının dava konusu çekin son hamili olan davalı —-dava konusu çeke ilişkin olarak istirdat talebinde bulunamayacağı, dava konusu çekin son hamili olan davalı —— dava konusu çekten doğan hakları kullanabileceği, diğer davalılar yönünden değerlendirmenin bildirir rapor ibraz ettiği görülmüştür.
DELİLLER
—– sayılı icra dosyası
*Davacı şirket ticari defter kayıtları
*Bilirkişi raporu
*Tüm dosya kapsamı
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava İİK 72 uyarınca açılan menfi tespit ve 6100 sayılı TTK 792 uyarınca çekin istirdatına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı , davadışı çek keşidecisi —-numaralı —— bedelli çeki ve başkaca diğer çekleri teslim aldığını ancak bu çeklerin müvekkilinin uhdesinde iken kaybolduğunu , davalıların kötüniyetli olarak çeki iktisap edip müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, çek nedeni ile müvekkilinin davalılara bir borcunun bulunmadığını iddia etmiştir.
Davalı — konu çeki — mermer karşılığında aldığını, —- cirolamadığını, beyaz ciro ile kendisine teslim ettiğini, yine kendi borcuna ilişkin diğer davalı — verdiğini , çeki iyiniyetle aldığını savunmuştur.
Davalı —-olduğunu ve çeki iyiniyetli olarak iktisap ettiğini, —— ortağı olduğunu ve çeki sermaye borcu olarak getirdiğini , müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında da bu durum anlaşılacağını belirtmiştir.
Davalı ——- şahsi borcuna karşılık aldığını , şahsi defileri kendisine karşı ileri sürülemeyceğini belirtmiştir.
Davaya konu çek’in kaybolduğundan bahisle davacı tarafından —– esas sayılı dosyasında çek iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı —— sayılı dosyasında davaya konu çekte cirosu bulunan cirantalar aleyhine icra takibine giriştiği anlaşılmaktadır.
—–esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş davaya konu çek bilgileri; —- keşideci olduğu , keşide yerinin —olduğu , çekin arka yüzündeki – —— olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için davacı ve davalılar arasında bir ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, ciro silsilesindeki sıra dikkate alınarak , tarafları defterlerine davaya konu çekin —–ilişkin bir kayıt mevcut olup olmadığı hususlarında inceleme yapmak üzere tarafların ticari defterlerini inceleme gününde sunmaları için taraflara kesin süre verilmiş , kesin süre içerisinde davacı tarafından ticari defter ve kayıtları ibraz edilmiş , davalılar tarafından defterleri ibraz edilmemiştir.
Menfi tespit ve istirdat davaları 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK ) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa davaya istirdat davası olarak devam edilir. İspat yüküne ilişkin yukarıda açıklanan genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran — taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Davacı taraf davalıların ciro sırasına göre —– aralarında ticari ilişkinin mevcut olmadığını , diğer cirantaların da —- ağır kusurlu ve kötüniyetli olduklarını ispatla yükümlüdür. Davalı—– aldığını , diğer davalılar da iddialarını ispatla yükümlüdür.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ( HMK ) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir ( HMK 222/1 ). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır ( HMK 222/2 ). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur ( HMK 222/4 ).Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir ( HMK 219/1 ). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir ( HMK 219/2 ).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir ( HMK 220/1 ). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir ( HMK 220/3 ).Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki —– kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Eldeki davada davalı yanın kayıtlarını sunmadığı görülmüş olmakla ;Davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının davalılar ile aralarında ticari ilişki bulunmadığı iddiasını kanıtladığı, Davalı——– diğer davalıların iddialarını ispat edemediği kabul edilmektedir.
Kambiyo hukuku bakımından yapılan incelemede ise; Takip alacaklısı son hamil davalı —- dahil tüm cirantlar üzerinden takip başlatmış olduğu , bu durum —- keşideciyi ve cirantalardan herhangi birini takibin dışında tutma arzusunun bulunmadığını, dolayısıyla herkesi sorumlu tutma iradesini ortaya koyduğunu göstermekte ise de , takip alacaklısı — yetkilisi ve tek ortağının —– tarafından haciz işlemi yapılmadığı, çek lehtarı-davacı ve davadışı keşideciye haciz işlemi uygulandığı , Dava konusu çekin son hamili ve takip alacaklısı olan davalı —- yetkilisi ve tek ortağı —- tarihi itibariyle eşi olduğu, aralarında akrabalık ilişkisi olduğu, dosya arasındaki —diğer davalı —–yılları arasında aynı iş yerlerinde çalıştıkları, davaya konu çeki başkasından alacağına karşılık aldığı iddiasını davalı —-ispatlayamadığı ve çeki iktisabında kötüniyetli olduğu ve diğer davalıların aralarındaki ilişkiler çerçevesinde bu çeki —-şekilde elde ettiğini hayatın—- uyarınca bilebilecek durumda oldukları kanaatine varılarak davalıların çeki iktisapta kötüniyetli ve ağırkusurlu oldukları anlaşılmakla davacının çek nedeni ile borçlu olmadığının tesbitine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE ;
– Davacının —- sayılı takibe konu —keşide tarihli —- bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
—- sayılı takibe konu —– bedelli çek’in davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
-Davaya konu çek bedelinin %20 si oranında kötüniyet tazminatının davalı —– alınarak davacıya verilmesine ,
2-Karar tarihinde alınması gerekli 3.415,50 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tedbir harcı, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.037,80 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL harç toplamı1.891,68 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı — yüzüne karşı, davalı — yüzüne karış verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre ———-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/04/2021