Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/92 E. 2023/732 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/92
KARAR NO : 2023/732

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ : 08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı —– Şirketi arasında 22/06/2017 tarihli—– no’lu —- Sözleşmesi ve bilcümle eklerinin imzalandığını, ilgili sözleşme ve eklerinin dosyada mevcut olduğunu, diğer davalı —–ise iş bu – sözleşmeleri kapsamında ——– işlemlerine konu edilmek üzere müvekkili şirkete devir ve temlik etmiş olduğu alacakların borçlusu olarak müvekkili şirket nezdinde “temlik borçlusu” sıfatının haiz olduğunu, davalı temlik borçlusu—–müvekkili şirkete vadesinde ödeme yapmadığını, müvekkili şirket ile diğer davalı —– Arasında imzalanan – sözleşmesi hükümleri incelendiğinde de, davalı—–müvekkili şirkete borç ödeme ve hatta müvekkili şirketin her türlü zarar ve masraflarını tazmin etme taahhüdünde bulunmuş olduğunun sabit olduğunu, müvekkili şirket tarafından ihtarnamenin keşide edildiğini, davalıların müvekkili şirket tarafından temerrüte dürüşüldüğünü, müvekkili şirketin alacağının tahsili için —- İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ancak davalıların takibe itiraz ederek takibi durdurduklarını belirterek davalıların yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin davacı firmaya hiçbir borcunun bulunmadığını, dava dilekçesi eklerinde bulunan — sözleşmesi ve temlik sözleşmesinde bulunan imzaların müvekkillerine ait olmadığını, imzalara itiraz ettiklerini, ihtarnamelerin müvekkillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalıların cevap dilekçesi ile ileri sürmüş olduğu imza inkarlarını kabul etmediklerini, davalı tarafın kötü niyetli olarak borçtan kurtulmak amacı ile ve davayı uzatma maksatlı imza itirazında bulunduğunu, davalılardan—– Şirketi’nin müvekkili şirket ile – sözleşmeleri ve bilcümle eklerini imzalayarak müvekkili şirketten iş bu sözleşmeye istinaden faktoringin finansman hizmetini aldıklarını, ancak davalılar vekili cevap dilekçesinde yanılgıya düşerek davalıların geçerli bir kefaletleri olmadığını beyan ettiklerini, davalı temlik borçlusu —–müvekkili şirkete vadesinde ödeme yapmadığını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında gönderilen ödeme emrinde belirtilen tutarlar üzerinde mutabık kalınamadığını, müvekkilerin davacıya bu tutarda bir borcunun bulunmadığını, müvekkili şirketlerin temerrüte düşürülmediğini, yapılan tebligatların —– tebliğ edildiğini ancak müvekkili firmaların —– adında bir çalışanı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava;—–. İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline yöneliktir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davacı —- şirketinin ; davalılardan —–. arasında imzalanan 22.06.2017 gün ve —– sözleşmesi hükümleri ile—– tarafından davacıya yapılan temlik sözleşmesi hükümleri gereğince, icra takip tarihi itibarı ile davacı şirketin davalılardan talep edebileceği alacak bulunup bulunmadığı, varsa miktarının her bir davalı yönünden asıl alacak ve ferileri olarak belirlenesi, davalı yanın sözleşmelerde davalı şirketlerin; özellikle —-ve temlik sözleşmelerinden her ikisinde davalı şirketlerin imzalarının bulunmadığını iddia ettiği anlaşılmakla sözleşmedeki imzaların davalı şirket yetkililerine sözleşme tanzim tarihi itibarı ile ait olup olmadığı tespiti, icra inkar tazminatı talep koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememiz ara kararı gereğince dosyanın —- gönderilerek dava konusu 22/06/2017 ve 23/06/2017 tarihli belge asılları ile davalı şirket temsilcilerine ait imzaların karşılaştırılarak imza incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, 23/11/2021 tarihli —–raporunda özetle ; “…İnceleme konusu 22.06.2017 tarihli, 1.000.000 TL tutarlı fatura dökümüne ilişkin Temlik belgesinde ”—–‘ kaşe izi üzerine atılı imza ile —- mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın —– eli ürünü olduğu, inceleme konusu 22.06.2017 tarihli, 500.000 USD bedelli — sözleşmesinde ”—- ve eklerinde atılı imzalar ile —– mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla —– eli ürünü olmadığı, inceleme konusu 23.06.2017 tarihli 1.000.000 TL tutarlı Temlik belgesinin fotokopisinin mevcut olduğu, aslının mevcut olmadığı, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olmakla birlikte; İnceleme konusu belge fotokopisinin orijinalinden elde edildiğinin kabulü halinde istem doğrultusunda fotokopi belge üzerinden yapılan incelemede; inceleme konusu belge fotokopisinde ”——. adına atılı imza ile —– mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından uygunluk ve benzerlikler saptanmadığından söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel —– eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir kanaat raporudur…” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizin 16/02/2022 tarihli —- Celsesinin —– no’lu ara kararı gereğince taraf vekillerinin beyan ve itirazları ve özellikle —– temsilcisi —–22/06/2017 tarihli ve —– nolu —-Sözleşmesi altında veya herhangi bir sayfasında, sözleşme tarihindeki şirket yetkilisi —–ait bir imzanın bulunup bulunmadığının ve davalı yanın diğer incelenen belgelere de yapılan itirazlar da değerlendirilmek suretiyle bu itirazları karşılar nitelikte ek rapor tanzim edilmesi için dosyanın yeniden —– gönderilmesine karar verilmiş olup, 11/04/2022 tarihli —– ek raporunda özetle; “…İnceleme konusu 22/06/2017 tarihli 500.000 USD bedelli —-Sözleşmesi ve eklerinde ”—–” adına atılı imzalar ile —–mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların —– eli ürünü olduğu, inceleme konusu 23.06.2017 tarihli 1.000.000 TL tutarlı temlik belgesinin fotokopisinin mevcut olduğu, aslının mevcut olmadığı, fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu; ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılması gerekli olmakla birlikte; inceleme konusu belge fotokopisinin orijinalinden elde edildiğinin kabulü halinde istem doğrultusunda fotokopi belge üzerinden yapılan incelemede; inceleme konusu belgede —–adına atılı imza ile —– mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın kuvvetle muhtemel —– eli ürünü olduğu, diğer sorulan hususta 23/11/2021 tarih ve—– sayılı raporumuzun ”BULGULAR VE SONUÇ” bölümünün 6.1. maddesine eklenecek bir husus bulunmadığı hususlarını bildirir kanaat raporudur…” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Mahkememizin 16/11/2022 tarih —-. Celsesinin—–no’lu ara kararı gereğince dosyanın hesaplama için nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi ile bankacılık ve – işlemlerinde uzman mali müşavirden oluşan 2 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş olup, 30/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacının davalı—–toplam alacağının 1.000.000,00 TL, kullandırılan krediden 250.597,49 TL’si —- ücreti ve BSMV’den olmak üzere toplam 1.250.597,49 TL olduğu, davacının ticari defter ve belgelerinin HMK 222/2 ‘ye göre lehine delil teşkil ettiği, davacının ticari defterleri kayıt nizamının VUK 215-219 muhasebe sistemine uygulama ve genel tebliğ hükümlerince ve usulüne uygun birbirini tamamladığı, davacı alacağı ile ilgili davalı tarafların ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı tespitleri yapılmıştır.
Mahkememizin 15/03/2023 tarihli —-. Celsesinin —– no’lu ara kararı gereğince, dosyada mevcut —– raporundaki imza tespitleri de dikkate alınarak taraflar arasında düzenlenen – sözleşmesi, borç tasfiye protokolü, kefalet sözleşmeleri ve eş muvafakatnameleri göz önünde bulundurularak ve davalı şirketin 2018-2019-2020 dönemlerine ait ticari defterleri ve incelenerek —– sözleşmesinin geçerliliği, davacının davalılardan talep edebileceği sözleşmesel alacak bulunup bulunmadığı, bulunması halinde talep edebileceği alacak miktarının hesaplanmasına yönelik rapor düzenlenmek üzere dosyanın borçlar hukuku alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi ile mali müşavir-bankacı bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup, 02/09/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 22.06.2017 tarihli – sözleşmesinin davacı ve davalılardan —–… tarafından imzalandığı, ekindeki protokol ile “… Aşağıda dökümü yapılan alacakların Şirketinize devrine herhangi bir engel bulunmadığını, bu fatura bedellerini fatura üzerindeki tutar olarak —–nezdindeki hesabınıza ödeyeceğimizi taahhüt ederiz.” denilmek suretiyle davalı —— teminat verdiği, 22.06.2017 tarihli fatura bedelinin ise 1.000.000,00’TL olduğu görülmektedir.Doktrinde—- sözleşmesi, daima ivazlı, iki tarafı borç altına sokan bir nevi alacağın devri niteliğinde işlemdir. Bu kapsamda müşterinin, alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücünün olduğunu garanti etmiş olduğu kabul edilir. Nitekim —– sözleşmesi bir ivaz karşılığında yapıldığı için, müşterinin hem alacağın varlığından, hem de borçlunun ödeme gücünden sorumlu olduğu söylenebilecektir.—– müşterilerin mal ve hizmet satışlarından doğmuş, fatura ile belgelendirilmiş alacakların faktor tarafından devralınması sonucunda ortaya çıkan bir finansman yöntemidir. —– işlemi üç köşeli işlemdir. Bir tarafında mal ve hizmet satışlarından doğmuş, fatura ile belgelendirilmiş alacaklarını devreden müşteri, diğer tarafta bu mal ve hizmet satışlarının doğmuş olduğu sözleşmesinin diğer tarafı borçlu ve söz konusu alacakları devralan kanunen anonim şirket şeklinde kurulmak zorunluluğu bulunan – şirketi vardır. —- sözleşmesi ile müşteri alacakları devretmek, alacaklarla ilgili tüm bilgi ve belgeleri faktore verme ve ücret ve masrafları ödeme borcu altına girmektedir. Diğer yandan – şirketi ise alacakları devralma, ödeme yapma, alacakların tahsilinde özen gösterme, anlaşmanın niteliğine göre garanti verme, sır saklama, devraldığı alacakların muhasebe işlemlerini yapma, borçluya bildirimde bulunma, alacağın tahsili için gereken hukuki süreci takip etme borcu altına girmektedir. İşbu dava konusu —- sözleşmesinin de doktrinde belirlenen hususlara uygun olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından, —–Noterliğinin —- yev.no’lu 01.03.2019 tarihli olarak, davalılara keşide edilen ihtarname ile —-devir ve temlik edilen alacaklardan temlik(fatura) borçlusu —– 25.02.2019 tarihi itibariyle işlemiş faiz ve ferileri hariç 1.250.597,49 TL ana para alacağı olduğu ve yine – sözleşmesinin tarafı —— sağlamış olunan finansman hizmetine ilişkin olarak 1.250.597,49 TL ana para alacağının ödenmesi ihtarında bulunulduğu görülmüştür.
Sonuç olarak 22.06.2017 tarihli —–sözleşmesi ile ekinde düzenlenen aynı tarihli protokol, tarafların ticari defter ve kayıtlar ile diğer deliller, imza incelemesine yönelik —–bilirkişi raporları, ticari defter ve kayıtlarına yönelik bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli oldukları taraflar arasında düzenlenen — sözleşmesi ve ekindeki protokollerin mevzuata uygun ve geçerli olarak düzenlendiği, dosya kapsamına göre
davacının taraflar arasındaki —–Sözleşmesi uyarınca, davalı/ borçlulardan —- İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı
icra dosyasında, davalı —–1.250,597,49 TL, davalı temlik borçlusu—– ise 1.034.947,92 TL alacaklı olduğu, davacının davasını kanıtladığı, icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali gerektiği, alacağın likit ve hesaplanabilir olduğu, bu nedenle icra inkar tazminat talep şartlarının bulunduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalıların—–. İcra Müdürlüğü—— esas sayılı icra takibine yaptıkları itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına,
-1.251.383,97 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatı davalılardan——. Yönünden 1.035.260,37 TL olarak sorumlu olduğu kısımla sınırlı olarak taraflardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 85.482,04 TL harcın peşin alınan 15.113,59 TL harçtan mahsubu ile kalan 70.368,45 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 15.113,59 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı ve 8.203,00 TL dosya masrafı olmak üzere toplam 23.360,99 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre 167.652,24 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —-Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.