Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/906 E. 2020/192 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/906 Esas
KARAR NO: 2020/192
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/12/2019
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA/TALEP
Davacı vekilinin Mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; ” Müvekkili olan davacı ile davalı muhataplar arasında kredi sözleşmesi imzalandığını ve davalı şirkete kredi kullandırıldığını, diğer davalıların ise sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı taşıdıklarından borçtan sorumlu olduklarını, davalılar tarafından bahse konu kredi kullanılmasına rağmen tüm yazılı ve sözlü uyarılara karşın ödenmesi gereken borcun bu zamana kadar ————İcra Müdürlüğü’nün ———– Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların icra dosyasındaki ödeme emrini tebliğ aldıklarını ancak borca ve faize itiraz ettiklerinden icra takibinin durduğunu, davalı borçlularca itirazın haksız, kötü niyetli ve alacağın tahsilini sürüncemede bırakmak amacı ile yapıldığını, itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava açılmadan önce zorunlu arabululuculuk başvurusu yapılması gerektiğini ancak davacı yanın dava şartı olan arabuluculuğa başvurmadan işbu davayı açtığını, müvekkili olan davalı şirketin kullandığı kredi kartı ve ek diğer hesaba diğer davalıların kefil olduğunu, davalı şirket dışındaki davalıların kefaletinin müteselsil kefalet olmayıp adi kefalet olduğunu, bu davalılar yönünden takip yapılamayacağını, müvekkili davalıların hesap kat ihtarı ile temerrüde düşürülmeden ana paraya faiz işlenerek takip yapılmasının mümkün olmadığını, davacı yan tarafından davanın kötü niyetli olarak açıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekili dava dilekçesiyle arabuluculuk son tutanak aslını veya onaylı suretini dosyaya sunmamıştır.
Mahkememizin ———– tarihli tensip zaptı ile arabuluculuk son tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini dosyaya sunmak üzere davacı vekiline 1 haftalık kesin süre verilmiş ve ihtarat yapılmıştır.
Eldeki davanın açıldığı tarih ———— Dava tarihi itibariyle ticari davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur.
Dava dilekçesi verildikten ve kesin süre geçtikten sonra davacı vekilince sunulan ———— suretine göre; ————-dur.
—————dir.
Buradan hareketle; dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmadığı ve Arabuluculuk Son Tutanağının düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Eş deyişle dava açıldığında arabuluculuk süreci tamamlanmamıştır.
[“… Arabuluculuk hükümleri yönünden yapılan değerlendirmede ise; ———– tarih ve 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca;
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
… O halde; izah edilen nedenler ve mahkemenin gerekçesine göre de, arabulucuya başvurmak dava şartı olarak kabul edildiğinden TTK’nın 5/A ve 6325 SK’nun 18/A maddesi 2.bendi son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılamayacağından dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararda isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.————————-
6102 Sayılı TTK”nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi de arabuluculuğa tabi ticari davaların bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bu davalarda türü itibariyle arabuluculuğa gidilmesi zorunludur. Buna göre dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ye eklenen 5/A ve HMK’nin 114/2. madde1eri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair 115. madde düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
6100 sayılı HMK.nın 30. maddesine göre, Hakim gereksiz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK.nın 138. madde ile öncelikle dava şartları ile ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği hükme bağlanmıştır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi uyarınca davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle bir an önce sonlandırılmasının davacı tarafın da lehine olduğu değerlendilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve gösterilen yasal düzenlemeler uyarınca TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi, HMK’nin 114/(2) ve 115. maddeleri uyarınca; davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usûlden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)————— harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığna,
4-)Davalılar vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 7/2 ve A.A.Ü.T. uyarınca 3.400-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine
5-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———– ödenen 1.320- TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)HMK madde 333/1. uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde————— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/06/2020