Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/892 E. 2020/448 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/892 Esas
KARAR NO : 2020/448
DAVA : Tazminat (Rücûen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 04/12/2019
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücûen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İhale yolu ile aldığı işin ifası için müvekkili olan davacı ile sözleşme yapan davalı şirket çalışanı ————— tarafından, ——– numaralı esasına kaydedilen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı talepli davada anılan Mahkemenin ——- tarihli kararı ile asıl işveren ile birlikte müvekkili olan davacıyı da müteselsil sorumlu saydığını, tamamen davalının sorumluluğunda çalışan———– talep ettiği ve Mahkemece hüküm altına alınan paranın %82’den fazlasına tekabül eden büyük bir kısmının müvekkili olan idareden tahsil edildiğini, davalının yükümlülüklerini ifadan kaçınması yüzünden, işçinin mağdur edilmemesini öngören ——– üstün tutan temel prensibi gereği, ihale makamı olarak müvekkili olan davacıya ödettirilen —– ödeme tarihi olan ——- tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket, ticari temsilcisi ——tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; ücret dışındaki işçi alacaklarından asıl işveren ile alt işverenin müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı temel ilkesine bağlı olarak işçinin çalıştığı dönemin 6552 sayılı yasada belirtilen tarihte devam ediyor olması halinde davacının ödediği meblağın tamamının asıl işveren yani davacı asıl işverenin yüklenmesi gerektiğinden ve 6552 sayılı yasada belirtilen tarihte değil ise yani bu tarihte çalışmıyor ise yükümlülüğün asıl işveren İSKİ ile davalı şirket arasında yarı yarıya olmasına dolayısı ile——— ödediği bu meblağın ancak yarısını alt işverenden talep edebileceğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,————sayılı dosyasında verilen hüküm nedeniyle davacının davalı şirkete ödediğini dermeyan ettiği kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağının davalıdan rücûen tazmini istemine ilişkindir.
——– sayılı dosyasına ait —— sistemine kayıtlı evraklar celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı, ————– sayılı ilâmıyla davacının ödemesi kararlaştırılan bedeli, dava dışı işçiye ödediğinden bahisle ödenen bedelin davalı şirketten rücûen tahsilini istemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2- (1): “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”
(2): “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere ve yapılan açıklamalara göre somut uyuşmazlığın TTK.’nun 4. maddesine göre mutlak ticari dava veya nispi bir ticari dava niteliğinde olmadığı, eldeki rücûen tazminat davasının genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Sonuç itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya ———– Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ———- Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-)Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.13/11/2020