Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/881 E. 2020/547 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/881 Esas
KARAR NO: 2020/547
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2019
KARAR TARİHİ : 17/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —- müvekkili——- kredi numaralı, —— bedelli ticari amaçlı ——- imzalandığını, müvekkili —— tarafından, davalı şirketin ödeyebileceği doğrultuda detaylı ödeme planının hazırlandığını ve bu ödeme planına göre davalı borçlunun kredi ödemelerini aylık taksitler halinde ödeme taahhüdünde bulunduğunu, müvekkili kurumun davalı ———— kullandırmak suretiyle sözleşme gereği üzerine düşeni yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin taahhüdünü yerine getirmediğini, kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından borçlu şirketin yetkilisine hesap kat İhtarı göndererek hesabın kat edildiğini ve tüm borcun muaccel hale geldiğini, ihtara rağmen ödeme gerçekleşmeyince davalı şirket hakkında ———— sayılı dosyasından menkul rehininin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinin başlatıldığını, davalı şirket tarafından —— tarihinde borcun tamamına, faize, ferilerine ve vekalet ücretine itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalı borçlunun borca itiraz etmiş olmasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin alacağının likit olduğ ınu, borçlunun kullandığı kredinin gerek detaylı ödeme planı gerekse hesap hareketleri ile Sabit olduğunu, kredi sözleşmenin “kredi limiti, vadesi ve faiz oranı” başlıklı maddesinde kredi uygulamasında geçerli olan faiz oranlannın açık olarak belirtilmiş olduğunu, davalının da bunu peşinen kabul ettiğini, iddia ederek, davalı borçlunun —– sayılı dosyasına, — asıl alacak, — işlemiş faiz, — masraf olmak üzere toplam —– miktanna yapmış olduğuj itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 27,72 oranından işleyecek temerrüt faizi ve temerrüt faizinin % 5 gider vergisi üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı taraf duruşmaya gelmedeği gibi her hangi bir cevap vermemiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiş, bilirkişi raporunda davacının —-toplam alacağı ile davacının icra ödeme emrinde yazılı —- toplam alacak talebi arasındaki —-aleyhte farkın; davalı —– tarihinde temerrüde düşmesine rağmen, davacının —-kat tarihinden itibaren, yıllık — gecikme faiz oranından temerrüt faizi hesaplamasından ve talep etmesinden kaynaklandığı, aynı alacak için —— sayılı dosyası ile —– tarihinde davadışı müteselsil kefil —— aleyhine icra takibi başlatıldığını, tahsilde tekerrür oluşturmamak ve Türk Borçlar Kanunun 100 maddesi uyarınca takip tarihinden sonra yapılabilecek kısmı tahsilatların öncelikle işlemiş faiz, masraf ve borcun ferilerine mahsubu sağlamak kaydı ile —– asıl alacak tutarına, takip tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar davacı şirket’in işbu muaccel olan dava konusu —-numaralı taksitli —-uyguladığı yıllık —- gecikme faiz oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle takibin bu rakamlar üzerinden devam edeceğinin bildirildiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu asil tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde Borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın —– tarihinde ve yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında —– tarihinde imzalanan sözleşme 12. Maddesi ( yetki şartının bulunması) gereği davacının yetkili icra dairesinde takip yaptığı anlaşıldığından icra takibinin geçerli bir takip olduğu kanaatine varılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda,”.. davacının —- toplam alacağı ile davacının icra ödeme emrinde yazılı — toplam alacak talebi arasındaki — aleyhte farkın; davalı ——– tarihinde temerrüde düşmesine rağmen, davacının —– kat tarihinden itibaren, yıllık % 27,72 gecikme faiz oranından temerrüt faizi hesaplamasından ve talep etmesinden kaynaklandığı, aynı alacak için —- esas sayılı dosyası ile —— tarihinde davadışı müteselsil kefil ——- aleyhine icra takibi başlatıldığını, tahsilde tekerrür oluşturmamak ve Türk Borçlar Kanunun 100 maddesi uyarınca takip tarihinden sonra yapılabilecek kısmı tahsilatların öncelikle işlemiş faiz, masraf ve borcun ferilerine mahsubu sağlamak kaydı ile —- asıl alacak tutarına, takip tarihinden asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar davacı şirket’in işbu muaccel olan dava konusu —– numaralı taksitli ticari krediye uyguladığı yıllık —— gecikme faiz oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle takibin bu rakamlar üzerinden devam edeceği” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre, itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalıların yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalara ve faizine ilişkin açıklama ve değerlendirmelere mahkememizce de itibar edildiği ve davalıların itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, takibin belirlenen miktarlar üzerinden devamı ile itirazın iptaline karar verilmiştir.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Eldeki davada, dava konusu nakdi kredi alacağı likit (belirlenebilir) olup hükme esas alınan miktar üzerinden davacı yararına ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar vermek gerekmiştir ———–
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının —- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin— asıl alacak, ——- ihtarname masrafı olmak üzere toplam —— ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık —– gecikme faiz oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle devamına,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 3.971,21 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 702,13 TL (icra müd yatırılan 290,68 TL) toplamı 992,81 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.978,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 başvuru harcı, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 906,00 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 702,13 TL harç toplamı 1.652,53 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.357,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzene karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2020