Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/858 E. 2020/193 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/858 Esas
KARAR NO: 2020/193
DAVA: İstirdat
DAVA TARİHİ (Görevsiz Mahkemede) :20/03/2019
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili firmaya ——— tarihinde bildirimde bulunduğunu, davalı tarafından usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenen ve müvekkili firma tarafından ödenen kaçak tüketim cezasının müvekkili firmaya iadesinin gerektiğini, müvekkili firma her ne kadar davalı tarafından belirtilen sürelerde perakende satış sözleşmesi imzalamamış olsa da bu durum kendisine kaçak elektrik bedeli yansıtılmasını gerektiren bir durum olmadığını, ilgili mevzuat gereği müvekkili firmaya kaçak tüketim cezası uygulanamayacağını, yalnız usulsüz kullanım cezası uygulanabileceğini, ——- Davalı tarafın izah edildiği üzere usul ve yasaya aykırı olarak müvekkili firmaya karşı———— yansıtmış olduğunu, söz konusu bedelin müvekkili firma tarafından ödendiğini, müvekkili firma tarafından davalı tarafa yapılan sözlü ve yazılı ihtara rağmen usul ve yasaya aykırı şekilde yapılan işlemin iptal edilmediğin, davalı tarafça yapılan —- tarihli ——- tarihli bildirimler de birbiriyle çeliştiğini, davalı tarafın — tarihli bildirimde ———–maddesine dayanmakta olduğunu, — tarihli bildirimde ————– kullanım yerine ilişkin olarak perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesinin kaçak elektrik enerjisi olarak kabul edilir hükmüne dayandığını, davalı tarafın ———- tarihli bildirim sonrası müvekkili firmanın süresinde perakende satış sözleşmesi imzalamaması sebebiyle bildirimde belirtilen ——– günü olan süre geçtikten sonra elektriğin kesilmediğini ve sayacın mühürlenmediğini, bu halde müvekkili firmanın dağıtım sistemine müdahale etmediğinin muhakkak olduğunu, davalı tarafın ——-tarihinde yani ilk bildirim üzerinden —-ay geçtikten sonra müvekkili firmaya gelip düzenlenen ——— tarihli kaçak/usulsüz elektrik tüketim tespit tutanağında yer alan perakende satış sözleşmesiz elektrik kullanılmasından dolayı düzenlenmiştir açıklamasıyla sabit olduğunu, davalı tarafın iddialarının gerçekleri yansıtmadığını, usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenen ve müvekkili firma tarafından ödenen kaçak kullanım cezası bedelimin iadesinden kaçınma çabasından ibaret olduğunu ——— sürerek; haksız ve usulsüz olarak düzenlenen ve taraflarınca ödenen kaçak tüketim cezasının iadesine yönelik davanın kabulünü, şimdilik ————— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının —– bulunması nedeniyle davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanına girdiğini, bu nedenle davanın usulden reddini, mahkeme aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddinin gerektiğini savunmuştur.
—–Tüketici Mahkemesi ————-sayılı ilamıyla görevsizlik kararı vermiş olup dosya Mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı şirket tarafından davalı elektrik firmasına, kaçak elektrik cezasına ilişkin, ödendiği ileri sürülen fatura bedelinin iadesi isteminden ibarettir.
Eldeki istirdat davasında davacı; ödenen, ancak borçlusu olmadığı bedelin tarafına iadesini talep etmektedir. Buradan hareketle dava, netice itibariyle bir miktar paranın ödenmesine ilişkindir.
Taraflar birer ———- olup tacir sıfatını haizdir. Uyuşmazlık da her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanmaktadır. Hâlböyleyken huzurdaki davanın bir ticari dava olduğu açıktır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK’nin 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Bu nedenle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114(2) ve 115. maddeleri gereğince, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açılmış olduğu anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Şöyle ki, istirdada konu olan asıl uyuşmazlığın temeli, bir miktar para alacağına ilişkin anlaşmazlığa dayanmaktadır. 6102 sayılı TTK”nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi de arabuluculuğa tabi ticari davaların bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bu davaların türü itibariyle arabuluculuğa gidilmesi zorunludur.
İşbu dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ye eklenen 5/A ve HMK’nin 114/2. Madde1eri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair 115. madde düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
Tüm bu nedenlerle; TTK’nun 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. bendinin son cümlesi, HMK’nun 114/(2) ve 115. maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Dava şartı yokluğu sebebiyle DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-)Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Davacı tarafından yatırılmamış karar ve ilâm harcı 54,40-TL ile maktu başvuru harcı 54,40-TL olmak üzere toplam 108,80-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye İrat Kaydına,
4-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 7/2 ve A.A.Ü.T. uyarınca 1.000-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca davacıya iadesine,
6-)Davalı tarafından yatırılan 6,40-TL vekâlet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ———— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.16/06/2020