Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/84 E. 2022/744 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/84 Esas
KARAR NO: 2022/744
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2019
KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında —— tarihinde davalı tarafından —–verildiğini, müvekkili olan davacı şirket tarafından ticari ilişkiye konu uçların —- tarihinde davalıya fatura edilerek teslim edildiğini, ancak faturaya konu alacağın ödenmemesi nedeni ile davalı aleyhine —–dosyası üzerinden icra tkabi başlatıldığını, itiraz edilmesi nedeni ile takibin durduğunu, takibe itirazdan sonra davalı tarafından—– müvekkili olan davacı şirkete davalı şirket tarafından haricen ödendiğini, icra dosyasından kalan bakiye alacağın, harç, masraf , faiz ve vekalet ücret alacaklarının ödenmediğini, davalı tarafça takipten sonra yalnızca ana paraya tekabül eden kısmın ödendiğini, takibe yapılan itirazın haksı ve yersiz olduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, borca itirazlarının devam ettiğini, müvekkili olan davalı şirket muhasebesince —– tarihinde toplu ödemeler yapılırken davacı şirket hesabına sehven gönderilen—- iadesi istemiyle ——numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, davacı şirket yetkililerinin teklifi üzerine davalıdan istenen —– adet yüzey sıvama torna ucunun deneme amaçlı olarak müvekkili olan davacı şirkete getirildiğini, fabrikada denemeleri yapılarak deneme sırasında işlem süresinin ——- olarak tespit edildiğini,ilk teslmi edilen torna uçlarını müvekkili olan davacı şirket yetkilileri huzurunda verimli bulunması sonucunda 7 adet daha torna ucu siparişi verildiğini ve toplamda ——- tarihinde faturalayarak müvekkili olan davacı şirkete gönderdiğini, müvekkili olan davacı şirketin daha sonradan gönderilen 7 adet torna ucunu kullanamadığını, çünkü ilk teslim edilen 3 adet torna ucunun üretim sürecinde ilk denemede —— olarak tespit edilen verim oranının birkaç gün içinde —-saniye olarak ölçümlenmesi nedeniyle faturayla birlikte gelen 7 adet torna ucunun kullanıma alınmadığını, bunun üzerine tarafların yaptığı görüşmeler sonucunda anlaşma sağlayamadığını, ilk alınan 3 adet torna ucu kullanıldığı için kullanılmayan 7 adet torna ucunu —- tarihli —- iade faturası ile davacı şirkete iade edildiğini, davalı şirketin aynı gün ——- fatura keserek torna ucu iadesini kabul etmediğini, müvekkili olan davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, müvekkili olan davalı şirket muhasebesince —— tarihinde sehven ——- ödemenin iade edilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine ihtarname keşide edildiğini, davanın reddine karar verilmesini, sehven davacı tarafa ödenen bedelin istirdatı için süre verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Tarafların —— celp edilmiştir.
——-sayılı dosyası celp edilmiştir.
Arabuluculuk son tutanağı dosya içerisindedir.
6100 sayılı HMK Madde 222- 1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
6102 sayılı TTK Madde 64-(1)——- Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2)Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
Madde 83- (1)Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan hükümler çerçevesinde değerlendirme yapıldığında; Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin ——tarihli celse ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara ——– yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi —– verilmiş, ——– tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Dosya rapor tanzim edilmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiş, ————- tarafından tanzim edilen ——- tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Sunulu bilirkişi raporunda özetle;”… Davacının, davalı—— iddia ettiği gibi satımdan kaynaklı işlemlerin bulunduğu, davalıca yapılan ödemelerin mahsup neticesinde, davacı şirketin ,davalı şirketten —– alacağının bulunduğu, davalı tarafından dava takip konusu —— tarihinde havale ile davaçı şirket GARANTI VADESIZ hesabına gönderdiğinin kayıtlardan tespit edildiği, davalı cari hesap kayıt incelenmesinde , davacının bakiye alacağını kalmadığı…”belirtilmiştir.
Tanzim edilen bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
—— sayılı dosyasında işbu dosyamız ile birleştirme kararı verilerek Mahkememize gönderilmiş, Mahkememizin işbu esas sayılı dosyasına birleştirilmesine karar verilen anılan Mahkeme dosyası tefrik edilerek Mahkememizin ———-sırasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizin —— tarihli celsesi ara kararı gereği dosya rapor tanzim edilmek üzre nitelikli hesaplamalar alanında uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi ———tarafından tanzim edilen —— tarihli rapor Mahkememize sunulmuştur. Sunulu bilirkişi raporunda özetle;”… —— sayılı dosyası ile davacı tarafından davalının aleyhine ———- icra takibinde —– asıl alacağın ödenmesi talep edilmiş olup ,—–dosyası ile başlatılan icra takibinde —– asıl alacağın ödenmesinin talep edildiği ve dosyaya sunulan ——– olarak belirtildiği, İcra takibi aleyhine başlatıldıktan sonra davalı tarafından noterden ——— tarihinde davacıya gönderilen —– yevmiye numaralı ihtarname ile davalının mala ilişkin (eğer ayıp var ise) ayıp ihbarında bulunduğunun kabul edilebileceği; ancak bu ihtarnamenin muhatabına (davacıya) tebliğ edilip edilmediğinin anlaşılamadığı, ayrıca icra takibinden sonra gönderilen bu ihtarname ile ayıbı bildirme (ihbar etme) külfetinin TBK m. 223 hükmüne göre zamanında yerine – getirilmiş sayılıp sayılmayacağını takdirinin, münhasıran Sayın Mahkeme’ye ait olduğu, Davacının dilekçelerinde yer verdiği TBK m. 100 hükmünün ilk fıkrasının “Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz.” şeklinde olduğu, davacının ——- tarihli dilekçesinin son sayfasında da açık bir şekilde belirtildiği üzere icra takip dosyasına ilişkin son kapak hesabı üzerinden davacının alacağının tespitinin istendiği, bu hususta yapılması gereken hesaplamanın uzmanlık alanımın dışında kaldığı; icra ve iflas hukuku alanında uzman bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasına gerek olup olmadığı hususunu takdirin, münhasıran Sayın Mahkeme’ye ait olduğu…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, rapora karşı davacı vekilince beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Huzurdaki dosyanın konusunun alacağa dayalı itirazın iptali davası olduğu, bekletici mesele yapılan Mahkememizin —– Esas sayılı dosyasının istirdat davasına ilişkin olduğu, her ne kadar bu dosyamızda —— sayılı dosyamızın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş ise de; Mahkememizin —- tarihli celse 1 nolu ara kararından rücu edilmesine karar verilmiştir.
İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından—– cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemi ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğu, işbu davanın süresi içerisinde harçlandırılmak suretiyle açıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, celp edilen belgeler, tanzim edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesinden;
İddia, savunma , celp edile bilgi ve belgeler, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinden;
Taraflar arasında, üretimini —- tarafından yapılan ——–hususunda ticari ilişki bulunduğu sabit olup, davacı tarafından satım ilişkisinden doğan alacağın konu edildiği takibe yönelik itirazın iptali istemiyle huzurdaki davanın açıldığı, davalı tarafından —— ayıplı olduğu, ancak sehven ödeme yapıldığı yönünde savunmada bulunulduğu, davacı tarafından davaya konu emtianın—– tarihinde davalıya teslim edildiği ve —– tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından borca itiraz ile takibin durduğu, davalı tarafından — tarihinde toplu ödemeler yapılırken—– sehven gönderildiği iddiası ile —– ihtarname ile bedel iadesi talebini içeren ihtarname keşide edildiği anlaşılmıştır.
TBK 223. Maddesinde; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
TBK 227. Maddesinde; “Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır…”
TTK 18. maddesinde;”…(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır…”
TTK 23. maddesinde;”…c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Düzenlemeler karşısında somut olay incelendiğinde; Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporu ile satıma konu 7 adet torna ucunda gizli ayıp bulunduğu tespit edilmiş ve elde edilen faydada kusur oranında azalma bulunduğu tespit edilmiş ise de dosyada mübrez delillerden ayıbın derhal bildirilmesini ve bildirim usullerini öngören TTK 18, 23 ve TBK 223. Maddeleri kapsamına uygun şekilde bildirim yapılmadığının anlaşıldığı, bu halde davalının ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi talebinde bulunamayacağı; ancak davalının TBK m. 227/1l hükmüne göre genel hükümlere göre zararını talep hakkı bulanabileceği anlaşılmıştır.
Bu kapsamnda yapılan değerlendirmede; Mahkememizce keşfen alınan bilirkişi raporu ile 7 adet torna ucunun üretimden kaynaklanan %70 kusurlu bulunduğu tespit edildiği, raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla raporda belirtilen teknik kısım yönünden raporun Mahkememizce benimsendiği, ancak somut olayda 7 adet torna ucuna ilişkin ayıp iddiasında bulunulmasına karşın alınan bilirkişi raporlarında 10 adet torna ucu üzerinden hesap yapıldığı, ayrıca takip tarihi ile dava tarihi arasında ödeme bulunmasına karşın alınan hesap raporlarında buna uygun hesaplama yapılmadığı anlaşıldığından alınan raporlara bu yönüyle itibar etmek mümkün olmamış, teknik bilirkişi raporundaki teknik görüşe itibar edilerek hesaplama Mahkememizce yapılmıştır.
Bu halde dosyada mübrez faturada; ——- olarak belirtildiği,—– adet torna ucu yönünden ayıp iddiasında bulunulduğu ve emtianın %70 oranı ile kusurlu bulunduğundan; 3 adet sorunsuz ——- %70 kusurlu torna uç bedeli toplamının —– olduğu, bu halde davacı —- şirketinin takip tarihi itibariyle —–asıl alacağı bulunduğun anlaşıldığı,—– asıl alacak üzerinden takip başaltılması halinde ———– vekalet ücreti alacağının doğduğu, ——- tarihinde yapılan ödeme dikkate alındığında takip tarihi ile ödeme tarihi arasında— faiz işleyeceği, bu halde ödeme tarihi itibariyle tüm ferileriyle birlikte toplam dosya kapak hesabının——– olduğu, davalı tarafından—- ödeme yapıldığı dikkate alındığında davalı … tarafından —- fazla ödeme yapıldığının anlaşıldığı, davacının her ne kadar takip tarihi itibariylee — asıl alacağı bulunmakla birlikte ödeme tarihi itibariyle davaya dayanak icra takibine konu asıl alacak fer’ileriyle birlikte dava tarihinden önce ödenmiş olduğu tespit edilmekle davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Takiple dava tarihi arasında asıl alacak ve tüm ferileri ile birlikte takibe konu borcun ödendiği anlaşılmakla, davanın hukuki yarar yokluğu sebebi ile REDDİNE,
2-)Davacının takip tarihi itibariyle alacağı bulunduğu sabit olmakla birlikte, dava tarihi itibariyle alacak ferileri ile birlikte sükut ettiği anlaşılmakla icra inkar tazminatı isteminin reddine,
3-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.082,94-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK.m.341/2 uyarınca miktar itibariyle kesin olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı. 22/11/2022