Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/828 E. 2019/37 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/33
KARAR NO : 2019/35

DAVA : Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ : 20/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davasında yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesinde; Uyuşmazlık konusu olan kavramın ‘—– kurulu olduğunu, yetki konusunda ise davanın, bir ortağın ortaklık sıfatı ile açtığı dava olduğunun düşünüldüğünde HMK. 14. Madde gereği ve yine T.T.K.’ 411. vd maddeleri uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açılmak zorunda olduğundan Mahkemenin yetkili olduğunu, Ticaret Kanununun 411 ve 412. Maddeleri uyarınca —– olan davalı şirketin %10 payından fazlasını elinde bulunduran (Mevcutta %13,4) müvekkilinin işbu dava yönünden aktif dava ehliyetine sahip olduğunu, davalı şirket —– tarafından kurulduğunu, bu günlere getirildiğini, şirketin kurucularının merhum—————–olduğunu, bu süreç içinde sürekli büyüyen şirkette, kurucu —-ile birlikte müvekkilinin çalıştığını, müvekkilinin şirketin büyümesinde ve gelişmesinde çok önemli bir rol oynadığını, almış olduğu kararlar ve yapmış olduğu işlemler ile şirketi ihya ettiklerini, merhum —— vefatına kadar davalı şirketin hem yönetim kurulu başkanlığını yapmış hem de en büyük hissedarı olduğunu, vefatı ile birlikte gerisinde bir oğlu ———- kaldığını, ancak merhum ——–üzerinde sağlığı boyunca bırakılan hisseler ve dolayısı ile şirketin hisse oranı gerçeği yansıtmadığını, sağlığında böyle bir durumun yaratılması —— aile büyüğü olması ve piyasada saygın bir isme sahip olduğu için olduğunu, ancak tüm bu süreçte müvekkilinin hisse oranı pay defterinde yazan oranların üstünde olduğunu, yine tüm taraflar ve şirket ortakları vefatın akabinde gerçek pay oranlarının tesisi ve müvekkiline hakkının devri için protokol imzalandığını, merhumdan sonra mirasçı ————, miras kalan hisselerin aidiyeti yönünde imzalamış oldukları protokolü ve erkek kardeşinin kabulünü dahi inkâr ederek şirket payları konusunda itilaf çıkardığını, müvekkillerinin hakkını gasp ettiklerini, davalı şirket yönetim kurulu işbu itilaflı paylar ile şirketi halen yönettiğini, yönetim süreçlerinin hiçbirisi şeffaf işletilemediğini, davalı Yönetim Kurulu şirketin önemli malvarlıklarını sattiğini, kredilerin çekildiğini, devam eden projeleri yarım bıraktığını, buna dair müvekkiline hiçbir şekilde bilgi vermediğini, müvekkilinin daha evvel—————- tarihli gönderilen ihtarnameler ile şirket ortağı olarak bilgi ve belge talebinde bulunulduğunu, yapılması zorunlu genel kurul toplantısından evvel şirket kayıtlarının açılması ve buna dair bilgi verilmesinin istendiğini, davalı bu taleplerin hiçbirisine cevap dahi vermediğini, şirket ortağı olan ve tek başına azınlık haklarına sahip müvekkilinin yok sayıldığını, 03.04.2019 tarihinde yapılan şirket genel kurul toplantısında yaşandığını, ilgili genel kuruldan evvel müvekkilinin defalarca genel kurula hazırlanabilmek amacıyla şirket kayıtlarının kendisine açılmasını ve bunlar üzerinde inceleme yapmak üzere izin verilmesini talep etmişse de bu talebi yönetimce dinlenmediğini, işlemlerin, hesapların, faaliyet raporunun müvekkiliden kaçırıldığını, ilgili genel kurulun bu sağlıksız ortamda icra edilemeyeceği aşikar olduğundan müvekkilinin toplantı esansında gerekli inceleme hakkı kullandırılmaması sebebi ile genel kurulun T.T.K. 420/1. Maddesi uyarınca ertelenmesini talep ettiğini, genel kurulun finansal maddeleri müvekkilinin inceleme hakkının kullanımından sonrasına görüşülmek üzere ertelendiğini, Mahkemece de tespit edileceği üzere ertelenen Genel Kurul toplantısı üzerinden 4 ay geçtiğini, müvekkilinin ertelenen toplantının icrası için defalarca şirket defter ve kayıtlarının kendisine açılmasını aksi halde hukuki yollara başvuracağını davalıya ihtar ettiğini, davalı bu ihtarların hiçbirini dikkate almadığını, şirket kayıtlarını ve yapılan işlemleri müvekkilinden gizlediği gibi genel kurulun icrası için herhangi bir irade de sergilemediğini ileri sürerek TTK’nun 412.maddesi uyarınca Genel Kurulun şirket merkezi olan ————-adresinde toplantıya çağrılmasına, çağrı işlemlerin yürütülmesine, ilanların ve tebliğlerin icrası amacı ile Mahkemece bir toplantı kayyımının atanmasına, kayyıma ihtiyari —– davet edebilmek üzere yetki ve görev verilmesine, şirketin genel kurul icrası için Mahkemece gerekli görülen tüm tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2018 genel kurulunun süresi içinde icra edildiğini, toplantıda bilanço görüşmelrinin ertelenmesinni talep edildğini, davacı tarafın dava konusu talepleri ile alakası olmayan mesnetsiz iddialarda bulunduğunu, 30/09/2019 tarihli ticraet sicili gazetesinde görüleceği üzere genel kurul toplantısının 15/10/2019 tarihine yapılmasının kararlaştırıldığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını belilrterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 20.11.2019 tarihli oturuma gelerek; Dava dilekçesini ve tüm yazılı beyanlarını tekrarladıklarını, davayı 05.09.2019 tarihinde açtıklarını, davalı taraf davayı açtıktan sonra eldeki davayı bertaraf etmek için 30.09.2019 tarihinde genel kurul yaptığını, bu genel kurula dair tüm dava açma ve itiraz haklarını saklı tuttuklarını, davayı açtıkları tarihte haklı olduklarını, davanın da konusuz kaldığını, ancak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinin bulunmadığını beyan etmiş,
Davalı vekili de aynı oturuma gelerek; Cevap dilekçesini ve tüm yazılı beyanlarını tekrarladıklarını, dava açılmadan önce genel kurul hazırlıklarına başladıklarını, bağımsız denetim firmasının raporlarını geç sunmasından ve ayrıca genel kurul toplantısı için gerekli usul kurallarının yerine getirilmesi ve merasimin yerine getirilmesi için sürecin uzadığını, 30.09.2019 tarihinde genel kurulu yaptıklarını, davanın konusunun kalmadığını, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosyada toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Eldeki davanın davalı —— 03/04/2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının ertelenmesi üzerine yeni genel kurul toplantısının yapılması istemine ilişkin olduğu, davacının genel kurula hazırlanabilmek için davalı şirketten kayıtların kendisine açılmadığını, inceleme yapmak üzere izin istemesine rağmen izin verilmediğini ileri sürdüğü, genel kurul toplantısı esnasında gerekli inceleme hakkı kullandırılmadığından genel kurul toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşüldüğü, genel kurulun TTK 420/1 maddesi uyarınca ertelenmesinin talep edildiği, genel kurulca da davacının finansal tabloları incelemesi sonrası görüşülmek üzere ertelenmesine rağmen ertelenen genel kurulun 4 ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen yapılmamış olması gerekçesi ile TTK 412 maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılması talebine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında taraf beyanları ile ertelenen genel kurulun 15.10.2019 tarihinde yapıldığı alaşılmaktadır. Bu durumda konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurmak gerekmiştir.
Ancak taraflar, başlangıçtaki haklılık oranına göre yargılama giderleri talep etmiş olmakla bu durumun irdelenmesi gerekmiştir.
Davacı tarafça genel kurul kararı öncesi davalı şirkete —– tarihli ihtarnameler ile bilgi ve belge talebinde bulunulduğunun iddia edildiği, ayrıca —– yevmiye numaralı ihtarname, 02/08/2019 tarihli —- nolu ihtarnameler ile bir yandan bu ihtarnamelere atıf yapılarak bilgi ve belge isteğiyle birlikte genel kurulun yapılmasının talep edildiği, bu durumda davalı tarafça özellikle ——— ilişkin bilgi ve belgelerin davacıya ulaştırılmaması nedeniyle genel kurul ertelenmesinde davalının kusuru olduğu, yine 6102 sayılı TTK 420 maddesi gereği ertelenen genel kurulun bir ay sonraya bırakılabileceği, oysa dava tarihi olan 05/09/2019 günü itibarıyla 4 aylık süre geçmesine rağmen genel kurulun halen yapılmamış olduğu, davalı tarafın denetçi raporunu geç verdiğine ilişkin savunmasının onu haklı kılmayacağı zira denetçi raporunun genel kurul öncesi hazır ettirilmesine ilişkin sorumluluğun da davalı şirkette olduğu anlaşılmakla dava tarihi itibarıyla davayı açmakta davacının haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış ve davalı tarafın yargılama giderlerine mahkum edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan kısa kararda, hükme karşı istinaf yolunun açık olduğu şeklinde hüküm kurulmuş ise de 6102 sayılı TTK’nun 412. maddesi gereği Mahkemece genel kurul çağrısına dair kararların kesin olarak verilmesi gerektiği, dolayısıyla Mahkememizce verilen kararın kesin olduğu anlaşılmış olup kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki olamayacağından bu hususa dikkat çekmekle yetinilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere;
1-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,50 TL ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan 44,80 TL müzekkere+tebligat giderleri, 88,80 TL harçlar olmak üzere toplam 133,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–. uyarınca 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK’nın 333.maddesi uyarınca bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.