Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/826 E. 2022/118 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/826 Esas
KARAR NO: 2022/118
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/11/2019
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın —- olduğunu, davalı firmanını, muhtelif iş güvenlik iş malzemelerini satın aldığını, bu ticari ilişki neticeinde davalı muhtelif e-fatura düzenlenerek —- tebliğ edildiğini ve bu faturalara davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığını, ancak davalının fatura bedellerinin zamanında ödemediğini, bunun üzerine hakkında—-dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak bu yoldan da bir sonuç alınmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarını saklı tutarak davalının —– sayılı dosyasından başlatılan takibe yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın faturaya konu malların teslim edildiğini ispat yükümlülüğü altında olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama masrafları açısından da iptal edilen kısım üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine ve %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; icra takibine yapılan itirazın iptali, icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
— sayılı dosyası celp edilmiştir.
—- dosyası incelendiğinde, alacaklının —– tarihinde davalı tarafından süresi içinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca, faiz ve fer’ilerine itiraz ederek takibin durdurulduğu, huzurdaki davanın yasal süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir—– —- celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
6100 sayılı HMK 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin — tarihli ön inceleme duruşması—numaralı ara kararı gereği HMK 222. madde kapsamında, davalı şirket yönünden —-yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması ve —- ait ticari defterlerinin incelenerek varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim edilmesine karar verilmiştir.
—- tarafından düzenlenen bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan— tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davacının, davalıdan icra takip tarihi—itibariyle tamamı asıl alacak olmak üzere —– alacaklı olduğu, taraflar arasındaki işlemin ticari nitelik taşıdığı, dolayısıyla, takip tarihinden itibaren alacağın tahsil ve tasfiye edileceği tarihe kadar avans faizi(değişen oranlarda) talep edilebileceği, davalı takip borçlusunun takipte talep edilen bu tutarın tamamına itirazda bulunduğu, tarafların hukuki değerlendirme gerektiren iddia, savunma ve delillerin Mahkemeye ait olduğu,.. ” belirtilmiştir.
Davalı defterlerinin incelenmesi yönünden — dava konusu—- kayıtlı olmadığını, davacının dava konusu faturaları — düzenlemiş olduğunu, ——yapısı aynı aile bireyi gerçek kişilerden oluşmakta olduğunu, ortaklık yapılarında tüzel kişi ortak tespit edilemediği,—- tarihleri arasında düzenlenen — karşılığında mal alışı yaptığı, bu faturalara ilişkin kayıtların davalı şirket yasal defter ve cari hesaplarında mevcut olduğu, söz konusu — belirtilmiştir.
—tarihli bilirkişi raporları taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekili —– raporlarına karşı itirazlarında beyanlarında davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği faturaları farklı bir şirket adına kestiğini, iki farklı bağımsız tüzel kişilik mevcut olduğunu, davalı şirketin davacı yana borcu bulunmadığını, faturalardaki malların davalıya teslimi hususunun ispatlanması gerektiğini bildirmiştir.
Davacı vekili —- tarihli duruşmada; Davayı açarken vergi numarası olarak —— çıktığını, dava dilekçesinde de davalı kısmına——belirterek davanın açıldığını, adresin aynı adres olduğunu, isim değişikliği meydana gelmiş olableceğini ya da sistemsel bir hata olduğunu beyan ederek HMK 124. Madde kapsamında davalı tarafın —– olarak düzeltilmesini talep etmiş, davalı vekilince iki şirketin farklı alanlarda faaliyet gösterdiklerini, her bir —– aynı olduğunu ve ancak —- farklı olduğunu, karşı tarafın taraf değişikliği talebini kabul etmediklerini beyan etmiştir.
—- vergi numarasının bildirilmesi istenmiş, —— değişikliği, birleşme dahil—— celbine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davaya konu icra takibine dayanak faturalar nedeniyle davalının borçlu olup olmadığı ile borçlu ise miktarına yöneliktir. Davalı taraf sözleşme ilişkisini icra takibi aşamasında kabul etmediğinden ve icra müdürlüğünün yetkisine ilişkin itirazda bulunduğundan yetki itirazının —– şeklinde incelenmesi gerekmiştir. Ayrıca davacı vekili tarafından 6100 sayılı HMK 124. Maddesine dayanarak taraf değişikliğine izin verilmesi talebinde bulunulmuştur. Bu nedenle, davanın esasına geçilmeden öncelikle bu hususlar yönünden uyuşmazlığın incelenmesi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 124. Maddesinde; “(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı vekilince her ne kadar davalı tarafın —- olarak düzeltilmesi talep edilmiş ise de; Huzurdaki davanın itirazın iptaline ilişkin olduğu, icra takibinde borçlunun —– gösterildiği, davacı vekilince sistemsel bir hata bulunduğunu ya da isim değişikliği gerçekleşmiş olabileceği ileri sürülmüşse de dosyaya celp edilen vergi dairesi ve ticaret sicil kayıtlarından —- iki tüzel kişilik olduğu, birleşme/devir, ünvan değişikliğinin bulunmadığının anlaşıldığı, ayrıca arabuluculuk görüşmelerinde dahi bu yönde bir uyuşmazlık içinde bulunmalarına rağmen ne icra dosyasında ne de dava dosyasında ——-tarihli duruşmaya kadar davacı tarafından bu hususta bir beyanda bulunulmadığı ve davaya konu faturaların dava dışı şirket adına keşide edildiği hususunda bilirkişi raporunun sunulması sonrasında talebin dile getirildiği dikkate alındığında sistemsel bir hata bulunduğu yönündeki iddianın da “kabul edilebilir bir yanılgıya” dayandığının söylenemeyeceği, taraf değişikliği talebine davalı tarafından muvaffakat edilmediği anlaşıldığından HMK 124. Madde koşullarının somut olayda gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığı gibi itirazın iptali davalarında takiple sıkı bağlılık bulunması karşısında dava neticesinde verilebilecek olumlu/olumsuz kararın icra dosyasından infaz edilemeceği, davacı vekilince taraf değişikliği talebi ve devamında davanın ıslah edileceği beyan edilmişse de yargılamada aşamaya kadar davalı olarak gösterilen —— şirketinin ticari defterleri incelenmiş olduğundan bu aşamada dile getirilen talebin usul ekonomisi yönünden de bir katkı sağlamayacağı dikkate alınarak davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin reddine karar verilmiştir.
Dava şartları bakımından dosya incelendiğinde ise takip borçlusu davalı tarafından sözleşme ilişkisi icra takibi aşamasında kabul etmediğinden ve icra müdürlüğünün yetkisine ilişkin itirazda bulunduğundan yetki itirazının—–şeklinde incelenmesi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.—– tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50.—— maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
Davalı —- şirketinin defterlerinin incelendiğ—- yasal defter ve kayıtlarında kayıtlı olmadığı, davacının dava konusu faturaları —-olduğunu, ancak davalının davacıdan — tarihleri arasında düzenlenen — adet fatura karşılığında mal alışı yaptığı, bu faturalara ilişkin kayıtların davalı şirket yasal defter ve cari hesaplarında mevcut olduğu, söz konusu —- olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyamıza bir sureti sunulan— tarihli kararı incelendiğinde; Davacının —- olduğu, yargılamada davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme ile —-borçlu olduğunun tespit edildiği ve neticede davanın kabulüne dair karar verildiği görülmüştür.
İddia ve savunma ile celp edilen deliller incelendiğinde;
Takip borçlusu davalı —- tarafından icra müdürlüğü dosyasında taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki inkar edildiği, huzurdaki davaya dayanak icra takibine davacı tarafından —— bedelli faturaların konu edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davaya konu icra takibine dayanak faturaların dava dışı şirket adına keşide edilmiş olduğu ve yargılama aşamasında yapılan —- davalı defterlerinde kayıtlı bulunmadığının anlaşıldığı, bilirkişi raporunun gerekçeli ve somut olaya uygun tanzim edildiğinden dikkate alınabileceği, davalı taraf defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılan faturaların ise —–sayılı dosyasına konu edildiği, yine davacı vekilince de tarafın değiştirilmesi talebinde bulunulmuş olduğu dikkate alındığında “huzurdaki davaya konu faturalar yönünden” 6100 sayılı HMK 17 ve 10. maddeleri ile TBK 89. maddelerinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı, bu halde yetkili icra müdürlüğünün 6100 sayılı HMK 6. madde kapsamında tayini gerektiği, davalı şirket ticaret sicil adresinin Sakarya olduğu ve davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazının usulüne uygun şekilde dile getirildiği anlaşıldığından neticede davalı/borçlunun yetki itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu halde, yetkili icra dairesinde usûlüne uygun takip yapılmaması karşısında, geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmadığından eldeki itirazın iptali davasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-)Dava şartı yokluğundan DAVANIN USÛLDEN REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harcın peşin alınan toplam 314,42‬-TL harçtan mahsubu ile bakiye 233,72-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler ve A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Davalı tarafça ödenen 7,80 -TL vekâlet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.08/03/2022