Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/814 E. 2021/92 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/814 Esas
KARAR NO : 2021/92

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2019
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı—— bilgilerini kullanmak suretiyle edindiği müvekkili olan bankaya ait kredi kartı ile harcamalar yaptığını, dava dışı — kartı ekstrelerinin kendisine tebliği üzerine adına kayıtlı bir kartla harcamalar yapıldığını öğrendiğini, şikayet üzerine davalı —– hakkında dava açıldığını, davalının ceza aldığını ve kararın kesinleştiğini, müvekkili olan bankadan edinilen kredi kartının kullanılması üzerine yapılan harcamaların tahsili amacı ile İstanbul Anadolu——- Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının cezaevinde olması nedeni ile ödeme emrinin vasisine tebliğ edildiğini ve süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu ileri sürmüş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun haksız itirazı nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığından, HMK. m.128/1 uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları davalının inkâr ettiği varsayılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının başkasına ait kredi kartını kullanmasından kaynaklı banka alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davalının, sahte kredi kartı üretme ve kabul etme suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ——- Karar sayılı ilâmıyla davalı ——hakkında mahkumiyet kararı verildiği dosyada mübrez karar örneğinden anlaşılmaktadır.
Davalının sahte kredi kartı üretme ve kabul etme suçunu işlediği iddiasıyla yargılandığı ve hakkında mahkumiyet kararı verildiğine göre; davalının eyleminin haksız fiil olduğunun kabulü gerekir. Davalının haksız eylemi nedeni ile oluşan maddi zararını davacı bankanın talep ettiği ve huzurdaki davanın açıldığı görülmektedir.
Davacı —— olup tacir sıfatını haizdir. Eldeki somut uyuşmazlık, davacı bankanın ticari işletmesinden kaynaklanmaktadır.
Öte yandan davalının tacir olup olmadığına dair ——– sorgusunda; davalının —olmadığı görülmüştür. Ayrıca uyuşmazlık (haksız eylem ile haksız eylem neticesinde davacının oluşan maddi zararının tazmini) davalının ticari işletmesinden kaynaklanmamaktadır.
Davalının sahte banka kartı üretmesi ve kullanması eylemi, TTK. kapsamında mutlak bir ticari davaya vücut vermeyecektir.
Davalı tacir olmadığına ve uyuşmazlık (haksız eylem ve işbu haksız eylemden mütevellit zararın tazmini) davalının ticari işletmesinden kaynaklanmadığına göre, nispi ticari davadan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Eş deyişle; davalı tacir olmadığından, ticari işletme işletmediğinden ve uyuşmazlık davalının ticari işletmesinden kaynaklanmadığından eldeki somut uyuşmazlıkta nispi ticari davadan söz edilemeyecektir. Bu sebeple uyuşmazlığın HMK. m. 2/1 kapsamında Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılanması gerekmektedir.
Elde mutlak veyahut da nispi ticari davaya konu olabilecek somut uyuşmazlık yoksa, davanın uzmanlık Mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi mümkün değilidir.
Sonuç itibariyle; işbu uyuşmazlıkta Mahkememizin görevsizliğini, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu tespit etmek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114/1-c uyarınca görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-)Davaya bakmaya İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
4-)Yargılama giderlerinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı