Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/773 E. 2021/800 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/773 Esas
KARAR NO: 2021/800
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/11/2019
DAVA DEĞERİ: 1.040.258,56-TL
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP VE DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile borçlu davalı şirketin, —-üzere anlaşıldığını, müvekkil şirketin davalı şirketin talep etmiş olduğu ürünlerin tamamını tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini, kurulumunu yaptığını, talep edilen bakımlarını gerçekleştirdiğini, vermiş olduğu hizmete ilişkin de faturalarını tanzim ederek davalı şirkete teslim ettiğini, davalı şirketin, müvekkil şirketin vermiş olduğu hizmete ilişkin — cari hesap borcunu ödemediğini, bunun üzerine de —- sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, borçlu davalı şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini, bu nedenlerle —- sayılı dosyaya ilişkin davalı borçlunun itirazının iptali, ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Mahkeme huzurunda görülmekte olan işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İcra İflas Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve sair mevzuata göre işbu davada görevli ve yetkili mahkemenin —- Ticaret Mahkemeleri olduğunu, işbu davaya konu icra takibinin de yetkisiz İcra Müdürlüğü nezdinde açıldığını,—- dosyası aracılığı ile yetkisiz olarak girişilen icra takibine ilişkin sunulan itirazda —- havale tarihli itiraz dilekçesi—- hem yetki hem de borç itirazında bulunulduğunu, müvekkil şirket ile davacı arasında tesis edilen ticari ilişkinin herhangi bir sözleşmeye dayanmadığını, müvekkil şirket ve davacı arasında tesis edilen ticari ilişki kapsamında doğan tüm alacak ve borçlar, tarafların düzenledikleri cari hareket dökümü ile birlikte kayıt altına alındığını, müvekkil şirketin davacıdan almış olduğu hizmetlerin bedelini ara ödemeler ile gerçekleştirdiğini, takip tarihi itibari ile —- bir borcunun bulunmadığını, cari hareket dökümünde ayrıntılı olarak görüldüğü üzere, müvekkil şirketin takip tarihi itibari ile—– borcu bulunduğunu, davacının ise tarafınca tanzim edilen ve müvekkili şirket tarafından iade edilen vade farkı faturalarını asıl alacak olarak göstererek icra takibi yoluna başvurduğunu, davacı ile müvekkil şirket arasında tesis edilen ticari ilişki kapsamında, herhangi bir vade farkı uygulanmadığını, herhangi bir sözleşme ile de vade farkı kararlaştırılmadığını, müvekkil şirket tarafından davacıva ” anlaşmamız gereği vade farkı faturası kabul edilmemektedir” notu ile iade edildiğini, bununla birlikte davacı ile müvekkil şirket ile arasında sürdürmüş olduğu işbu ticari ilişki kapsamında yapılan ara ödemeleri kabul ettiğini, taraflar arasında örtülü bir ödeme ilişkisi kurulduğunu, müvekkil şirketin ilgili yıllar bazında düzensiz olarak ara ödemelerde bulunduğunu, davacının ise müvekkil şirketin gerçekleştirmiş olduğu işbu ara ödemeler kapsamında hiçbir itirazda bulunmadığını, ancak iyi niyete ve örtülü bir ödeme ilişkisine dayanan işbu ticari ilişkinin davacının—– numaralı dosyası aracılığı ile girişmiş olduğu icra takibi ile son bulduğunu, davacının müvekkil şirketin hukuka aykırı bir şekilde vade farkı, icra harç, faiz, masraf ve vekâlet ücreti de ödemesi sureti ile zarara uğramasını amaçladığını, davacının açmış olduğu işbu davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememiz tarafından, deliller toplanılmış, ilgili belgeler ve icra dosyası celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava; davacı— davalı —- arasındaki hizmet ilişkin düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmemesi üzerine başlatılan —– icra takibine borçlunun süresinde itiraz ettiği ve icra takibinin durmasına sebebiyet vermesi üzerine, davacı alacaklı tarafından açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından celp ve incelenen dava konusu —– sayılı icra takibinin incelenmesinden;
Davacı bankanın, dava dışı — davalı—- arasındaki hizmet ilişkin düzenlenen faturalardan kaynaklanan alacağın ödenmemesi üzerine işbu icra dosyasından —- takip tarihinden itibaren asıl alacağa —- tarihinde ilamsız icra takibine geçtiği ve davalı borçlu şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren —- günlük yasal süre içerisinde borca ve ferilerine itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiği dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkememiz tarafından taraf delilleri toplandıktan sonra kredi dosyasına ilişkin bilgiler ve hesabın kati ihtarnamesi dosya içerisinde alındıktan sonra,—— tevdi edilerek icra takip tarihi itibariyle borç miktarının tespiti için rapor alınmak üzere dosya kendisine tevdi edilen bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen;
— tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davalı şirkete ait—- yılları ticari defterlerinin elektronik ortamda tutulduğu, e-defterlerin süresinde —yüklendiği ve beratı alındığı, — yılları envanter defterlerinin açılış tasdikinin TTK mad. 64 hükmü gereğince yasal süresinde yaptırılmış olduğu, envanter defterlerine yeni TTK hükümleri gereğince kapanış tasdiki gerekmediği, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu, davalı defterlerinin kesin delil vasfına haiz olduğu, davacı ticari defterlerinde — takip tarihi itibariyle davacının davalıdan — alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerinde —– vade farkı faturasının davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının davalı adına düzenlemiş olduğu — tarihinde, — vade farkı faturasına aynı —–notu ile elektronik ortamda ret cevabı verilmiş olduğu ancak davalının açıklamada belirttiği anlaşmanın dosyada görülemediği, davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan —- vade farkı faturasına davalının TTK mad. 21/1 gereği — gün içinde itiraz ettiğine dair bir belge dosyada görülmediği,—— arası cari alacak bakiyesi ve kur farkı alacağı açıklamalı takip yapılmış olduğu, davalının takibe itiraz ettiği huzurdaki itirazın iptali davasının açılmış olduğu, —- sayılı dosyası ile takip açıklamasında belirtildiği üzere —- arası cari alacak bakiyesi ve kur farkı alacağı açıklamalı takipte davacının asıl alacak olarak talep ettiği—– vade farkı faturasının toplamından oluştuğu, dolayısıyla takip tutarında —-farkı alacağı tespit edilemediği, davacı tarafından sunulan sipariş formu ve fatura örneği üzerinden yapılan incelemede, faturaların faturada belirtilen —- olarak düzenlenmiş olduğu ve faturaların ödeme vadesinin — ay olduğu ve sipariş formları ve fatura üzerinden vadesinde yapılamayan ödemeler için aylık — vade farkı uygulanacağının yazılı olduğu, örnek olarak alınan ve dosyaya sunulan fatura ve sipariş formlarındaki ürünlerin birbirini teyit ettiği ve irsaliye ile tesliminin yapılmış olduğu ve cari hesapta kayıtlı faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde birebir tuttuğu ve dolayısıyla cari hesapta kayıtlı olduğu, tespit edilen faturalarda belirtilen ürünlerin tesliminin yapılmış olduğu tespit edilmiş ve davacının yukarıda —– yılları açılış bakiyeleri listelenen —- tutarlı alacakları için herhangi bir vade farkı faturası düzenlememiş olduğu dava konusu vade farkı tutarının —- tarihleri arası tahsil edilemeyen faturalar için ve ilgili dönemde yapılan tahsilatların —- öncesi tahsil edilemeyen vade farkı uygulanmamış alacaklara mahsup edilmiş olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin sipariş formları üzerinden yürütüldüğü, bu formlarda yer alan ürünlerin teslim edildiği, şu halde sipariş formlarında kararlaştırılan hükümlerin uygulama alanı bulduğu eş deyişle bu sipariş formlarının onaylandığı sonucuna ulaşıldığı, dolayısıyla sipariş formlarında faturalar üzerinde vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %3 vade farkı uygulanacağının yazılı olduğu bilgi karşısında taraflar arasında vade farkına ilişkin bir anlaşma olduğunun görüldüğü, somut olayda faturaya bağlı alacakların sipariş formunda yer alan ifade gereği belirli vadeye bağlı alacaklar olup mali incelemede her biri açısından muacceliyet tarihleri ve gecikme süresi belirlendiği, buna ek olarak davacının temerrüde bağlı haklarını takipten itibaren kullanmayı tercih etmesi karşısında temerrüt tarihinin takip tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği rapor edilmiştir.
—- havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;Sayın mahkemece davacının — günlük vade sonunda yapılmayan Ödemelere aylık %3 vade farkı uygulayarak davalı adına düzenlemiş olduğu dava konusu —- farkı faturası bedelinin kabulü halinde — takip tarihi itibariyle davacı ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan —- talep edebileceği,—- sayın mahkemece davacının — günlük vade sonunda yapılmayan ödemelere aylık — vade farkı uygulayarak davalı adına düzenlemiş olduğu dava konusu —- faturası bedelinin reddi faalinde — takip tarihi itibariyle davacı ticarî defter kayıtlarına göre davacının davalıdan — cari hesap alacağı, davalı ticari defter kayıtlarına göre ise —- cari hesap alacağı talep edebileceği rapor edilmiştir.
Mahkememize yapılan değerlendirme sonucunda;
Mahkememizde açılan işbu davada, davacı —- davalı —– alım satım sözleşmesi olduğu, davacı şirketin cari hesap bakiyesi ve kur farkı alacağı olarak — asıl alacak ve bu alacağa takip tarihine kadar ——–faiz alacağı üzerinden ilamsız icra takibine geçtiği ve davalının icra dairesinin yetkisine , borç ve ferilerine ,” takip konusu alacağın yargılama neticesinde, alacaklının dayandığı olayların yargılamayı gerektirmesi sebebiyle tespit edilebileceğini” belirterek itiraz ettiği tartışmasızdır.
Mahkememizce öncelikle ön inceleme duruşmasında , davalı yanın icra dosyasında , icra dairesinin yetkisine ve cevap dilekçesi ile mahkememiz yetkisine yönelik itirazları değerlendirilmiş olup;
“Davalının yanın yetki itirazında açıkca alım satım sözleşmesinin yapılmadığına ilişkin bir itirazının bulunmadığı, dava konusu alacağın para borcu niteliğinde olup götürülecek borçlardan olduğu göz önünde bulundurularak davalı yanın icra dairesine ve mahkememize yönelik itirazının, icra müdürlüğünün yetkisi yönünden İİK 50 yollamasıyla, 6100 S.Y HMK’nın. 5,10, ve TBK. 89, 114 , 115 md. gereğince reddine”, karar verilmiştir.
Mahkememiz tarafından toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarına göre , bilirkişi kurulu — ve itiraz edilen itirazlar üzerine tanzim edilen —- günlü ek raporlarda belirtildiği gibi taraf defterlerinin TTK 66-72/son ve 82. Maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi gereğince taraflar lehine kesin delil vasfını taşıdığı ,davacı ticari defterlerine göre —takip tarihi itibariyle davacının davalıdan — alacaklı olduğu, davalı ticari defterlerine göre icra rakip tarihi itibariyle davalının davacıya — borçlu olduğu, davacının icra takibine konu ettiği —- vade farkı faturasının davacı tarafından dosyaya sunulduğu ancak davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, icra takibinin davacı defterlerinde kayıtlı — ve taraf defterlerinde kayıtlı olmayan — vade farkı alacağı olmak üzere toplam — üzerinden yapıldığı, alacak faturalarının —– olarak düzenlendiği ve fatura üzerilerinde ödeme vadesinin — ay olduğu, sipariş formları ve faturalar üzerinden vadesinde yapılmayan ödemeler için aylık %3 vade farkı uygulanacağının yazılı olduğu, cari hesapta asıl alacak olarak kesilen faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması sebebiyle , cari hesapta kayıtlı olan faturalara konu ürünlerin tesliminin yapılmış olduğunun tespit edildiği , davalının —– önceki alım satımlar için davacı tarafından her hangi bir vade farkı faturası düzenlenmediği, davacının vade farkı faturalarının dosyaya sunulan tablolara göre — tarihleri arası için tahsil edilemeyen faturalar için düzenlendiği ve—— için vade farkı uygulanmasının yapılmadığı ve taraf defter ve kayıtlarına göre vade farkı ödemesinin yapıldığına ilişkin bir delile ulaşılamadığı, bilirkişi kurulunca tespit edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki uyuşmazlığın , davacı yanın , icra takibinde talep ettiği vade farkı isteminin ve alım satımdan kaynaklanan asıl alacak arasındaki ——- farka ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
Vade farkı talep koşulları —- belirlenmiş olup, vade farkı kavramı özellikle satış sözleşmelerinde karşılaşılan ve sözleşmede kararlaştırılan bedelin vadesinde ödenmemesi halinde, bedel üzerine oransal olarak eklenecek olan bir miktarın alacaklıya ödenmesini düzenleyen şart veya uygulamadır.
—- göre vade farkı talep edilebilmesi için ;
1-Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede vade farkı uygulanacağına ilişkin bir düzenlemenin açıkça yer alması,
2-Fiili uygulama ile yerleşmiş bir vade farkı ödemesinin mevcut olması halinde vade farkı talebinin hukuka uygun olduğu ve talep edilebileceği kabul edilmektedir.
Dava konusu olayımızda her ne kadar sipariş formları ve fatura üzerilerinde aylık %3 vade farkı uygulanacağı yazılı ise de işbu ibarelerin tek yanlı düzenlenmiş olması ve faturada yasal olarak yazılması gereken hususlardan olmaması sebebiyle vade farkı ödendiğine ilişkin ve taraf defter ve kayıtlarına kaydına yönelik her hangi bir belge ve bilgi davacı tarafından sunulmamış, sadece sipariş ve faturalara dayanmış olması karşısında mahkememizce , vade farkı uygulamasının hukuka uygun olmadığı benimsenmiş ve vade farkı istemi yönünden talebin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca vade farkı talebinin alım satım işlemlerinin elektronik ortamda yapılması karşısında , davalı şirket tarafından yine elektronik ortamda “anlaşmamız gereği vade farkı faturası kabul edilmemektedir.” şeklindeki geri bildirimi ve taraf ticari defter ve kayıtlarına kayıt edilmemiş olmasının da vade farkı uygulamasının taraflar arasında irade oluşmadığına delil teşkil edeceği açıktır.
Davacının ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olup davalı kayıtlarında yer almayan ——-dava konusu alacağın daha önceki ticari ilişkiye uygun olarak davalı tarafından düzenlenen sipariş formuna ve sipariş formuna uygun olarak düzenlenen faturaya dayalı olup davacı kayıtlarında yer aldığı, bilirkişi kurulunun—- günlü ek raporunun —–Sayfasında tek tek faturalar incelenmek suretiyle iç sipariş formlarının numaralarının hem irsaliyede hem fatura üzerinden mevcut olduğu tespit edilerek, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların üzerinde ve faturaların oluşmasında dayanak olan irsaliyelerin de üzerinde aynı iç sipariş formlarının açıkça görülen sipariş formlarında davalı tarafından fatura içindeki tüm detayların kabul gördüğü şeklinde yorumlandığı ve işbu faturanın davacı kayıtlarında usulüne uygun olarak tutulan ticari defterlerinde yer almasına rağmen davalıya elektronik yolla gönderilen faturaların davalı kayıtlarına alınmaması sebebiyle davacının fatura bedelini talep etme hakkının olmadığı şeklinde yorumlanamayacağı mahkememizce benimsenmekle, işbu bedel ve işlem küsuratlarının da eklenmesi suretiyle davacının ticari defter ve kayıtlarında mevcut —- satış işleminden kaynaklanan alacağının mevcut olduğu mahkememizce benimsenmiş ve davalı tarafından , işbu bedelin ödendiği HMK’nın 200 ve devamı maddelerine uygun bir delille ispat ve iddia edilememiş olduğundan, işbu satış bedellerinin tahsili ,için yapılan icra takibine yönelik davalı itirazının iptali gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı yanın vade farkına dayalı istemlerinin ise, yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasında her ikisinin imzasını içeren sözleşme ve fiili bir uygulamanın varlığı tespit edilemediğinden vade farkı alacağı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca kabul edilen—– üzerinden alacağın likit olması ve itirazın haksız bulunması nedeniyle %20’si oranına isabet eden —– icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
Davalının —- sayılı icra takibine yaptığı itirazın —- asıl alacak yönünden iptali ile, takibin işbu miktar üzerinden takip talebindeki koşullarla birlikte devamına,
2-Fazlaya ilişkin vade farkı yönünden talep koşulları oluşmadığından istemin reddine,
3-Kabul edilen 594.226,56-TL üzerinden alacağın likit olması ve itirazın haksız bulunması nedeniyle %20’si oranına isabet eden 118.845,30-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin DAVALILARDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Karar ve ilâm harcı olan 40.592,00-TL harçtan peşin alınan 12.563,73-TL harcın mahsubu ile bakiye 28.028,27-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Davacı tarafından yapılan 12.563,73-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı, 6,40-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 12.614,53-TL ile 4.200-TL bilirkişi ücreti, 129,50-TL posta,tebligat masrafının kabul ve ret miktarlarına göre 2.466,10-TL olmak üzere toplam 15.080,63-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 26.654,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden itibaren, 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince resen davacının bildireceği hesaba İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde ——— ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2021