Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/711 E. 2022/430 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/711
KARAR NO: 2022/430
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 15/11/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı—-olarak————- olarak faaliyet gösteren—— bünyesinde akabinde ise organik bağ gereğince —- devamı olarak faaliyet gösteren davacı—–nezdinde —– tarihinden —-tarihine kadar——–olarak hizmet gösterdiğini, davalı kendi iradesi ile davacı firma ile iletişime geçmiş ve iş ilişkisini sona erdirmek istediğini beyan ettiğini, davalının iş ilişkisini kendi iradesi ile sona erdirmesine rağmen davacı tarafından hizmetlerinin karşılığı ve iyi niyet göstergesi olarak davalıya toplamda —–ödeme yapıldığını, davalı ile davacı firma arasında akdedilen güncel iş sözleşmesinin 10. maddesinin içerisinde rekabet yasağı düzenlendiğini, davalı, hüküm ve koşullarını idrak ederek kendi iradesiyle akdettiği rekabet etmeme hükmüne rağmen davacı ile benzer coğrafi alanda ve faaliyet kolunda ticari iş ve işlemlerde bulunan—— hizmet ilişkisi içerisine girdiğini, davalının nezdindeki hizmet süresi ve pozisyonu dikkate alındığında her türlü ticari bilgi ve/veya sırra sahip olduğu aşikar olduğunu, davalının davacı ile aynı faaliyet kolunda çalışan ve ticari rakip olarak kabul edilen firmaya hizmet vermesi iş sözleşmesinden kaynaklanan rekabet etmeme yükümlülüğüne açık ihlal teşkil ettiğinden işbu dava dilekçesine konu davanın açılması gereği hasıl olduğunu, davalı —– çalıştığını kabul ettiğini, davacı firma tarafından Davalıya ——yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ilgili ihtarname ile davalıya, iş sözleşmesinden kaynaklanan rekabet etmeme hükmünü ihlal ettiği ve mevcut ihlali ivedilikle durdurması gerektiği aksi halde hakkında hukuki yollara başvurularak ihlale bağlanan cezai şartın talep edileceği ihtar edildiğini, davalı davacı tarafından keşide edilen ihtarnameye cevap olarak —— yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ettiğini, davalı tarafından keşide edilen ihtarname ile ilgili üzerinde durulmasını ve dikkate alınmasını istediğimiz husus davalının rakip firma —–nezdinde çalıştığını açıkça kabul etmesi ve bu konuda bir itiraz ileri sürmemesi olduğunu, davalının davacının rakibi olan firmada çalıştığını açıkça kabul etmesi ile değerli mahkemece davalının rakip firma nezdinde çalışıp çalışmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmasına gerek kalmadığını, her ne kadar bu yönde davacı tarafından ek bir ispat aracı sunulmasına gerek olmasa da, zira davalının keşide ettiği ihtarnamede açık kabulü olduğunu, davalının davacı firma nezdindeki pozisyonu gereğince ticari sırlara erişebilecek olduğu aşikar olduğunu, davalı, davacı nezdinde ——olarak çalışmakta olduğunu, davalı çalıştığı pozisyon gereğince davacı adına eğitimlere/seminerlere katılım göstermiş ve davacı firmayı farklı iş ortamlarında temsil ettiğini, bütün bunlara ek olarak Davalı tarafından ————– alındığını, bu beyanın alınmasının sebebinin ise davalının davacı firmayı farklı iş ortamlarında temsil etmesi ve davacı firmanın ticari sırlarına erişebilir pozisyonda olması, ——–tarihli kararında davalının davacı şirkette satın alma sorumlusu olarak çalıştığını ve bu nedenle ticari sırlara erişebilecek konumda olduğunu açıkça kabul ettiğini, somut olayda davalı bırakın satın alma sorumlusu sıfatını, davacı firma bünyesinde yetkili mühendis olarak çalışmış ve farklı iş ortamlarında davacı firmayı tek başına temsil ettiğini, davalı İş Sözleşmesinden ——- İhlal Ettiğini, davacı ile davalı arasındaki —– tarihinde akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin 10. maddesinde davalı iş akdinin sona ermesinden sonra iki yıl süreyle davacı firma ile benzer faaliyet kolunda bulunan firmalarda çalışmamayı taahhüt ettiğini, aksi bir durum halinde, davalı son aylık brüt ücretinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart ödemeyi kabul ettiğini, rekabet etmeme yükümlülüğü 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 444 ve devamında düzenlenmiştir. TBK madde 444’e göre, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” İlgili fıkra hükmüne baktığımızda rekabet etmeme yükümlülüğünün yazılı olarak ifade edilmesi gerektiği ve rekabet yasağı kaydının ancak işçinin işveren nezdindeki konumunun hassas ticari bilgilere (ticari sırlar, üretim şemaları, müşteri listeleri ve benzeri) erişebilecek olması halinde geçerli olacağı hüküm altına alındığını, somut olayda, davalı davacı firma nezdinde yetkili mühendis olarak görev aldığını, davacı firmadaki pozisyonu gereğince detayları açıklandığı üzere, farklı ülkelerdeki veya şehirlerdeki organizasyon/eğitimlere davacı firma adına katılmış ve davacı firmayı temsil ettiğini, somut olayda, davalı davacı firma nezdinde yetkili mühendis olarak görev aldığını, davacı firmadaki pozisyonu gereğince detayları açıklandığı üzere, farklı ülkelerdeki veya şehirlerdeki organizasyon/eğitimlere davacı firma adına katılmış ve davacı firmayı temsil ettiğini, bu nedenle davalının davacının ticari sırlarına erişebileceği ise aşikar olduğunu, bütün bu açıklamalar dikkate alındığında, TBK madde 444 hükmünde aranan bütün şartların mevcudiyetinin kabulü gerektiğini, davalı davacı firma ile aynı faaliyet kolunda yer alan firmada çalıştığını davacı firmaya gönderdiği ihtarname ile açıkça kabul ettiğini, davalı ile davacı arasındaki iş sözleşmesinde rekabet etmeme hükmü açıkça düzenlenmiş ve davalının rakip firmada hizmet ifa etmeye başlaması rekabet etmeme yükümlülüğüne açık aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davalı davacı firma nezdinde yetkili mühendis olarak hizmetlerini ifa ettiğini, davalının davacı firma nezdinde ticari sırlara erişebilecek olduğu konusunda yetkili olduğu ve hatırı sayılır maaş geliri elde ettiğinin ispatı olarak davalıya kendi iradesiyle işten ayrılmasına rağmen iyi niyet göstergesi olarak ödenen tazminat miktarını dikkate almak yerinde olacağını, davalıya davacı tarafından iyi niyet göstergesi olarak —- ödeme yapıldığını, davalının davacı firmadan elde ettiği son brüt ücret ise aylık —— olduğunu, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinde rekabet yasağının ihlali halinde ödenecek cezai şart tutarı son brüt ——- katı olarak belirlendiğini, davalının davacı firmadaki pozisyonu, aldığı maaş ve en son işten ayrılırken aldığı ödeme dikkate alındığında talep edilen cezai şart miktarı makul olduğunu, mevcut durumda davalı hem davacıdan yüklü bir tazminat ödemesi almış hem de rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ederek yüksek oranda gelir elde etmeye devam ettiğini, davacı firma tamamen iyi niyetli ve amacı hiçbir zaman davalı tarafın ekonomik mahvına sebep olmak arzusunda veya gayesinde olmadığını, bu nedenle davacı olumlu kanaat oluşturması adına davalıya işten ayrılırken ödediği tazminatı ve davalının rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlali etmesi sebebiyle toplamda davalında dava değeri olan—-tazminat talep ettiğini, davalının iş sözleşmesinden kaynaklanan rekabet yükümlülüğünü ihlal ettiğinin kabulüne, davalının —– cezai şart ödemesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf davalının —- işyerinde çalıştığını, akabinde ise —- çalıştığını beyan etse de davalının hiçbir zaman davacı —– çalışmadığı ve iş akdi devredilmediğini, bu durum bizzat davacı tarafın dava dilekçesine eklediği davalıya ait —- tarihli istifa mektubunda ve davacının davalıya hitaben keşide ettiği——- ihtarda görülmekte olup davalı yeni kurulan işyerine geçmeden iş akdini sonlandırdığını, davacı taraf dilekçesinde davalı için ————– çalıştığını kabul etmiştir.” yollu beyanının gerçeği yansıtmadığı gibi bu bayan davacının daha önce davalıya gönderdiği ihtarda belirttiği müvekkilin —– ifadesi ile de çeliştiğini, davacı ——– çalışmış olup dava dilekçesinde belirtilen ——- hiçbir zaman çalışmadığını, davacı firma davalının çalıştığı firma hususunda bile yanlış bilgiye sahip iken davalının çalıştığı firma gerekçe gösterilerek haksız rekabet iddiasında bulunulması iddianın dayanaksızlığını ve afakiliğini göstermesi açısından önemli olduğunu, davalının çalıştığı ———olan yerli bir firma olduğunu, servis hizmeti verdiği makinalar ise uluslararası —– acenteleri aracılığı ile sattığı makineler olduğunu, ——–üretilen makineleri İnta Makine gibi acentelerin müşterilerine bedeli mukabilinde kurulum-bakım ve onarım hizmeti vermiş olup fatura talep edildiğinde ise acenteleri üzerinden fatura temin ettiğini, bu durum hizmet verilen firmalara sorulduğunda öğrenilebileceği gibi eski çalışanlar da bu bilgiye malik olduğunu,—— faaliyetine ortak olan İnta Makine yetkililerinin yukarıda arz edilen nedenle dava konusu hakkında objektif beyanda bulunmaları mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği ——- ödeme davalının yasal olarak hak ettiği ödeme olup hiçbir zaman bir ikram olmadığından maaşın ——-cezai şart talebine de dayanak olamayacağı, Davacı tarafça davalıya yapılan 35.938,85 TL.nin dökümü; 23.295,53 TL si kıdem tazminatı davacının ekte sunduğu istifa dilekçesinde de belirtildiği üzere ————- kapatılması üzerine yasa gereği ödenmesi gereken tazminat olduğunu, 6.859,04 TL si yıllık izin ücreti olup yıllarca izin kullanmadan davalının çalıştırıldığı ve yasa gereği iş aktinin feashi halinde ödenmesi zorunlu olan bir ücret olduğunu, 1.928.099 TL si fazla mesai birikmiş alacak olup bu da yasa gereği ödenmesi gereken ücretlerden olduğunu, diğer yandan davalının hak ettiği fazla mesai ücreti normal mesai ücretinin 1.5 kat fazla olması gerekirken kullandığı izin/raporlu olduğu günlerden birebir mahsup edilerek yıllarca eksik ödendiğini, yıllarca dış görevlere geceden yola çıkılarak gidildiği halde yolda geçen zaman da fazla mesai olarak bordrolarda gösterilmediği gibi davalının raporlu olduğu günler de da bordroya işlenmemiş, doğrudan fazla mesaiden kesildiğini, seyahatlerde günlük 85,00 TL olarak ödenen harcırahın da bordroda gösterilmediğini, bu şekilde tanzim edilen bordroların tamamı hatalı olup bundan dolayı da davalının karşı taraftan halen alacağı (hatalı hesaplanan tazminat dahil) olduğu gibi ayrıca bütün bordroları da hatalı düzenlenmiş olup davacı taraf davalı —–olarak ödeme yapmayı davalıya yıllarca eksik ödemede bulunduğunu, Yetki itirazımızın kabulüyle davanın ——- Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, esas hakkında incelemeye geçmeden evvel davacının dava ehliyeti ve husumet açılarından davanın reddini, usul açısından red verilmeyecek veya esasla birlikte kararlaştırılacak ise haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iş sözleşmesinden kaynaklı rekabet yasağının ihlaline ilişkin cezai şartın ödenmesi istemine ilişkindir.
Davacı iş akdinin sona ermesinden sonra bu taahhüde aykırı davranıldığı iddiasına dayalı tazminat talep etmektedir.
25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a m. “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 2. Kısmının 6. Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarını iş mahkemelerinde bakılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılan eldeki davada anılan yasanın 5/1-a maddesine göre görevli mahkeme İş Mahkemesidir.———–
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya ———-İş Mahkemesi’nin GÖREVLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca,kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ——– İş Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama giderinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin (e-duruşma) yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 24/06/2022