Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/630 E. 2023/587 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/630 Esas
KARAR NO: 2023/587
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ: 08/11/2019
KARAR TARİHİ: 20/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı … kardeş olduklarını, 1995 yılında %50-%50 hisse ile … ——— Şti. ni kurdularını, davalının muhasebe davacının ise diğer şirket işlerini yürüttüğünü, kurulduğu yıl içereside ——– Organize Sanayi Gölgesi ———- parsel üzerinde 4.400 m2 gayrimenkulü satın alındığını, davalı ——- telkini ile arazinin tapusunun davalı adına yapıldığını, şirketin bayiliğini yaptığı ——— firmasının alt bayisinin işlerinin durmasına bağlı olarak şirketin faaliyetlerinin bir anda durma noktasına geldiğini, davacının önceki ilişkilerine dayanarak ———- firmasının ———- distiribütörlüğünü aldığını, bunun üzerine şirketin işlerinin iyileştiğini, davacının ——— firmasının kendi şahsına tanımlamış komisyonları şirkete aktardığını, 1997 yılında ———– organize sanayi bölgesindeki ———– arsa üzerine şirket gelirinden ödenerek arsanın davalı adına alındığını, bina yapıldığını, arsanın üzerine şirket paraları ile bir bina yapıldığını, büyük paralar harcandığını, 1998 yılındaki büyük krizin davacının bayisi olduğu ——— firmasının desteği ile atlatıldığını, ——– firmasının ——– davacının ayrılmasını istediğini, davacının aile ilişkisi nedeniyle buna yanaşmadığını, 2001 yılına ———- Organize Sanayi Bölgeside ——— parseldeki bir gayrimenkulün alındığını, bu gayrimenkulde inşa edilen yeni yönetim binasında kurulan uygulama labaratuvarının makinalarının ve ekipmanlarının masraflarının yarısının davacı talebi üzerine ——— firması tarafıdan karşılandığını, bu alımın davacı adına yapılması gerekirken davalı tarafından gizlice şirket adına yaptırıldığını, bu duruma kendisinin karşı çıktığını, babasının telkini ile bu duruma sessiz kaldığını, 2002 yılında davalı adına kayıtlı gayrimenkule karşılık ——— İli, ——— İlçesi ———- Mah. ———- pafta ——— ada ——— parselde bir arsa satın alıp sekiz dairelik bir bina yaptığını, inşaatın davacı … 1.800.000 euroyu bulan ve şirkete aktarılan komisyon ve bonuslarından gelen para ile yapıldığını, davalının şirket tarafından satılan ürünlerin bedelini kendi üzerinden şirkete ve bina harcamalarına aktardığını, kendisini alacaklı gibi gösterdiğini, kendisinin şirket dışında bir ticari faaliyeti bulunmadığını, 2005 yılında temsilciliğini yaptıkları ürünlerin eşdeğerlerini üretmek üzere ——–nin kurulduğunu, 2007 yılında makinalarının alındığını,——- firması desteği olduğunu, davalının ———- ile olan ilişkiyi sabote ettiğini, davalının müşaviri ——— göndererek 4 -5 adet A4 kağıdının altına gelecek şeklide “ortak …-imza ortak …- imza” yazılı ve ———- tarafından imzalanmış olarak getirmek suretiyle evrak imzalatıldığını, bu kağıtların daha sonra şirket sermaye artışlarında davacının haberi olmadan kullanıldığını, davacıdan habersiz sermaye artışına gidildiğini, davacı hissesinin %50 den %33 e düşürüldüğünü, davalının hakim hissedar haline geldiğini, 2007 yılında davalının kendisinden habersiz ——— ile birlikte 3254 m2 arsa ile 390 m2 üç adet dükkan satın alarak kendi üzerine yaptığını, bunu tesadüfen öğrendiğini, tüm paraların şirketten gittiğini görüp davalıya sorduğunu, 2008 yılında davacının hisselerinin değişik yollarla %34 e düşürüldüğünü, 2014 yılına davacının ——— projem ile gerçekleştirilen ihracatı artırmak üzere ———– için ———- bir mühendisile anlaştığını, davalının 2017 yılında davacıdan gizli olarak şirket parası ile ———- 350.000 USD değerinde arsa aldığını, mevcut durumda davacının vechemde %34 hisseye sahip olduğunu, davalıdan bilgi alamadığını, hiçbir ödeme yapılmadığını, davacının fabrikalara dahi alınmadığını, her iki şirkete yönetici kayyım atanmassını ya da bağımsız deneçiler tarafından her iki şirketin denetlenmesini, davacının başvurusu üzerine ———– sor. dosyası açıldığını belirterek öncelikle tedbiren yönetici veya denetleyici kayyım atanmasına ya da bağımsız denetçi tarafından denetlenmesine, davalı … her iki şirkette bulunan %50 payın üzerindeki hisselerin iptali ile bu oranda davacı adına tesciline, davalı ve davacı adına kayıtlı tüm taşınmazlarda dahil olarak şekilde her iki şirketin feshine, haklı sebeplerin ağırlığını feshi gerektirmemesi halinde duruma uygun ve kabul edilebilir çözüm yöntemi olarak ortaklığın asimetrik olarak bölünmesine, buna da kara verilmez ise payın gerçek değerinin ödenerek davalının ortaklıktan çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Davacının, dilekçesinde müvekkil … kendi üzerine kayıtlı tüm taşınmazların ortaklıkla birlikte feshine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkilinin, davadan önce aldığı veya iş hayatı içerisinde edindiği taşınmazların iptali istenecekse bu husus hakkındaki davanın yetkili mahkemede görülmesi gerektiğini, bu nedenle ilgili taleplerin reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacının basiretli bir tacir gibi hareket ederek TTK 560. Maddesinde zikredilen zamanaşımı dolmadan bu taleplerini ileri sürerek davalarını açması gerektiğini, şirket ortağı olan müvekkile karşı bu hususları ileri sürerek müdahale istenerek karar talep edilmesinin zamanaşımı nedeniyle mümkün olmadığını, davacı 2007 ve 2008 yıllarındaki hisse değişimlerini o gün dava edercesine kendi hisselerinin %50’ye çıkarılmasını ve müvekkili üzerinde bulunan %50’nin üzerindeki hisselerin iptalini istemesi, her halükarda 5 yıl içerisinde açacağı iptal davası ile talep edilebilecek bir uyuşmazlık iken, aradan 12 yıl geçtikten sonra bunun ileri sürülmesi mümkün bulunmadığını, davacı yan, her ne kadar dava dilekçesinde müvekkilini uzlaşmaz anlaşmaz olarak addetmekte ise de, davaci ile eş dost ve akrabaların araya girmesi ile yapılan sözleşmeler ile kendisine hakkı olmayan tavizler verildiğini, davacının daha fazla hak elde etmek için çaba sarf etmekte olduğunu ve kendine göre gözdağı verdiğini, açıklanan nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı üzerine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava; Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasıdır.Dava dilekçesinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı … ——– ile ——– şirketine bağmsız denetçi atanmasının gerekip gerekmediği, davalı … karakoçun her iki şirkette bulunan %50 üzerindeki hisselerinin iptali ile bu oranda davacı adına tescilinin gerekip gerekmediği, davalı ve davacı adına kayıtlı tüm taşınmazlarda dahil olacak şekilde her iki şirketin feshinin gerekip gerekmediği, haklı sebeplerin ağırlığının feshi gerektirmemesi halinde duruma uygun ve kabul edilebilir çözüm yöntemi olarak ortaklığın asimetrik olarak bölünmesinin gerekip gerekmediği, buna da karar verilmez ise payın gerçek değerinin ödenerek davalının ortaklıktan çıkarılmasının gerekip gerekmediği hususlarında toplanmış olup, diğer uyuşmazlık noktalarının öncelikle tarafların pay oranlarına ilişkin uyuşmazlığın çözümüne bağlı olduğunun anlaşılması üzerine, mahkememizce resen davalı … ——— her iki şirkette bulunan %50 üzerindeki hissesinin iptali ile bu oranda davacı adına tescili talepli dava tefrik edilerek iş bu dosya üzerinden sadece bu uyuşmazlığın yargılaması yapılmıştır.——— Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 29/01/2020 tarihli yazı cevabının incelenmesinde;——–sicil nolu … ——— Şirketi’ nin ana sözleşmesinin 27/03/1995, yönetim kurulu üyesi ve yetkilisinin … olduğu, şirketin son tescilini 13/04/2015 tarihinde yaptırdığı görülmüştür. Taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, bildirilen tanıkların ifadeleri alınmış, tapu müdürlüklerine yazılan yazılara cevap verilmiş, mahkememiz ara kararı gereği, dosya bilirkişi heyetine rapor için tevdi edilmiş, 23/06/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, davacının, talebine konu payları, 05.04.2007 tarihli ortaklar genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararına istinaden, aslen iktisap etmiş olduğu, bu kararın geçerliliği üzerinde durulması gerektiği, boş kâğıtlar imzalatılarak, sermaye artırımı yolu ile davacının şirketteki payının müvekkili aleyhine gizlice değiştirildiğini iddia etmişse de, bu olgunun İspat edilmiş olduğunun söylenemeyeceği, 10.05.2007 tarihli genel kurulunda alınan kararın geçersizliğine ilişkin tartışılan ikinci hususun, bu sermaye artırımında, ortaklar cari hesabının kaynak olarak kullanılması olduğu, … şirketten gerçekten alacaklı olup olmadığının, dosya kapsamından anlaşılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından da imzalanan genel kurul tutanağında geçtiği üzere, aksi de ispat edilmemiş olduğundan, alacağın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, netice olarak, davacı talebinin yerinde olmadığı; 10.05.2007 tarihli genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının batıl olduğunun tespiti ya da iptali yönünde bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi davacının da bu yönde bir talebi bulunmadığı tespitleri yapılmıştır.Mahkememiz 17/11/2021 tarihli ara kararı gereği, dosyanın ——— raporu hazırlanması için ——— ya gönderildiği, 28/02/2022 tarihli ——— raporunda özetle, İnceleme konusu belgenin imzadan faydanılarak oluşturulduğunu gösterir teknik bir bulgu saptanamadığı şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür. Tarafların bilirkişi raporuna itirazda bulunduğu, itirazları doğrultusunda dosyaya bir nitelikli hesaplama uzmanı eklenmek suretiyle tekrar aynı bilirkişi heyetine tevdine karar verildiği,bu heyetin sunduğu 18/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Gayrimenküller ve taşıtlar yönünden rayiç değer tespitlerinin heyetimizdeki teknik bilirkişiler tarafından yapıldığı ve işbu raporumuz içeriğine alındığı, davacının her iki davalı şirkette de hisse oranlarının %50 – %50 olduğunu iddia ettiğini, mevcut durumda ———- ticaret sicil kayıtları ve davalı şirket yasal defterlerinde davacının … Ltd. şirketinde ortaklık payının %33 ve ——– şirketinde ortaklık payı oranının %5 olarak göründüğü ancak ——— Şti” nin ortaklık payı oranı %89 olduğundan bu pay içerisinde davacının payının 1.780.000,00 x %33 = 587.400,00 TL sına karşılık geldiği, davacının doğrudan ve dolaylı olarak ——— şirketinde pay tutarının 100.000+587.400 = 687.400 TL ve bu tutarın 2.000.000 TL tutarındaki sermaye içerisindeki oranının %34,37 olarak hesaplandığı, bilirkişi rapor tarihine en yakın tarih olan 31.12.2022 tarihli mali veriler çerçevesinde davacının her iki davalı şirkette bulunan hisse değerleri, … ———- yönünden, dava konusu %50 ile mevcut %33 arasındaki %17 paya isabet eden hisse değeri … ——– Yönünden 58.422.720,04 TL olarak hesaplandığı, ——— şirketi yönünden, dava konusu %50 ile mevcut %34,37 arasındaki %15,63 paya isabet eden hisse değeri ——– şirketi Yönünden 58.422.720,04.- TL olarak hesaplandığı görülmüştür.Oysa her ne kadar ikinci bilirkişi heyetinden, davacıların pay değeri tespiti için şirketin malvarlığının değerinin tespitine yönelik rapor alınmışsada, öncelikle tarafların ortak olarak şirketteki pay durumunu gösteren 10.05.2007 tarihli genel kurul kararının geçerliliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, bu kararın geçersizliği yada iptali gibi bir durum söz konusu olmadığı sürece, tarafların şirketteki ortaklık paylarının tespitinin başka bir yolu olmadığı gibi, bu kararın varlığına rağmen, bu karara uygun şekilde tesisi edilen ortaklık paylarının kural olarak iptalinin istenmesi hukuken mümkün olamayacaktır.Bu yönden bakıldığında, 23/06/2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda da vurgulandığı gibi, davacının, talebine konu payları, 05.04.2007 tarihli ortaklar genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımı kararına istinaden, aslen iktisap etmiş olduğu, iş bu kararın boş kâğıtlar imzalatılarak, sermaye artırımı kararının alındığı iddia edilmişse de, bu konu ile ilgili C.Başsavcılığına yapılan şikayet sonucunda olayın hukuki uyuşmazlık çerçevesinde kaldığından bahisle takipsizlik kararı verildiği ve kararın kesinleştiği, karar tarihinden itibaren geçen süre boyunca sessiz kalındıktan sonra bu iddianın ileri sürülmesinin HMK 2.maddeye aykırı olduğu, kaldıki iş bu dosyada sunulan deliller çerçevesinde bu olgunun ispat edilmiş olduğununda söylenemeyeceği, yine 10.05.2007 tarihli genel kurulunda alınan kararın geçersizliği noktasında ileri sürülen bu sermaye artırımında, ortaklar cari hesabının kaynak olarak kullanılması olduğu iddiasınında ispatlanmadığı, …şirketten gerçekten alacaklı olup olmadığının, dosya kapsamından anlaşılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından da imzalanan genel kurul tutanağında geçtiği üzere, aksi de ispat edilmemiş olduğundan, alacağın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, sonuç olarak geçersizliği kanıtlanamayan 10.05.2007 tarihli genel kurul kararına aykırılık teşkil edecek şekilde, bir ortağa ait pay iptali ile diğer ortak adına tesciline karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı, davacının davasını kanıtlayamadığı kanaatine ulaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Nedenleri gerekçeli kararda açıklanmak üzere,
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile kalan 225,45 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2023