Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/629 E. 2021/621 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/629 Esas
KARAR NO: 2021/621
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2019
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; -Müvekkili davacı alacaklı—- firmanın sahibi ve yetkilisi olduğunu, adına alacaklı sıfatıyla başlatmış olduğu —–dosyasına, davalı borçlu —- borca ve tüm ferilerine hiçbir sebep göstermeden itirazda bulunulduğunu, itiraz neticesinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, icra takibine konu alacak ödenmediğini, zamanaşımına uğradığını, davalı/borçlunun işbu itirazı haksız olduğunu,
——–borç olmak üzere takip talebimizde de belirtiğimiz—toplam borcu bulunduğunu, müvekkili ile borçlu arasında ticari bir ilişkinin olduğu ve faturaların taraflar arasındaki bu ticari ilişki sebebiyle düzenlendiğini, söz konusu faturaların tüm şekil şartlarına uygun ve içerikleri doğru olduğunu, tarafların ticari defterlerinde de bu durum ortaya çıkacağını, davalı / borçlu bu faturalara aralarında ticari ilişki süresince hiçbir dönemde itirazda bulunmadığını, duran icra takibine devam edebilmek için işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; salt fatura düzenlenmesi taraflar arasında akdi ilişkinin —– varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, ——– kararında; “somut olayda davalı akdi ilişkiyi inkâr ettiğine göre davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerektiğini, fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. Maddesinde ise; “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri—— geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle —– aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” maddesi uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir” denildiğini, davacı taraf, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin varlığından bahsetmediğinden ve fatura da başlı başına borç kaynağı olmayacağından ispatlanamayan davanın reddi gerektiğini, gerek ——- kaynaklarının sınırlı sayıda olduğu belirtildiğini, yasanın tanımladığı borç kaynakları sözleşme, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve kanunun düzenlendiğini, fatura, başlı başına sözleşme olmadığı gibi, yasanın tadat ettiği borç kaynaklan arasında da tanımlanmadığından borç kaynağıymış gibi değerlendirilmesi mümkün olmadığını, fatura akdi ilişki olmayıp, akdin ifasını gösteren bir belge olduğundan verilmesi ya da düzenlenmesi; ticari işletmesi bağlamında bir mal satılması, üretilmesi, bir iş görülmesi veya bir menfaat sağlanması gibi bir sözleşmenin yani muteber bir temel borç ilişkisinin varlığı şartına bağlı olduğunu, fatura tanzim eden ve faturayı alan kimse arasında böyle bir temel borç ilişkisinin bulunmadığını, faturanın hukuki bir sonuç doğurmasının da söz konusu olmadığını, geçersiz bir sözleşmeye —- gün içinde itiraz etmeme, muteber olmayan sözleşmeye geçerlilik de sağlamayacağını, dayalı bir faturaya itiraz edilip edilmemesinin de bir kıymet olmadığını, maddi vakıada davacı taraf, taraflar arasındaki akdi ilişkiyi usulüne uygun delillerle ispat edemediğinden ve buna ilişkin bir delil de ibraz etmediğinden açılan davanın reddi gerektiğini, hukuka aykırı davanın reddini, haksız takip nedeniyle talep edilen asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunda;
A) DAVACI ALACAĞI:
Tacir olan taraflardan Davacının ve Davalının resmi defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulduğu, incelemelerin tapıldığı, takip konusu faturaların kayıtlarında yer aldığı, takip konusu faturalar konusunda ihtilafın bulunmadığı, Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere,
Davacının resmi defter kayıtlarında Davalıdan— tarih itibari ile — ALACAK bakiyesinin olduğu görülmüş ve tespit edilmiştir.
Davalının resmi defter kayıtlarında Davacıya —- tarih itibari ile —- ASIL BORÇ bakiyesinin olduğu görülmüş ve tespit edilmiştir.
FAİZ:
Davacının takip öncesi faiz talebi mevcut olduğu Ancak, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında Davalının Ticari defter kapanış maddesinde Davacıya—– asıl alacağı için —- istemiş olduğu ve faiz hesaplaması aşağıdaki gibi hesaplanmıştır.
FAİZ HESABI FATURA TEMERRÜT FAİZ FAİZ
Sıra No TARİHİ TAKİP TARİHİ GÜN TUTAR TL ORANI TUTARI
——–

GENEL TOPLAM —-
Yukarıda yapmış bulunduğum açıklamalar sonucunda, görüş bildirmiştir.
DELİLLER
—–
*Davacı şirket ticari defter kayıtları
*Taraf şirketlere —-
*Bilirkişi raporu
*Tüm dosya kapsamı
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava —— davalı aleyhine başlatılan icra takibine İİK 67 uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davacı davalı ile aralarında ticari ilişkisi olduğunu, davalıya ürün satışı yapıldığını — alacaklı olduğunu, davalı aleyhine —— ile icra takibi başlatıldığı, davalının borca itiraz ettiği ve takibin durduğunu, davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerektiğini iddia etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde salt fatura düzenlenmesi taraflar arasında akdi ilişkinin —- varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, ———- kararında; “somut olayda davalı akdi ilişkiyi inkâr ettiğine göre davacının akdi ilişkinin varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerektiğini, fatura düzenlenmesi tek başına akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını savunmuştur.
İcra dosyası celp edilmiş ve yapılan incelemede davacı davasını —- yıllık dava açma süresinde açtığı anlaşılmaktadır.
Davacının alacağının olup olmadığı hususunda tarafların ticari defterlerinin delil olarak dayanıldığı anlaşılmış ve mahkememizce taraflara ticari defterlerini inceleme gününde sunmaları için ihtaratlı kesin süre verilmiş, tarafların defterlerini sunduğu anlaşılmaktadır.
Taraflara ait uyuşmazlık yıllarına ilişkin vergi dairesi kayıtları celp edilerek dosya içerisine alınmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle;Tacir olan taraflardan Davacının ve Davalının resmi defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutulduğu, incelemelerin tapıldığı, takip konusu faturaların kayıtlarında yer aldığı, takip konusu faturalar konusunda ihtilafın bulunmadığı, Takdiri Sayın Mahkeme’nize ait olmak üzere,Davacının resmi defter kayıtlarında Davalıdan —- tarih itibari ile —- ALACAK bakiyesinin olduğu görülmüş ve tespit edilmiştir,Davalının resmi defter kayıtlarında Davacıya —– bakiyesinin olduğu görüldüğü, yani davacının kesmiş olduğu faturaları davalıya tebliğ ettiği ve davanın da ba faturaları vergi dairesine bildirdiği, defterlerine kaydettiği, bu doğrultuda ticari ilişki kapsamında mal ve hizmetin davalıya teslim edildiği ve fatura muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığından dolayı, —— içinde itiraz edilmeyen fatura muhteviyatının kabul edilmiş olduğu, davalının ödeme itirazında bulunmadığı ve dosyada ödemeye dair bir belge sunulmadığı göz önünde bulundurulduğunda davanın kabulüne, davalının itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. Alacağın likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
-Davalının —-dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin — asıl alacak işlemiş faiz —TOPLAMI —- ve işleyecek faiz yönünden asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde alınması gerekli —- harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan —– harçtan mahsubu ile bakiye 446,97 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan başvuru gideri, tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 958,70 TL yargılama gideri ve davacı tarafından peşin olarak yatırılan 98,88 TL harç toplamı 1.057,58 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı taraf ödenmesine,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2021