Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/576 E. 2021/753 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/576 Esas
KARAR NO: 2021/753
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/11/2019
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine —- dosyasından ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının takibe yetki ve borca yönelik itirazda bulunduğunu, oysa ki taraflarınca başlatılan takipte yetki sözleşmesine riayet edildiğini, zira taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin ——şeklinde düzenleme mevcut olduğunu, belirlenen —- — tercih edildiğini, davalının — — olması sebebiyle — başlatıldığını, taraflar arasındaki — tarihlerini kapsayacak—-yapılan —- mevcut olduğunu, bu sözleşmeler kapsamında müvekkili davacı şirketin hizmet ifa ettiğini, karşılığında ise hizmet bedellerinin tam olarak ödenmediğini beyan ederek davanın kabulünü, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini, takibin kaldığı yerden devamını, %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Dava dayanağı icra takibinde borçlu olarak — gösterildiğini, arabuluculuk başvurusunun aynı şirket aleyhine yapıldığını, ancak itirazın iptali davasında davalı olarak —-gösterildiğini, davacının basiretli bir tacir olarak taleplerinin muhatabının hangi şirket olduğunu bilebilecek durumda olduğunu,—– yetkili icra müdürlüğünün borçlunun takip açıldığı tarihteki yerleşim yeri icra müdürlüğü olduğunu, davalı——-olduğundan yetkili — olduğunu, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacıya fazladan ödediği bedellerinin bloke ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokol uyarınca müvekkili şirketin ne kadar bedeli fazladan ödediğinin sabit olduğunu, alacak iddiasını kabul anlamına gelmemek üzere davacının işlemiş faiz talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı —– — tarihli cevap dilekçesinde özetle; —- yetkili —–borçlunun takip açıldığı tarihteki yerleşim yeri icra müdürlüğü olduğunu, davalı ———- olduğundan yetkili icra müdürlüğünün —- olduğunu, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin davacıya fazladan ödediği bedellerinin bloke ettiğini, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokol uyarınca müvekkili şirketin ne kadar bedeli fazladan ödediğinin sabit olduğunu, alacak iddiasını kabul anlamına gelmemek üzere davacının işlemiş faiz talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine % 20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki —-doğan alacağın konu edildiği icra takibine vaki davalının yaptığı itirazın iptaline ilişkindir.
—- dosyası celp edilmiştir.
— müzekkere yazılmış, —- tarihli gelen cevabı yazıda davacı şirketin — yıllarına ait——gönderilmiştir.
— tarihli gelen cevabı yazıda davalı şirketin —- gönderilmiştir.
Mahkememizin —- nolu ara kararında davanın icra dosyasında borçlu olarak görünmeyen şirkete yöneltildiği, işbu durumun —- uyarınca maddi bir hatadan kaynaklandığı, dürüstlük kuralına aykırı olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin—- sisteminden gönderilmiş — tarihli talebi gereğince davanın —yöneltilmesine ve —- lehine takdir edilecek yargılama giderinin hükümde gösterilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce —– yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, —-tarafından sunulan bilirkişi kök raporunda özetle; “davacı—- itibariyle cari hesap bakiyesinden — borçlu olduğunu, teminat bloke hesabından ise — alacağı bulunduğundan sonuç olarak —davacının alacaklı davalının ise borçlu olduğunu —- belirtilmiştir.
Davacı tarafın —yıllarına ait ticari defterlerinin incelenmesi için —istinabe yazılmasına karar verilmiş, istinabe Mahkemesince görevlendirilen — raporunda özetle— yapılan işlerle ilgili davacı tarafından davalıya düzenlenen hakediş faturalarının tahakkuku sonucu davacının ——alacaklı olduğunu, dava dosyası münderecatı ve davacının yasal defter ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme ve tespitle değerlendirildiğini… ” belirtilmiştir.
——– dosyanın incelenmesinde; Alacaklısının —– taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden doğan—- alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, borçlu vekilince borca ve yetkiye itiraz edildiği, —– — tarihli kararı ile takibin durdurulduğu görülmüştür.
Taraflar arasında — tarihli üç ayrı—-olarak adlandırıldığı ve adresinin —-olarak gösterildiği, davacının kısaca — olarak adlandırıldığı ve adresinin —- olarak gösterildiği, —- Maddesinde ayrı ayrı işin —- —- kullanıma ilişkin olduğu,
—- Maddesinde ise uyuşmazlıkların çözümünde —- bulunduğu yer mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunun” belirtildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, —–Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50.—– maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde—– ifa edilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda taraflar arasında —–imzalandığı, sözleşmelerden doğan borç iddiasına dayalı olarak ——- dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının takibe ve yetkiye itirazı üzerine takibin durdurulduğu, süresi içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar tacir olup, taraflar arasındaki —-sözleşmenin de — uyuşmazlıkların çözümünde “şirket merkezinin bulunduğu yer mahkeme ve icra dairelerinin” yetkili olduğuna ilişkin yetki şartı bulunmaktadır. —maddesinde taraf adresleri açıkça düzenlenmiş olmakla birlikte —- doğrudan yetkili yer belirtilmeden —- şeklindeki yetki şartı düzenlemesi —– koşullarını sağlayan bir düzenleme olmayıp, sözleşmede yer alan yetki şartı geçerli değildir. Bu nedenle, yetkiye ilişkin diğer düzenlemeler karşısında inceleme yapılması gerekmiştir.
Taraflar—- illerinde verilecek — ayrı sayaç okuma hizmetine ilişkin sözleşme imzalamıştır. Davacı tarafından sözleşmeler ile üstelendiği edimler —- yerine getirilecektir. Uyuşmazlıkta akdi ilişki icra takip aşamasında borçlu tarafından kabul edilmiş olduğu görüldüğünden, —- maddesi ile —somut olayı uygulaması gerekmekte olup, davacı/alacaklının para alacağına ilişkin talebini konu ettiği icra takibini kendi ikametgahının bulunduğu yer olan—- yapabilecektir. Aynı şekilde genel yetki kuralının düzenlendiği —- düzenlemesine göre de davalı/borçlu ikametgahı olan —- uyuşmazlıkta yetkilidir.
—-Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir.
İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptâli davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta davacı tarafından sözleşmede yer alan yetki şartı ve davalı adresinin— olması sebebiyle—-başlatıldığı ileri sürülmüşse de, taraflar arasındaki yetki şartına ilişkin düzenleme geçersiz olup, para alacağına ilişkin talepte davacı ——- takip başlatabileceği, ayrıca davalı ——- olmakla genel yetkili icra dairesinin —- olduğu, davacı tarafından seçim hakkının bu iki yer içinde kullanılmadığından —— davalı tarafa geçtiği, davalı tarafından — dayalı ve usulüne uygun şekilde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, dava dayanağı ilamsız takibin yetkili olmadığı anlaşılan —– başlatılmış olduğu, neticede davalı/borçlunun yetki itirazının yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Kaldı ki bir an için taraflar arasındaki yetki şartına ilişkin düzenlemenin geçerli olduğu kabul edildiğinde dahi davalı borçlunun icra takibinde yetki itirazında yetki şartına ilişkin düzenlemeye atıfla yetki itirazında bulunduğu ve bu halde de yalnızca yetki şartında düzenlenen yer icra Müdürlükleri ve Mahkemeleri uyuşmazlıkta yetkili olacağından —- bu halde de dava dayanağı ilamsız takibin yetkili olmadığı anlaşılan—– başlatılmış olduğundan aynı sonuca varılacaktır.
Bu halde, yetkili icra dairesinde usûlüne uygun takip yapılmaması karşısında, geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmadığından eldeki itirazın iptali davasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usûlden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-)Karar ve ilâm harcı olan — harçtan mahsubu ile bakiye —- harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)—– bütçesinden ödenen —- arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 7/2 ve A.A.Ü.T. uyarınca 4.080-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-)Davalı tarafça ödenen 14,20 -TL vekâlet harcının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-)—- vekalet harcının davacıdan tahsili ile adı geçen şirkete ödenmesine,
😎 —- sunulu cevap dilekçesinde icra takip dosyasında borçlu görünen şirket namına cevap verildiği görülmekle —- lehine vekalet ücreti tayinine takdiren yer olmadığına,
9-) Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/10/2021