Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/562 E. 2021/759 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/562
KARAR NO : 2021/759

DAVA : TAZMİNAT
(Ticari İlişkiden Dolayı Mal Satımına Dayalı)

DAVA TARİHİ : 01/11/2019
KARAR TARİHİ : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin sipariş üzerine —-ettiğini, davacı şirketten aldığı siparişte gösterilen —– gösterilen niteliklerde —- teslim etmekle yükümlü olduğunu, davacı şirketin, davalının kusurundan dolayı müşterileri nezdinde doğmuş olan zararları tazmin etmiş olduğunu ve bu nedenle tazmin ettiği tutarları davalıya yansıtma hakkına sahip olduğunu, davalı şirketin, davacının devamlı —-faydalanarak, iletilen sorunları inceleyeceğini, doğan zararları bir şekilde karşılayacağını, sonraki siparişlerde davacı—- yapabileceğini beyan ederek, dürüstlük kuralına aykırı şekilde davacı … —, tüm sözlü ve — yoluyla iletilen taleplerin bu şekilde ——-gönderilerek, dava konusu zararların ödenmesinin talep edildiğini; yine davacı şirket yetkilileri ile davalı şirket yetkilileri arasında yapılan görüşmelerden de sonuç alınmayınca, —– sonucunda anlaşma sağlanamadığını, buna ilişkin 31/05/2019 tarihli son tutağın dilekçe ekinde sunulduğunu,– davacı ile davalı şirket tarafları arasında görüşme yapılmasına karşın, davalı şirketin bugüne kadar davacı …— incelediğinden ve çözüm bulacağından bahis ile oyaladığını, neticede iyi niyetli tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını ve bu nedenle dava açıldığını, davacı şirketin zararının, davalının kusurundan kaynaklandığını, zarar sebebinin davalının — olduğunu, oluşan zararlar ile davalının eylemi arasında illiyet bağı rahatlıkla kurulabildiğini, bunun yanında oluşan zarar miktarları da dosyaya sunulan yazılı belgelerden tespit edilebildiğini, yine davalının bugüne kadar davacıyı oyalamış olmasının da davalı tarafın iyi niyetli olmadığını gösterdiğini, söz konusu dava sonucu ortaya çıkacak olan nihai hükmün teminat altına alınabilmesi ve hükmün etkisiz kalmaması için dava konusu alacak miktarınca, davalı şirket üzerindeki kayıtlı taşınmaz ve taşınır mal varlığı ile banka hesaplarına ihtiyat-i haciz konulmasını talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hangi nedenle müvekkilinden talep hakkının bulunmadığının açıklanması gerektiğini, davacı taraf iddiasını ayıba dayandırmış olmakla öncelikle ve davanın esasına girilmeden bu hususun incelenmesi ve sipariş, satış ve teslim tarihi, alıcı davacının yasada öngörülen sürelerde kontrol yapıp yapmadığı ve yapılmış ise ayıp ihbarının yapıldığı tarihlerin tespit edilerek değerlendirme yapılması gerektiğini, —- bakışta gözle görülebilen bu tür ayıplarla ilgili müvekkiline hiçbir şekilde ihbar yapılmadığını, ayıp bildiriminde bulunulmadığını, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen irsaliye tarihlerine bakıldığında — süresinin kolaylıkla hesaplanabilmekte olduğundan öncelikle davanın hak düşürücü sure yönünden reddi gerektiğini, davacı “—kontrolları zamanında yapmadığını, müvekkiline hiçbir şekilde ayıp ihbarında bulunmadığını, müvekkilinden almış bulunduğu ürünleri kullandığını, ancak bundan sonra üçüncü kişi müşterileri “davacının — çalışıldığını, davacının beyan etmiş bulunduğu ayıpların hiçbirinin gizli ayıp niteliğinde olmadığını, normal saklama koşullarında muhafaza edilmediği ve ürünün ıslandığı tespit edildiğinden bununla ilgili şikayetin rededildiğini, bu hususun davacıya bildirildiğini, davacının dosyaya ibraz ettiği ve üçüncü kişilerle yaptığını beyan ettiği sözleşmenin huzurdaki dava ile alakasının bulunmadığını, müvekkiline sipariş verirken davacı ürünleri nerede ve hangi şartlar altında kullanacağını ve–hiçbir şekilde beyan etmediğini—verdiğini, davacının kiminle hangi miktar için ve hangi —yaptığı hususu müvekkilinin bilgisi dışında olup, bundan dolayı müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacı, alanında ——— kontrol etme imkanına sahip bir firma olduğunu, bu nedenle eğer müvekkilinden almış bulunduğu– üretim yapmışsa bu durumda bu —- büyümesine kendi kusuru ile yol açmış sayılacağını, bu hususta kendisine talep hakkı vermediğini, müvekkiline verilmiş siparişlerin, — ayıp ihbarında bulunulmamış olması hususları dikkate alındığında ve özellikle tarafların tacir olması ve davacının “basiretli tacir” gibi davranma yükümlülüğü dikkate alındığında , müvekkilinden talep hakkının bulunmadığını ileri sürerek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine ve dava masrafları ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından tarafların delil listesinde gösterdikleri tüm deliller celp ve incelenmiş, icra dosyası getirtilmiş ve dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava, davacı şirketin davalıdan satın aldığı——– kullanılması sebebiyle, müşteriler nezdinde doğan zararların davacı tarafından tazmin edildiği ifade edilerek, davacının davalı tarafından üretilip davacıya—- nedeniyle, davacının— davacı hak edişlerinden kesilen miktarların, tazminat olarak davalıdan tahsiline karar verilmesi talebine ilişkindir.
Mahkememizin —davacı — ihbarının yapılış şekli ve yapıldığı tarihe yönelik yazılı delillerin bulunmadığını ve bu konuda tanık dinletmek istediklerini, yapılan işlerden——- mevcut olduğunu, bu nedenle keşif talebinin bulunmadığını, dosya üzerinden inceleme yapılmasını talep etmiş ve Mahkememizce işbu duruşmanın 1 nolu ara kararı ile, “Davacı yanın tanık dinletme isteminin 6102 sayılı TTK nın 18 ve 23/1-c maddesi gereğince, ayıp ihbarının yapılmasına ilişkin şekil yasada düzenlendiğinden, davalı yan tarafından ayıp ihbarının yapıldığı, yapılış şekli ve tarihi ve geciktirme iddialarına ilişkin şekle uyulmaması halinde hukuki neticeye etkisi olmayacağı anlaşılmakla, davacı yanın tanık dinletme isteminin reddine” şeklinde tanık dinletme isteminin reddine karar verilmiş olup, davacı yan süresinde usulüne uygun olarak TTK.nın 18, 23/1-c maddelerine göre ayıp ihbarında bulunduğunu, işbu ticari alım satım sebebiyle ispat edememiş, buna ilişkin yazılı bir delil sunamamıştır.
Mahkememizin tarafından taraf delilleri toplandıktan sonra, taraflar arasındaki uyuşmazlık; “a)Davacı şirketin davalı şirketten —- şirketler arasında yapılan sözleşmeler gereği dava dışı— —-, davacı tarafından ilgili —-sonrasında, — davacı tarafından yapılan uygulamaya konu —– ——— belirlenmesi,
b)İşbu alım satım nedeniyle satın alınan ürünlerin uygulanmasından sonra, 3. firmaların davacı—– indirim faturalarını varsa miktarının belirlenmesi,
c)Ayıp ihbarının satıcı, üretici davalıya yasal süresi içerisinde ihbar edilip edilmediğinin belirlenmesi,
d)Davacının dava konusu satıma konu —- bu sebeple oluşan davacı zararının miktarının tespiti ve, bu zararın oluşmasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ve davacının bu kapsamda dava tarihi itibariyle dava konusu satışa konu ürünlerden kaynaklanan varsa zararının miktarının tespiti ile davalıdan talep koşulları oluşmuş ise, davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi için” bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin — duruşmada bizzat taraf vekillerine birer örneğinin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Buna rağmen davacının verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde, işbu ara kararda kesin sürenin müeyyidesi davacının zararının miktarının tespiti için ve zararın oluşmasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, davacının hak edişlerinden kesintinin, dava konusu taraflar arasındaki alım satıma —- incelenerek tazminat miktarının belirlenmesine yönelik bilirkişi incelemesi için tespit edilen masrafın aynı ara kararın 3. maddesinde belirtildiği gibi yatırılmadığı ve— “bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinden vazgeçilerek dosya kapsamına göre karar verileceğinin davacı vekiline ihtarına” şeklinde gösterildiği, Mahkemece usulüne uygun olarak 6100 sayılı HMK.nın 94/2. Maddesi gereğince, tarafları ve mahkemeyi bağlar, belirlenen sürenin geçilmiş olması sebebiyle, karşı taraf lehine kazanılmış hak doğar.
Davacı tarafından Mahkememizce verilen kesin süreye rağmen, bilirkişi incelemesi masrafları— süre içerisinde Mahkememiz veznesine yatırılmadığı, duruşmaya— davalının muvafakati ile hukuki geçerlilik– duruşmada davalı vekiline süresinden sonra yatırılan bilirkişi masrafı ile bilirkişi incelemesi yapılmasına muvafakat etmediğinden, davacının bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebi Mahkememizce red edilmiştir.
Mahkememizin — tahkikata son verilmiş ve sözlü yargılama aşamasına geçilmiş ancak davacı yan tarafından sözlü yargılama için süre talep edilmesi üzerine duruşma — ertelenmiştir.
Davacı vekili — kısım belgeler ile esas hakkında beyan ve teknik mütalaa sunumu başlıklı bir dilekçe sunmuş ve yine —- dava konusu edilen —- tazminat talebinin—– kullanılmaz ve atık vaziyette bulunan— talep hakkından feragat ettiklerini,— günlü — yapılması —- dava konusu edilmemiş olduğunu ve buna ilişkin haklarını saklı tuttuğunu, —– sebebiyle davacı hak edişlerinden kesilmesi nedeniyle 80.000.USD üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği Mahkememizce belirlenmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Mahkememiz dosyasına sunulan davacının — günlü dilekçesi ekinde —- dayanağı olan belge ve bilgiler delil sunma aşaması tamamlandıktan ve tahkikat yargılamasının tamamlandığının tespit edildiği 15.09.2021 tarihinden sonra sunulmuş olması karşısında, 6100 sayılı HMK.nın 293 maddesinde belirtilen uzman görüşü niteliğindeki işbu mütalaa ekindeki delillere, 6100 sayılı HMK.nın 121. Maddesi gereğince dava dilekçesi ile birlikte delillerin sunulması ve delil listesinde belirtilen delillerin ön inceleme duruşması sonrasında 6100 sayılı 140/5 maddesi gereğince 2 haftalık ön incelemeden itibaren başlayan süre içerisinde dosyaya sunulması gerekmesi ve ön inceleme duruşmasından sonra ancak davalı yanın açık muvafakati ile iddia ve savunmaların yapılabileceği göz önünde bulundurulması gerektiği, teknik mütalanın davacı lehine bilirkişi incelemesi yapılması— Mahkememizce benimsenmiş bulunması nedeniyle davacının iddia ve tazminat talebine konu, oluştuğu iddia edilen zararın oluş şekli, davacı tarafından davalıdan satın alınan saclardan—-yoksa — kusurdan ötürümü 3. Şahısların davacı hak edişlerinden kesinti yaptığını 6100 sayılı HMK.nın 200 ve devamı maddeleri gereğince usulüne uygun olarak toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu ile ispatlanması gerektiği halde, davacının işbu ispat külfetini süresinde yatırmadığı bilirkişi ücreti nedeniyle yerine getiremediği, 6100 sayılı HMK.nın 94. Maddesi gereğince verilen kesin sürelerin mahkememizi ve tarafları bağladığı, — sunmak suretiyle teknik incelemelere ilişkin kusur ve zarar miktarını teknik— ile ispat edilmesinin davalı lehine doğan usulü kazanılmış hak kurallarına bertaraf edebileceği gibi sunulmuş bulunan teknik mütalaa da ayıp ve hatalardan bahsedildiği —– ötürü meydana gelen zararın kimin kusurundan doğduğu konusunda açık ve kesin bir tespitin bulunmadığı, yapılan tespitlerin davacı yan tarafından, — sunulan delillere dayalı olup, ancak tamamlayıcı taktiri delil niteliğinde olduğu, davacı tarafından oluştuğu iddia edilen zararların, usulüne uygun olarak süresinde davacı tarafından davalıya ihbar edildiğinin de kanıtlanamadığı, Mahkememizce benimsenmesi karşısında, davacının davasını ispatlayamadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle, davacının dava konusu taleplerinden, feragat edilen kısım olan —-gereğince vaki feragat nedeniyle reddine, fazlaya ilişkin istemin ise davanın ispatlanamadığından aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı aleyhine açtığı ayıplı mal teslim ve satımı sebebine dayalı tazminat istemine dayalı davanın;
a-)—- yapılan talebin vaki feragat nedeniyle, 6100 sayılı HMK.nın 307, 309 ve 311.maddeleri gereğince REDDİNE,
b-)Davacının, davalı—— davacı — tazminat talebinin ise, davacı yanın verilen süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı ve sonrasında bilirkişi ücretini yatırmasına davalının muvafakat etmemesi sebebiyle, davalı lehine usulü kazanılmış hak bulunduğundan, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın dava konusu ayıplı mal tesliminden kaynaklanan zararın sebebi ve miktarının tespitinin mümkün olmaması karşısında ispatlanamayan DAVANIN REDDİNE,
2-Karar ve ilâm harcı olan 59,30-TL harcın peşin alınan 19.502,51-TL harçtan mahsubu ile bakiye 19.443,21-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —- ücretinin DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde— belirlenen— vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatırana İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde İSTANBUL BAM ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı