Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/53 E. 2022/112 K. 04.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/53 Esas
KARAR NO: 2022/112
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu—— tutarlı —- imzalanmış olduğunu, diğer borçlu —- işbu sözleşme ile —- olduğunu kabul ve beyan etmiş olduğunu, borçlu —- düzenleme tarihli, —- ödeme günlü,——–ciro etmiş olduğunu; ancak, Borçlu—- olduğunu, davacı ——–yevmiye nolu—– olduğunu, dava ve takip konusu alacağın,——- başlıklı ——satırında olduğunu ve dolayısıyla davacı şirketin dava ve takip konusu borcun asıl alacaklısı olduğunu, Borçlu —– dava ve takip konusu borcu ödememiş olması sebebiyle, —- tarihinde Davacı Şirket adına İcra takibine girişilmiş olduğu, davalılar/borçluların zamanaşımı define ilişkin olarak TBK m. 146 uyarınca kanunda aksi bir düzenleme bulunmadıkça zamanaşımı süresinin vade tarihinden itibaren —- yıl olduğunu, Kanunlarımızda faktoring sözleşmesindeki zamanaşımına ilişkin istisna bir düzenleme bulunmaması sebebiyle faktoring sözleşmelerinde zamanaşımı süresinin vade tarihinden itibaren —- yıl olduğunun aşikar olduğunu, ——- olduğu üzere, Somut olayda da, uyuşmazlık, — kaynaklandığı için —-yıl olduğunu, Davacı şirket ile Davalı Şirket ve Şahıs arasında mevcut ticari iş ilişkisi doğrultusunda vuku bulan faktoring sözleşmesi ile bononun ekte sunulduğu, İşbu doğrultuda davalı şirket ve şahısın —- miktarı şirkete borçlu olduğunu, işbu borcun var olduğunun dilekçe ekinde sunulmuş bulunan —– kanıtlanmış olduğunu, Mevcut Borcun taraflarına ödendiğinin ispat yükümlülüğü’nün ise davalıya geçmiş bulunduğunu, öncelikle alacaklarının temini için, alacak miktarının likit olduğu gözetilerek, davalı adına kayıtlı taşınır/taşınmaz mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine hür türlü devir ve satışı engelleyecek şekilde –takdiren teminatsız- olarak İhtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalı-borçlunun—– sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin ——- asıl alacak ile takip tarihinden işleyecek faiz üzerinden devamına ve alacaklarının tahsiline, davalılar/borçluların %20 den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı tarafından faktoring sözleşmesine dayanıldığı iddia edilmekte ise de davalı şirket ile temlik eden faktoring şirketi arasında geçerli bir faktoring sözleşmesi ve faktoring işlemi söz konusu olmadığından, davacının iddiasının aksine, —— uygulanacak zamanaşımının uygulanamayacağını, davacı taraf, davalı şirkete bir ödeme yaptığını ispat edebilse dahi bu durumda davacının ancak “sebepsiz zenginleşme” hükümlerine dayanabileceğini, davacı tarafından dosyaya sunulan bononun ödeme tarihi—olup zamanaşımının başlangıç tarihi de en geç bu tarih olacağından, ——- gereğince zamanaşımı süresi çoktan geçmiş olacağından huzurdaki haksız davanın zamanaşımı yönünden de reddine karar verilmesini, müvekkillerden …’in dava konusu edilen bono ve kredi sözleşmesinden dolayı hiçbir sorumluluğu olmadığını, müvekkilinin dava konusu bonoda hiçbir sıfatla şahsi imzasının bulunmadığını, —- kefaletin ise kefalet limiti belli olmadığından geçersiz olduğunu veya ciranta olarak şahsi sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir imzasının bulunmadığını, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583/1. maddesi’ne ve 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesine göre de Sözleşmede yer alan kefaletin yasaya aykırı olup, Kefalet limiti açıkça ve ayrıca belirtilmediğinden iddia edilen kefaletin geçersiz olduğunu, davacı tarafından faktoring sözleşmesinin sadece son sayfasının dosyaya sunulmuş olduğunu, burada “azami faktoring hacmi” yazısı karşısında —- yazılı olup kefilin sorumlu olduğu miktarın ne olduğu yazılı olmadığını, TBK 583/1. maddesinde yazılı olması gereken diğer şartların da yer almadığı ve bu nedenle de kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu davalı müvekkil —- dolayı herhangi bir sorumluluğunun söz konusu edilemeyeceği beyanlarında bulunduğunu, davacı şirketin bir de faktoring sözleşmesinden dolayı alacaklı olduğu iddiasında olduğunu, müvekkili —– kefili olduğunu iddia ettiğini, ——- kefaletin, yasal şartları yerine getirilmemiş olduğundan geçersiz olduğu beyanlarında bulunduğu görüldüğünü, davalı müvekkili tarafından yapılan ödemeler var ise bunlara ilişkin dekontların ve davacı tarafın dava ile ilgili diğer belgeleri dosyaya sunmasını ve bir örneğini de taraflarına tebliğ etmek zorunda olduklarını, dava dilekçesinin yasaya aykırı olarak düzenlenmiş olduğu gibi, HMK 121. maddesine aykırı davranıldığından dolayı da savunma haklarının kısıtlanmış olduğu beyanlarında bulunduğunu, davalı müvekkilleri aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan ve huzurdaki davayı açan davacının takip turarının %20’sinden az olmamak üzere haksız takip tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, haksız davanın öncelikle her iki müvekkili açısından da zamanaşımı yönünden reddine, haksız ve yersiz davanın her iki davalı müvekkil açısından da esastan reddine, müvekkilleri aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi yapan davacının, haksız takip tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—— dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce işbu dosyada alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı ——–yapmış olduğu —- alacak temlik sözleşmesi ile söz konusu alacağı —-devir aldığını, borçlu——- tarafından ——sayılı dosya ile icra takibine girişildiğini, ancak, davalı şirket ile ——- alacak hakkının zamanaşımına uğradığı ve takibe konu alacağa ilişkin ilgili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığı bahisle dava konusu icra takibine itiraz ettiğini, İtirazın iptali —– kapsamında; temlik —— alacak temlik sözleşmesi çerçevesinde —- sözleşmesi’ne dayalı olarak açılmış olup; temlik alan davacı——– borçlarını ödememeleri üzerine borçlu davalılar hakkında sözleşmeye dayalı alacak hakkını icra yolu ile talepte bulunma yoluna gitmiş ve dava esas değeri : — tarihli huzurdaki davayı açtığını, — müşteri no.lu davalı, ———– aralarında, —– olduğunu, —–kaşesi üzerine atılı bulunan ıslak imzanın, ———-söz konusu Sözleşmede ayrıca müşterek müteselsil borçlu müteselsil kefiller başlığı altında yine —- adres ve ıslak imzasının yer aldığı görüldüğü, Borçlu —- istinaden —– ödeme günlü, —- Ciro etmiştir. Ancak, —–ödememiş, Bononun ödenmemesi üzerine, ——yevmiye no.lu ödememe protestosu’nun —- hitaben çekildiği görüldüğü,——- tarafından —- tarihli ve —— sayılı İcra —– başlandığı ——— tarihinde tebliğ edilmiş olduğu tespit edildiği, müşterek müteselsil borçlu müteselsil —– kendi el yazısı ile bildirdiği ——- adresinden iade döndüğü, tebliğ mazbatalarının incelenmesi sonucu tespit edildiğini, ——- tarihinde İcra Dairesine itirazda bulunarak takibin durdurulmasına karar verilmesini talepte bulunduklarını, huzurdaki davayı ilgilendiren —- yer alan taraflardan birisini teşkil etmediği görüldüğü, senedin alacaklısı sıfatındaki——- vadesi gelmemiş alacak hakkını vadesinden önce tahsili cihetine gitmek istemesinden dolayı,—— ile bir sözleşme yaparak senet üzerindeki henüz vadesi gelmemiş alacak hakkını kredilendirme cihetine gitmesi ve Alacak hakkını devretmesini sağlamak üzere yapılan —– taraflarını oluşturmakta olduğunu, Söz konusu işlem senetdeki alacağının tahsili hakkını —- devretme işleminden ibaret olup; bu vesileyle —— tahsilini üstlenmiş olmakta ve işbu alacağın temliki sözleşmesi ile doğan alacak hakkını ise bir başka kuruluş olan ——– edebilme hakkına haiz olup; bu kapsamda dava konusu devrin geçerli olduğu ve davacıya alacak hakkı verdiği, —— sayılı dosyadaki eksik bilgi ve belgelere rağmen yapılan inceleme ve araştırmalar neticesinde oluşan —–görüş ve kanaatleri davalı, ——– geçerli olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanacağını iddia ettiğini, oysa ki söz konusu sözleşmenin, asıl borçlu —— şirket kaşesi altında ıslak imzalı olduğu ve diğer —– kefil sıfatı ile değil, “müşterek müteselsil borçlu müteselsil kefiller” başlığı altında adres ve ıslak imzasının bulunduğu ve hukuki geçerliliği olduğu görülen, bu sözleşme ile müşterek müteselsil borçlu sıfatına ——- takibinde öncelikli olarak müşterek müteselsil borçlu bulunduğunu, bu durumda, sözleşmelerde müteselsil kefalet sıfatına haiz kefillerde aranılması gerekli olan 6098 sayılı TBK Madde 583/1. ve 818 Sayılı BK 484. maddelerindeki hükümlerde yer alan şartların müşterek müteselsil borçlular hakkında uygulama alanı bulamayacağı esastır. Ancak—- yanında yazılı bulunan tarih ise taraflarınca tam belirlenemediğini, huzurdaki İtirazın İptali davası,—– başlatılmış İcra Takibinden kaynaklanmakta olup; —- takip değildir. —- Temlik Alınan alacak —-yapılmış olan —- İlişkindir. — Ciro edilmiş olması münasebetiyle de Takibin —— dayalı olduğu ve böylece takibin ve davanın muhatapları davalılar olduğunu, davacı —– tarafından Dava Dilekçesi’nde sadece bir sayfasının sunulmuş olduğu ——– bu kez—- no’da yazılı, —- sunulmuş olduğu, —-tarafından,—– ödeme dekontları’nın dilekçe — sunulduğu görülmüştür. —–defaten irtibat kurulmuş olmasına binaen, beyan edilen üç dekont tutarı olan——– tutarın dışında bir hesap hareketinin olup olmadığı sorulmuş ise de —– gecikmesine de sebebiyet vermiş olan bu güne kadarki bir belgenin beklenmesi sonrasında, bir başka tutar bildirimi olmamıştır. dosya da yer alan aşağıdaki tutar hesaplamalarına göre ise, dava dilekçesinde ki dava esas değeri :—-, davacı vekilinin sunduğu üç adet banka dekont toplamı : —– olduğunu , davacı tarafın talepte bulunmuş olduğu —— açıklamaya muhtaç olmasına rağmen; Tarafımızca davacı tarafta yapılan araştırmalar sonucunda artı veya eksi herhangi bir bildirimde bulunulmaması neticesinde, davacı tarafından temerrüde düşürülmüş bulunan mütemerrit davalı yan aleyhine hesaplanacak olan takip tarihi itibariyle temerrüt faiz hesaplamasına bu kez yer verilmediği görüşünü bildirmiştir.
Mahkememizce dosyada bulunan bilgi ve belgeler, dosyada alınan rapor sonucunda; davacı——– yapmış olduğu —-alacak temlik sözleşmesi ile söz konusu alacağı —– devir aldığını, borçlu —- konusu borcu ödememeleri üzerine—- tarafından —– sayılı dosya ile icra takibine girişildiğini, ancak, davalı şirket ile … alacak hakkının zamanaşımına uğradığı ve takibe konu alacağa ilişkin ilgili şirketin herhangi bir borcu bulunmadığı bahisle dava konusu icra takibine itiraz ettiğini, İtirazın iptali —— arasındaki alacak temlik sözleşmesi çerçevesinde ve —– dayalı olarak açılmış olup; temlik alan davacı —— borçlu bulunan davalı —– borçlarını ödememeleri üzerine borçlu davalılar hakkında sözleşmeye dayalı alacak hakkını icra yolu ile talepte bulunma yoluna gitmiş ve dava esas değeri : —- tutarındaki —— tarihli huzurdaki davayı açtığı, —— davalı — imzalanmış olduğu, ——- Ciro etmiştir. Ancak,—— ödememiş, Bononun ödenmemesi üzerine, —– yevmiye no.lu ödememe protestosu’nun ——- hitaben çekildiği görüldüğü,——— Takibine başlandığı görülmüştür.
Davalı —–tutarında ki ——–banka ödeme dekontları’nın dosyaya sunulduğu görülmüştür. İcra takibi incelendiğinde, takibin faktoring sözleşmesi uyarınca borçlu ve müteselsil kefile karşı başlatılan bir icra takibi olduğu görülmektedir. Dekontlardan görüldüğü üzere ödeme tarihlerinin ——– olduğu, icra takibi itibariyle —- yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Davalı vekilinin bir kısım yerlerden belirli hususların sorulmasına ve evrakların incelenmesine ilişkin talebinin, bononun davacıda olması sebebiyle ödenmediği ve takip talebinin faktoring sözleşmesine dayalı olması sebebiyle yargılamaya bir katkı sunmayacağından yerinde görülmemiştir. Davalılar—- gereğince asıl ve müteselsil borçlu olarak sorumludurlar. Davacı taraf sadece ——–alacaklı olduğuna dair evrak sunabilmiş olup, bu bedel yönünden davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafın alacak miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirmiş olup, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebi reddolunmuştur. Davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin davacının kötü niyetli takip yaptığına dair bilgi ve belge bulunmadığından reddolunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2—— sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin ——- üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Şartları oluşmadığından icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
4-Davacı taraf dava açılırken peşin harcı ve başvuru harcını yatırılmadığı görülmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde alınması gerekli 5.123,25 -TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Kanunun 18A/11. Maddesi gereğince yargılama giderlerinin tamamından davalı sorumlu olmak üzere, davacı tarafından yapılan toplam yargılama gideri olan 2.289,50-TL’nin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 10.550,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanunun 18A/11. Maddesi gereğince davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——— Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 04/03/2022