Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/525 E. 2021/496 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET,MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/525
KARAR NO: 2021/496
KARAR TARİHİ: 11/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının alım satım ile ilgili ticari ilişkisinin bulunduğunu, davacını davalıya —— tarihli faturaları düzenlediğini, karşılığında davalının davacıya çek düzenlediğini iş bu çeklere istinaden davalının davalıya vade farkı faturası kesildiğini ancak davalının vade farkı faturası kesildiğini, davalının vade farkı faturasını ödemediğini, davacı ile davalının vade farkı konusunda görüştüklerini yapılan görüşmelerde — olan vade farkının —- şeklinde anlaşıldığını, davalı şirket yetkilisinin de elektronik posta ile vade farkının—– teyit ettiğini, davalının vade farkı faturasına ihtarname ile itira ettiğini ve karşılıklı ihtarnamelerle itirazda bulunulduğunu, davalının borcu ödememesi sebebi ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını, itirazın iptaline, takibin alacağa takipy tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerine vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —— esas sayılı dosyası üzerinden, alacaklı/davacı tarafça davalı müvekkili şirket aleyhine cari hesap borcundan dolayı ilamsız icra yoluyla takip yapıldığını söz konusu takibe ilişkin ödeme emri müvekkili şirkete —– tarihinde tebliğ edildiğini, akabinde haksız ve hukuka aykırı şekilde başlatılan takibe karşı tarafımızca süresinde itiraz edilerek takip durdurulduğunu, bu nedenle davacı/alacaklı tarafından işbu itirazın iptali davası açıl dığını, müvekkilleri şirket ile davalı borçlu şirket arasında alım-satımdan kaynaklanan ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin davacı/alacaklı şirketin iddia ettiğinin aksine takip tarihi itibariyle —– tutarında vade farklı alacağı veya herhangi bir eksik bakiye borcu bulunmadığını, davacının yaptığı icra takibi ve devamında açtığı işbu itirazın iptali davası tamamen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olup bu nedenle davacı tarafın %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini de talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—— sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı ve davalıya ait —-yılları ticari defterleri üzerinde —- tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): “(Değişik fıkra: 26/06/2012-6335 S.K./8.md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ——– yıllarına ait ticari defterleri üzerinde —- bilirkişisi marifeti ile inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; tarafların tacir olduğu ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin olduğu, ticari defterlerindeki tek farkın, davacı şirketin davalı şirket adına düzenlemiş olduğu —— tutarındaki vade farkı faturasını davalının kabul etmediği, davalının ticari defterlerine işlemiş olsa bile karşılığında davacı firmaya iade faturası düzenlediği ve ihtarname ile itiraz ettiğini, taraflar arasında yapılan herhangi bir sözleşmenin olmadığını, taraflar arasında daha önceden düzenlenmiş kabul edilmiş ve ticari teamül haline gelmiş vade farkı farkı faturası bulunmadığı ancak —– —–tarafından davacı şirkete gönderilen elektronik mektupta, yönetim ile konuştuğunu ve —– fark faturası kesebileceklerini, davacı şirketin düzenlemiş olduğu vade farkı fatura tutarının doğru olduğu neticesinde takip tarihi itibari ile davacı şirketin davalı şirketten kaydı ——alacaklı olduğunu, davaya konu olan vade farkı faturasının geçerli olduğu, takip öncesi işlemiş faizin——–alacaklı olduğu, belirtmiştir.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; vade farkına ilişkin taraflar arasında yapılan herhangi bir sözleşmenin olmadığı, taraflar arasında daha önceden düzenlenmiş kabul edilmiş ve ticari teamül haline gelmiş vade farkı faturası bulunmadığı, maillerin davalı çalışanınca gönderildiği, gönderenin şirket temsilcisi ve yetkilisi olmadığı, dolayısıyla bu maillerin davalı şirket adına açık irade beyanı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı görülmekle, ispatlanamayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Davacının kötü niyetli olduğuna dair kanaat oluşmadığından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötü niyet tazminatı şartları oluşmadığından REDDİNE, 3-Karar ve ilâm harcı olan 59,30-TL harcın peşin alınan 49,65-TL harçtan mahsubu ile bakiye 9,65-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair,davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.11/06/2021