Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/486 E. 2022/135 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/486
KARAR NO: 2022/135
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA DEĞERİ: 516.663,22-TL
DAVA TARİHİ : 22/10/2019
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde;Müvekkili şirket —– üretiminde faaliyet gösteren —– olduğunu, müvekkili şirket ile karşı taraf arasında —– dayanan ve uzun yıllardır şiire gelen ticari ilişki sebebiyle fatura-cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, müvekkili şirket tarafından yükümlülükler yerine getirilmişse de, karşı taraf, uzun süredir cari hesap ekstresinde mevcut borcunu ödememekte diretmiş yahut cüzi ödemelerle geçiştirdiğini, cari hesap ekstresindeki bakiyenin giderek artması sonucunda müvekkili şirketin zarara uğramaya başlaması üzerine şifahi ödeme taleplerinde bulunulmuşsa da menfi yanıtlar aldıklarını, karşı tarafın müvekkili şirkete borçlu olduğunu bildiği halde bilerek ve isteyerek ödeme yapmaması sonucunda müvekkili şirketin hukuki çarelere başvurmasından başka seçeneği kalmamış olup, karşı taraf aleyhine —- sayılı dosyasında takip tarihinde mevcut—- —– ilişkin icra takibi başlatıldığını, borçlunun icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini, somut olaydaki dava ve takip konusu alacak ticari nitelikte olduğundan —–arabuluculuğa başvurulmuş olup karşı taraf katılmışsa da işbu görüşme tarafların anlaşamaması ile sonuçlandığını, karşı taraf her ne kadar işbu takibe itiraz etmişse de müvekkili şirkete borçlu olduğu ticari defter kayıtlarıyla olduğunu, karşı tarafın itirazı soyut ve mesnetsiz nitelikte olup, itirazı haklı gösterir hiçbir delil de sunulamadığından —– sayılı icra takip dosyasına ödeme yapması gerekirken; müvekkili tarafından başlatılan icra takibine alacağı atıl bırakmak, ödemeyi geciktirmek ve zaman kazanmak amacıyla haksız ve kötii niyetli şekilde itiraz ettiği ortada olan karşı taraf aleyhinde —– hükmedilmesi gerektiğini,—-, borçlunun itirazında haksız çıkması durumunda alacaklının talebi üzerine dava veya takip değerinin %20’s inden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği düzenlenmiş olup hüküm lafzı itibariyle emredici nitelikte olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne, karşı tarafın haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile——- takibin takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, karşı tarafın işbu takibe haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle alacağın likit de olduğu gözetilerek karşı taraf aleyhinde dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili —– tarihli davaya cevap dilekçesinde;Karşı tarafın iddialarının aksine, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmamakta olup, tam tersine müvekkilinin davacı firmadan alacağının mevcut olduğunu, bu durumun müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarından da açıkça anlaşılacağını, müvekkili ile davacı—– akdedildiğini, —— teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak, davacıya iletilen tüm talep ve uyanlara rağmen davacı —– firması sözleşmeden doğan bu teslimat yükümlülüklerini haklı nedenleri bulunmadığı halde yerine getirmemiş diğer bir ifadeyle müvekkiline sözleşme konusu ürünleri teslim etmediğini, söz konusu —- yetişmesine rağmen alıcının yazılı onayı olmadan kısmen de olsa ürünleri —- vermesi ve yukarıdaki asgari tonajı teslim edememesi halinde eksik çıkan ürün bedelinin %50’si kadar alıcıya cezai şart bedelini ödeyeceğini taahhüt eder.” şeklinde yer aldığını, davacının — belirtilen teslim tarihler inde ürünleri müvekkiline teslim etmemesi üzerine, müvekkili davacı firmaya sözleşmenin emtian maddesi gereğince tahakkuk eden cezai şart bedeli alacağına ilişkin olarak —–düzenleyerek —–sistemi üzerinden tebliğ ettirdiğini, karşı taraf bu faturaya —-öngördüğü yollardan birisiyle — günlük yasal süre içinde bir itiraz da sunmadığını, fakat davacı firma söz konusu cezai şart bedeli faturanın kendisine tebliğinin akabinde, —- günlük itiraz süresi geçtikten —– kötü niyetli şekilde ürünleri teslim etme yükümlülüğünden kurtulmak için, mesnetsiz bahanelerinin yer aldığı bir ihtarnameyi müvekkiline gönderdiğini, davacı taraf anılan ihtarnamesinde özetle, ürünlerin dikili olduğu bahçenin ekolojik şartlarının değişmesinden dolayı böceklenmiş olması nedeniyle ciddi şekilde zarara uğradığını iddia etmiş, bu sebeple de ürünleri teslim etmeyeceğini, anılan cezai şart bedeli faturamızı kabul etmediğini ve sözleşmeyi de feshettiğini beyan ettiğini, fakat davacı taraf, sözleşmeye konu ürünlerin —– nedenlerle ciddi şekilde zarar gördüğüne ilişkin iddialarım ispat edecek herhangi bir delili, belgeyi kendilerine hiç bir suretle ibraz etmediğini, karşı tarafın söz konusu ihtarnamesinde yer verdiği asilsiz, mesnetsiz iddia ve beyanları kabul etmediklerini, teslimat ve ödeme yükümlüklerim derhal yerine getirmesi gerekliğini, yasal yollara başvurma haklarını saklı tutuklarını belirten—— tarihli cevabi ihtarnameyi davacıya noter vasıtasıyla tebliğ ettirdiklerini, fakat davacı firma bugüne kadar sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini hiç bir suretle yerine getirmediğini, davacının belirttikleri dönemde ayrıca——–nezdinde geçici mühlet talepli konkordato başvurusunu da yapmış olduğu bir süre öncesinde tespit ettiklerini, davacı —–firmasının, bu yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin başlatacağı icra takibinin ve/veya davanın neticesinde haksız çıkacağını bildiğinden, müvekkilinin ve diğer alacaklılarının başlatacakları yasal işlemlerden kötü niyetli olarak kurtulmak amacıyla söz konusu geçici mühlet talepli konkordato başvurusunu yaptığının aşikar olduğunu, davacının bu başvuru üzerine —- kararıyla davacı firma hakkında —– mühlet verildiğini, ——— mahkemesinin söz konusu geçici mühlet kararında davacı —-firması hakkında herhangi bir icra takibi başlatılmaması hususunda karar tesis edilmiş olduğundan, davacı hakkında alacaklarının tahsili amacıyla herhangi bir icra takibi başlatamadıklarını, bununla birlikte, söz konusu konkordato davasına alacaklarının dayanağı ile müdahil olma taleplerini mahkemeye sunduklarını, diğer taraftan, cezai şart bedeline ilişkin söz konusu faturaları, ticari ilişki kapsamında düzenlen sair faturalar, ticari defter ve kayıtlar müvekkilinin karşı tarafa borçlu olmadığını, tam tersine davacı firmadan — tutarında alacağının bulunduğunu açıkça gösterdiğini, sözkonusu —- maddesi uyarinca müvekkilinin davacının anılan sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle uğrayacağı zararlarla ve cezai şart bedelleriyle ilgili alacaklarının teminatı olarak davacının hak edişlerini rehnetme/bloke etme, ayrıca zararlarıyla ve cezaî şart bedeliyle ilgili olarak tahakkuk edecek alacaklarını davacının hak edişlerinden resen mahsup etme hakkının mevcut olduğunu, davacı——- sözleşmede öngörülen tarihlerde ürünleri teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, tüm ihtarlara rağmen güncel durum itibariyle dahi bu yükümlüklerini hiç bir şekilde yerine getirmemiş olduğundan, müvekkilinin gelir/kar kaybı ve sair zararları nedeniyle de karşı tarafın alacak iddiaları kabul ettikleri anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davacı firmanın şirketin alacaklı olması halinde dahi müvekkilinin davacı —-firmasının alacaklarını anılan sözleşme hükmü gereğince teminat olarak kendi uhdesinde tutma, bloke etme hakkı her halükarda mevcut olduğunu, ancak——şirketin herhangi bir alacağı olmadığı için bu hakkın kullanılamadığını, eğer cari hesabı alacak bakiyesi vermiş olsa idi, belirttikleri sözleşme hükmü gereği, müvekkilinin zararlarından kaynaklı alacakları kadar tutar teminat olarak bloke edileceğini, şayet dava sonunda bir şekilde Davacı tarafın alacağı olduğu sonucuna varılırsa dahi bu miktarları —– hakkına istinaden teminat olarak rehin/bloke etme hakkını kullanacağını, kaldı ki, anılan sözleşme hükmü gereğince müvekkilinin zararlarından kaynaklanan alacaklarını karşı tarafın alacaklarından resen mahsup etme hakkının da mevcut olduğundan haksız davanın reddi gerektiğinin aşikar olduğunu, karşı tarafın alacağı olduğu yönünde karar tesis edilmesi halinde —- sözleşme uyarınca ve sözleşmeye güvenden dolayı uğramış olduğu kar kaybı vs. zararların tespiti ile bu şekilde doğan hak ve alacağımızın takas-mahsup edilmesine, anılan——-ve cezai şart bedelleriyle ilgili olarak tahakkuk edecek alacaklarını satıcıdan resen mahsup emek ve varsa teminat mektubunda tazmin etme hakkım haizdir….” şeklinde açık hüküm bulunduğunu, —-dava dışı —-arasında imzalanan ekli temlikname gereğince davacı —–kadarı dava dışı —-devir ve temlik edildiğini, temlikname gereğince de —– tutarında virman yapıldığını, temlikname kapsamında dava dışı —-teminat olarak devredilen —– tutarındaki alacağın davacı firmanın işbu davaya konu icra takibinde talep ettiği alacak tutarına dâhil olup olmadığı bu aşamada net olarak anlaşılamamakla birlikte, anılan temlikname uyarınca dava dışı—-temlik edilen —- tutarındaki alacak da işbu davaya konu icra takibinde istenen alacağa dâhil edilmişse, yani davacı temliknameyi kayıtlarına işleyip usulüne uygun işlemleri yapmamışsa, karşı tarafın bu alacağı Müvekkilden işleyemeyeceği gerçeği söz konusu temlikname göz önüne alındığında da açıkça anlaşıldığını, söz konusu temlikname gereğince —– temlik edilen bu alacağın karşı tarafın açmış olduğu dava konusu icra takibindeki alacak meblağına dâhil edilmiş olması halinde belirttikleri söz konusu temlik işlemi nedeniyle de işbu davanın reddine, karşı tarafın borca itirazlarının soyut ve mesnetsiz nitelikte olduğu, itirazlarını haklı gösterir hiç bir delil sunamadıkları yönündeki iddialarının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dosya kapsamından davacının, müvekkil şirket tarafından tanzim edilen hangi faturaları defter ve kayıtlarına işlemediği ve/veya hangi faturalarının müvekkil şirket tarafından kayıtlara alınmadığı tespit edilemediğini, karşı taraf icra dosyasına ve dava dosyasına alacak iddiasının dayanağı olarak belirttiği cari hesaba ilişkin herhangi bir ekstre ve sair herhangi bir belge/delil sunmadığını, temerrüt de oluşmadığından davacının asıl alacağa faiz işleterek takibe kayması ve faiz talebinde bulunması da usul ve yasaya aykırı olduğunu, faiz alacağı iddialarını kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla karşı tarafın dava konusu icra takibinde asıl alacağa işletmiş olduğu faiz ve takip tarihinden sonraki döneme ilişkin istediği faizin oranı fahiş olup bu bakımlardan da söz konusu icra takibi kapsamında asıl alacağa işletilen faize, takipten sonraki dönem için istenen faiz meblağına ve oranına yapmış oldukları itirazlarının da haklı olduğu açıkla ortada olduğunu, davacı tarafça müvekkil şirket tarafından ödenmediği iddia olunan cari hesap alacağının ekstresi ve/veya ayrıntısı dosyada bulunmadığından, bu aşamada beyanda bulunulamamakla beraber, müvekkil şirketin defter ve kayıtları üzerinde marketçilik alanında uzman bilirkişilerin de bulunduğu heyet tarafından yapılacak inceleme ile de sabit olacağı üzere, müvekkil şirket nezdinde tutulan cari hesap ekstresine ve sair kayıtlarına göre davacıya bir borçlarının bulunmadığını, tam tersine, Müvekkilinin karşı taraftan-fazlaya ilişkin talep haklarımız saklı olmak kaydıyla —–tutarında alacağı bulunduğunu, işbu haksız davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin aşikâr olduğunu, düzenlemiş ve bu faturaları davacıya elektronik fatura sistemi vasıtasıyla tebliğ ettirmiş olup, karşı taraf bu faturalara yasal itiraz süresi içinde —— öngördüğü usulde itiraz da etmediğini, müvekkil şirketin düzenlediği faturaların sözleşmeye, hukuka ve ticari teamüle uygun olarak düzenlenmiş olduğu ve—–davacı firmadan alacaklı olduğu yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de anlaşılacağını, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, davacının varlığını iddia ettiği alacak miktarı likit olmadığından davacı tarafından talep edilen icra inkar tazminatı talebinin de reddi gerektiğini ileri sürerek davacının haksız ve mesnetsiz davasının külliyen reddine, davacının davada reddolunacak meblağın % 20’sından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, karşı tarafın alacak iddialarını kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla bir şekilde karşı tarafın alacağı olduğu yönünde karar tesis edilmesi halinde, —–sözleşme uyarınca ve sözleşmeye güvenden dolayı uğramış olduğu kar kaybı vs. zararların tespiti ile takas mahsup talepleri gereğince tespit edilecek bu alacaklarının takas-mahsup edilmesine, davacı tarafın iddia ve taleplerini hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte dava sonunda bir şekilde davacı tarafın alacağı olduğu sonucuna varılması halinde de ——- sunulan sözleşmede öngörülen zarar vs. riskleri kapsamında teminat olmak üzere öncelikli rehin ve —– dikkate alınarak davanın reddine karar, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili —-cevap dilekçesinde;İşbu davanın ticari nitelikte olması nedeniyle tanık deliline ve diğer adi yazılı belgelere başvurmayacaklarını, davaya konu ——-alım satımına ilişkin sözleşmede teslimi öngörülen armutların——- hastalığından dolayı zarar görmüş olduğundan sözleşmenin gereğinin yerine getirilemediğini, bu hususların——- raporuyla tespit ve ispat edildiğini, davacının cevaba cevap dilekçesinde atıfta bulunduğu ——— raporunun davacı firmayla ve dava konusu ——alım satım sözleşmesiyle hiç bir ilgisi olmadığını, karşı tarafın rapor olarak sunduğu, taahhütlerini yerine getirmemesinden sonraki tarihli havi evraklar dava dışı başka bir firma için düzenlendiğini, dava konusu ——- alım satım sözleşmesinde —— ürününün söz konusu raporda belirtilen taşınmazdan veya dava dışı ——- temin edileceğini belirten herhangi bir ibare dahi mevcut olmadığını, ayrıca, söz konusu raporda hastalık kaptığı belirtilen —– çeşidi dahi belirtilmediğini, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesinde satın alınacak ——-ürününün cinsinin ——-olduğu açıkça belirtildiğini, bu sebeplerle karşı tarafın atıfta bulunduğu söz konusu rapora itibar edilmemesi gerektiğinin aşikâr olduğunu, söz konusu rapor davacı firmanın sahibi olduğa veya işlettiği bir yerdeki ———–değil de bu dava ile herhangi bir ilgisi/alakası bulunmayan dava dışı —– sahibi olduğu veya işlettiği taşınmazdak—- düzenlendiğini, işbu davaya konu ——alım satım sözleşmesinde ise —– yetiştirildiği veya yetiştirileceği yer olarak kesinlikle andan raporda belirtilen ——- ilgili hiç bir ibareye yer verilmediği gibi, bu sözleşmede —- dava dışı —–edileceğini belirten bir ifade de mevcut olmadığını, davacı ——arasındaki dava konusu —- Satıcının teslim edeceği—–cinsinin —- olduğu açıkça belirtildiğini, böylece davacı firma söz konusu sözleşmede tarafımızla herhangi bir —– değil de belli bir cinsteki —— teslim etmeyi taahhüt ettiğini, oysa ki, karşı tarafın delil olarak sunduğu söz konusu raporda zarar gören —- olduğunu gösteren hiç bir ifade mevcut olmadığını, bu bakımdan, söz konusu rapor, zarar gören ürünün dava konusu sözleşmede teslimi öngörülen —– olduğunu ispatlamaktan çok uzak olduğunu, karşı taraf dava konusu alım satım sözleşmesinde belirtilen ilk teslimat tarihine tekabül eden veya bu tarihten önceki tarihleri kapsayan herhangi bir geçerli rapor da ibraz edemediğini, —- tarihli ihtarname öncesinde de —– hiçbir şekilde hastalık veya bir başka sebeple —– edemeyeceklerine dair bir bildirim vs. Yapılmadığını, davacı taraf kötü niyetli olarak yasal sorumluluklarından kurtulmak için —– hareket ettiğini, bahsi geçen —-tarihli ihtarı dahi temerrüdü gerçekleştikten hasat dönemi geçtikten sonra gönderilmiş ve hastalık iddiasında bulunulduğunu, bu durum dahi Davacı tarafın haksız olduğunun, kötü niyetli olduğunun müvekkil şirketi oyladığının, edimini yerine getirmediğinin ve hukuki sorumluluktan kurtulamayacağının açık göstergesi olduğunu, söz konusu üst yazı ve —- tarihinde düzenlenmiş olup, dava konusu atım satım sözleşmemizde ise —– teslimatının bu raporun düzenlendiği tarihten bir ay öncesinde —– yapılacağı açıkça belirtildiğini, böylece, davacı taraf ——– teslim etmemesinin nedeni olarak ileri sürdüğü hastalığın sözleşmede öngörülen ilk teslimat tarihinde mevcut olduğunu dahi ispat edemediğini, davacı tarafın sunduğu, işbu dava konusu sözleşmeyle/ticari ilişkiyle bağlantı kurulmasını sağlayacak hiç bir bilgi içermeyen rapor bu bakımlardan dahi delil niteliği taşımadığını, karşı taraf, sözleşmede öngörülen tarihlerde ürünleri teslim etmemesinin nedeni olarak ileri sürdüğü iddialarının, bahanelerinin gerçekliğini ispatlayamadığını, davacının temerrüdü ve basiretli tacir gibi hareket etmediği tarihsel akıştan ve hiçbir kabul edilebilir bilgi belge sunamamasından, zorlama gerekçe oluşturma gayretinden dahi anlaşıldığını, davacı tarafın ibraz ettiği, işbu davaya konu hususlarla ilgisi bulunmayan rapora itibar edilmemesi gerektiğinin aşikâr olduğunu, Davacının —- belirtilen teslim tarihlerinde ürünleri Müvekkiline teslim etmemesi üzerine Müvekkilinin davacı firmaya sözleşmenin —-gereğince tahakkuk eden cezai şart bedeli alacağına ilişkin olarak —- sistemi üzerinden tebliğ ettirdiğini, karşı taraf bu faturaya —- öngördüğü yollardan birisiyle —– yasal süre içinde bir itiraz da sunmadığını, davacı firma söz konusu cezai şart bedeli faturalarının kendisine tebliğinin akabinde, —–, kötü niyetli şekilde ürünleri teslim etme yükümlülüğünden kurtulmak içint mesnetsiz bahanelerinin yer aldığı söz konusu ihtarnamesini Müvekkiline gönderdiğini, davacı taraf sözleşmede öngörülen tarihlerde ürünleri teslim etmemesinin nedeni olarak ileri sürdüğü bahanelerinin gerçekliğini, haklılığını ispatlayamamış olup, işbu haksız davanın reddi gerektiğini, diğer taraftan, karşı tarafın iddialarının aksine\temlik sözleşmesinde tarihin yazılmamış olması temlik sözleşmesini geçersiz hali getirmez, temlik işleminin —- trarihinde gerçekleştirildiği görülecektir kaldı ki davacı firmanının yetkilisinin söz konusu temlik sözleşmesiyle ilgili olarak müvekkil firmanın yetkilisine gön erdiği —— tarihleri göz önüne alındığında da, temlik sözleşmesinin ——tarihi itibarıyla etkili olmak üzere taraflarca imzalandığı açıkça anlaşıldığını, davacı taraf kötü niyetli olarak sorumluluktan kurtulmak amacıyla temlik sözleşmesinde tarih bulunmadığını bu nedenle sözleşmenin yürürlükte olamadığını iddia ettiğini, temlik sözleşmelerinde tarihin mutlaka yazılı olmasını zorunlu tutan bir hükmün mevcut olmadığını, hukuk sisteminde —— tarih bulunmasına yönelik bir şekil şartı öngörülmediğini, taraflar arasında söz konusu temlik sözleşmesi ile ilgili müzakereler ve temliknamenin imzalanması süreci —– başında tamamlanmış olup, bunun üzerine söz konusu temliknamede belirtilen — temliki işlemi — tarihinde gerçekleştiğini, bu temlikname gereğince —- tarihinde Müvekkil —hesabından dava dışı —- tutarında —–yapıldığını, bu işlem öncesinde ibraz ettikleri cari hesap ekstresinde ve müvekkilinin —– ve defterlerinde de açıkça görüldüğünü, temlik sözleşmesi —- yürürlükte olmak üzere imzalandığını, davacı firmanın ilgili yetkilisinin —– ekinde söz konuşu temliknamenin imzaladıkları nüshasının görselini de iletmiş olup, bu e-mailde imzalı asıl nüshalarının yola çıkardıklarını da açıkça belirttiğini, bu temlikname kapsamında daya dışı — teminat olarak devredilen —- tutarındaki alacağın davacı firmanın işbu davaya konu icra takibinde talep ettiği alacak tutarına dahil olup olmadığı bu aşamada net olarak anlaşılamamakla birlikte, eğer anılan temlikname uyarınca dava dışı — firmasına temlik edilen —- tutarındaki alacak da işbu davaya konu icra takibinde istenen alacağa dâhil edilmişse, yani davacı temliknameyi kayıtlarına işleyip usulüne uygun işlemleri yapmamışsa, karşı tarafın bu alacağı —– işleyemeyeceği gerçeği söz konusu temlikname göz önüne alındığında da açıkça anlaşıldığını, özetle, söz konusu temlikname gereğince —– temlik edilen bu alacağın karşı tarafin açmış olduğu dava konusu icra takibindeki alacak meblağına dâhil edilmiş olması halinde belirttikleri söz konusu temlik işlemi nedeniyle de işbu davanın reddine, davacı tarafin ibraz ettiği, işbu davaya konu hususlarla herhangi bir ilgisi bulunmayan unsurları bakımından sağlıklı bir şekilde hazırlanmadığı açık olan rapora itibar edilmemesi gerekeceğini, karşı taraf sözleşmede öngörülen tarihlerde ürünleri teslim etmemesinin nedeni olarak ileri sürdüğü iddialarınım bahanelerinin gerçekliğini ispatlayamadığını, davacı firmanın anılan sözleşmenin esaslı hükümlerine aykırı davranması nedeniyle, anılan sözleşmede cezai şart bedeline ilişkin hükümde öngörülen cezai şart bedeli alacağı koşullarının oluştuğunu ispatlamak amacıyla hukuk sistemimize göre tanık delili dâhil olmak üzere her türlü yasal delile dayanmak da mümkün olduğunu, karşı tarafın iddialarını kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, bir şekilde karşı tarafın alacağı olduğu yönünde karar tesis edilmesi halinde takas mahsup yapılmasına karar verilmesi talebimiz de her halükarda mevcut olduğunu ileri sürerek haksız ve mesnetsiz davanın külliyen reddine, davacının, davada reddolunacak meblağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, kabul ettikleri anlamına gelmemek kaydıyla, bir şekilde karşı tarafın alacağı olduğu yönünde karar tesis edilmesi halinde, —– sözleşme uyarınca ve sözleşmeye güvenden dolayı uğramış olduğu kar kaybı vs. zararların tespiti ile takas-mahsup talepleri gereğince tespit edilecek bu alacaklarının takas-mahsup edilmesine, davacı tarafın iddia ve taleplerini hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte, —– sunulan sözleşmede öngörülen zarar v.s. riskleri kapsamında teminat olmak üzere öncelikli rehin ve bloke hakları dikkate alınarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından tarafların delil listesinde gösterdikleri tüm deliller celp ve incelenmiş, icra dosyası getirtilmiş ve dosya içerisine alınmıştır.
Mahkememizde açılan işbu dava; Davacı —– sözleşme gereğince, takip ve dava konusu —- toplam alacağın borçlu şirket tarafından ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için başlatılan—- davalı şirket aleyhine yapılan icra takibine borçlunun süresinde takibe, takip dayanağına, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiği ve icra takibinin durmasına sebebiyet vermesi üzerine, davacı alacaklı vekili tarafından İİK 67. Maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya kapsamı ile sabittir.
Mahkememiz tarafından celp edilen—–icra dosyasında alacaklı —-davalı şirket aleyhine —-alacağın tahsili tarihine kadar ——- ticari temerrüt faizi ve değişen oranlardaki faizi, masraf ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili için — tarihinde ilamsız icra takibine geçtiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekili ——- tarafından takibe, takip dayanağına, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği tartışmasızdır.
Mahkememiz tarafından taraf deliller, taraf ticari defter ve kayıtları incelenerek davacının icra takip tarihi itibarı ile davalıdan talep edebilecği alacak var ise miktarının, temerrüt tarihinin ve icra takip tarihi itibarı ile talep edebileceği faiz miktarının belinlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ———–tevdi edilerek rapor alınmak üzere dosya kendisine tevdi edilen bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilen;
—— tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle;
——– tesliminin gerçekleşmediğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, dava dosyasına sunulmuş olan —- sunulmadığı,—–düzenlenmemiş olduğu, bu nedenlerle ——- özelgesi gereği fiili bir transferin yapılmamış olduğu ve davalı ticari defterlerinde davacının cari hesabına yapılan —- kaydının usulsüz olduğu,
Davacı şirkete ait— yıllan ticari defterlerinin —-sistemine yüklendiği—- alındığı, —–açılış tasdikinin —- kapanış tasdiki gerekmediği, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu —— kesin delil vasfını haiz olduğu,
Davacı tarafından —— süresi içinde itiraz edilmemiş olduğu ve davalı cari hesabına kaydedilmemiş olduğu,
— temlik sözleşmesinin TEMLİK EDEN davacı TEMLİK ALAN dava dışı—–arasında düzenlenmiş olduğu ve temlik borçlusunun davalı şirket olduğu, davacı tarafından temlik sözleşmesinin teminat olarak verildiği ve dava dışı şirket cari hesabına da kaydedilmediği beyan edilmiş, davacı ticari defterlerinde —- temlik tutarının davalı cari hesabına kaydedilmemiş olduğu,
Davacı ticari defterlerinde—- cezai şart faturası onay tarihi ve İcra takip tarihi itibariyle —davacının davalıdan —- alacaklı görüldüğü tespit edilmiş,
Sayın —-faturasının kabulü halinde davacı ticari defter ve kayıtlarına göre davacı ——-ALACAKLI olabileceği,
Davalı şirkete ait —- yıllan ticari defterlerinin —- sistemine yüklendiği —- alındığı,—-açılış tasdikinin —yasal süresinde yaptırılmış olduğu, —- gereğince kapanış tasdiki gerekmediği, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulmuş olduğu —–kesin delil vasfını haiz olduğu,
Davalı ticari defterlerinde —- cezai şart faturası düzenlenme tarihi öncesi — tarihi itibariyle davalının davacıya —– borçlu görüldüğü;
—davalının davacıya düzenlediği cezai şart faturasının kabul görmesi halinde davalı ticari defter ve kayıtlarına göre —- davalı—– borçlu olabileceği,
Cezai şart alacağı bakımından —–sebeple taahhüt edilen miktarda ürünün teslim edilemediğinin ——alınacak raporlar ile belgelendirilmesi halinde SATICI teslim edilemeyen eksik ürün sebebiyle tazminat ödemeyecektir” nin belirtildiği, —– verilen raporda ——- hastalık çıkması nedeni ile ürün almanın mümkün olmadığının belirtildiği, bu hastalığın satıcının kontrolü dışında veya önlenmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesi için bir ziraat mühendisi bilirkişinin görevlendirilmesinin — takdirinde olduğu, ancak satıcının hiçbir kusuru olmasa bile —– üretim yapılacak alanın belirlenmemiş olması dolayısı ile sorumluluğun söz konusu bahçeye hasredilemeyeceği, kesilen faturaya zamanında İtiraz edilmediği de dikkate alındığında davacının davalıya cezai şart bedeli ödemesi gerektiği” yönünde görüş bildirmişlerdir.
Tarafların beyan ve itirazları ve özellikle dava konusu ürünün niteliği gereği bilirkişi heyetine ——alınarak taraf beyan ve itirazlarının tek tek yanıtlanması, sunulan delillerin yorumu ve sonuç itibari ile davacı yanın davalıdan icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarının özellikle rapordaki tespitler de taraf defterleri arasındaki uyumsuzluğun varılan sonuç itibari ile temlik konusu alacak ve cezai şart konusundaki açıklamalarla birlikte alacak miktarının esas alındığında ve temlik alacağı iptal edildiğinde davacı yanın defterlerine göre alacak miktarı ile davalı yanın defterlerine göre alacak miktarının —- farklı olduğu anlaşılmakla bu farkın da sebepleri de tespit edilmek suretiyle Mahkememize—- denetimine uygun şekilde rapor tanzimi bakımından bilirkişiden ek rapor alınarak bilirkişiler —— tarihli ek raporlarında özetle;
“TTK m.23/II hükmü ayıplı mal veya hizmete hasredilmiş bulunmadığından, tacir olan davacının, cezai şart faturasına bir itirazı varsa, bunu TTK m.23/II uyarınca —— içinde ileri sürmesi gerekirken bu süreyi geçirdiği, sözleşmeye konu armutların temini için davacıya ait belirli bir adreste bulunan bahçe/tarla işaret edilmediği için, sözleşme konusu borcun cins (nevi, tür) borcu olduğu, nitekim belirlilik unsuruna konu taşınmaz özelliklerinin boş bırakılarak sözleşmenin alelade bir tür borcu şeklinde sonuçlandırıldığı, —- —– ilkesi uyarınca tacir olan davacının, davalıya ürün temin etme borcunun devam ettiği ve davalının cezai şart alacağına hak kazandığı yönündeki kanaatimizde bir değişiklik bulunmadığı,
Sözleşmenin ceza koşuluna ilişkin hükmünde; tarlada ürün yetişmesine rağmen yeterli tonajda ürünün alıcıya teslim edilememesi cezai şart alacağının doğması için yeterli olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, ürün yetişmesi halinde alıcıya —–ürün teslim edilememesinin sebebi olarak üçüncü kişiye satış yapılmasının bir ön koşul olmadığı, ancak alıcının yazılı onayı alınmaksızın üçüncü kişiye satış yapılması nedeniyle yeterli tonajda ürün teslim edilememesinin de cezai şartı doğuran bir diğer hal olacağı, buna göre cins borcu sebebiyle temerrüde düşen davacının cezai şart ödeme yükümlülüğünün doğduğu,
Alacağın temlikinin hukukî geçerlilik unsurları yönünden usulsüz bir işlem olmadığı, kök raporda bu husus yönünden mali kanaatler bildirilmiş olup konunun —– eksik kaldığı anlaşılmakla bu ek rapor kapsamında değerlendirildiği, buna göre; alacağın temliki sözleşmesinin, ——-alım satım sözleşmesindeki tarafların tümü tarafından imzalanmış olmasının, —- —alım satım sözleşmesindeki temlik yasağını zımnen ortadan kaldırdığı sonucunu doğuracağı, ayrıca temliknamenin ıslak imzalı halinin ulaştırılması için davacı tarafça temlik alan dava dışı—- tarafına gönderilen —- temliknamenin— tarihinde akdedildiğinin belirtilebileceği —- yine temliknamenin davacı tarafça —içeriklerinden açıkça kabul edilmiş olması karşısında huzurdaki davada içeriğinin davalı tarafından davacının rızası hilafına doldurulduğu iddiasının dayanaksız kaldığı, sonuç itibariyle alacağın temliki hukukî işleminin geçerli bir tasarruf işlemi olduğu ve — tutarında doğmuş ve doğacak alacak hakkının sözleşme ile birlikte dava dışı —— geçtiği,
—-dışında meyvelerdeki hastalık ve zararlılar genel olarak öngörülebilen bir durumdur. —- yanıklığı —- önlenebileceği, ——– tarafından hazırlanan raporun eksik olduğu, dosyada bölgede meydana gelen tabii afetle ilgili herhangi bir belgenin bulunmadığı görülmüştür. Hastalığın geniş alanlarda periyodik olarak görülmemesi ve kültür bitkilerini istila etmemesi nedeniyle salgın olmadığı,
Davacı tarafından davalı adına düzenlenmiş olan dava konusu — tarihinde düzenleme, —-cezai şart faturasının davalı tarafından davacıya — icra takip tarihi itibariyle onay verilerek— iletilmiş olduğu —-ekran görüntüsünden tespit edilmiş,
Cari hesapla ilgili alternatifli incelememiz KÖK raporda mevcut olup taraflar arasındaki ——- farkın kayıtların geçmiş döneminden geldiği ve mutabakat sunulmadığından taraf defterlerindeki işbu kayda ilişkin farkın sebebinin tespitinin mümkün olmadığı” yönünde görüş bildirmişlerdir.
Taraf itirazları ve dava dışı —— ticari defter ve kayıt ve belgeleri de dahil olmak üzere, davacı hesabında bulunan ancak davalı hesabında bulunmayan — fark ve ek raporda ve asıl raporda dava konusu —– arasında imzalanan temliknamenin—– geçerliliği konusunda taktir Mahkememize ait olmak üzere;
a)Temliknamenin geçerli olduğu sonucuna varılır ise,
b)Temliknamenin geçersiz olduğu sonucuna varılır ise bilirkişi kurulunca icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle takip öncesi temerrüt oluşup oluşmadığı değerlendirmek suretiyle varsa sonucu alacağının hiçbir tartışmaya yer bırakmayarak şekilde göstermek üzere — alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler —– raporlarında özetle;
“Davacı tarafından gönderilen —— tarihli ödeme emri ile istenen cari hesap alacağı olarak talep edilen tutarın—– olduğu,
Borca itiraz nedeniyle duran takibin devamı amaçlı huzurdaki itirazın iptali davası olmakla davaya konu cari hesabın inceleme konusu olduğu,
Her iki tarafı da ticaret şirketi olan uyuşmazlıkta tarafların kanuni defterlerine dayanarak kayıtlarını sundukları incelenen cari hesap kayıtlarında; mutabakatsızlığın nedenlerinden birinin cezai şart faturası olup davalının faturayı kayıtlarına almadığı,
Bilirkişi kurulumuzdaki teknik bilirkişi görüşünün cezai şartın oluşması yönünde olduğu ve davacının cezai şart faturasına süresinde itiraz etmediğinin tespit edildiği,
Mutabakatsızlığın bir diğer nedeninin ise davanın taraflarınca aralarında düzenledikleri bir sözleşme ile dava dışı şirkete — tutarında temlik yaptıkları,
Kararı sayın mahkemeye ait olmak üzere; temliknamenin geçerli olması halinde davacı cari hesap bakiyesinin—- alacağa dönüşmekle bu tutarda davalı şirkete borçlu olarak görüleceği,
Temliknamenin geçerli olmaması halinde ise davacı kayıtlarındaki cari hesabın —- Borç şeklinde olup davalı şirketten bu tutarda alacaklı olarak görüleceği,
Dava dışı şirket kayıtlarının verilen görev çerçevesinde incelenerek rapor içerisine alındığı” yönünde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede;
Mahkememizdeki işbu davada davacı şirket davalı şirketle aralarında—– davalıya——-konusunda ticari ilişki bulunduğu tartışmasızdır. Davacı cari hesabında mevcut — asıl alacağının ferileri ile birlikte davalıdan tahsili için —–tarihinde ilamsız icra takibine geçtiği anlaşılmaktadır.
Mahkememiz tarafından alınan bilirkişi raporları ile davacı ve davalının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak sunmuş olduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarına göre, davalıdan — alacaklı olduğu, davalının ise — tarihli cezai şart faturasını düzenlemesi öncesinde —- tarihi itibariyle davacıya kendi ticari defter ve kayıtlarına göre —- borçlu göründüğü, davalının davacıya düzenlediği cezai şart faturasının kabul görmesi halinde davacı defterlerinde yer almayan — cezai şart faturasının davacı alacağından düşülmesi halinde davacının davalıdan ———–alacaklı olabileceği rapor edilmiştir.
Ancak davalı cezai şart faturasını sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunduğu halde, davacı tarafından kendi ticari defter ve kayıtlarına cezai şart faturası kayıt edilmediği, bu nedenle öncelikle davalının davacı aleyhine tahakkuk ettirdiği —- cezai şart faturasının taraflar arasındaki —– dayandırıldığı anlaşılmakla işbu tahakkuk haklı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığın mahkememizce çözümlenmesi gerekir.
Mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda — gereğince, Cezai şart alacağı bakımından —- ürünün teslim edilemediğinin —-alınacak raporlar ile belgelendirilmesi halinde SATICI teslim edilemeyen eksik ürün sebebiyle tazminat ödemeyecektir” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, Mahkememizce yazılan talimat ve dosyada zirai bilirkişi görevlendirildikten sonra alınan —- günlü raporda özellikle tarlada sözleşme konusu ürünün yetişmesine rağmen yeterli tonajda ürünün alıcıya teslim edilmemesi cezai şart alacağının doğması için yeterli olarak düzenlendiği, ürünün yetişmesi halinde alıcıya yeterli tonajda ürün teslim edilememesinin sebebi olarak 3.kişiye satış yapılmasının bir ön koşul olmadığı, ancak alıcının yazılı onayı alınmaksızın 3.kişiye satış yapılması sebebiyle yeterli tonajda ürün teslim edilmemesinin de cezai şart doğuran diğer bir şart olacağı, buna göre cins borcu sebebiyle sözleşmeye konu armutların temini için davacıya ait belirli bir adreste bulunan bahçe/tarla işaret edilmediği için ———– işbu —– yetişmemesi halinde dahi sözleşme konusu borcun cins borcu olması sebebiyle tacir olan davacının davalıya ürün temin etme borcunun ürünün nerede yetişirse oradan temin ve taahhüt edilen ürünün davalıya teslimi gerektiği, bu nedenle satıcının hiçbir kusuru olmasa bile —- üretim yapılacak alanın belirlenmemiş olması dolayısı ile sorumluluğun söz konusu bahçeye hasredilemeyeceği, kesilen faturanın davalı yana — tebliğine rağmen —-süre içerisinde itiraz edilmediği, bu nedenle cezai şartın davacı tarafından davalı yana ödenmesi gerektiği Mahkememizce benimsenmiştir.
Ayrıca Mahkememizce alınan—- günlü raporda ziraat bilirkişisi tabi afetle ilgili dosyaya celp edilen —— eksik olduğu, dosyada meydana gelen afetle ilgili herhangi bir bilginin bulunmadığını, dava konusu hastalığın doğal afetlerin dışında meyvelerdeki hastalık ve zararlılar tarafından oluşturulan öngörülebilen bir durum olduğunu, hastalığın geniş anlamda periyoduk olarak görülmemesi ve kültür bitkilerini istila etmemiş olması karşısında salgın olarak kabul edilemeyeceği belirlenmiştir.
Taraflar arasında 2.uyuşmazlık dosya içerisinde mevcut davacının dava dışı —-alacağın temlikine ilişkin sözleşme gereğince — tarihli —yazışmalarından davalı şirketin dava dışı ——- yapılarak ödemenin gerçekleştiği, yapılan bu temlikin ve ödemenin davalıyı davacıya olan borcundan —– kısmından kurtarıp kurtarmayacağının belirlenmesine yöneliktir. Yapılan temlikde, temlik eden temlik alan ve temlik borçlusunun imzasının yer aldığı, ——— alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını —–devredebileceğine ilişkin düzenleme karşısında, taraflar arasındaki —– sözleşmesinde alacağın temlikine ilişkin yasağın, söz konusu temlik sözleşmesinde sözleşmenin alıcı ve satıcısını —– imzasının yanında temlik alanında imzasının bulunması nedeniyle sözleşmedeki temlik yasağının zımnen kaldırıldığı ve bu nedenle yapılan temlikin geçerli olduğu ve davalının işbu bedeli 3.şahıs dava dışı —-ödemekle mükellef olduğu, Mahkememizin—- günlü raporun da bu doğrultuda bulunduğu Mahkememizce belirlenmiştir.
Sonuç olarak; dosya kapsamındaki deliller ve özellikle ——- cari hesap alacağından davalının ticari defter ve kayıtlarında yer alan ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre tahakkuk ettirilen, süresinde itiraza uğramayan ve Mahkememizce de cezai şartın davalı tarafından tahakkuk ettirilmesinin hukuka uygun olduğu talep koşullarının oluştuğu benimsenerek işbu miktardan ——cezai şart faturası ile davacı defterlerinde yer alan ancak usulüne uygun olarak tutulmuş bulunan davalı defterlerinde yer almayan — alacağın davacı alacağından mahsup edildiğinde davacının ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi— tarihinde temlikname dikkate alınmadan toplam — düşüldüğünde davacının —alacağı kalmış bulunmaktadır. — tarihinde ve dosyadaki yazışmalara göre fazlasıyla —-temlik edildiği, temliğin hukuken geçerli olduğu MAhkememizce benimsenmiş olması nedeniyle—-yapılan temlik nedeniyle davalı yana borçlu olduğunun kabulü gerekeceği Mahkememizce benimsenmiş olup, icra takibinin yapıldığı —- tarihi itibarile davacının davalıdan alacağının mevcut olmadığı Mahkememizce benimsenmiş, bu nedenle itirazın iptaline ilişkin işbu davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davalı kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de, İİK.nın 67. Maddesi gereğince, davalının, davacıdan alacağın takas ve mahsubunu istediği, cezai şart alacağı ile temlike konu alacağın bulunup bulunmadığı yargılamayı gerektirdiğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının, davacıdan alacağın takas ve mahsubunu istediği, cezai şart alacağı ile temlike konu alacağın bulunup bulunmadığı yargılamayı gerektirdiğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar ve ilâm harcı olan 80,70-TL harcın peşin alınan 6.240,10-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.159,40-TL harcın kararın kesinleşmesini müteakip ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yapılan 1.875,00-TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 43.883,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
8-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden itibaren, 6100 sayılı HMK’nın 331/2 maddesi gereğince resen tarafların bildireceği hesaba İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin e-duruşma yoluyla yüzüne karşı, davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içeresinde —— ilgili dairesinden istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2022