Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/48 E. 2021/657 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/48
KARAR NO: 2021/657
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2019
KARAR TARİHİ : 24/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının icra takibine karşı yaptığı itirazında adresinin —- olması sebebiyle yetki itirazında bulunduğunu. Ancak davacının alacağı faturadan kaynaklı para alacağı olduğunu, Borçlar Kanunu madde 89/1’e göre para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edildiğini, buna göre davacının tescilli adresine istinaden — — yetkili yargı mercileri olup davalı borçlunun yetki itirazı haksız ve yersiz olduğunu, davalı borçlu itiraz dilekçesinde somut bir iddia ve itirazda bulunmaksızın, davacı firma ile ticari ilişkisini inkar etmeksizin genel bir ifade ile takibe konu edilen cari hesap alacağından dolayı herhangi bir borcu olmadığını beyan ederek takibin durmasını sağladığını, davacının firma müşterilerine ait ürünlerin —- işi ile iştigal ettiğini, müşterilerin —- doğrultusunda nakliye işi ile iştigal eden hatlar, alt nakliyeci ve
tedarikçi firmalar ile anlaşma yapılarak nakliye konusu yükümlülükler yerine getirildiğini, davacı firmanın davalı borçluya düzenlediği faturalara yaptığı mükerrer ödemeler sonucunda bu cari hesap alacağı doğduğunu, davacı şirket ve davalı şahıs arasındaki ticari ilişkiden doğan faturalar, davacı şirketin cari hesaplarında kayıt altına alındığı ve davalı borçlu ile mutlak bir ticari iş ilişkisi içine girildiğini, söz konusu ticari iş kapsamında ödenmesi gereken meblağlara ilişkin faturalar davacı şirket
tarafından tanzim edildiği ve davalıya gönderildiğini söz konusu faturalara istinaden davacı şirket tarafından davalıya sehven ödemeler yapıldığını, dava konusu alacak miktarı olan —- borcun mükerrer ödemelerden kaynaklandığının davalıya bildirildiğini, davacı şirket tarafından sehven yapılan ikinci ödemelerin iadesi talep edildiği, davalı söz konusu borcu yapılan tüm uyarılara rağmen
ödemediğini beyan ederek; davalı-borçlu tarafın——- yapmış olduğu tüm haksız ve kötü niyetli itirazlarının iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın % 20’den az olmamak üzere davalı-borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava etmiştir.Davalı asil cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde — alacağı için—–
–dosyasında takip açtığı ve takibe açmış olduğu itiraz üzerine iş bu davanın açıldığını, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların gerçek dışı olduğunu, Davacı ile aralarında ticari bir ilişki olması ve ikametgah adresinin —- olması sebebiyle öncelikle yetki itirazın kabulüne karar verilmesini, İcra takibine yapmış olduğu itirazda davacıya karşı böyle bir borcun olmadığını, davacı ile bir ticari ilişkisinin olmadığını, tarafına düzenlenmiş bir fatura olmadığını, bu şekilde düzenlenen bir faturanın tarafına gönderilmediği belirtilerek icra takibinde borca, ferilerine ve takibin yetkisine itiraz ederek, davanın reddini, davasında haksız ve kötü niyetli olan davacının dava değerinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafların davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
———— sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde SMMM bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU/TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2):”Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3):”İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4):”Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5):”Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
”TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): —– Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf gerçek kişi tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde —-bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır.— bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; davacının incelenen — yıllına ilişkin ticari defterlerinin —- süresinde alınmış olduğu, envanter defterinin açılış tasdiklerin T.T.K hükümleri gereğince zamanında yapıldığının görüldüğü, davacı tarafından davalı adına yürütülen cari hesap muavin defter; taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalının — faturası ile başladığı, davacı tarafın — tarihinden —- tutarında mal ve hizmet satın alındığı, bu süreçte davalı tarafa farklı tarihlerde — tarihi itibariyle davacının, davalıdan —– alacaklı olduğu görüldüğü, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, dosyanın mevcut delil durumuna göre davacının; davalı tarafından — — dosyasında asıl alacağının — olduğu, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrütle ilgili herhangi bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığında temerrüt faizin icra takip tarihi itibariyle oluştuğu, — asıl alacağa
takip tarihinden itibaren, yıllık —- değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi
yürütülebileceği bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davacının ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun olduğu, davalının ticari defterlerini sunmamış olduğu, dolayısıyla davacının ticari defterlerinin lehine delil olacağı, davacının asıl alacak yönünden alacaklı olduğunun ispatlanmış olduğu, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan —- alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tarafların ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2—– sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —-üzerinden avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
3-Asıl alacak olan 2.153,50 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-Karar ve ilâm harcı olan 147,10-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 102,70-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.153,50 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL peşin harç ve 1.161,20-TL yargılama gideri olmak üzere, toplam 1.205,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 24/09/2021