Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/445 E. 2019/52 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/822
KARAR NO: 2019/42
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2019
KARAR TARİHİ : 11/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasında dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde; Davalı şirketlerden ——Müvekkili —-. arasında yapılan —- tarihli —ünde, davalı—– plakalı —- şase no’lu ve — motor no’lu — model — — aracının satın alınması konusunda anlaşıldığını,- adet çek toplamı — TL ödemenin kararlaştırıldığını, ancak —- tarihli protokol ile taraflar arasındaki önceki —- tarihli protokol ile araç alım-satımından vazgeçildiğini, —- tarafından verilen – adet çekin iadesinin davalı—– tarafından yapılacağının bildirildiğini, ancak bugüne kadar protokole konu gösterilen – adet çekin iade edilmediğini, davalılardan yine —- ile müvekkili şirket arasında yapılan — tarihli—-, davalı—. tarafından — şase no’lu ve —motor no’lu — model— şase no’lu ve — motor no’lu — model —- araçlarının satın alınması konusunda anlaşıldığını, – adet çek toplamı — TL ödemenin kararlaştırıldığını, ancak —- tarihli protokol ile taraflar arasındaki önceki — tarihli protokol ile araç alım-satımından vazgeçildiğini, — tarafından verilen – adet çekin iadesinin davalı —– tarafından yapılacağının bildirildiğini, bugüne kadar protokole konu çeklerden — vadeli — TL bedelli, — no lu, ——ait çekin iade edildiğini, — vade tarihli — TL bedelli, –çek numaralı, —- vade tarihli, — TL bedelli, — çek numaralı, lehdarı —–Olan çeklerin iade edilmediğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirketler,– Noterliği’nin —-yevmiye numarası ile ihtarname çekildiğini, sözleşmelerin iptal edildiği ve çeklerin iade edilmediğinin bildirildiğini, daha sonrasında ise protokol ve satış sözleşmelerinin iptal edildiğine ilişkin taraflar yeniden protokol düzenlediklerini, davalılar çekleri hâlâ iade etmediklerini, bunlara ilaveten, sözleşmelerin hükümsüz kalması nedeniyle uğradıkları zararın da davalılar tarafından giderilmediğini, davalılar —–. şirketleri’ne — kapsamında verilmiş olan ve henüz muhataplar ——ibraz edilmediğini, – adet çeklerin karşılığı kalmadığı gözetilerek müvekkiline iadesine ve mahkemece takdir edilecek teminat (tercihan teminatsız) karşılığında üçüncü kişileri de kapsayacak şekilde çeklerin temlik ve muhataba ibraz edilmeyeceği yönünde ihtiyati tedbire karar verilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, taraflar arasında yapılan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taraflar arasında yapılan —- tarihli ve — tarihli satış sözleşmelerinden dönüldüğü için bütün yasal şartların gerçekleşmesi sebebiyle de, davalı şirketlere verilen ve – adet çekin iadesi aksi halde verilen – adet çek toplamı karşılığı —TL’nin ticari faizi ile birlikte iadesine ve sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararın davalıdan tahsili gerektiğinden öncelikle dava konusu çeklerin üçüncü kişilere temlikinin ve muhatap bankaya ibraz edilmesinin tedbiren durdurulmasına, muhatap bankaya bildirimde bulunularak üçüncü kişileri de kapsayacak şekilde davalıya verilmiş çekler bakımından ödemeden men yasağına, henüz bedeli ödenmeyen ve —- tarihli araç alım satım Satış Sözleşmelerine istinaden verilen toplam —adet çekin müvekkiline iadesine, davalıya bugüne kadar yapılmış olan ödemelerin ticari faiziyle birlikte ve sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararın davalı tarafından müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVANIN VE ZORUNLU ARABULUCULUĞA İLİŞKİN DAVA ŞARTININ BULUNUP BULUNMADIĞININ TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, İcra İflas Kanununun 72. Maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ye eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının istemi bir miktar paranın davalıya ödenmesinin engellenmesine ilişkindir.
TTK’nin 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Bu nedenle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114(2) ve 115. maddeleri gereğince, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya başvurulmadan işbu davanın açılmış olduğu anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
Şöyle ki, menfi tespite konu olan asıl uyuşmazlığın temeli bir miktar para alacağına ilişkin anlaşmazlığa dayanmaktadır. 6102 Sayılı TTK”nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesi de arabuluculuğa tabi ticari davaların bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, bu davaların türü itibariyle arabuluculuğa gidilmesi zorunludur.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri içerisinde en fazla kullanılan sistemlerden birisi olan arabuluculuk, ülkemizde de —- yılı Kasım ayından itibaren başarı ile uygulanmaktadır. Bunu gören kanun koyucu, ülkemizde de bu alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemini geliştirmek amacıyla bir seçim yaparak bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak ve tazminat davalarında da arabuluculuk sistemini zorunlu kılmıştır. Bilindiği üzere Mahkemelerin görevi Kanunla belirlenir. Kanun koyucu konusu bir miktar para alacağı olan davalarında zorunlu arabulucuk çözüm yöntemine başvurmayı zorunlu kılmıştır. Bu durumda tüm kurumlar gibi Mahkemelerin de hukuki değerlendirme yaparken Kanun Koyucunun iradesine uygun hareket etmeleri gereklidir. Bu nedenle kanun koyucu menfi tespit davalarını zorunlu arabuluculuk çözüm yöntemleri içinden çıkarmadığı sürece bu tür uyuşmazlıklarda dava açmadan önce zorunlu arabulucuya başvurmak zorunludur.
İşbu dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olması 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ye eklenen 5/A ve HMK’nin 114/2. Madde1eri uyarınca dava şartıdır.
Dava şartlarına ilişkin kurallar kamu düzenindendir. “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler”(HMK115.md.). Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi uyarınca “arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi” gerekmektedir.
HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair 115. madde düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
HMK.nun 30. Maddesine göre Hakim lüzumsuz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
HMK.nun 138. madde ile öncelikle dava şartları ile ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Tüm bu nedenlerle, davacının varsa kısa sürede hakkına ulaşması için duruşma açılmaksızın TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi, HMK’nin 114/(2) ve 115. Maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın, TTK’nin 5/A, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. Bendinin son cümlesi, HMK’nin 114/(2) ve 115. Maddeleri uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmasına ilişkin dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.11/12/2019