Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/436 E. 2022/741 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/436 Esas
KARAR NO : 2022/741

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların adi ortaklık olarak yapımını üstlendikleri —- — yapımı için davalılar ile müvekkili arasında yapıldığını, taraflar arasındaki anlaşma gereğince müvekkili olan davacının üzerine düşen tüm işleri eksiksiz olarak tamamladığını, davacı ile davalıların ortağı olduğu —————– ticari ilişki kapsamında davacı tarafından —- tutarlı toplam 4 adet fatura düzenlediğini, söz konusu faturalardan kaynaklanan bakiye alacak miktarı için adi ortaklığın ortakları olan davalı şirketler ve dava dışı——– Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibine adi ortaklığın ortaklarından olan ——- etmediğini, diğer ortaklar olan davalı şirketler tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, Taraflar arasında süre gelen dönemde davalı şirketlerin çalışanı olan ——- zamanda icra takibine itiraz etmeyen ortak ———- tarafından imzaladığı —- tarihli hesap mutabakatına rağmen, davalı şirketler tarafından icra takibine itiraz edilmiş olmasının müvekkili olan davacı tarafça anlaşılamadığını, Davalı şirketlerin haksız itirazı üzerine — itibariyle ticari uyuşmazlıklarla arabulucuya başvuru zorunluluğu dava şartı olduğundan, dava konusu uyuşmazlığın çözümü için öncelikli olarak arabulucuya başvurulduğunu, ancak yapılan görüşmeler neticesinde taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, Davalı ——hakkında adi ortaklığın borcundan dolayı başlatılan icra takibine karşı hem yetki hem de borca itiraz edildiğini, ancak davalı şirketin yetki ve borca itirazının tamamen kötü niyetli ve haksız bir itiraz olduğunu, — ortaklarından olan ve dava konusu borç ile ilgili olarak hakkında icra takibi başlatılan ortak—- takibine itiraz edilmediğini, başlatılan icra takibinin kesinleştiğini ileri sürerek takibe yapılan itirazın iptaline, davalıların %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın —- dosyası ile müvekkili olan davalılar— dava dışı —– dayalı ilamsız icra takibi başlattığını, Özellikle —— müteahhitliğini üstlenmek amacıyla davalı müvekkiller —- firmalar bir araya gelerek —-kurduğunu, —- altında üstlenilen —- sözleşmeye uygun olarak zamanında hak sahiplerine teslimi için gerekli— kurulduğunu, ——- malzeme ve —-temin edildiğini ve ——– belli kısımları alanında ehil olan bazı kişilere ——-edildiğini, davacının tarif edildiği şekilde adi ortaklık tarafından üsetlenilen bazı ——— tamamlanması için gerek duyulan bir kısım elektrik malzemelerini adi ortaklığa tedarik ettiğini,söz konusu davacıdan satın alınan malzeme bedellerinin tamamının kendisine ödendiğini, bu çerçevede kendisine ödendiğini, davacıya; —- tarihinde ———- kanalıyla————- ve teslim etmek suretiyle —– şubesinden —– keşide ve teslim etmek suretiyle 20.000 TL ödeme yapıldığını, davacıdan satın alınmış olan malzeme bedellerinin tamamının davacıya ödendiğini, ödenen bu miktarı aşacak şekilde davacıdan herhangi bir mal veya hizmetin satın alınmadığını, davacının faturalarda yazılı olan malların tamamını —- teslim etmek suretiyle faturaları usule uygun düzenlediğini ispat etmek durumunda olduğunu, söz konusu faturaların müvekkili olan şirkete tebliğ edilmediği gibi, yüksek bedelli bir kısım faturaların altında teslime dair herhangi bir imza da bulunmadığını, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde ——–altında sunulan belgede müvekkili olan davalı şirketlerin yetkililerinin imzası bulunmadığından, söz konusu bu belgenin müvekkillerini bağlamadığın, ayrıca söz konusu bu belgenin içeriğinde borçlu olunduğu belirtilen miktarın da maddi gerçeği yansıtmadığını, söz konusu belgenin altında ———— şirketin sahibi ve yetkilisi olup, ——- davacı tarafından başlatılan icra takibine itiraz etmeyerek olmayan bir borcu kabullenmesi ve şirket yetkilisi —–bu belgeyi ilgisiz bir üçüncü ——–” sıfatıyla imzalamış olmasının müvekkilinin borç altına sokulması için davacı ile dava dışı—– birlikte hareket ettiği izlenimini doğurduğunu, davacı yana hiçbir nam ve ad altında herhangi bir borçlarının bulunmadığını savunarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı taraf aleyhine asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin haksız olan davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Arabuluculuk son tutanak aslı dosya içerisindedir.
——–dosyası celp edilmiştir.
İcra dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından 149.639,94-TL fatura alacağına dayalı takip başlatıldığı, davalılar tarafından icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine ve devamında borca itiraz edilmek suretiyle takibin durduğu, huzurdaki davanın süresi içerisinde harçlandırılmak suretiyle —-üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları tek tek düzenlenmiş olup, 114/2. Maddesinde “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” denilmiştir. İtirazın iptali davaları da HMK 114/1 maddesinde belirtilen genel dava şartları yanında; Geçerli bir ilamsız icra takibinin bulunması, Borçlunun geçerli bir itirazının bulunması, Davanın süresinde açılmış olması, Hukuki yarar bulunması, Takibi geçersiz kılacak diğer sebeplerin bulunmaması şeklinde özel dava şartlarına tabidir. Bu nedenle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında mahkemenin yetkisine itiraz edilsin yada edilmesin, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın;
6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, —- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.
10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği,
Yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise; “(1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 50. (Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.) maddesinde ise; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takipte yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesinde; Borcun ifa yerinin, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirleneceği, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim —– edilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; Taraflar arasında müteahhitliğini davalıların oluşturduğu ———– işlerinin davacı tarafından yapılmasına ilişkin eser sözleşmesi bulunduğu sabit olup, davacı tarafından sözleşmeden doğan para alacağının tahsili talebiyle—- sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı, davalılar tarafından öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiştir.
İİK’nın 50. Maddesi atfıyla HMK’nın yetkiye ilişkin maddeleri uyarınca; Alacaklı takibini borçlunun yasal yerleşim yerinde (HMK 6.m.) ya da akdin ifa edildiği yer (HMK.10.m.) veya yetki sözleşmesi yapılmışsa o yer (HMK.17.m.) icra müdürlüklerinde yapabilir.
Dosya kapsamından, Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalı ikametgahının “—– ve davaya cevap dilekçesinden sözleşmenin ifa yerinin ——— olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı ve dolayısıyla yetki şartına ilişkin yazılı bir anlaşma bulunmadığından somut olayda HMK 17. Maddesinin uygulanamayacağı, uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından, para borçlarına ilişkin TBK’nın 89. maddesi yollaması ile HMK’nın 10. maddesi gereğince alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin yetkisi kabul edilmemekle birlikte, sözleşmenin ifa yerinin “Kadıköy” olması sebebiyle ifa yeri yönünden takibin yapıldığı —- Mahkemelerinin yetkili olduğu, davacının —- bu yönde kullandığı anlaşılmakla davalı ——– yetki itirazının reddi gerekmiştir. Diğer davalı —–tarafından dile getirilen yetki itirazının incelenmesinde ise; adı geçen davalı tarafından yetki itirazında yetkili yerin gösterilmediği ve dolayısıyla yetki itirazının usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmakla adı geçen davalı yönünden bu nedenle yetki itirazının reddi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösteren —- yıllarına ait —- formları celp edilmiştir.
Ticari defterler ve sahibi lehine delil olabilme koşulları, 6100 sayılı HMK madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı TTK madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir. Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
6100 sayılı HMK. 222/1. Maddesi ve 6102 sayılı TTK 83/1. Madde uyarıca ticari uyuşmazlıklarda Mahkeme re’sen ya da taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına karar verilebileceği hüküm altına alınmış olup, somut uyuşmazlıkta tarafların tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin — tarihli ön inceleme duruşması ara kararı ile 6100 sayılı HMK 222. Madde kapsamında taraflara—- yıllarına ait ticari defterlerini sunmaları için iki haftalık kesin süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK 278/3 maddesi dikkate alınarak yerinde inceleme yetkisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişiye verilmiş,— tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair karar verilmiştir.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir—- tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle;”…Davalılar — —– kurdukları, Davacı ile ——alım-satıma dayalı ticari bir ilişki olduğu, davacı ticari defterlerinde—-dava tarihi itibarıyla — alacaklı gözüktüğü, Davacının dava konusu fatura alacak tarihinin —- başlamadığı, hesap başlanıgıcının —- davacıya davalı———— kabulü ve düşümü yapıldığında davacının talep edebileceği alacağın —- olduğu…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Mahkememizce uyuşmazlık konularında rapor tanzim edilmek üzere dosya yeminli mali müşavir bilirkişi ile —- alanında uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, yeminli mali müşavir bilirkişi —–ile bankacı bilirkişi—- tarafından tanzim edilen— tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Sunulu raporda özetle;”…- Davacı tarafından, alacaklı olduğunu iddia ettiği —– davalı şirket (ve dava dışı—– dayalı olarak icra takibi yapıldığı, 2 davalı şirketin “Fatura bedellerinin “ödenmiş olduğu” gerekçesi ile takibe itiraz ettiği (adi ortaklığın ——- olan—— etmediği), itiraz üzerine (sadece davalı 2 şirkete yönelik olarak) bu davanın açıldığı, — tarihli Bilirkişi Raporuna taraflarca itiraz edildiği, davacı tarafından yapılan itirazlarda; taraflar arasında adi ortaklıkla olan ilişki dışında başkaca ticari ilişkiler de bulunduğu belirtilmesine karşın, düzenlemiş olduğu faturaların sadece dava dışı —- adına düzenlenmiş olduğu ve üzerlerinde—— gibi başka bir ayırt edici bilgi bulunmadığından bu iddiasının yerindeliğinin anlaşılamadığı, dosyaya sunulu olan ve incelenmediği iddia edilen ——————— incelenmesinden de önceki sayfada belirtildiği üzere talebin yerindeliği sonucuna varılamadığı, Davalılar vekilince; Davacı alacaklı tarafın takip dayanağı olarak gösterilen 4 adet fatura ile —bakiye alacak tutarlı takip başlatıldığı ve başka bir faturaya yer verilmediği, müvekkili —- ödeme göz önünde tutulduğunda, müvekkillerinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığının anlaşılacağı, takip talebi ve ödeme emrinde yer alan borç sebebi ve borç miktarı esas alınmak ve alacak hesabı sadece bu miktar üzerinden yapılması gerektiği gerekçesi ile itiraz edildiği, Bu— hükmü uyarınca, davacı tarafından talep edilebilecek alacak tutarının; (takip konusu 4 adet faturaya dayalı 149.639.94 TL’lık alacak yerine); Davalılardan — ödeme yapıldığı göz önünde tutulduğunda,—— alacaklı olduğu sonucuna varıldığı, Takip talebinde; işlemiş faiz talep edilmediği ve dosyada davalı şirketleri usule uygun şekilde temerrüde düşüren herhangi bir belge bulunmadığından, işlemiş faiz talep edilemeyeceği, davacı tarafından, takip tarihinden itibaren yıllık %19.5 (avans) faizi ile, BK.m.100 gözetilerek alacağın tahsilinin talep edildiği, Takip konusu yapılan alacağın; Faturalara, hakedişlere ve cari hesaba dayanması ve davalılar tarafından bilinebilir olması karşısında, likit olması nedeniyle inkâr tazminatı verilip verilmeyeceği takdirinin Sayın Mahkemede bulunduğu, tespit edilen asıl alacak tutarının %20”’sinin (—…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
Davacı vekilinin rapora karşı itirazlarını da karşılayacak şekilde ek rapor alınmasına karar verilmiş, tanzim edilen ek rapor dosyaya sunulmuştur. Sunulu ek raporda özetle;”… Davacı kayıtlarında (tahsilat olarak) görünmeyen ve örnekleri rapor ekinde yer alan —olmak üzere toplam 55.000.-TL’ bedelleri çeklerin davacı tarafından tahsil edilmiş veya ciro edilmiş olması halinde, bakiye davacı alacağının —olduğu, Bu çeklerin davacı tarafından tahsil edilmiş veya ciro edilmiş olmaması halinde bakiye davacı alacağının —- olduğu, Takip talebinde; işlemiş faiz talep edilmediği ve dosyada davalı şirketleri usule uygun şekilde temerrüde düşüren herhangi bir belge bulunmadığından işlemiş faiz talep edilemeyeceği, davacı tarafından, takip tarihinden itibaren yıllık %19.5 (avans) faizi ile, BK.m.100 gözetilerek alacağın tahsilinin talep edildiği, Takip konusu yapılan alacağın; Faturalara, hakedişlere ve cari hesaba dayanması ve davalılar tarafından bilinebilir olması karşısında, likit olması nedeniyle inkâr tazminatı verilip verilmeyeceği takdirinin Sayın Mahkemede bulunduğu,…” belirtilmiştir.
Tanzim edilen ek rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekillerince rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişi ek raporunda ayrıntısı belirtilen çeklere ilişkin ilgili bankalara müzekkere yazılmış, müzekkere cevapları dosya içerisindedir.
—- tarafından müzekkere cevabında;——–
seri numaralı — bedelli çekin — tarafından ibraz edildiğinin ve çekin ödendiğinin bildirildiği, müzekkere ekiyle çek görüntüsünün gönderidliği anlaşılmış, çek suretinde çekin ———– keşide tarihli olarak—- —- lehine düzenlendiği, lehtar ciranta tarafından davacıya ciro edildiği ve son hamil dava dışı— tarafından bankaya ibraz edidliği görülmüştür.
—–. tarafından müzekkere cevabında;—— tarafından ibraz edildiğinin ve çekin — tarihinde ödendiğinin bildirildiği, çek suretinde çekin — şirketi tarafından—- düzenlendiği, lehtar ciranta tarafından davacıya ciro edildiği ve son hamil dava dışı — tarafından bankaya ibraz edidliği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 22/02/2022 tarih dilekçesinde; —–seri numaralı —tarihinde davacı tarafa verildiği ve işbu çek karşılığında — numaralı—- düzenlendiği,— davacıya verildiğini ve çek karşılığında davacıya 29.06.2018 tarihli tahsilat makbuzu düzenlendiği yönünde beyanda bulunduğu ve dilekçe ekinde sunulan — bedelli tahsilat makbuzlarında; çeklerin —– tahsil edildiğinin yazılı olduğu görülmüştür.
Davalıların—sözleşmesine dayalı—– ortakları olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafından, davalıların adi ortaklık olarak yapımını üstlendikleri ———yapımı için taraflar arasında anlaşma yapıldığını, davacının anlaşma gereğince üzerine düşen tüm işleri eksiksiz olarak tamamladığını, ancak bu kapsamda keşide edilen 4 adet fatura bedelinin ödenmediğini ileri sürerek 4 adet faturaya dayalı bakiye alacak — asıl alacak) üzerinden — huzurdaki davalılar ve dava dışı şirket aleyhine icra takibi baştıldığı, takibe davalılar tarafından yapılan itiraz ile takibin davalılar yönünden durduğu ve itirazlarının iptali istemiyle davanın 137.000,00-TL harca esas değer gösterilmek suretiyle — tarihinde açıldığı, icra müdürlüğünün yetkisine yönelik davalı itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçeyle reddi gerektiği,
Davalı tarafından teslim alınan malzeme bedellerinin nakit ve çek verilmek suretiyle ödendiği ve borcun bulunmadığı yönünde savunmada bulunulduğu,
Mahkememizce re’sen alınan bilirkişi raporları ile; davacı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun şekilde tutulduğu ve delil olma niteliğinin bulunduğunun, davalı taraf ticari defterlerinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu ve ancak kebir defterinin tasdikinin bulunmadığı ve Davacı ile ———–arasında ticari bir ilişki olduğu, davacı kayıtlarında (tahsilat olarak) görünmeyen 35.000,00-TL ve 20.000,00-TL olmak üzere toplam 55.000.-TL bedelleri çeklerin davacı tarafından tahsil edilmiş veya ciro edilmiş olması halinde davacının adi ortaklıktan bakiye alacağının 94.978.87 TL olduğu, bu çeklerin davacı tarafından tahsil edilmiş veya ciro edilmiş olmaması halinde bakiye davacı alacağının ——– olduğunun belirtildiği, alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla Mahkemizce benimsendiği,
İlgili bankalara yazılan müzekkerelere verilen cevaplardan ——- bedelli çeklerin dava dışı —-tarafından bankaya ibraz edildiği ve karşılığının ödendiğinin bildirildiği, çek suretlerinin incelenmesiyle ilgili çeklerin davacı tarafından ciro edilmek suretiyle 3. Şahıslara verildiğinin anlaşıldığı, davacı vekili tarafından sunulu tahsilat makbuzlarında çeklerin — ortaklığından tahsil edildiğinin yazılı olduğu,
Davacı vekili tarafından her ne kadar yapılan ödemelerin — tarafından diğer bir adi ortaklık işi için yapıldığı ve çek ödemesinin takip tarihinden sonra olduğundan alacaktan mahsup edilemeyeceği yönünde itirazda bulunulmuş ve davalılar tarafından dava dışı şirket ile kurulduğu anlaşılan başka adi ortaklık bulunduğu anlaşılmış ise de; davaya dayanak icra takip tarihinin— ilişkin çek çıkış bordro tarihinin takip tarihinden önce — tarihli olduğu, yine 35.000,00-TL bedelli çeke ilişkin—- tarihinin — tarihi olduğu, çeklerin adi ortaklardan davalı — olmakla birlikte ilgili —– huzurdaki davaya konu ticari işin—- belirtildiği, aynı ticari ilişki kapsamında verilen 50.000,00-TL bedelli çekin de yine “— olarak davacı ticari defterinde kayıtlı olduğu, —— bedelli çeklerin her ne kadar takip tarihinden sonra 3. Kişi bankaya ibraz edilerek ödenmiş ise de çekin ticari yaşamda ödeme aracı olduğu ve çeklerin takip tarihinden önce davacı tarafa verilmekle ve davacı tarafından da 3. Şahıs şirkete ciro edilmekle ekonomik faydanın takip tarihinden önce elde edildiğinin ve çek bedellerinin toplam borçtan mahsubunun gerektiği, yargılama aşamasında verilen müzekkere cevaplarında çek bedelinin dava dışı şirkete ödendiğinin belirtilmesinin de bu kabulü doğruladığı, aksi delilin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş, faturaya dayalı alacağın likid olduğu dikkate alınarak davalıllar aleyhinde icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği, ancak red edilen kısım yönünden kötü niyetle takip yapıldığına dair dosya kapsamında delil bulunmadığından talebin reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ -KISMEN REDDİNE,
2-)Davalıların—- sayılı takibe yönelik itirazlarının ayrı ayrı kısmen İPTALİ ile takibin dosyamız davalıları yönünden 94.978,87-TL asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa takip tarihinden sonra değişen oranlarda ticari temerrüt faiz uygulanmasına, takibin takip talebindeki diğer koşullar ile DEVAMINA,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-)Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20’si tutarında olan 18.996,00-TL icra inkâr tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-)Reddedilen talep yönünden kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
5-)Karar ve ilâm harcı olan 6.488,00-TL harçtan peşin alınan 1.591,42-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.896,58‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-A)Davanın kabul edilen kısmı yönünden; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —– Tarifesi uyarınca —– ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 910,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-B)Davanın reddedilen edilen kısmı yönünden; Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- ücretinden davayı kabul-ret oranı gözetilerek; 410,00‬-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-)Davanın kabul edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık ——–Hükümler madde 13/1 ve —— uyarınca 15.196,62-TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-)Davanın red edilen miktarı yönünden; Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve ——. uyarınca 9.200-TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
9-)Davacı tarafça yatırılan——– bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 5.517,87-TL yargılama giderinden davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak; toplam 3.807,42-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-)Davalı tarafça yatırılan 6,40-TL vekalet harcından davayı kabul – ret oranı dikkate alınarak; toplam 4,41-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
11-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin —- yolu ile yüzüne karşı, davalılar vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.