Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/433 E. 2021/434 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/433 Esas
KARAR NO: 2021/434
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kimyasal hammadde satımı yapmakta olan müvekkili ile davalı firma arasında uzun süredir ticari ilişki olduğunu, davalı firmaya çeşitli kimyasal maddelerin satışının yapıldığını, bu satımlara ilişkin ——–tarihlerini kapsayan dönemde irsaliyeli faturalar antrepo çıkış fişleri ile temin edelin senet karşılığı ticari satım yapıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonunda davalının cari hesapta müvekkili şirkete —- anapara borcu bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı firma arasında —-tarihinde cari hesap mutabakatı yapıldığını, —- itibari ile davalının müvekkili şirkete olan borcunun—– olduğuna yönelik taraflarca imzalanan cari hesap mutabakatının olduğunu, bu nedenle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan icra takibinde asıl alacak — işlemiş faiz —-olarak bildirildiğini, yasa gereği faize ilişkin istem dava konusunun bedeline dahil edilemeyeceğini, önceden de müvekkilinin bu konuda temerrüde düşürülmediğinden davacının faize ilişkin istemi olan ——— faiz alacağının alacağının reddi gerektiğini, davacının ihtiyati haciz istemi usul ve yasaya aykırı olduğunu, reddine karar verilmesini, zira davacının alacağını kesin olarak ispatlayacak resmi evrak niteliğinde bir belge sunamadığını, davacı ile aralarında bir sözleşme olmadığını, ilgili malların taraflarına teslim edilmediğini, davacının iddiaları esasa ilişkin beyanlarımızda da izah ettiğimiz üzere yargılamayı gerektirmekte olup alacağın varlığını kesin hatta yaklaşık olarak dahi ispatlayamadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini, davacının takip talebinde cari hesap alacağı olarak bildirdiği alacağın nelerden oluştuğunu ödeme emri ve takip talebinde açık ve sarih şekilde yer almadığından bilahare dava konusuna faturaların dahil edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira itirazın iptali davasının konusu takip talebinde ve ödeme emrinde yazılan istemlerin yerinde olup olmadığı, borçluya çıkartılacak ödeme emrindeki borcun kaynağının hangi faturalara vs. evraklara ilişkin olduğu alacaklı tarafça takip talebinde açık ve sarih şekilde yazılması gerektiğini, Her bir alacağa da temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz isteminde bulunabileceği, davalı tarafça müvekkiline gönderilen ödeme emrinde sadece cari hesap alacak dışında hiçbir ibare yer almayan ödeme emrine itirazın iptali davasında yeni faturaların davaya dayanak yapılması ve itirazın iptalinin istenilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının takip talebinde ve ödeme emrinde dayanmadığı belgelere dair inceleme yapılamayacağı ve alacak iddiasının olup olmadığının araştırılamayacağı, davacının haksız ve kötüniyetli bir şekilde icra takibi yapmak suretiyle müvekkilini borç altına sokmaya çalıştığı nedenle davacının asıl alacağın yüzde 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
———sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde —– bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): ———-Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde —— —–marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —– bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, davacı ticari defterlerinde icra takip tarihinde davacının davalıdan —- alacaklı olduğu, davacının —- yılında davalıya düzenlediği faturaların, davalı tarafından da aynı şekilde beyan edilmiş olduğu, diğer bir ifade ile davacının alacağına dayanak faturaların davalı ticari defter kayıtlarına da işlenmiş olduğunun sabit olduğu, davacı tarafından yanların cari hesap borç/alacak bakiyesinde mutabık olduklarına dair, cari hesap mutabakat formunun ibraz edildiği ve formda mutabık olduklarına dair davalı kaşe imzası olduğu, davacının takip öncesi işlemiş faiz talibe olmakla birlikte dosya kapsamandı takip öncesi davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir ispat vasıtasına rastlanmadığı, takip sonrası talep edelin —— oranının 3095 sayılı kanunun gereği tacirler arasında uygulanan avans oranı olduğu dolayısıyla uygun olduğu, değişen oranlarda uygulanması gerekeceği bildirilmiştir.
Davacı—- Esas sayılı dosyası ile davalı —- emri gönderildiğini, cari hesaptan kaynaklı ——- oranında avans faizi ile tahsili için icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, tarafların —uyumlu olduğu, tarafların cari hesaba ilişkin mutabakat yapmış oldukları, davalının ticari defterlerini sunmamış olduğu, davacının ticari defterlerinin incelendiği ve usulüne uygun şekilde tutulduğu, davacının defterlerinin kendisi lehine delil olarak kabul edilebileceği, davacının ticari defterleri ile davacının asıl alacak yönünden alacaklı olduğunun ispatlanmış olduğu, davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından takip öncesi işlemiş faiz yönünden talebin yerinde olmadığı, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan ———– ana para olarak alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tarafların ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın ticari defterler kapsamında likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2——-sayılı icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —–üzerinden avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacak olan —- üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde alınması gerekli — harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan —–harçtan mahsubu ile bakiye —- harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 918,00 -TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre belirlenen 874,99 TL ve davacı tarafça yatırılan 2.981,94 TL peşin harç giderinin toplamı 3.856,93-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan gider avansının davacıya iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 26.091,94 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenecek 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1258,16-TL’nin davalıdan, 61,84-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 28/05/2021