Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/413 E. 2022/654 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/413 Esas
KARAR NO:2022/654

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:15/10/2019
KARAR TARİHİ:26/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin miras bırakanı — davalı şirket bünyesinde pay sahibi olduğunu, miras bırakanın—-tarihinde vefat ettiğini, kendisinin vefatından sonra da genel kurul çağrı kağıdı geldiğini, davalı şirkete miras bırakanın pay sahipliği ve sahip olduğu hissesinin akıbetinin detayları için başvuru yapılmışsa da taraflarına herhangi bir araştırma yapılmaksızın “— tarihli ve 27587 sayılı — yayınlanarak yürürlüğe giren 6111. sayılı Kanun’un 157’inci maddesi ile değiştirilen Sermaye Piyasası Kanunu’nun Geçici 6. maddesine göre ve —– tarihli ve 551 sayılı Genel Mektubu çerçevesinde; — tarihine kadar tüm hisse senetlerinin— nezdinde kaydileştirilerek kişilerin şahsi yatırım hesapları aracılığı ile takip edilmesinin zorunlu tutulması sebebiyle, bahsi geçen tarih itibarıyla hisse senetlerine ait kişisel yatırım hesapları ile ilgili işlemler ihraççı şirketlerin uhdesinden çıkarılmıştır. ” cevabının verildiğini, —- yaptıkları başvuruda söz konusu kurum nezdinde— yatırım hesabı bulunmadığını öğrendiklerini,—- adına gelen Genel Kurul toplantı davet mektuplarında zarf üzerinde hissedar numarasının —olarak belirtildiğini, —Olağan Genel Kurul Toplantı çağrı kağıdı gibi—adına gelmiş olan davet mektuplarının fotokopilerini dilekçe ekinde sunduklarını— şirketlerde senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahiplerinin ad, soyad, unvan ve adresleriyle kaydedildiği pay defterleri bulunduğunu, müteveffanın ölüm tarihinden itibaren sonraki yıllara ilişkin davalı şirkete ait pay defterlerinin getirtilerek özellikle — nolu pay sahipliğinin incelenmesini ve müteveffanın pay sahipliğinin tespiti ile davacıların hisseleri oranında pay defterine kaydedilmesini, miras bırakanın hissesinin bedelli bedelsiz sermaye artırımları sonucunda bugün kaç adet yaptığının ve değerinin kaç — olduğunun tespitini, pay sahipliğinden kaynaklanan her türlü bedelsiz ve kar payı gelirlerinin geçmişe dönük tespiti ile ticari faizi ile müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların huzurdaki davayı açmada hukuki menfaati bulunmadığını, mevzuat kapsamında teslime dayalı bir hak sahipliği esas olup davacılar tarafından şirkete fiziki pay senedi teslim edilmediğini, senedin zayi olduğuna, aracı kuruma ya da şirkete sunulduğuna ilişkin bir evrak da sunulmadığını, davacıların belirsiz alacak ile tespit davasını birleştirmek istediğini ancak harca esas değer dahi belirtmeksizin tespit davası yanında eda da talep ettiğini, oysa ki, tespit davasının vekalet ücreti hariç icra edilmesinin mümkün olmadığını, hukuki menfaatin varlığı halinde ancak menfaati doğuracak olayın tespitinin talep edilebileceğini, davacıların mirasçısı oldukları— şirkette pay sahibi olduğunun tespiti ile pay sahipliğinden kaynaklanan her türlü bedelsiz ve kar payı gelirlerinin geçmişe dönük taleplerinin davalı şirkete yöneltmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davacıların —-tarihine kadar şirkete herhangi bir fiziki hisse senedi teslim etmedikleri için hisse senetlerinin mülkiyetinin —- geçmiş olduğundan husumetin — yöneltilmesi gerekeceğini, davacıların geriye dönük kar payı taleplerinin de Türk Borçlar Kanunun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, fiziki hisse senetlerinin kolaylıkla el değiştirmesi veya kaybolmasının mümkün olduğunu, davacıların iddia ettikleri hisse senedinin daha önce satılmış olabileceğini, kaybolmuş olabileceği veya nihai sahibi tarafından —-nezdinde kaydedilmiş olabileceğini, herhangi bir genel kurulda pay sahipliğine dayalı olarak bir gerçek ya da tüzel kişiye genel kurul daveti gönderilmesinin ilgili genel kurul sonrasında da pay sahipliğinin devam ettiği anlamına gelmeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME;
Dava, davacıların davalı şirkette sahip oldukları hisse senedi adedi ve değerinin tespiti davasıdır.
Davacı taraf, müvekkillerinin miras bırakanı—- davalı şirket bünyesinde pay sahibi olduğunu, mirasçı müvekkillerinin daha sonra bunu öğrendiğini, murisin— tarihinde vefat ettiği, TTK 499. Maddesi gereğinde müteveffanın ölüm tarihinden itibaren sonraki yıllara ilişkin davalı şirkete ait pay defterlerinin özellikle —nolu pay sahipliğinin incelenmesini, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla pay sahipliğinin tespiti ve davacıların hisseleri oranında pay defterine kaydedilmesine miras bırakanın hissesinin bedelli-bedelsiz sermaye artırımları sonucunda bugün kaç adet yaptığının ve değerinin—olduğunun tespitine, pay sahipliğinden kaynaklanan her türlü bedelsiz ve kar payı gelirlerinin geçmişe dönük tespiti ile ticari faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesi talep edilmiştir.
Davalı şirket tarafından dosyaya sunulan—- tarihli yazı cevabında; —- tarihli ve 27587 sayılı — yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun’un 157. Maddesi ile değiştirilen Sermaye Piyasası Kanunu’nun geçici 6. Maddesine göre ve—– tarihli ve 551 sayılı Genel Mektubu çerçevesinde—- tarihine kadar tüm hisse senetlerinin —- nezdinde kaydileştirilerek kişilerin şahsi yatırım hesapları aracılığıyla takip edilmesinin zorunlu tutulması sebebiyle bahsi geçen tarih itibariyle hisse senetlerine ait kişisel yatırım hesapları ile ilgili işlerler ihraççı şirketlerin uhdesinden çıkartıldığı, hisse senetlerine ilişkin yapılması gereken işlemler varsa ilgili şahsi yatırım hesabının bulunduğu aracı kuruluş aracılığı ile yapılmakta olup şirketlerinin de içinde bulunduğu ihraççı şirketlerin kişilere ait yatırım hesaplarına erişme ve bunların başkalarına nakledilmesine ilişkin yetkisi bulunmadığı bildirilmiştir—- tarafından dosyaya sunulan— ve — tarihli yazı cevaplarında davalı şirkete ait sicil kayıtları gönderilmiş olup incelenmesinde; şirketin yönetim kurulu üyelerinin —- olduğu görülmüştür.—tarafından dosyaya sunulan —- tarihli yazı cevabında, kaydileştirilmesine karar verilen sermaye piyasası araçlarının kaydının, kuruluşları tarafından — tarihinden itibaren tutulmaya başlanılması nedeniyle, anılan şahısların bu tarihten önceki hesap hareketlerinin tespitinin mümkün olamadığı, — tarihinden öncesine ilişkin kayıtların —-temininin mümkün olduğu, adı geçen kuruluş nezdinde açılmış yatırım hesabı bulunmadığı bildirilmiştir.
— tarafından — tarihli yazı cevaplarında; bankaları nezdinde saklanan ve —işlem gören hisse senetlerine ilişkin hesap ve bakiye bilgilerinin—tarihinde — devredildiğini, yatırımcıların güncel tarih itibariyle hesap ve bakiye bilgileri hakkında sözkonusu kuruluşa başvurulması gerektiğini, — tarihinden hisse senedi hesap ve bakiye bilgilerinin —- tarihini kapsayan dönemde—-adına bankaları nezdinde herhangi bir kayıt olup olmadığı hakkında inceleme yapılabilmesi için sözkonusu şahsın ayrıntılı kimlik bilgilerine ihtiyaç duyulduğunu, ayrıca ihraççı şirketlerin genel kurul kararları ve ilgili genel kurulların—- cetveline ilişkin bankaları nezdinde bir bilgi bulunmadığı bildirilmiştir.
Konunun teknik uzmanlık gerektirmesi nedeniyle dosya inceleme bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişi heyetince düzenlenen — tarihli kök ve — tarihli ek raporlar dosyaya sunulmuş, bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamına göre, payları borsada işlem gören — hisse senetlerinin— tarih ve—sayılı kararı çerçevesinde kaydileştirildiği, bu kapsamda— tarihine kadar kaydileştirilmek üzere teslim edilmeyen fiziki hisse senetlerinin—intikal ettiği— tarihine kadar kaydileştirilmek üzere teslim edilmeyen fiziki hisse senetlerinin muhatabının —-olduğu, teslim edilmeyen hisse senetlerine ilişkin olarak şirketin muhatap konumunda olmadığı, bu kapsamda şirket tarafından davacının talepleri kapsamında ödeme yapılmasının mümkün olmayacağı, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13/4. maddesinin kısmen iptali üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesinin 3. fıkrasının a/4 bendi uyarınca —- anılan yönetmelik kapsamında ödeme talebinde bulunacak hak sahiplerinin fiziki sermaye piyasası araçlarının ihraççıya teslim edildiğine ilişkin söz konusu yönetmelik çerçevesinde düzenlenecek teslim tutanağı veya zayi olması nedeniyle mahkemeden alınan iptal kararı ile yönetmelikte sayılan diğer belgeleri —- sunması gerektiği, davacının açıklamaları ile davalı şirketin cevaplarından davacı tarafından fiziki hisse senetlerinin şirkete teslim edilmediği veya fiziki hisse senetlerinin zayi olması nedeniyle mahkemeden alınan iptal kararının bulunmadığı, bu kapsamda davacı tarafından fiziki hisse senetlerinin ihraççıya teslimi ya da fiziki hisse senetlerinin zayi olması nedeniyle mahkemeden alınan iptal kararı alınmadığı sürece—- ödeme talepli yapılacak başvurunun dikkate alınamayacağı, davacıların miras bırakanı —-nezdinde herhangi bir yatırım hesabının bulunmadığı, öte yandan kaydileştirme öncesinde şirkette ne kadar pay sahibi olduğunun tespit edilebilmesi için davacıların fiziki hisse senetlerini sunması veya mahkemeden zayi kararı almasının gerekeceği, aksi halde şirketin halka açık ortaklık konumunda olması nedeniyle pay devirlerinin pay defterine kaydının söz konusu olmaması nedeniyle kaydileştirme öncesi dönemde miras bırakan —- paylarının bir kısmını veya tamamını devredip devretmediğine ilişkin bilginin de dosyada bulunmadığı, yine miras bırakan—-kaydileştirme öncesi dönemdeki fiziki hisse senetleri veya mahkemenin zayi kararı ibraz edilmediği ve bu kapsamda söz konusu hisse senetlerinin bedelli bedelsiz sermaye artırımları kapsamında olup olmadığının tespit edilemeyeceği, bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere miras bırakan—- kaydileştirme öncesi dönemdeki fiziki hisse senetleri veya mahkemenin zayi kararının ibraz edilmediği ve bu kapsamda kaydi payı bulunmayan miras bırakan —- kaydileştirme öncesi dönemde hisse senetlerinin kaç adet olduğunun tespit edilememesi nedeniyle paylar için geçmiş dönemlerden ne kadar kar payı söz konusu olacağının hesaplanmasının mümkün olmayacağı, diğer taraftan dağıtım tarihinden itibaren—- yılda tahsil edilmeyen kar payları ilgili şirket tarafından serbestçe özvarlığa dönüşebileceği ve şirketin—-yıldan sonra tahsil edilmeyen kar payını ödeme zorunluluğunun söz konusu olmayacağı anlaşılmıştır.Her ne kadar davacı tarafça pay sahipliğinin zayiliğinin tespiti davası açıldığı belirtilmişse de, işbu dava tarihinden itibaren uzun süre geçtikten sonra zayilik davasının açılması, zayilik belgesi alınsa dahi davacıların bu belge ile ilgili kurumlara başvurarak haklarını talep edebilmelerinin mümkün olması karşısında, zayilik davasının beklenmesinde bu dosya açısından hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmıştır.Davacılar tarafından miras bırakanın hisse senedi numarasının—olduğu ve —hisse senedi olduğunun görüldüğü ve .—- – değerli hisse senedinin olduğunun anlaşıldığı, davalı taraflarca sunularn belgelerdeki— hisse senedi temel alınarak bedelli bedelsiz sermaye artırımı hesaplaması yapılması için ek rapor aldırılarak —-ait hisse senedinin bedelli ve bedelsiz sermaye artırımları sonucunda kaç adet olduğunun ve değerinin hesaplanması talep edilmiş ve ek bilirkişi raporunda farazi olarak belirtilen adet değeri üzerinden hesaplama yapılmışsa da, yine aynı bilirkişi raporunda davacıların itiraz dilekçesinde belirtilen Türk Ticaret Kanunu’nun 499. Maddelerinin 1 ila 4. fıkralarında halka kapalı ortaklıklar için uygulama alanı bulduğu, dava konusu olan ve payları —işlem gören—ortaklık statüsünde olan —açısından Türk, Ticaret Kanunu’nun 499/5. Maddesinde uygulama alanı bulunduğunu, itiraza konu bilirkişi raporunda söz konusu maddede atfedilen Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri ile ilgili diğer düzenlemeler çerçevesinde yapılan inceleme sonucunda kaydileştirme süreci sonrasında miras bırakan —nezdinde kaydi—-payının bulunmadığı, kaydileştirme öncesinde şirkette ne kadar pay sahibi olduğunun tespit edilebilmesi için davacıların fiziki hisse senetlerini sunması veya mahkemeden zayi kararı almasının gerekeceği, aksi halde şirketin halka açık ortaklık konumunda olması nedeniyle pay devirlerinin pay defterine kaydının söz konusu olmaması nedeniyle kaydileştirme öncesi dönemde miras bırakan —- paylarının bir kısmını veya tamamını devredip devretmediğine ilişkin kanıt niteliğinde bilgi olmadığı için kanaate varılamayacağı, miras bırakan—- kaydileştirme öncesi dönemdeki fiziki hisse senetleri veya mahkemenin zayi kararı ibraz edilmediği ve bu kapsamda söz konusu hisse senetlerinin bedelli bedelsiz sermaye artırımları kapsamında olup olmadığının değerlendirilemediği, sonuç olarak kaydi payı bulunmayan miras bırakan — kaydileştirme öncesi dönemde hisse senetlerinin kaç adet olduğunun ve değerinin tespit edilmesinin bu nedenle mümkün olmadığı tespiti yapılmış, bu tespitin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından tekrar harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir edilen —vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara ödenmesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren — hafta içinde — Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.