Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/412 E. 2020/108 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/412 Esas
KARAR NO: 2020/108
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 15/10/2019
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacı ile —— İcra Müdürlüğü’nün ——İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyalarında icra takibine başlandığını, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi nedeni ile icra takibinin durduğunu, davalı adına kesilen faturalar, davacı şirket tarafından sağlanan hizmet karşılığında davalının borcunu ödemediğini bu sebeple haksız yere takibe itirazda bulunan davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı özetle; işyerini devrettikten sonra gerçekleşen borçtan sorumlu olmadığını, dava dışı kişilerin işyerini çalıştırdığını, davacı şirkete borçlu olmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davalı ———– Mahkememizin —-tarihli 1.celsesinde :”Bu borç bana ait bir borç değildir. Bu iş yerini ben —— yılında kiraladım ve ——- yılında bu işyerinden ayrıldım. ———– vergi dairesine bildirdim, ben ayrıldıktan sonra iş yerini kullanan kişiler abonelik sözleşmesi yapmadan iş yerini kullanmışlar. Burası bir handır. Ben o yıllarda tacir değildim. Esnaf olarak boya kaporta ve yıkama işleri yapıyordum. Burası esnaf olarak işlettiğim bir yerdi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
———- cevabî yazıda;———- tarihinde——— kayıt olduğunu, —— tarihinde kaydın kapatıldığını bildirmiştir.
———–sorgu sayfasında davalının tacir ve ticari işletme kaydı olmadığı anlaşılmıştır.
———– sorgusunda davalının tacir ve ticari işletme kaydı olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı —— tarihli duruşmada; esnaflık yaptığını beyan etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, 5. maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olması durumunda ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), ———–Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davalının ———— kaydı olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalının beyanı da bu yöndedir.
Dava konusu edilen elektrik kullanımı, Türk Ticaret Kanunu ve diğer özel kanunlar kapsamında mutlak bir ticari davaya konu olmayacaktır.
Öte yandan, davacı taraf ticaret şirketi olduğundan bir tacir (ticari işletme işleten) olsa da davalı tacir olmayıp davalının ticari işletmesini ilgilendiren bir husus eldeki uyuşmazlıkta sözkonusu değildir. Bu sebeple somut uyuşmazlıkta bir nispi ticari davadan bahsedilemez.
Hâlböyleyken huzurdaki davanın bir ihtisas Mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülme imkânı yoktur. Somut uyuşmazlıkta, genel görevli Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c maddesine göre, görev bir dava şartıdır. Yine aynı kanunun 115. maddesine göre, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında Mahkemece re’sen araştırılması, bulunamadığı takdirde davanın usûlden reddine karar verilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USÛLDEN REDDİNE,
2-Davaya bakmaya ——— Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin GÖREVLİ ve YETKİLİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20/1 maddesi uyarınca, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin Mahkememize başvurması halinde dosyanın görevli ve yetkili nöbetçi ————- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosyanın görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-Yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarında görevli ve yetkili Mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde————- Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar verildi.26/02/2020