Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/383 E. 2020/210 K. 24.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/383 Esas
KARAR NO: 2020/210
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2019
KARAR TARİHİ: 24/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesi ile özetle; ———-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– E. Sayılı dosyasında fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu davanın kabulü ile birlikte dosya münderecatında kesin delil niteliği kazanan ———— tarihli bilirkişi raporunda teyit ve tespit edilen müvekkil şirketin uğradığı zararın tutarının maddi tazminat talebi yönünden eksik kalan kısmından kaynaklanan ———- alacağımızın davalı şirket tarafından zarar tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi talebinde bulunduğu, huzurdaki davanın, —— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —————Sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararı neticesinde kesin delil niteliği kazanan———- tarihli bilirkişi raporunda teyit ve tespit edilen müvekkil şirketin uğradığı zararın tutarının maddi tazminat talebi yönünden eksik kalan kısmından kaynaklanan———- alacağımızın davalı şirketten tahsil edilmesine ilişkin ek dava olarak ikame edildiğini,——– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- tarihli —— E. Sayılı dosyasına sunulan ——– tarihli bilirkişi raporuyla davalı şirketin haksız rekabet teşkil eden eylemlerinden dolayı müvekkil şirketin uğramış olduğu maddi zararın ——— olarak tespit edilmiş ve ——— Sayılı dosyadaki dava dilekçemizde ileri sürdüğümüz hususları ve davamızın haklılığını tevsik eder nitelikteki işbu bilirkişi raporu doğrultusunda Sayın Mahkemece davamızın kabulüne karar verildiğini, ——— Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ——– E. Sayılı dosyası ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutularak talep sonucumuz——- maddi ve ———- manevi tazminatın davalı şirketten tahsil edilerek müvekkil şirkete dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ve yargılama giderleri ve ücret-i vekaletle birlikte ödenmesi şeklinde belirlendiğini, ———-tarihinde ———- Asliye Ticaret Mahkemesi’nde ———E. Sayılı dosyası ile davamızın kabulüne karar verilerek kesin delil teşkil eden bilirkişi raporunda tespit edilen ——–maddi tazminat talebimiz yönünden eksik kalan kısmı olan ——— işbu dava ile davalı şirketten tahsil edilmesi zarureti hasıl olduğunu, huzurda derdest edilen davada, ———– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— E. Sayılı dosyası ile kesinleşen uyuşmazlık teşkil eden hususların yeniden inceleme konusu yapılamayacağı, çözüme kavuşturulması beklenen başkaca bir uyuşmazlık noktası olmadığı, burada tespit edilen olgularla Sayın Mahkemenizin bağlı olduğu ve ——– tarihli bilirkişi raporunu hükmüne dayanak alması gerektiği her türlü izahtan vareste olduğundan davanın kabulü ile müvekkil şirketin —————— tutarındaki alacağının davalı şirketten tahsil edilmesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m.5/A uyarınca ——–tarihinde zorunlu arabuluculuğa tarafımızca başvurulmuş olup, ————-arabuluculuk numaralı dosya çerçevesinde yapılan görüşmeler neticesinde ——— tarihinde taraflar anlaşamadıklarından, ———— tarafından aynı tarihte son tutanak ve anlaşmazlık tutanağı düzenlenerek taraflarca imza altına alındığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, davanın kabulü ile birlikte ——— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———- tarihinde davalarının kabulüne karar verilen ———E. Sayılı dosyasına sunulan ——— tarihli müvekkil şirketin maddi zararını tevsik eden bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkil şirketin eksik kalan alacağı olan —————- zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsil edilerek müvekkil şirkete ödenmesine, masraf ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmili ile karar ittihazını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, ilk davanın kısmi dava olarak açıldığını, kısmi davanın saklı tutulan kısım için zamanaşımı süresini kesmeyeceğini, eldeki dava yönünden ——— maddesi uyarınca öngörülen zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu,—————- Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından karara bağlanan davayı kısmi dava olarak ikame edildiğinin ve davanın kısmen kabulüne karar verildiğni, davacıın, huzurdaki davada, İlk Dava’da alınan Bilirkişi Raporu’nda tespit edilen ve İlk Dava’da talep edilmeyen kalan kısmın tazminini talep etmekte olduğnu, yine huzurdaki davanın İlk Dava’ya ek bir dava olduğunu dava dilekçesinde açıkça belirttiğni, İlk Dava’nın “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” ikame edildiğini, Yargıtay tarafından da kabul edildiği üzere; kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmeyeceğini, zamanaşımının yalnızca kısmi dava konusu yapılan kısım için kesileceğini, yargıtay uygulamalarının bu yönde olduğunu, TTK’nın 60. maddesinin ilk cümlesi uyarınca, 56. maddede yazılı davalar bir ve üç yılık zamanaşımına tabiidir: “(1) 56. maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesinin bulunduğnu, Bu çerçevede, davacının ilk davada tespit olunan zararın bakiye kısmı için huzurdaki davada ileri sürdüğü tazminat talebi, kampanyanın sona erdiği tarih olan ————-tarihinden itibaren bir yıllık sürenin geçmesiyle, bir başka deyişle ————- tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığını kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için huzurdaki davada üst sınır olarak belirlenmiş 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı düşünülse dahi, bu sürenin ———-tarihi itibarıyla sona erdiğini, dava açma hakkının her halde zamanaşımına uğradığını,
Esasa ilişkin olarak da, davalının ——— ürünlerde uygulanan kampanya yalnızca sınırlı bir süre ve sınırlı miktarda ürün için getirilmiş olup, tüm müşterilere eşit olarak uygulandığını, kaldı ki söz konusu kampanyayı düzenleyip-düzenlememe konusu tamamen davalı şirket takdirinde olduğunu, davalının kampanya düzenlenmeyeceğine veya düzenlenen kampanyadan yalnızca davacının yararlanacağına ilişkin olarak verdiği bir taahhüt de bulunmadığnı, huzurdaki davanın konusunu davalı tarafından ——-tarihleri arasında düzenlenen ———- ürünüyle ilgili kampanyasının ————–getirdiği alım sınırlamasının haksız rekabet teşkil edip etmediği husus olduğunu,
1.1 Kampanyanın tüm müşterilere eşit şekilde uygulanmış olduğunu, hiçbir müşteriye ayrıcalık tanınmadığını,
1.2 Kampanya müşterilerin olağan ticari faaliyetleri çerçevesinde yaptığı alımları etkilemeyen ve bu alımları hiçbir şekilde sınırlandırmayan bir yan teklif mahiyetinde olduğnu, .
1.3 Kampanya düzenlenip düzenlenmeyeceği veya düzenlenecekse ne şartlarda düzenleneceği davalının takdirinde olduğunu,
1.4 davalının perakende satış yapan şirketlere doğrudan ürün tedarik etme hakkını ve yetkisini haiz olduğnu davalının,——————- gibi toptan ürün satışı yapan kişi ve kurumlara ürün tedarikinde bulunduğu gibi aynı zamanda, perakende satış yapan kişi ve kurumlara da doğrudan satış yapmakta olduğunu, kaldı ki, ne taraflar arasındaki ticari teamüllerde ne de taraflar arasındaki sözlü ve yazılı bilgi alışverişinin herhangi bir noktasında,———davalı —- tarafından, perakende satış yapan şirketlere ürün tedarikinin yapılmayacağı yönünde bir taahhüt verilmediğni, kampanya olmasaydı dahi, davalını birçok farklı kişi ve kuruma söze konu ürünlerin satışını yapmakta olduğunu, dolayısıyla, düzenlenen ————-da tüm müşterilerin faydalanmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, huzurdaki davanın konusu ile aynı içerikte davacı tarafından davalı şirket’e karşı ikame edilmiş olan, ———- Asliye Ticaret Mahkemesi davacının talebini reddetmiş,————-Adliye Mahkemesi — Hukuk Dairesi de bu red kararını onamış olduğunu, kampanyalarının haksız rekabet teşkil ettiğinden bahsedilebilmesi için, bu kampanyalar açısından, TTK madde 54/II’de belirtilmiş olan şu şartların tümünün birlikte gerçekleşmiş olması gerekmekte olduğunu, (i) Ticari nitelik taşıyan bir davranış veya uygulamanın mevcut olması, (ii) Bu davranış veya uygulamanın aldatıcı veya diğer bir şekilde dürüstlük kuralına aykırı olması ve (iii) Bu davranış veya uygulamanın rakipler arasındaki veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkilemesi. Davalı Şirket kampanyaları dürüstlük kuralına ve hakkaniyete tamamen uygun olarak tüm müşterilerine eşit şekilde uygulandığını belirterek;
Haksız, kötü niyetli ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle;
Zamanaşımı def’ine yönelik olarak;
1- Huzurdaki davaya dayanak teşkil eden———–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———–E. Sayılı dava kapsamında öncelikle zararın öğrenilmesi ——— tarihli bilirkişi raporunda belirlenen miktarın taraflara tebliğ edilmesi ile mümkün olduğunu, kaldı ki; TTK m. 62 dahilinde de haksız rekabet mağdurunun, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde tazminat davasını açması gerektiği, bu hususun da hem zararın hem de failin öğrenilmiş olması ile zamanaşımının başlayacağının şart olduğu, her türlü izahtan vareste olduğunu, bununla birlikte;—————————– sayılı ilamı ile vermiş olduğu kararında ise, ortaya çıkan zararın değişiklik göstermesi halinde gelişen bir durumun varlığını kabul etmiş; bu gelişen durum sona ermedikçe de zararın gerçekleşmiş sayılamayacağını, dolayısıyla zamanaşımının da başlamayacağını ifade ettiğini, somut olay bakımından ise;——— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin———- E. Sayılı dava kapsamında zararın öğrenilmesi ancak ———– tarihli bilirkişi raporunun tebliğ edilmesi ile mümkün olduğundan ———— müstekar içtihadı doğrultusunda huzurdaki davanın süresi içinde ikame edildiğni,
2- —— Hukuk Dairesi’nin —————- Sayılı ilamında da ifade edildiği gibi ———–Tüm bu nedenlerle, haksız fiil zamanaşımını düzenleyen 818 sayılı BK’nın 60/2. ve 6098 sayılı TBK’nın 72/1. maddelerinde tazminatın “cezayı gerektiren eylem”den doğması halinde bu eylem için ceza kanunlarında daha uzun zamanaşımının öngörüldüğü hallerde bu sürenin uygulanacağının düzenlendiği dikkate alındığında nispi idari para cezasını gerektiren davalı eylemi nedeniyle açılacak tazminat davasının 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 20/3. maddesi gereğince———– zamanaşımı süresine tabi olduğu düşünülmeksizin davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiştir.” TTK m. 60’da bahsedilen ceza zamanaşımı süresi içinde haksız rekabete ilişkin bir fiili şikayet olgusunun yapılmış olmasının gerek olmadığı ortada olduğundan huzurdaki davanın bu süre içinde ikame edildiğini, bu sebeplerle davalı tarafın zamanaşımı def’ine yönelik beyanları gerçeği yansıtmadığını,
Esas yönünden ise; davalı şirket, düzenlediği kampanyaların davacı şirket nezdindeki etkilerini hesaba katmakla sorumlu ve bundan doğacak rizikonun davacı şirkete yükletilmesinı hukuken mümkün olmadığını;
1-Ülkemizdeki ———– ürünlerinden kaynaklı teşkil edilen pazarlarda, nihai tüketici veya hastaya ——sadece —— tarafından temin edilebildiğini, davalı şirketin, kampanyalar düzenleyerek davacı şirketin de faaliyet gösterdiği pazarda davacıya sattığı ürünlerin fiyatlarından çok daha ucuz fiyatlara aynı ürünleri satma çabası, kontak lens üretimi ve optisyenlik müesselerine temini pazarındaki hakim durumunu kötüye kullanma anlamına geldiğini, Şöyle ki; aynı faaliyet dönemi içerisinde davalı şirket tarafından davacı şirkete temin edilen ürünlerin fiyatları, davacı şirketin de uzun yıllardır müşterileri arasında yer alan ————— müesselerine daha ucuz fiyatlardan temin edilmesiyle davacı şirketin elinde pazara hiç süremeyeceği ürünler kalmakta ve dolayısıyla söz konusu ürünleri ticarete konu edemeyeceği gerçeği ortaya çıkmakta olduğunu, hal böyle olunca, davacı şirket ————– satışı pazarında faaliyet gösteremediğini ve kampanya dönemi ve etkilerinin sürdüğü, yani kampanya ürünlerinin pazarda tükenmesine kadar geçen sürede söz konusu ürünleri ticarete konu edemeyerek fiilen davalı şirket tarafından pazardan dışlanmış olduğnu,
2- Davalı şirket, düzenlediği kampanyalar ile optisyenlik müesselerine kendi ürünlerini satabilen tek satıcı olma çabasına girdiğini, 6102 sayılı TTK’nın haksız rekabet hükümleri ve kesin delil niteliği kazanmış ————– tarihli bilirkişi raporu kapsamında TTK 54/2 gereğince ”tedarik edenle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen dürüstlük kuralına aykırı davranışlardan doğan ticari uygulamaların” denilmek suretiyle davalı şirketin söz konusu bu davranışlarının haksız rekabet teşkil edeceği, davalı şirketin ifadesiyle —————- somut olay bakımından yükletileceği taraf, davacı değil, bizatihi davalı şirket olduğundan müddeabihin değeri nispetinde zararın davalı şirketten tazmin edilmesini talep etmek zaruretinin hasıl olduğnu,
3- Davalı şirketin kampanyanın tüm şartlarını eşit olarak tüm alıcılara uyguladığı yönündeki beyanları gerçeği yansıtma dığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan kampanya fiyatlarından yararlanmak istemişse de davalı şirket ———– ile sınırlı tutarak fazlasının alınmasına izin vermediğni,
4- Davalı şirket, kampanyaya konu ürünleri davacı şirkete kampanya başlamadan önce sattığını, ve akabinde derhal daha davacı şirket bu ürünleri ticarete dahi konu etmeden belirli hacimli alıcılara ulaşma gayreti içerisine girilmiş ve oldukça daha ucuz fiyatlarla kampanya tekliflerini müşterilere yönelterek müvekkil şirketin pazardan dışlanmasına ve ——–tarihli bilirkişi raporunda da tevsik edilen ————– maddi zarara uğramasına sebebiyet verilmiş olduğnu,
5- Davalı şirketin kampanya uygulaması basiretli bir tacire uygun olmayan ve haksız rekabet oluşturan bir davranış olduğnu, somut olay bakımından 6102 sayılı TTK 54/2 gereğince ”tedarik edenle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen dürüstlük kuralına aykırı davranışlardan doğan ticari uygulamalara” mahal vermeyecek davranışlar içerisinde ticari kararlar ihdas edilmesi gerektiğini,
Davacı şirketin potansiyel müşterilerine düşük fiyatlar teklif etmek suretiyle davacının kendilerine önerdiği fiyatların oldukça fahiş olduğu şeklindeki beyanlarıyla davacı ——- kötülemeye varan ve basiretli bir tacire yakışmayan davranışlar içerisine girmesi, ————– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——— Sayılı dava dosyasının gerekçeli kararında da bildirdiği gibi, TTK 54/2’de yasaklanan haksız rekabet davranışının vukuu bulmuş hali olduğunu,
5- Davalı şirketin kampanya uygulamasının müşterilerin ticari hayatlarının olağan akışlarını engelleyici mahiyette olması sebebiyle ilgili pazarın gerçeklerinden ve sektörün dinamiklerinden oldukça uzak olan ve basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne uymayan haksız rekabet davranışını hayata geçirmesinin davacıyı zarara uğrattığını, Ülkemiz sathında mevcudiyet gösteren ve nihai tüketiciye ———– satmakla veya temin etmekle faaliyet gösteren—– yakın —– ———–bahse konu ürünleri muhatap kılacağı potansiyel müşteri kitlesi nicelik itibariyle oldukça mütevazı rakamlarda olduğunu, satış merkezlerinin bir yıl içerisinde davalı şirketin ürünü olan —————– satacağı rakam, davalı şirketin kampanya uygulamasında miktar itibariyle çizdiği sınırlardan fazla olamayacağını, ezcümle; kampanya uygulaması neticesinde bundan yararlanmak tercihini kullanan satış merkezleri bir yıllık faaliyet dönemi içerisinde müşterilerine sunacağı davalı şirket ürünü olan ————————dışında, aynı ürünleri ihtiyaç duymayacağı için yıllardan bu yana tedarikçisi olan davacı şirketten temin edemeyeceğinden, bahse konu müşterilerin davacı şirketten ürün temin etmeyi bu kampanya sebebiyle bıraktıklarını, belirterek; Davanın kabulü ile birlikte ———- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——- tarihinde davamızın kabulüne karar verilen ——– E. Sayılı dosyasına sunulan ———— tarihli davacı şirketin maddi zararını tevsik eden bilirkişi raporu doğrultusunda davacı şirketin eksik kalan alacağı olan ———– zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVACI VEKİLİ DURUŞMADAKİ BEYANINDA : ‘Ben cevaba cevap dilekçemde ayrıntılı olarak belirttim. Eldeki dava yönünden hak düşürücü süre ve zamanaşımı süresi geçmiş değildir. TTK 62 ve 60. maddeleri uyarınca, müvekkilin alacağını talep etme durumu zamanaşımı ve hak düşürücü süreye maruz kalmadığı görülmektedir. Bu sebeple defi ve itirazların reddine karar verilsin, davanın da kabulüne karar verilsin.’ demiştir.
DAVALI VEKİLLERİ DURUŞMADAKİ BEYANLARINDA : ‘Zamanaşımı def’imiz vardır. Ayrıntılarını cevap dilekçemde belirttiğim bu dava 1 ila 3 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olup, huzurdaki dava ilk açılan kısmi davadan sonra açılan tazminat davasıdır. Zararın öğrenildiği tarih, kısmi davanın açıldığı tarihtir. O tarihten bu yana — sene her şekilde geçmiştir. O davanın tarihi ——- yılıdır. Bilirkişi raporu ile zararı öğrendim iddiası kabul edilemez. Yine, her şekilde de olayın olduğu tarihten de 3 sene geçmiştir. Son olarak, huzurdaki dava ceza zamanaşımı uygulanamaz. Cezayı ilgilendiren bir fiil yoktur. Ayrıca bir suç duyurusu dahi yoktur. Bu dava zamanaşımından dolayı reddedilmelidir.’ demişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Eldeki davanın haksız rekabet nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkin ek dava niteliğinde olduğu, taraflar arasında görülen ——— Asliye Ticaret Mahkemesinin ———— Esas dosyası ile davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından gerçekleştirilen ———— kampanyasının TTK 56. maddesi kapsamında haksız rekabet oluştuğunun tesbitine ve haksız rekabetin men’ine, ——– maddi tazminatın ——- tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline ve — manevi tazminatının ————– tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın istinaf aşamasında olduğu, bu davaya sunulan bilirkişi raporunda belirlenen zararın asıl davada dava edilmeyen kesiminin eldeki davada talep edildiği görülmüştür.
Davada öncelikle süresinde iddia edilen zamanaşımı def’i yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir.
Kısmi dava açılması halinde, zamanaşımının alacağın dava edilen kesimi için kesileceği, saklı tutulan kesimi için işlemeye devam edeceği yerleşik yargısal uygulamadır. Eldeki dava haksız rekabete dayanmakla, TTK 60 ve TBK 72. maddesinde düzenlenen zamanşımına ilişkin hükümler ve eylemin aynı zamanda TTK 62. maddesi anlamında suç teşkil ettiğinin kabul edilmesi halinde, 5237 sayılı TCK’nun 66. maddesindeki zamanaşımı hükümler uygulama alanı bulacaktır.
TTK nun 60. maddesi ile haksız rekabete ilişkin davalarda zamanaşımı “56. maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadarki, haksız rekabet fiili aynı zamanda ————— tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, zamanaşımın başlangıç tarihinin tespiti açısından “hakkın doğumu”nun ne olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Bu kavramdan anlaşılması gereken zararı ve tazminat yükümlüsünün öğrenilmesidir. —————— uygulamaları ile zararı öğrenmekten kasıt, zararın niteliği ve esaslı unsurları hakkında yeterli bilgiye sahip olunmasıdır. Bir başka anlatımla zararın öğrenilmiş sayılması için varlığını, niteliğini ve temel unsurlarını belirleyecek bilgilerin dava açacak derecede öğrenilmiş olması yeterli olup, tazminat hesabına yarayacak bütün ayrıntıların bilinmesi aranmaz. Yine, zararın miktarını kesin olarak bilmek gerekli değildir. —————-
Somut olaya zamaşımının başlangıcının tesbiti yönünden bakıldığında; davacının haksız rekabet olgusunu ve bunun kendisine verdiği zararı (belki net miktarı hariç olmak üzere) ayrıntıları ile bildiği, —————— ATM ———— Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesi ile iddia ettiği zararının varlığını, niteliğini ve temel unsurlarını ortaya koyduğu görülmektedir. Davalı tarafından zararın bilindiği tarih, kampanyanın sonra erdiği ————–olarak iddia edilmiş ise de, kampanyanın bitiş tarihinin davacı tarafından biliniyor olması zararın öğrenildiği tarihin de bu tarih olduğunu göstermemektedir. Az yukarıda değinildiği gibi, zararın öğrenilmiş sayılması için tazminat sorumlusunun bilinmesinin yanı sıra, zararın varlığını, niteliğini ve temel unsurlarını belirleyecek bilgilerin dava açacak derecede öğrenilmiş olması da gerekmektedir. Bu durumda, davacının en geç ———— ATM ———– Esas dosyası ile dava açtığı ———tarihi itibarıyla zararı ve tazminat sorumlusunu öğrendiği sonucuna ulaşılmıştır. Davacı vekilinin zararı öğrenme tarihinin ————————–bilirkişi raporunun kendisine tebliğ tarihi olduğu yönündeki beyanları kabule şayan görülmemiştir. Bu durumda———- tarihi itibarıyla zamanaşımı süresi işlemeye başlamıştır.
Zamanşamının başlangıç tarihi bu şekilde belirlendikten sonra, somut olaya TTK 60. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen 1 ve 3 yıllık sürenin mi yoksa 2. cümlesi ile düzenlenen uzamış ceza dava zamaşımına ilişkin sürenin mi uygulanması gerektiği sorununun çözülmesi gerekmektedir.
Somut olayda ceza dava zamanaşımı hükümlerinin uygulanma yeri olup olmadığı yönünden yapılan değerlendirmede; davalının haksız rekabet olarak nitelenen eyleminin, düzenlemiş olduğu kampanyalı satışın TTK 54 vd. düzenlenen haksız rekabete ilişkin hükümleri ihlal ettiği iddiasıdır. Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin yürütülen bir ceza soruşturmasından bahsedilmemiş, bir iddiada da bulunulmamıştır. 6098 sayılı TBK 72/2 dolayısıyla da TTK 60. madde 2. cümlesinde düzenlenen uzamış ceza zamanışımının uygulanması için fiilin suç oluşturması yeterli olup, cezai takibat yapılması gerekmez. Cezai takibat yapılmayan durumlarda, yani eylemin suç teşkil edip-etmediği hususunun bir ceza mahkemesince belirlenmediği hallerde, tazminat davasına bakan hakim ceza hukuku kurallarına göre bu hususu tayin edecektir.
Davalının eylemi piyasaya kampanyalı mal satmaktan ibarettir. Bu eylemin niteliğinin TTK’nun haksız rekabete ilişkin ceza hükümlerini düzenleyen 62. maddesinde tanımlanan ve suç sayılan eylemlerden birinin kapsamına girip-girmediği hususunda değerlendirme yapmak gerekmiştir. İlgili yasa maddesi şöyledir :
I – CEZAYI GEREKTİREN FİİLLER :
Madde 62- (1) a) 55. maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
Fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56. madde gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Davalının kampanyalı satış eylemi ticari bir faaliyet olup, davalının bizzat iştigal konusudur. Eylemin az yukarda metni verilen TTK 62/1-b, c ve d bentlerinde düzenlenen hiçbir suç tipine vücut vermediği ortadır. Burada eylem aynı maddenin 1-a bendinde yer alan “55. maddede yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler” kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığı tartışılmalıdır.
TTK. 54. maddesi haksız rekabeti genel olarak tanımlamış, TTK. 55 maddesinde ise, özel haksız rekabet halleri düzenlenmiştir. Bir eylemin haksız rekabet hukuku yönünden öncelikle özel düzenleme niteliğinde olan TTK. 55. maddede sayılan özel düzenlemeyi ihlal edip etmediği belirlenmeli, bu düzenlemeleri ihlal etmediğinin belirlenmesi üzerine, genel hüküm niteliğindeki TTK. 54/2 kapsamında kalıp kalmadığı hususu değerlendirilmelidir. TTK. 62/1 yollaması gereği ve kanunilik prensibi gereği, bir eylem TTK. 55. maddede yazılı haksız rekabet fiilerinden birini oluşturuyor ve kasten işlenmiş ise, bu durumda TTK. 62/1 madde kapsamında kaldığı sonucuna varılarak uzamış ceza zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Davacının kampanya ile yaptığı satış eyleminin TTK. 55. maddesinde düzenlenen hiçbir haksız rekabet düzenlemesine tıpatıp uymadığı, genel düzenleme olan TTK. 54/2 kapsamında “Müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen dürüstlük kuralına diğer şekillerde aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Nitekim asıl davaya bakan —————–ATM’nin yukarda bahsi geçen kararında da, eylemin TTK. 54/2 maddesi kapsamında kaldığı değerlendirilmiştir. Bu durumda eldeki davaya uzamış ceza zamanaşımının uygulanma ihtimali bulunmamaktadır.
Bu husus belirlendikten sonra, eldeki davanın TTK. 60. maddesinin —- cümlesi ile düzenlenen ————- yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu – yıllık zamanaşımı süresinin———— tarihi itibarıyla dolmuş bulunduğu, iddia edilen tazminatın esas davada talep edilmeyen ve eldeki davanın konusu olan kesimi yönünden zamanaşımı süresinin dava tarihi —————— tarihi itibarıyla itibarıyla geçtiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından süresinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu anlaşılmakla; eldeki davanın zamanaşımı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE;
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 13.509,43 TL harçtan mahsubuyla, fazla alınan 13.455,03- TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine;
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına;
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 56.603,30- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
5- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ————— ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına;
6-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine;
Dair, davacı ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —————-Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 24/06/2020