Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/382 E. 2023/21 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/382 Esas
KARAR NO: 2023/21
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/10/2019
KARAR TARİHİ: 11/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——– yatırım danışmanlığı da dahil müşterilerine birçok alanda hizmet sunan yabancı bir şirket olduğunu,—– menkul kıymetler—— aracılığıyla işlem yaptığını, müvekkilinin yetkili aracı kurum olan—-satın aldığını, bu tarihten itibaren—-alarak —– nezdinde işlemler yaptığını, müvekkilinin —- yapan bir yatırımcı olduğunu, müvekkilinin —- tarihinden —- tarihe kadar geçen zaman içerisinde sahip olduğu ——— yazılacak müzekkereler ile celp edilmesine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişilerce yapılacak zarar hesabının bu hisse adedine istinaden yapılacağını, davalıların da birer yatırımcı olduğunu,—– sayılı —–faaliyette bulunduğunu,—- sayılı bülteninde ——miktar hareketleri nedeni ile yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunmasını teminen—– uyarınca davalılar —— tarihinden başlamak üzere borsalarda ——- süreyle geçici işlem yasağı uygulanmasına karar verildiğinin duyurulduğunu, —— yapılan incelemeler sonucunda, bu kez —— gerçekleştirilen piyasa dolandırıcılığı niteliğindeki işlemlerde sorumluluğu bulunan davalılar —– suç duyurusunda bulunulmasına ve işlem yasağı sürelerinin —- çıkarılmasına karar verildiğini açıkladığını,—- davalılar hakkında yapılan şikayete istinaden —– neticesinde davalı/sanıklar hakkında —— ile kamu davası açıldığını, davalıların aynı zamanda suç teşkil eden haksız ve hukuka aykırı eylemleri ile müvekkilini zarara uğrattığını, bu nedenle de müvekkilinin zararını tazmin etmekle yükümlü olduğunu,—–davalıların ——dolandırıcılığı yaptıklarının belirtildiğini, —– İnceleme Dönemi’nde gerçekleştirilen işlemlerin—– tarafından ——- sayılı İnceleme Raporları hazırlandığını, anılan raporların görüşüldüğü ——— belirtilen dönemde meydana gelen olağandışı fiyat ve miktar hareketleri nedeni ile, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması için, —– Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliği’nin 5/1 ve 6/1 maddeleri uyarınca davalılar—— tarihinden başlamak üzere borsalarda —— ay süre ile geçici işlem yasağı uygulanmasına karar verildiğini, davalıların incelemeye alınan eylem ve işlemlerine ilişkin olarak————— da, davalıların —- kapsayan inceleme döneminde gerçekleştirdikleri işlemlerde;
-İlettikleri emirler ve gerçekleştirdikleri işlemlerde payın piyasasını kontrol altında tuttukları,
-Kısa zaman aralıkları ile girdikleri alım ve satım emirlerini eşleştirmek sureti ile gerçekleştirdikleri önemli miktarlardaki “kendinden kendine” ve “karşılıklı işlemlerle” payda aktif bir piyasa olduğu izlenimini yarattıkları ve diğer yatırımcıların paya olan ilgisini artırmaya çalıştıkları,
-Süreklilik arz edecek şekilde, bekleyen en iyi satım fiyatından veya daha yüksek fiyatlardan aktif alım emirleri ileterek, cari işlem fiyatını artırdıkları,
-Satım emirlerini genellikle yüksek miktarlarda ve tek seferde girdikleri halde, alım emirlerini düşük miktarlarda ve çok parçalı olarak girerek payda aktif bir piyasa izlenimi yaratmaya çalıştıkları,
-Zaman zaman sistemde bekleyen emirlerini iptal etmek sureti ile piyasadaki arz ve talep dengesini bozmaya çalıştıkları tespit edilerek bu kişilerin yanlış ve yanıltıcı izlenim uyandırmaya çalışmaları nedeni ile davalılar hakkında ———maddesi kapsamında inceleme yapılması istendiğini,
—- tespit ve değerlendirmeleri akabinde, —–hazırlandığını, anılan Denetleme Raporu’nda davalılar bakımından;
—– tarihine kadar —- genel olarak yatay ve —— ettiği, ancak İnceleme Dönemi’nde pay fiyatının —- seviyesine ulaştığı, aynı tarih aralığında —-oranında düştüğü,——– yapılan özel durum açıklamalarının ise —– piyasasında yaşanan bu fahiş fiyat artışını açıklayabilecek nitelikte olmadığı,
-İnceleme Dönemi’nde —- en fazla iş emri ileten yatırımcıların davalılar——-olduğu,
-İnceleme Dönemi’nde —– en fazla işlem gerçekleştiren yatırımların davalılar —– olduğu,
-İnceleme Dönemi’nde en fazla fiyat yükseltici işlem gerçekleştiren yatırımcıların başta davalılardan —–olmak üzere diğer davalı—— olduğu,
-Davalı —–eşi olduğu ve—- gerçekleştirdiği işlemlerin yaklaşık —–karşı tarafında eşi—— bulunduğu, dolayısı ile suç teşkil eden işlemlerde birlikte hareket etmeleri nedeni ile bu iki kişinin birlikte ele alınarak soruşturulduğu,
-İnceleme Dönemi’nde ——- olmak üzere toplam işlemlerin —— davalılar tarafından gerçekleştirildiği,
-İşlem saatlerinin —-dakikalık kısa zaman aralıklarına bölünmesi halinde, davalıların alım işlemlerinin yoğunlaştığı dönemde payın ——yükseldiği,
-İnceleme Dönemi’nde —— davalıların hesaplarından gerçekleştirilen fiyat yükseltici sözleşme sayısının toplam fiyat yükseltici sözleşme sayısının———-oluşturduğu, diğer bir ifade ile,—— gerçekleştirilen yaklaşık her üç fiyat yükseltici sözleşmeden birisinin davalılar tarafından gerçekleştirildiği, dolayısı ile davalıların pay fiyatının yükselmesinde etkili olduğu,
-Davalıların mülkiyette değişiklik yaratmayan “kendinden kendine/karşılıklı işlemler” yaparak sermeye piyasası araçlarının fiyatlarına, fiyat değişimlerine, arz ve taleplerine ilişkin yanlış ve yanıltıcı izlenim uyandırdıkları,
-Bu yöntemin “piyasa dolandırıcılığı” için kullanılan yöntemlerden birisi olduğu, bir yatırımcının zaten kendisine ait olan payları, alıcı ve satıcının kendi hesabı olduğu bir işleme sürekli olarak konu etmesinin, bu işlemleri pay piyasasındaki diğer kişileri etkilemek ve yanlış veya yamıltıcı izlenim uyandırmak amacı ile yaptığını gösterdiği,
-İnceleme Dönemi’nde —- davalıların hesaplarından gerçekleştirilen “kendinden kendine/karşılıklı işlemlerin” toplamının —-olduğu, bu işlemlerin davalıların alım işlemleri içindeki payının —- satım işlemleri içindeki payının —— olduğu, buna göre piyasadaki yaklaşık her 10 işlemden birisinin davalıların kendinden kendine/karşılıklı işlemler olduğu,
-İnceleme Dönemi’nde —- davalıların ilettiği alım emirlerinin, toplam alım emirlerinin yaklaşık—-, satım emirlerinin ise toplam satım emirlerinin yaklaşık —- oluşturduğu,—- emir ilettiği —- davalılar tarafından iletilen emirlerin, piyasaya iletilen toplam emirlerin yaklaşık —–oluşturduğunu, buna göre davalıların —— piyasasında piyasa hakimiyeti sağlayacak oranda alım ve satım emirleri ilettikleri,
-İnceleme Dönemi’nde —- iletilen toplam pasif alım emirlerinin —–, toplam pasif satım emirlerinin ise yaklaşık ——– davalılar tarafından verildiği, buna göre piyasadaki arz ve talebin ağırlıklı olarak davalılar tarafından belirlendiği ve davalılar tarafından ———- gerçekleştirilen işlemler ile aktif bir piyasa izlenimi yaratılmaya çalışıldığı,
-Davalıların farklı fiyat kademelerine çok miktarda alım emri iletmesinin, aktif bir piyasa izlenimi oluşturmanın ötesinde, payda alım yönlü bir beklenti yaratılmasını sağlamaya yönelik olduğu,
-İnceleme Dönemi boyunca davalıların en iyi alım fiyat kademelerine yoğun emir ileterek davalıların piyasada yüksek bir talep oluşturmanın yanında, özellikle tüm piyasanın alım tarafında en iyi fiyat kademelerinde sürekli olarak yüksek miktarda emir bulundurarak piyasa üzerinde mutlak bir hakimiyet kurdukları,
-Davalıların toplam emir iptallerinin, piyasanın iptal ettiği toplam emirlerin yaklaşık ——— oluşturduğu, bu kapsamda davalıların emir iptallerinin “kendinden kendine/karşılıklı işlemlere düşmemek ve aktif bir piyasa izlenimi oluşturmak” için kullanıldığı,
-Davalıların iptal edilen emirlerinin işleme dönüşme oranının oldukça düşük olduğu, alım emirlerinin işleme dönüşme oranının sadece——– olduğu, aynı durumun satım tarafından da mevcut olduğu, bu durumun ise iptal edilen emirlerin aslında bir işlem gerçekleştirme amaçı ile değil, aktif bir piyasa ve arz ve talep yaratmak amacı ile yapıldığını gösterdiği,
-Sürekli müzayedenin geçerli olduğu zaman aralığında davalılar tarafından —– alım, —– satım olmak üzere toplam —- gerçekleştirildiği, somut olayda —- satım iptalinin gerçekleştirildiği, bunun —– satım emri iptali gerçekleştirildikten sonraki ilk 1 dakika içerisinde aktif bir alım işleminin gerçekleştirilmediği, diğer bir ifade ile, davalılar tarafından gerçekleştirilen —- satım emri iptalinin yaklaşık —– sonraki bir dakika içerisinde aktif bir alım gerçekleştirildiği, öte yandan aktif bir alımdan en fazla bir dakika önce iptal edilen satım emirlerinin büyüklüklerine bakıldığında, davalılar tarafından iptal edilen toplam satım emir miktarının — adet olduğu ve bunun —— tekabül eden —— adet alım emrinin anılan şekilde iptal edildiği,
-Bu tip hareketlerin ve özellikle de iptallerin zamanlamasına bakıldığında (satış yapacak iken alım emri iptal edilmesi ve alım yapacakken satım emri iptal edilmesi) aslında emir iptallerinin davalılarca kötüye kullanıldığı,
-Davalıların mülkiyetinde —- tarihinde sadece —– bulunduğu, bu tablodan davalılar tarafından İnceleme Dönemi’ndeki alışlar haricinde,—– satıldığı,
-Davalılar tarafından —– gerçekleştirilen dönem içi alım satımlar sonucunda katlanılan zararın yaklaşık —- olduğu, bununla birlikte İnceleme Dönemi’nin başında davalılardan —– bulunan payların dönem içindeki satışından elde ettiği menfaatin yaklaşık —– olduğu, davalılar tarafından birlikte elde edilen menfaatin ise yaklaşık —-olduğunun tespit edildiğini, hisse senetleri— dava dışı —– davalıların aynı zamanda suç teşkil eden, haksız ve hukuka aykırı manipülatif eylemleri —— tarihleri arasında) nedeniyle, müvekkili şirketin uğradığı şimdilik tespit edilebilen ——- tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin karı koca olduğunu,——— ortakları olduğunu, müvekkillerinin borsada çeşitli paylara uzun vadeli yatırım yapmak suretiyle sermaye piyasası ile ilgilenen, orta ve uzun vadeli yatırım yapan tasarruf sahipleri olup yatırım yaptıkları paylardan birisinin de —— olduğunu, hatta——— yılının ilk ayından bu yana yatırım yaptığını ve ——– ortaklık payının —-aştığını, sonrasında ise———— ortaklık payının —- altına düştüğünü,——durumu da aynı şekilde—— bildirdiğini, söz konusu özel durumun —— yayınlandığını, elektrik üretimi yapan dava dışı ——— santralleri alanında sürekli yatırım yapan, ticari hacmi büyüyen dolayısıyla payları da aynı şekilde değer kazanan bir şirket olduğunu, müvekkillerinin de yoğun olarak söz konusu paylarda işlem yapmasının sebebinin tamamıyla bu nedenlere dayandığını, dava dışı ——- hisseleri üzerinde manipülatif işlemler yaptığı iddiasının tamamıyla asılsız ve mesnetsiz olduğunu, mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararının davacının yasal süresi içerisinde ihtiyati haczin uygulanma şartlarını sağlamadığından bahisle ihtiyati haciz kararının kendiliğinden kalktığını, davacının davalıların herhangi bir zararlarına sebep olduğu iddialarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ——— uyruklu bir tüzel kişi olan davacı şirketin, yargılama giderleriyle müvekkillerinin işbu dava nedeniyle uğrayabileceği zarar ve ziyanı karşılamak üzere teminat göstermek zorunda olduğunu, aksi takdirde, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca Davacı ——— bir tüzel kişi olması sebebiyle, MÖHUK’un 48/2. maddesinde öngörülen muafiyetten de faydalanamayacağını, davacının var olduğunu iddia ettiği zarar miktarının bu davanın açıldığı an itibariyle açık ve kesin biçimde tespit edilebilir nitelikte olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına imkan bulunmadığını, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini,
bilindiği üzere; “Belirsiz Alacak” davası 6100 sayılı HMK ile getirilmiş olup davacının alacağının net bir biçimde hesaplanamadığı, bunun için ancak yargılama esnasında elde edilecek olan delillerle ve bilgilere ihtiyaç bulunduğu durumlarda uygulanabilmektedir. Yani, belirsiz alacak davası yalnızca alacağın belirsiz olduğu hallerde açılabilmekte olup, net bir biçimde tespiti mümkün olan herhangi bir alacak için belirsiz alacak davası açılmasına imkan bulunmadığını ve davanın esasına girilmeksizin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, tazminat davasına konu edilen bu zararın şayet davacının elinde ———- o zaman paylar üzerinde işlem yaptığı son tarih itibariyle var olduğu iddia edilen zararın oluşup oluşmadığı ve varsa zarar miktarı açık ve kesin bir biçimde tespit edilebilir nitelikte olup yargılama sonucunda elde edilen bilgi ve belgelerle tespit edilecek bir husus bulunmadığını, bu bakımdan davacının dava tarihi itibariyle elinde dava dışı ——–olup olmadığı, varsa payın değerinin belli olduğunu, alacağın net bir biçimde hesaplanamadığını iddia etmesinin gerçeğe uygun olmadığını, oluştuğu iddia edilen zararın tespiti için bunun dışında verilerden ve bilgilerden faydalanılmasına imkan ve gerek bulunmadığını, bu davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının gerçekleştiğini iddia ettiği zararını belgelendirmek, bu zarar sonucu ile davacıların sözde manipülatif eylemleri sebebiyle gerçekleştirdiklerini iddia ettiği haksız fiil arasındaki illiyet bağını yani iddia ettikleri zararlarının davalıların eylemleri neticesinde doğduğunu yahut sebep olduğunu ispat etmek mecburiyetinde olduğunu, bu davada haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için gerekli olan beş koşulunun (eylem, hukuka aykırılık, zarar, illiyet bağı ve kusurun) davacı tarafından ayrı ayrı ispatlanması gerektiğini, davacının gerçekleşmiş bir zarara ilişkin zikrettiği —— tutar dışında zararın oluştuğunu gösteren bir belge sunmadığını, sadece dava dilekçesinin —- ekinde bir ——denetim tarihi olan —–halen işlem yaptıklarının görülmediğini, davacının ——miktarı nasıl hesapladığının dahi açıklanmadığını, davacının tek dayanağı olan ——- dahi ne davacıya ne de başka kimselere ilişkin herhangi bir zarar hesabı ya da bu anlama gelebilecek tek cümle yer almadığını, dolayısıyla davacının zarar iddiasını ispatlayamadığını, müvekkillerinin işlemleri ile davacının iddia ettiği zararları arasında bir nedensellik bağı olup olmadığını incelerken önce işlemlerin gerçekleşme sürecine, işlem prosedürüne bakılması gerektiğini, öncelikle —— işlemler aracı kurumlar aracılığıyla yapıldığını, işlem sıralarına alım satım tekliflerinin farklı fiyatlarından girildiğini, hangi aracı kurumun alım veya satım emri girdiğini, yerli veya uluslararası yatırımcıların izlediği işlem terminallerinden görülemeyeceğini, görülenin sadece alım ve satım fiyat teklifleri ile bu fiyat seviyesinden verilen emirdeki miktarlar olduğunu, hangi aracı kurumun emir girdiği ancak bir başka aracı kurumun yazılmış olan emri karşılaması ile bir başka ifadeyle işlemin gerçekleşmesi ile anlaşılabileceğini, işlem gerçekleştiğinde hangi aracı kurumun alıcı hangi aracı kurumun satıcı olduğunun işlem terminallerinden tüm piyasa katılımcıları tarafından görülebileceğini, işlem gerçekleştikten sonra işlemi yapan aracı kurumların belli olmasına rağmen işlemin tarafı olan aracı kurumun müşterilerinin kim olduğunu kimsenin bilemeyeceğini, sadece kendi aracı kurumu tarafından müşterinin kim olduğunun bilinebileceğini, hatta aracı kurumun birden fazla teşkilatı varsa yani şube ve irtibat büroları varsa zaten diğerlerinin hangi birimin işlem yaptığını bilemeyecekleri gibi işlemin yapıldığı yerde dahi diğer çalışanlar ve müşterilerin de işlemi yapanları bilemeyeceğini, müşteri bilgilerinin gizli, kutsal olduğunu, başka kurumlarla paylaşılmadığı gibi kurumların kendi içlerinde dahi mahremiyetinin devam ettiğini, davacıların tüm iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; —- işlem gören dava dışı———davalıların aynı zamanda suç teşkil eden haksız ve hukuka aykırı manipülatif eylemleri nedeniyle davacının uğradığı zararın tahsiline yöneliktir.
Davacı taraf bir yatırım şirketi olarak yetkili aracı kurum olan —–dava dışı halka açık hisseleri —- gören ——aldığını, davalıların da birer yatırımcı olduğunu,——sayılı —– faaliyette bulunduğunu,——–döneminde olağan dışı fiyat ve miktar hareketleri nedeni ile yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunmasını teminen ——— tarihinden başlamak üzere ——— süreyle geçici işlem yasağı uygulanmasına karar verildiğinin duyurulduğunu, ayrıca bu eylemlerinden dolayı davalılar hakkında yapılan soruşturma sonucunda piyasa dolandırıcılık suçundan dolayı ———- davası açıldığını, ayrıca kendilerinin de davacıların bu hukuka aykırı ve haksız işlemlerinden dolayı hisselerini zararına satmak zorunda kaldığını, uğradıkları zararın ——-olduğunu ileri sürdükleri, zararları ve davalılardan tahsilini talep ettikleri görülmüş, davalılar ise iddiaları kabul etmeyerek herhangi bir haksız ve hukuka aykırı işlemlerinin bulunmadığını, davacıların ileri sürdükleri zarar miktarının şüpheli olduğunu, kaldı ki müvekkillerinin işlemleri ile aralarında herhangi bir illiyet bağının da bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Mahkemece davanın niteliği itibariyle konusunda uzman bilirkişi heyetinden ——- tarhili ek raporlar alınmış, raporlar denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Dosya kapsamına göre davacı şirketin bir yatırım şirketi olduğu ve yine yatırım danışmanlığı yapan bir şirket aracılığıyla ———– işlem gören hisse satın aldığı, davacı şirketin söz konusu hisse senetlerini satın aldığı tarih itibariyle bu senetlerin satın alma tarihine kadarki olan son ——— yapmış haliyle satın aldığı, hisse senedi piyasasında yapılan her yatırımın kendi içinde risk barındırdığı, hem davacı şirketin hem satın alma işinde aracı kıldığı yatırım danışmanı şirketinin bir yatırım şirketi olarak bu hususu herkesten daha fazla farkında olmaları gerektiği, ayrıca davacı şirketin senetleri satın aldığı tarihten sonraki birkaç gün boyunca da senetlerin belli bir ivme ile yükselişe devam ettiği, buna rağmen satmadığı, akabinde hızlıca fiyatın düşmeye başlaması üzerine hisseleri sattığı ve bu şekilde zararının oluştuğu görülmektedir.
Hisse senetleri piyasasında yapılacak işlemlerin yatırım amaçlı olarak yapılması halinde hisseleri satın alınan şirkete aslında ortak olunduğu bilinciyle hareket edildiğinde senetleri satın alınan şirketin faaliyet alanı, yıllara yayılan geliri, büyümesi, kârı, geleceğe dönük faaliyet planları gibi faktörler değerlendirilerek şirketin büyümesi ve kâr etmesi beklentisiyle senetlerin fiyatlarının da yükselerek bu işlemden kâr elde edilmesi asıl amaçtır.
Burada da senetlerin satın alınmasında ne kadar süreyle elde tutulacağı, kâr beklentisi ve buna benzer hedefler çerçevesinde bir strateji izlenir. Kısa süreli senet alım satım işlemlerinde kâr elde etme ihtimali kadar zarar etme ihtimali de aynı oranda mevcuttur. Mesela dava konusu senetler satılmamış olsaydı, karar tarihi itibariyle söz konusu —– civarında olup, ———–gördüğü, buna göre davacı şirket tarafından bu senetler satılmamış olsaydı yaklaşık %400 oranında kâr elde etmiş olacağı söylenebilecektir.
Yani fiyatlar düşerken satış yapılmadan bekleyip, tekrar yükselince satılması halinde, sadece geçici bir dönem ve sadece kağıt üzerinde zararda görünmüş olsa da fiili satış yapılmadığı için reel zarar oluşmayacaktır.
Kaldı ki çoğu kez düzenleyici ve denetleyici kuruluşlar tarafından, —— iyi bilmeyen bireysel yatırımcılara zaman zaman ——-yatırımları için kurumsal kanallar üzerinden gelmeleri tavsiye ve uyarılarında bulunulduğu, bu kapsamda değerlendirildiğinde ve davacının kurumsal bir yatırımcı olduğu dikkate alındığında, yatırım yaparken, temel ve teknik analiz yöntemlerini kullanarak, varsa beklentilerini de hesaba katarak yatırım kararı alması, yatırım kararının başında hata yapmaması çok kısa sürede yüksek oranda prim yapmış hisse senedi yatırımına girmemesi, aslında daha işin başında alırken kazanıyor olmak için nispeten ucuz olduğunu tespit ettiği hisse senetlerini satın almasının bekleneceği,—— fiyatla almaya başlamış olmasının, başka bir ifade ile ——- prim yapmış olan bir hisse senedini satın almasının ortalama bir yatırımcının dahi yüksek riskli bir yatırım olduğu bilineceği, bu durumda da riske yatırımcının kendisinin katlanması gerektiği açıktır.
Bilirkişi raporunda teknik bir olgu olarak açıklandığı üzere; hisse senedi alan taraf olarak, aldığı hisse senedinin fiyatının herhangi bir sebeple düşmesi halinde zarar etmemek veya zararını kurtarmak için birkaç alternatifinin bulunduğu, bunların;
-Fiyatların maliyet fiyatına veya üzerine çıkması için bekleme,
-Düşen fiyatları firsat olarak görüp ilave alım yaparak bir yandan adet artırırken ortalamada maliyetini indirmiş olacağından karlı liyattan satabilmek için bekleme süresini kısaltma,
-Alımı yaparken belirlemiş olduğu miktarda zarar oluşunca pozisyonu kapatmak ve yatırımdan uzaklaşmak için az bir zarar ile satma, (zarar realizesi).
-Açığa satış imkanı varsa, pozisyonu tam tersc çevirip aldığı hisseleri zararına sattığı gibi ilaveten açığa satış yapar ve aynı hisse senedinde ters yönlü işlem ile zararını çıkarmaya çalışma,
-Hisselerini zararına satıp yakın zamanda daha düşük fiyattan, daha fazla adet olarak yerine koyma ve daha az bir yükseliş ile zarardan kurtulma imkanı yakalama yöntemlerinin olduğu, yapılmaması gereken tek şeyin ise, yatırım yapılan hisse senedindeki kısa süre (2 gün) sonra panikle %50 zarar ile satılması şeklinde açıklanmaktadır.
Öte yandan davalıların zarardan sorumlu tutulması için eylemleri ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Somut olayda davalıların bahsi geçen dönemde işlemlerinin yoğunluğu yüksek olmakla birlikte o dönem boyunca yapılan işlemlerin sadece davalılara ait olmadığı, davalılar dışında da başka yatırımcıların davalılar kadar işlem yaptıkları, bu durumda hisse fiyatlarının oluşmasında tek etkenin davalılar olduğunun söylenemeyeceği ve buna bağlı olarak zarar meydana gelmişse bile zararın oluşmasında davalıların sorumluluklarının hangi oranda olduğunun belirlenemeyeceği, kaldı ki hisse fiyatlarının oluşmasında sadece yatırımcıların alım satım işlemleri değil, piyasadaki başka çok sayıda (yerel veya genel siyasi, ekonomik, sektörel, hatta direkt senedin ait olduğu şirketle ilgili haberler vb gelişmeler) faktörün de etkili olduğu, bu durumda zarar meydana gelmişse dahi zararın sorumluluğun sadece davalılara yüklenmesinin de mümkün olmadığı görülmektedir.
Yine zarar konusunda davacı tarafça iddia edilen zarar miktarının sadece davacının alım ve satım yapmış olduğu dönemde oluşan ve davacı tarafça hesaplanan bir zarar olup bu zarar alım ve satım zamanına göre değişkenlik gösterecektir. Yani davacı tarafça söz konusu senetler 2 gün önce satılmış olsaydı davacı belli oranda kâr elde edebilecekken 5 gün sonra satması nedeniyle zarar etmiştir. Fakat alım ve satım zamanlarını bizzat davacının kendisinin belirlediği, davacıya alım ve satım konusunda davalılarca yapılmış herhangi bir telkin ya da etkinin bulunmadığı, bu durumda davacının alım ve satım zamanına ilişkin bizzat almış olduğu kararın kendisi de söz konusu iddia edilen zararın oluşmasında bir etken olarak kabul edilebilecek ve yine davacıların bu zararının oluşmasındaki payının tespiti söz konusu olamayacaktır.
Sonuç olarak davacı tarafça belirtildiği üzere davacı şirket yurtdışı menşeli bir yatırım fonu olup,—— kar elde edeceğini, yükseleceğini düşündüğü paylara yatırım yaptığı, yatırım fonlarının, paylarda yaşanan günlük fiyat hareketlerine göre değil, araştırma birimlerinin ve uzman kadrolarının aylık, 3 aylık ve yıllık bazda hazırlayacağı raporlara göre yatırım kararlarını aldığı, davacının, ——- alma sebebinin de bu raporlara istinaden gerçekleştirildiği ve ——-değer kazanacağı yönündeki analiz sonucu olduğunun kabulü gerektiği, bunun aksine ——– paylarında davalıların işlemleri neticesinde fiyatın yükseldiğini görüp alım yapıp, düştüğünü görünce de satım yaptıkları iddiası kabul edilebilir nitelikte olmadığı, işi yatırım yapmak olan bir fonun yatırım kararlarını çok daha detaylı analizlere ve sağlam ekonomik ve finansal gerekçelere dayandırdığı düşünüldüğünde bu şekilde davacının, davalılar gibi sıradan yalırımcıların borsada işlem gören paylardaki alım satım kararlarından etkilenmesinin hayatın olağan akışına uygun görünmediği, yukarıda açıklandığı üzere zarar miktarının ve bu zararın oluşmasında hangi etmenlerin hangi oranda etkisinin bulunduğunun tespitinin mümkün olmamasının yanı sıra alım ve satım kararlarını ve tarihlerini bizzat yatırımcının aldığı bir süreçte zararın oluşmasında yatırımcı kararlarının da etkisi göz önünde bulundurulduğunda, ————sayılı dosyasında davalıların eylemleri piyasa dolandırıcılığı suçunu oluşturduğu tespit edilse ve davalılar bu suçtan dolayı mahkum olsalar dahi, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, zararın oluşmasıyla davalıların ileri sürülen eylemleri arasında, illiyet bağının varlığından da bahsedilemeyeceği anlaşılmakla, kanıtlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 9.870,32 TL harçtan mahsubu ile artan 9.690,42‬ TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AATÜ’ye göre takdir edilen 81.576,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yatırılan 111,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/01/2023