Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/374 E. 2020/508 K. 04.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/374 Esas
KARAR NO: 2020/508
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA /TALEP :
Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan davacının davalıdan alacağının tahsili için ———dosyasında icra takibine başlandığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %40’tan az olmamak kaydı ile inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığından, HMK. m.128/1 uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaları davalının inkâr ettiği varsayılmıştır.
GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
——sayılı icra dosyası celp edilmiştir.
Davacı ve davalı tarafa ait —– yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtlarının ibrazına dair ara karar verilmiş, ancak davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir —-yıllarına ait BA-BS formları ilgili vergi dairesinden celp edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1):——Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri taraflar yönünden delil niteliği taşımaktadır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri yargılamaya esas olacaktır.
Mahkememizce Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) bilirkişiye inceleme yaptırılmış, SMMM bilirkişisi — tarafından sunulan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacıya ait —- yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdikleri ve —- yıllarına ait yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin yasal süreleri içinde yapıldığı, —– yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı, davalı tarafın defterlerini sunmaması nedeni ile defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacı tarafça beyan edilen ve davalı tarafından kendisine ödendiği bildirilen banka ödemelerinin hiçbirinin davacı taraf defterlerine kaydedilmediği, takip tarihi olan — ve dava tarihi olan — tarihi itibariyle davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan — alacaklı olduğu, davacının—– tarihli dilekçesi ile banka hesabına davalı tarafından —- tarihleri arasında —- değişik tarihte —- ödeme yapıldığını beyan ettiği, bu durumda —– davacının davalıya borçlu olduğu, davacıya ait — yıllarına ait ticari defterlerin açılış tasdikleri ve—— yıllarına ait yevmiye defterlerinin kapanış tasdik yasal süreleri içerisinde yapılmış olmakla birlikte —- yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığının defterlerin sahibi lehine delil kabiliyetinin olup olmadığının Mahkemenin takdirinde olduğu, takip tarihi olan —- dava tarihi olan —— tarihi itibariyle davacı kayıtlarına göre dava dosyasında bulunan beyana göre davacının davalıdan alacağının bulunmadığı belirtilmiştir.
Dosya kapsamı, bilirkişi raporu, ticari defter kayıtları ve sunulu belgeler kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; işbu dosya içeriğine göre davacının davalıdan alacağı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının huzurdaki davada para alacağı olmadığına göre davanın reddi gerekir.
Öte yandan, davalı tarafın mazeretsiz olarak arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığı dosyada mübrez arabuluculuk ilk ve son oturum tutanağında yazılıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A(11): “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.”
Arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olan katılmayan taraf 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(11) maddesi uyarınca yargılama giderinden sorumlu tutulur. Ayrıca toplantıya katılmayan taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.
Davalı tarafın arabuluculuk toplantısına mazeretsiz olarak katılmadığı ve görüşme yapılamadan anlaşamama ile arabuluculuk sürecinin sona erdiği arabuluculuk son tutanağında açıkça belirtildiğinden; Arabuluculuk süreci sonunda arabulucuya——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücreti de yargılama gideri kapsamında kaldığından; işbu 1.320-TL arabuluculuk ücretinin -arabuluculuk görüşmesine mazeretsiz katılmayan- davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına karar verilmiştir. Davacı tarafça yatırılan harç ve yapılan bilirkişi, posta, tebligat giderinin de 6325 sayılı Kanun’un 18/A-(11) maddesi uyarınca davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin -davalı taraf mazeret göstermeden arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığından 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-(11) uyarınca- davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
3-)Davalı taraf mazeret göstermeden arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nu madde 18/A-(11) gözetilerek; alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 49,27-TL harcın mahsubu ile bakiye 5,13-TL davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
4-)Davacı tarafından yatırılan 107,87-TL harç ile 758,70-TL bilirkişi, posta, tebligat gideri olmak üzere toplam 866,57-TL yargılama giderinin -davalı taraf mazeret göstermeden arabuluculuk ilk toplantısına katılmadığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-(11) gözetilerek; davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-)Kullanılmayan gider avansının HMK. m. 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, HMK. m.341/2 uyarınca miktar itibariyle kesin olarak verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 04/12/2020