Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/320 E. 2021/260 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/320 Esas
KARAR NO: 2021/260
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2019
KARAR TARİHİ: 23/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan davacı ile davalı —–aralarındaki sözleşme çerçevesinde iş ilişkisi bulunduğunu, müvekkili olan davacıya davalı şirket tarafından ödeme yapılması gereken —- tutarlı fatura, —– tutarlı fatura, —– tutarlı faturaların ödemesi yapılmadığı için ———– sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibine başlandığını, davalının böyle bir borcu bulunmadığına dair itirazda bulunduğunu, davalının müvekkili olan davacıya ödeme yaptığını ancak bu ödemenin icra dairesinde esas aldığı günden sonra yapıldığını, davalının asıl alacağı ödediğini ancak sonradan itirazda bulunduğunu, davalı tarafından takip açıldıktan sonra asıl alacağın ödenip diğer alacaklara itiraz etmesinin haksız olduğunu dermeyan etmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, alacağın hukuken icra takibi ve işbu davaya konu edilme koşullarının oluşmadığını, dolayısı ile takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceğini, müvekkili olan davalı şirket kayıtlarında yer alan alacak tutarının ödeme emri tebliği öncesinde davacı şirket hesabına ödendiğini, işlemiş faiz talebinin hukuken mümkün olmadığını savunmuş, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, davacının %20’den az olmamak kaydı ile icra tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
—— sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi gösterir —- yıllarına ait BA-BS formları ilgili —- celp edilmiştir.
Ön inceleme duruşması — nolu ara kararı gereğince HMK md. 222 kapsamında taraflara—– yıllarına ait ticari defterlerini sunması için iki haftalık süre verilmiş, ticari defterler sunulduğunda ticari defterler üzerinde HMK. m.218 uyarınca yerinde inceleme yetkisi —- verilmiş, —- tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilince, davacı ticari defterlerinin —– bulunduğunun bildirildiği görülmüş, Mahkememizin 2. celsesinin 2 nolu ara kararı gereğince davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere —– istinabe yazılmasına, HMK. m.218 uyarınca yerinde inceleme yetkisinin istinabe Mahkemesi’nce—- verilmesine, —- bilirkişinin tarafların iddia ve savunmaları kapsamında varsa alacak ve borç kalemlerinin tespiti ve hesaplanması hususlarında rapor tanzim etmesine dair ara karar tesis edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu/ Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ——- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Türk Ticaret Kanunu madde 64- (1):——— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir. Öte yandan, davacı ve davalı tacirler arasındaki uyuşmazlıkta; tarafların ticari defter içerikleri taraflar yönünden yargılamaya esas olacaktır.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, tarafların —–yıllarına ait ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, davalı şirket 2018 yılına ilişkin ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için ibraz etmiştir. Davalının sunduğu —— tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporu Mahkememize ibraz edilmiştir. Mahkememize sunulan bilirkişi raporunda özetle; “…Davalı tarafından ibraz edilen —– yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usûlüne uygun olarak yapıldığı, davacı firma tarafından davalı firmaya —- tutarında fatura düzenlendiği, davalı firma tarafından —davacı firmanın icra takibi yaptığı —— —– —–tutarlı faturaların davacı firma defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı firma tarafından — tarihinde icra takibi başlatıldığı, davalı firma tarafından bakiye borç tutarının ————- ödenerek kapatıldığı …” belirtilmiştir.
Davacı şirketin ticari defterleri üzerinde istinabe yolu ile inceleme yaptırılmış, —–tarafından düzenlenmiş bilirkişi raporu —– edilmiştir. İstinabe Mahkemesince Mahkememize gönderilen bilirkişi raporunda özetle; —-Davacı şirketin —— yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, muhasebe kayıtlarının uygun tutulduğu, yevmiye defteri kayıtları ile kebir defterinin uyumlu olduğu, tarafların yasal defterlerine göre davalı şirketin —icra takip tarihi itibari ile —- tutarında borç bakiyesi bulunduğu, davalının —- icra takip tarihinden sonra işbu faturalara istinaden yapmış olduğu ödemeler göz önünde bulundurulduğunda davacı şirketin işbu davaya esas —— sayılı dosyasına istinaden davalı şirketten—- icra takip tarihi itibari ile —- asıl alacak talep edebileceği, davalının temerrüdü söz konusu olmadığından —- istinaden —icra takip tarihi itibariyle —– işlemiş faiz talebinin yerinde olmayacağı…” belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan bilgi ve belgeler, davacının ve davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen mübrez bilirkişi raporları, ilgili vergi dairesinden celp edilen BA-BS formları dosya içeriği ile birlikte kül halinde düşünülüp değerlendirildiğinde; taraflar arasında yazılı sözleşmeden kaynaklı ticari bir ilişki bulunduğu, davacı ve davalıya ait —- ilişkin ticari defter ve kayıtlarına göre davacının, davalıdan —- alacağı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde dava değerini———- beyan etmiştir. HMK. m. 26/1 taleple bağlılık ilkesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden duran icra takibinin devamına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacının, davalıdan para alacağı bulunduğu, işbu alacağın likit (bilinebilir) -muayyen- mahiyette olduğu gözetilerek; İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak ——– üzerinden %20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış, talep gereği takibin yasal faiziyle devamına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)——- takip dosyasında takibe yapılan itirazın İPTALİNE, duran takibin —- üzerinden yasal faiziyle DEVAMINA,
3-)Asıl alacak olan—– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-)Davacının fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına,
5-)Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca———bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-)Karar ve ilâm harcı olan 520,69-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 476,29-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
7-)Davacı vekille temsil olunmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümler madde 13/1 ve A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-)Davacı tarafça yatırılan 95,20-TL harç ile 1.334,40-TL bilirkişi, posta, tebligat ücreti olmak üzere, toplam 1.429,60-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-)Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesini müteakip HMK. madde 333/1 uyarınca yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/03/2021