Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/32
KARAR NO: 2021/915
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (TİCARİ SATIMDAN KAYNAKLANAN)
DAVA TARİHİ : 05/09/2019
KARAR TARİHİ: 10/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya şirket müstenidi faturaları ticari faaliyeti kapsamında sattığı ve teslim ettiği ürünler karşılığında davalı-borçlu şirket adına faturalar düzenlendiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, davacının bundan kaynaklı alacağının bulunduğu, alacağın ödenmemesi nedeniyle —— dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiği, bu nedenle davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmemiş ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
——dosyası celp edilmiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde ——–bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1): —— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın birer ticaret şirketi olduğu, tacir sıfatını taşıdıkları, uyuşmazlığın iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde —– bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. — bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; davacının—- incelendiğinde davalıya satıma ilişkin —– formuna işlediği ve ilgili ——bildiriminin yapıldığının görüldüğü, davalının ——– incelendiğinde davacıdan almış olduğu —- tutarlı faturalar—formuna işlediği ve —- bildiriminin yapıldığının görüldüğü, davacının——- yılında ilişkin e-defter kapsamında olduğu, e-defter uygulamasında sadece envanter defterinin tasdike tabi olduğu, tasdikinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalının defter-belge ibrazında bulunmadığı, tacir olan davacının defterleri incelendiğinde usulüne uygun olarak tutulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ilişkin olarak davacının faturalar tanzim ettiği, faturaların defter ve belgelerde kayıtlı olduğu, davalının ticari defter-belge ibrazından kaçındığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıdan —— tutarında alacağının bulunduğunun değerlendirildiğini bildirilmiştir.
Bilirkişiden alınan ek raporda özetle; davacının — icra takip tarihinde —-asıl alacağının mevcut olduğu, davacı firma tarafından icra takibinden önceki bakiye fatura alacağı ihtarname ile temerrüde düşürülmemiş olsa da 6102 sayılı T.T.K’nun 1530 maddesinin —- fıkraları kapsamında icra takibindeki talebe bağlı kalınarak davacı firmanın davalı firma tarafından —- alacağına fatura tarihlerinden —-icra takip tarihine kadar işlemiş —– reeskont işlemlerinde uygulamış olduğu avans faizi hesaplamaya çalışılmış ise de işlemiş faizin mevcut olamayacağı, davacı vekili tarafından ise —– icra takip tarihinde —- asıl alacak, —- işlemiş faiz olmak üzere toplam—- alacak talebinde bulunulmuş olduğu bildirilmiştir.
“Avans faizi hesaplamaya çalışılmış ise de işlemiş faizin mevcut olamayacağı” şeklindeki tespitinin gerekçelendirilmesi için bilirkişiden alınan 2. Ek raporda özetle; ——- faturalara TTK nın 1530/4-b bendi uyarınca fatura veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınması takip eden otuz günlük süredir, dosya kapsamında faturalara konu ürünlerin hangi tarihte davalı şirkete teslim edildiği sevk irsaliyeleri ile sabit olduğu, dava konusu takip ilişkin sevk-teslim tarihinden itibaren — günün sonunda faiz hak kazanılacağı faiz başlangıç tarihi her bir faturanın teslim tarihinden itibaren — gün sonrası kabul edildiği, her bir faturanın teslim tarihinden sonraki —gün sonu ile takip tarihi arasında faiz —–dönem geçerli olan ticari avans faiz oranı— olduğu, borcun ödenmesi gereken tarih ile faturanın faiz başlangıç tarihleri dikkate alındığında —- asıl alacağına yıllık —-faiz isteyebileceği ancak davacı yan takip tarihinde —- işlemiş faiz talep ettiğinden talebe bağlılık gereğince davacı yanın davalıdan — işlemiş faiz talep edebileceği, davacı tarafından düzenlenen sevk irsaliyeleri, faturalar ve kanuni defterlerindeki kayıtlar esas alınarak davacı şirketin davalıdan —- işlemiş faiz olmak üzere toplamda —- alacağı olduğu bildirilmiştir.
Davacı tarafından —- tarihinde —- dosyası ile davalı ödeme emri gönderildiğini, cari hesaptan kaynaklı——- oranında avans faizi ile tahsili için icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Mahkememizce dosyada alınan rapor, davacı tarafın ticari defter kayıtları ve tüm dosya içeriği bir bütün halinde değerlendirilmiş olup; davalının ticari defterlerini sunmamış olduğu, davacının ticari defterlerinin incelendiği ve usulüne uygun şekilde tutulduğu, davacının defterlerinin kendisi lehine delil olarak kabul edilebileceği, davacının ticari defterleri ile davacının asıl alacak yönünden alacaklı olduğunun ispatlanmış olduğu, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının davalıdan — ana para olarak alacaklı olduğu görülmüştür. Davaya konu faturalar incelendiğinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin mal alım satımına ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK 1530 kapsamında mal ve hizmet tedariki sözleşmesi niteliğinde bulunmadığı, takip öncesi işlemiş faiz talebine ilişkin davalıyı tümerrüde düşüren bir işlemin bulunmadığı, taraflar arasında işlemiş faize ilişkin bir anlaşma ve teamülde bulunmadığı, dolayısıyla takip öncesi işlemiş faiz talep edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Ticari defter kayıtlarında yapılan tetkik neticesinde davacının alacağı olduğu, işbu alacağın likit (bilinebilir) mahiyette bulunduğu gözetilerek İcra İflas Kanunu madde 67/2 uyarınca asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
2—— icra dosyasına yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, duran takibin —–üzerinden avans faizi ile birlikte DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacak olan 8.875,22 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 606,26-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 114,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 491,51-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 893,30-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre belirlenen 834,27 TL ve davacı tarafça peşin olarak yatırılan 114,75 TL peşin harç giderinin toplamı 949,02-TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre ve kabul oranına göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– ödenecek 1.320-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre 1232,77-TL’nin davalıdan, 87,23-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde——–Adliye Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı. 10/12/2021