Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/313 E. 2021/859 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/313 Esas
KARAR NO: 2021/859
KARAR TARİHİ : 26/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların — tarihinde alt işveren sözleşmesi yaptığını, —- —- ise geçici kabul başlıkları altında ilgili hükümlerin açıkça yer aldığını, mevcut sözleşmenin — belirtilmiş olan hakkedişlerden yapılan — oranında kesintinin —Maddede sayılan —-sağlanması durumunda iade edileceği hususunda tarafların anlaştığını, Sözleşme gereği davacının davalı şirketten alacağı her hakkedişten — oranında kesinti yaptığını, davalı şirkete davacı şirketçe ——- adet fatura kesildiğini, davalının davacı şirkete borcunu ödemediğini bunun üzerine davacı tarafça icra takibi başlatıldığını ancak davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, yasa gereği arabuluculuk müessesine başvurulduğunu ancak davalı tarafla uzlaşma sağlayamadıklarını, itirazın iptali ve takibin devamına, davalı borcunun 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın işbu davayı açmakta haksız olduğunu davanın reddi ile kötü niyetli olan alacaklı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, davacının sözleşme kapsamındaki tak yükümlülüğünün eser sözleşmesi kapsamında yapımını üstlendiği —– işaretlerinin yapılması olmayıp davacı şirket bu inşaatın yapımı sırasında çalıştırmış olduğu işçilerin—- olarak tüm taleplerinden, iş kazası nedeniyle ortaya çıkabilecek idari, mali ve cezai yükümlülük ile —- kapsamında işçilerin primlerinin ödenmesi, —- tarafından açılan davalardan ve vergi mevzuatı yükümlülüğünden sorumlu olduğunu, davacı sözleşme kapsamında vergi yükümlüsü olduğunu, davalı şirkete sözleşme gereği vergi borcu yoktur yazısının ibraz etmek zorunda olduğunu, davacı “vergi borcum yoktur” yazısını ibraz etmediği gibi mükellefi bulunduğu yapılandırılmış vergi borcunu ödenmediğini, nakit teminat iade koşulları oluşmadığını —– gereği sözleşmeye aykırılığı tespiti halinde nakit teminat iadesi sözleşmeye aykırılık giderilinceye kadar ertelenebileceği kararlaştırıldığını, bu durumda davalı şirkete nakit teminatın iadesi sözleşmede belirtilen teminat iade koşullarının tümünün gerçekleşmesi halinde mümkün olacağını, haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen işbu davanın reddi ile davacı aleyhine —- az olmamak üzere İİK md 67 uyarınca tazminata hükmedilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişi ayrıntılı raporunu ibraz etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Huzurdaki dava, taraflar arasında yapılan alt işveren sözleşmesi kapsamında teminatın iadesine ilişkin başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Ticari davalarda zorunlu arabuluculuk son tutanak aslı dosyaya sunulmuştur.
—– edilmiştir.
Davacı tarafa ait ticari defterler üzerinde —- bilirkişi tarafından inceleme yapılmıştır.
6100 SAYILI HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU /TİCARİ DEFTERLERİN İBRAZI VE DELİL OLMASI – Madde 222 – (1): “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.”
(2): “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.”
(3): “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
(4): “Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
(5): “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
TÜRK TİCARET KANUNU madde 64- (1):—— Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.”
(2): “Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.”
Madde 83- (1): “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
Ticari defterler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 222 ve devamı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 64 ve devamında açıkça düzenlenmiştir.
Ticari defterlere anılan Kanun’larda delil olarak hüküm ve sonuç bağlanmıştır.
Tacirler, Türk Ticaret Kanunu’nun amir hükmü uyarınca ticari defter tutmak zorundadır.
Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK. m. 222/1).
Yine Türk Ticaret Kanunu madde 83/1’de ticari uyuşmazlıklarda Mahkemenin ticari defterlerin re’sen ibrazına karar verebileceği, Mahkeme re’sen ticari defterlerin ibrazına karar vermese dahi taraflardan birinin istemi üzerine ticari defterlerin ibrazına Mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Ticari defterler, bazı şartların varlığı durumunda sahibi lehine delil olarak kullanılabilir. Şöyle ki: Uyuşmazlık ticari bir işten kaynaklanmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmelidir. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan uyuşmazlıklarda, arada sözleşme olsa bile defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir sıfatını haiz olmalıdır. Taraflardan birinin ya da her ikisinin tacir olmaması halinde ticari defterler lehe delil olarak kullanılamaz. Öte yandan ticari defterler Kanun’a uygun tutulmuş olmalıdır. Tutulması zorunlu defterler eksiksiz, usulüne uygun tutulmalı, açılış kapanış onayları yapılmış olmalıdır. (TTK. m. 64) Ayrıca, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veye diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (HMK. m. 222/3)
Davacı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Davalı taraf bir ticaret şirketi olup tacirdir. Uyuşmazlık tarafların ticari işletmesinden ve ticari bir işten kaynaklanmaktadır. Tacirler arasındaki huzurdaki ticari davaya bakmaya Mahkememiz görevlidir.
Bu açıklamalar ekseninde değerlendirme yapıldığında; davacı ile davalı tarafın tacir sıfatını taşıdıkları, her iki tarafın da ticari defter tutmak zorunda olduğu anlaşılmıştır. Her iki taraf da tacir olduğundan ticari defter içerikleri delil vasfı taşımaktadır.
Mahkememizce işbu dosyada, tarafların ticari defterleri üzerinde —–bilirkişisi marifeti ile incelemesine karar verilmiş ve davacı tarafın ticari defterleri incelenerek bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır. —- bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle; dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davalı yana ait incelenen — yılı ticari defteri ile yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; dava konusunun; Taraflar arasındaki nakit teminat alacağı olduğu görüldüğü davalı tarafın —- yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin, kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığı tespit edildiğini, dosya kapsamında bulunana davacı ve davalı tarafın bağlı bulunduğu —– gelen — incelenmesinde her iki tarafında — bildirimde bulunduğu, —bildirimlerinde mutabık olduklarının görüldüğünü, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında ise; davalı’nın davacı tarafından olan alacağı her hakkedişten —oranında kesinti yaptığı, söz konusu nakit teminat bedeli toplamda —- olduğu, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, İİK 67/2 maddesi uyarınca takibin fatura ve cari hesaba dayanması bu kapsamda belirlenebilir ve likit olması sebebi ile ayrıca davacının % 20 oranında olmak üzere İcra inkar tazminatı talebinde bulunabileceği kanaatine varılmış olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının ticari defterleri incelenmesi için Talimat yazıldığı ve sunulan bilirkişi raporunda özetle; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil niteliğinde bulunduğu, tarafların —– mutabık olduğu, davacı ve davalı arasında cari hesap ilişkisi kapsamında davalının davacı şirketten alacağı he hakedişten — oranında kesinti yapılmış, söz konusu nakit teminat bedeli toplamda —– olup, davacının defterlerine kayıtlı olduğu, davacının incelenen ticari defterlerinde davalıya ait cari hesabın ve ticari hesaplarının tetkikinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu faturaların nakit teminat toplamı alacağının —- olduğu belirtilmiştir.
Mahkememiz tarafından dosyada bulunan bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporları incelenmiş olup; tarafların ticari defterleri incelenmiş olup kayıtların birbirini doğruladığı, taraflar arasındaki ihtilafın teminatın iade koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda olduğu, taraflar arasında alt işveren sözleşmesi imzalanmış olduğu, iş bu sözleşmede işverenin davalı şirket, alt işverenin davacı şirket olduğu, ——Maddesinde teminat, —– geçici kabul düzenlenmiş olduğu, — maddesinin son paragrafının ”Yukarıda gösterilen hallerde tüm teminatların iadesi için, ——- işverene ait malzeme ve makinenin hasarsız kullanımı ve iadesi, işin tam ve eksiksiz oluşu, diğer imalatlar ile diğer alt işverenlerin işleriene zarar verilmemiş olması konularında alt işveren’in eksikliğinin ve zararının bulunmadığının işveren tarafından tespit edilmesi gerekmektedir.” şeklinde olduğu, Mahkeme tarafından son celse davacı vekiline taraflar arasındaki yapılan işten dolayı vergi dairesine borçlu olunup olunmadığı hususunda davalı tarafa herhangi bir bilgi ve belge sunulup sunulmadığı hususu sorulmuş olduğu görülmüştür. Taraflar arasında sözleşmenin mevcudiyeti ve geçici kabulün yapıldığı husunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak, yapılan anlaşma gereğince teminatın iadesi için taraflar arasındaki iş dolayısıyla ilgili döneme ilişkin——- davacının borçlu olmadığının tespiti gerekmektedir. Davacı tarafından vergi borcu olmadığına dair kurumdan yazı ibraz edilmediğinden davalının teminatı iade şartları gerçekleşmemiştir. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu alacağın muaccel olup olmadığı, davacının tarafından istenip istenemeyeceği hususu yargılamayı gerektirdiğinden davacının kötü niyetli olduğuna dair kanaat oluşmamıştır. Bu nedenle şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-) Şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-)Karar tarihinde alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin yatırılan 800,18-TL harcın mahsubu fazla yatırılan 740,88-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-) Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-)Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
8-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.412,88 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —— Mahkemesi’ne İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/11/2021